14 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

14 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— — Çi D Kara Yürek Çetesi — Demek ki, herifler, kaçma- mışlar.. belki de kaçacak bir yol bulamamışlar. İşte domuzun büyüğü burada.. fakat - ötekiler acaba nerede?. 4 Diye söylendi... Sanki Gâvur Mehmedin bu sözlerine cevap vermek istiyormuşlar gibi, o anda mağaranın kapısında iki - İtalyan göründü. Bunlar, elleri pantolon- larının cebinde olarak dışarı çık- tılar. Sanki etraflarını ihata eden felâketin kokusunu almışlar gibi burunlarını havaya kaldırdılar. Etraftaki tepelere, o tepelerdeki siperlere uzanarak müdafaada devam edenlere baktılar. Sonra meyus, mustarip, ümitsiz bir hal- de magaranın kapısına doğrü baktılar: — Herşey olduğu gibi.. papa- zın vadettiği mucizeden, henüz hiçbir eser görülmüyor. Diye bağırdılar. Gâvur Mehmedin şu andaki sevinci, hiçbir şeyle kıyas edile- — , miyecek dereceyi bulmuştu... Zih- ninden, şimşek gibi parlıyan bir fikir geçti. Ve fakat muztaribane etrafına bakarak söylendi: — Ah.. şuradan aşağıya ine- bilsem. Başka çare yoktu... Sağ, sol tarafındaki — tepelerden aşmıya kalkışsa, görülecek.. ve şüphesiz bir anda kurşunlarla delik deşik edilecekti. Teessür ve ıstırapla bir daha —uçurumdan aşağıya sarktı. O korkunç boşluğa bir defa daha baktı. Büyük bir azimle: — Tecrübe etmek, düşünmek- ten daha âlâdır. Diye mırıldandı. Avuçlarına dayanarak yavaş | yavaş kendini geri aldı. Evvelâ belinden — tabancalarını çıkardı. sonra da — yattığı yerde kuşa- ği — çözmiye — başladı. Tam | ganda, yanıbaşında bir silâh patladı. Beyninin üstünden geçen bir kurşun, gözlerinin önünde yere — gaplandı. Gâvur Mehmet, yıldırım i gibi tabancaya sarıldı. Silâh sesi- — kıp iki defa boşalttı. Ağır bir cisim, bulunduğu uçurumun kena- — gina yuvarlandı. Az kalsın, ora- | dan da uçuruma düşecek, bin olacaktı. Fakat, Gâvur — Mehmet, bülün kuvvetile buna — saldırdı, çeke çeke birkaç adım sürükleyerek orada bıraktı. Bu bir genç hırvattı. Ya, o- | rada Gâvur Mehmedi görmüşler, onu öldürmek için bu genç Hır- vatı. göndermişlerdi. Ve yahut, bir tepeden öteki tepeye gideken bizzat kendisi Gâvur Mehmedi görmüş.. yabancı olduğunu anla- | mış.. üzerine ateş etmişti. Fakat Gâvur Mehmet, bunları düşünecek vaziyette değildi. Her iki takdirde de çok büyük bir tehlike içinde olduğunu hisset- mişti. Attığı kurşunlardan biri bu genç adamın yüzüne isabet etmiş, onu tar /— bir hale getirmişti Gâvur Mehmet, büyük bir Gâur Mehmedin Başı Üs- tünden Bir Kurşun Geçti Buna Asabileşen Gâvur hehmei Taban- | casını Çekti. Bir Hırvatı Yere Serdi ) Tefrika No. 89 mememnuniyet — hissederek — bu ölüyü birkaç adım daha geri aldı. İki tarafı yüksek olan bir döne- meç yerine getirerek soymaya başladı. Bir iki saniye sonra, Gâvur Mehmet, Hırvatın beyaz şayaktan mamul kilotunu, bacaklarına; kır- mızi renkli kısa saltasını da kol- larına geçirmişti. Hem bu işleri görüyor, hem de sevinçle söyle- niyordu: — İşte, şimdi oldu. benim ku- şağımla, bunun kuşağı, biribirine eklenirse... Hem, bü sözleri söylüyor, hem de belinden çıkardığı kendi uzun yün kuşağile, Hırvatın koyu lâcivert kuşağını biribirine dü- gümlüyordu. Tabancalarını birer birer beline soktu. Kuşağın ucunu uçurumun — kenarındaki — kuvvetli bir meşe çalısının köküne bağladı. Bıçağını, tekrar dişlerinin arasına aldı. Kuşağın ucunu, ©o derin uçuruma attı. Kuvvetli ellerile kuşağa- sarılarak finmeye başladı. Her iki kuşak ta epeyce uzun olmakla beraber, yine uçu- rumun boyuna kâfi gelmiyor ve ucu yere değmiyordu. Elleri ve dizleri, keskin kayalara çarptıkça yaralanan Gâvur Mehmet, bunlara hiç ehemmiyet vermiyerek ku- şağın ucuna geldiği zaman aşağı- ya baktı. Daha, birhayli boşluk vardı. Kendini bırakıverse, belki tamamen parçalanmıyacak.. fakat herhalde - dizleri kırılacaktı... Bu fedakâr zabıta memurunu, asıl şimdi korkunç bir endişe aldı. Bu —derin uçurumun ortasında asılmış, kalmıştı. Bu yalçın kayayı tekrar tırmanmak, yukarı çıkmak ihtimali yoktu. Son bir fedakâr- hk edip ellerini bırakıverse, akı- betinin neye müncer olacağını biliyordu. Gâvur Mehmet, istirap ve ümitsizlikle gözlerini iki tarafa gezdirdi, © zaman, bir sevinç ile titredi. Sağ tarafında kendi- sinden üç kulaç kadar uzakta, barutla parçalanan taşlardan öyle birtakım — oyuklar — açılmıştı ki, eğer bunlara kavuşabilse; o za- man bunlardan istifade etmek.. ellerile, ayaklarile bunlara tutuna- rak bir merdiven gibi buradan aşağıya inmek ihtimali vardı. Fakat, — kendisinden üç kulaç uzakta olan bu oyukları ne suretle tutabilmiye muvaffak olacaktı? Gâvur Mehmedin keskin ze- kâsı, bu müşkül meseleyi de hal- letti. Ayaklarını kayaya dayadı. Yavaş yavaş sağa sola sallanmı- ya başladı. Her sallândıkça hızı- nı bir kat daha arttırdı. Biraz sonra, âdeta büyük bir saat rak- kası halini aldı. Bu tehlikeli sal- lanışla gittikçe o oyuklara yak- laştı. Ve tam o hizaya gelince, ellerile taşların sivri kenarlarını yakaladı. Kuşağı bıraktı. Yirmi otuz metre- irtifadaki o kesme taş kütlesinin cephesinde, öylece asılı kaldı. ( Arkası var ) SON POSTA Hangisi Daha Şüpheli ? - Hava çok şüpheli, — Tıpkı İstanbulun sütleri gibil CMEKTEP iŞLERİ ) Ankara Musiki Muallim Mektebi Ankaradaki Musiki muallim mektebine bu sene kız ve erkek otuz leyli meccani talebe alınacak- tır. Bu mektebe girebilmek için taliplerin — ilk megecpluden eyi derecede mezun olmaları, yaşla- rının 12-14 arasında olması, sıh- hatli bulunması şarttır. Bunlardan başka — musikide behre ve istidadı bulunmak bil- hassa sesinin eyi olması lâzımdır. Kayıt işleri beş ağustostan beş eylüle kadar devam edecektir. ayıt olunanların $ eylülde mek- tepte yapılacak kabul imtihanım- da muvaffak — olmaları lâzımdır. Bu şartları haiz olanlar mektebin birinci sınıfına girerler. Daha yüksek sınıflara girmek için tah- silin daha yüksek olması ve bun- dan evvelki sınıfların musiki ders- lerinden imtihan vermesi şarttır. * Mersinde “M. A,, imzalı mektup -sahibine: Ankaradaki — İsmetpaşa — kız enstitüsü leyli değildir. Burada orta mekteplerin muadili sınıflara girmek kabildir. Enstitüde kadın- Lğa eve ait muhtelif umumi bil- gilerde 53re_ti|ir. Size hararetle ederim. tavsiye x Seferihirarda merhum Emin Bey ozlu Emin Fikret Beye; Vekâlet yakında liseler ve muallim mekteplerine — alınacak leyli meccanilik için — müsabaka imtihanı tarihini ve şeraitini ilân edecektir. Şimdiden hazırlanınız ve imtihane giriniz. Yatı mektep- lerine, leyli Sanayi mekteplerine ve Darüşşefakaya da bir kere müracaat ediniz. * Frudıklıda — Develili M. H oğlu Abdi Beye: Darüşşefakaya girmek — için anasız babasız veya sadecebaba- sız olmak lâzımdır. Müsabaka imtihanında kazanmak lâzımdır. Mektebe — şimdiden — müracaat ediniz. Çünkü kayıtlar 15 ağus- tosta kapanır. * Konya'da İnhisarlar Başmüdürlü- igünde Kaya Alp Beye: Orman — Ameliyat Mektebi kayıt kabul şeraiti Orman Mek- tebinin aynidir. Yalnız taliplerin ortamektep mezunu olması lâ- zamdır. Orman Mektebinin kayıt kabul şartlarını birkaç gün sonra bu sütunlarda göreceksiniz. Ü. ae brsriyaz B GLANN -— TAKVİM — Gün PAZARTESİ Hın? 31 14 AĞUSTOS 933 101 Arabi t Rumt 22 Rebllllahır 135,' 1 * Ağustos - 1340 ,,v_"î'l.ı' İ-vııılWıııı'ı Vakit rluıl Vasat! Günce |9 A7 |S 009 Akşam (12 — 19 12 Öğle | 5 05 ıııılm. 149 |20 55 ikladi | 8 58 |.16 00)| kosak | g o2|3 13 HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Saliha Hanım sigorasını tab- laya bırakarak: — Ben, dedi, kızımı evlen- dirirken iyice düşünmeden bu işi yapmıyacağım, hesapsız yapı- bir izdivacın sonu çıkmaz! Melek Hanım omuzlarını silk- ti ve gülerek: — Ben sizin fikrinizde - de- ğgilim hanımfendi. Fazla düşün- meden yapılan şeylerde daha çok hayır vardır. ,, e — Tabil siz böyle söylersiniz. ibi iyi izdivaç yapan kim- selerin fena izdivaç hakkında fikirleri yoktur. — Bu hususta haklısınız. Fa- kat şunu biliniz ki hanımefendi benim izdivacım gayet sade ve gayet hesapsız bir surette oldu. — Ah ne olur, bana anlatsa- nıza, Melek Hanım tatlı bir te- bessümle başını salladı: — Benim izdivacım ne bir menfaat, ne de bir aşk izdivacı- dır. Böyle olduğu halde dünya- nın en mes'ut kadını benim diye- bilirim. Babam bir mektep mual- limi idi. Annemizi pek erken kay- betmiştik. Biz üç kardeştik. Sa- adet, Nermin ve hepsinden küçük olan ben. Servetimiz yoktu. Gününo birinde babam evimize 'enç bir talebesini getirdi. Bu q'ır ralı ve fakir bir çocukcağızdı. Babam onu bizim eve pansiyoner olarak geldiğini söylemişti. ama, bu zavallının bize beş paralık bir yardımı olamıyacağı aşikârdı. İlk geldiği gün hemen hemen ta yarısını yemişti. Öyle de iştahı vardı. Rifat isminde- i bu çocuk az zamanda adam- Jeşmişti. Rifat evimize sonra bal hali bütün ::kğlplui. her zaman bir er- evlât sahibi olmak istemişti. Talebesile meşgul oluyordu. Ye- meklerden sonra onu - çalıştırı- ordu. Rifat iki sene bizim evde ldı. Sonra liseyi bitirdi. Ve Ana- doluda uzak bir akrabasının fabri- kasında memur olarak çalışmıya itti, onun yanında çalışmıya baş- fıldı. Bizde kaldığı iki sene zar- fında bu çocuğu hiç tanımamış- tık. Bizimle hiç meşgul olmamış- tı. Yalnız yemek vakti onu gö- rüyorduk. O zaman da mütema- diyen babamla konuşuyordu. Gi- derken istasyona kadar kendisini teşyi ettik. O hepimizin de elini ayrı ayrı sıkarak: — Allaha ısmarladık Sandet, allaha ısmarladık Nermin, allaha ısmarladık küçük, demişti. Hiç şüphesiz ki Rıfat bu iki sene içinde benim ismimi bile öğrenememişti. Aradan on se- ne geçti. âu müddet zarfında Rıfatı — hiç — görmedik. Oo- nuncu senenin nihayetinde bir gün hep beraber yemek oda- sında — otururken ğıfıtlın bir mektup geldi. Babam fevkalade sevinmişti. Mektubu okuduktan sonra gülmiye başladı: — Olurşey — değil! Diyordu. bakınız Rıfat ne yazıyor! * y Sevgili hocam, görüyor- sunuz ya işlerim ve vaziyetim ne- kadar iyi gidiyor. Hayatımı pek mükemmel kazandığım için artık evlenebileceğimi yorum. Maksadıma biıl_bıılugıcı lüzum eden geleyim: Büyük kızınız andet şimdi yirmi üç — yirmi dört yaşında olmalı. Benim de yaşım otuz. İkimiz evlenebiliriz zannediyorum. Bana bu istirha- mıimı kabul ettiğinizi yazacak olursanız hemen İstanbula ge- leceğim. » Bir İz_divaç | bulunduğu | memleket Nakleden: Hatice - Saadet kahkaha ile gülüyor: - NeAlfnıel bir izdivaç talebil Diyordu.Allaha çok şükür olsun ki vaktinde evlenmiş bulunuyorum! Babam gülmiyordu, Çünkü o Rıfatı evlâdı gibi! severdi. Hemen bir cevap yazarak bu arzusunun maatteessüf kabil olamıyacağını, çünkü bir aydanberi ğu?ol;ı evlenmiş olduğunu kendisine bil- dirdi. Bu mektubun cevabı gayet çabuk gelmişti: * Muhterem hocam, ben nasıl olsa evlenmiye karar verdim, madamki Saadet evlenmiş ziyanı y?köl'ıı:lde bıuNomıııh;'.::di-. niz. n irmi bi olmalı. Vakı'a bıynıfıılıı amma, ben sizin damadınız istiyorum..,, Babam bu mektubu okurken Nermin sap sarı kesilmişti. Bir- denbire — haçkırarak — ağlamıya başladı. Ve göz yaşları arasında babamla ayni mektepte çalışan tarih muallimile se ve onun bugünlerde gelip kendisini istiyeceğini söyledi. Babam Rıfata söyle bir mek- tup daha yazdı: *— Zavallı oğlum, tâlün yok- muş! Nermin de nişanlandı.,, esi günfRıfattan şu telgrafı aldık: “u&:gonıı. Ümit =rlıı ki en küçüğü nişanlı değildir!,, Bılııı;iuçl telgrafı uh;:ıkhıı sonra sevinçle parlıyan gözlerle bana baktı: Allaha şükür sen ne evli, ne de nişanlısın! Diye Şu sevgili çocuk be- nim damadım olmak istiyor.. Doğ- rusu iftihar edilecek bi — Evet mi- benîmdlasğ:ndgl öyle, amma Maamafih bal üzmek istemiyordum. Rıfatı nekadar çok sevdiğini, eğer bu izdivacı red- dedecek olıırı:hıı çok kederlene- ceğini iyice biliyordum. Rıfat İstanbula geldiği gün nişanlandık. Sonra o bir ay için İzmire gitti. Tekrar İstanbula ge- lince hemen evlendik. Bir ay geç- meden biribirimizi bi şe- viyorduk, inanınız bana e- fendi bu muhabbetimiz hâlâ ayni kuvvetle devam ediyor! |Böyle olduğu halde başlangıcında bu izdivacın bir saadet olacağına kimse ihtimal veremezdi! İkmal İmtihanlarında.. Eylül başlangıcından itibaren orta mektep ve liselerde ikmal imtihanlarına başlanacak, imti- hanlar 10 Eylüle kadar devam edecektir. Maarif Vekâleti gön- derdiği yeni bir tamimde ikmal imtihanlarında mümeyiz “blarak mektep müdürlerile her mektep- ten iki muallimin bulunabilecek- Resim Tahlili Kuponu SÜRERARAAAAAAREARALADADADE Tabiatinizi öğrenmek istiyorsanız resminizi S adet kupon ile birlikte gönderiniz. — Resminiz — sıraya tâbidir ve inde edilmez. İsim, meslek | veya san'at edecek mi? Resmin klişesi 3O0 kuruşlukl pul mukabilinde gönderilebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: