17 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

17 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Ağustos — Adali Kayırmakta Her Taraf Biribirile ikinci Kısım No. 116 İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Nani doğdu?.. SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?» Müsabakaya Giriyordu Galata rıhtımında, taburunun (Obaşına Ogeçen er- kânıharp binbaşısı Remzi Bey; oynak atının üstünde, güneşten yalm yalım parlıyan kılıcile, ta- buru namına alkışçıları selâmli- yordu... Üçüncü avcı taburu, yer- leşmek üzere doğruca Faşkışlaya gidiyordu. Fakat. Orada kendisi- ni bekliyen mühim bir hâdisenin istikbalde daha kanlı hâdisata yol açacağını bilmiyordu. » Cemiyet aleyhine uyanan kin ve muhalefet; yalnız bir iki ga- zeteciye, işlerinden çıkarılan me- murlara, menfalarından avdet edip te açıkta kalanlara, bir takım şuurlu ve şuursuz gayri memnunla- ra münhasır kalmamıştı. Bunlara, yeni yeni unsurlar da karışmıştı... Recep paşanın vefatını müteakip cemiyet tarafından Harbiye Ne- zaretine getirilen Müşir Ali Riza paşanın o makamda kâfi derecede bir disiplin temin edememesi garip bir takım cereyanlara sebebiyet vermişti. Vakıa Ali Riza paşa, bir taraftan (orduların o ihtiyacatını temin ile uğraşıyordu; fakat-diğer taraftan- daha çok ümera ve za- bitan arasında tebdil ve tebed- düllerle meşgul “oluyordu. Hemen her gece, (alaturka) saat ikiden sonra bu zatın Çarşıkapısındaki hanesine, cemiyetin o murahhasla- rından Binbaşı Cemal Beyle, Rah- mi Bey geliyor, ertesi günü Har- biye Nazaretinde yapılacak işler hakkında tahriri ve şifahi -direk- tifler veriyorlardı. Pek tabiidir ki bu vaziyet hariçten duyuluyor... Ümera ve zabitan arasında bir hoşnutsuzluk husul buluyordu. Bir zamanlar, mabtum ve damat- lara münhasır olan İstanbul memu- riyetleri ove mümtaz makamlar, şimdi de cemiyet mensuplarına peşkeş çekiliyordu. Vakıâ cemi- yetin mühim şahsiyetleri, henüz kendileri için hiçbir rütpe ve mevki istemiyorlardı. Fakat, pe- restişkârlarını memnun etmek ve yeni taraftarlar peyda eylemek için adam “kayırmakta biribirile müsabakaya giriyorlardı. Bunlar- dan hiçbiri, (memnun) lardan zi- yade (gayri memnun) ların adedi çoğaldığına ehemmiyet — vermi- yorlardı. Sabık devirde, babaların sa- yesinde liva ve ferik rütpesine nail olan; ve senelerce Abdülha- midin sırmalı kordonunu göğüs- lerinde taşıyan birtakım genç paşalar.da vardı ki bunlar da meşrutiyeti müteakip bürriyetper- verler katarına karışmış, tanta- nalı hayatlarmı elden kaçırmamak için yeni bir cephe almışlardı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa- nın oğlu Mahmut Muhtar Pa- şanın ( Hassa Ordusu kuman- danlığı ) gibi mümtaz bir maka- ma kayırılması, bu zevatın cür'e- tini artımış; Harbiye Nazırı Ali- Rıza Paşa, yeni yeni müracaatlar ve talepler karşısında kalmıştı. Avrupadaki tahsillerini ve liyakati askeriyelerini öne süren Keçeci- zade, suvari feriki İzzet Fuat Paşa; ( Suvari Müfettişi Umumiliği )ni.. yine Kosova valiliğinden üçüncü ordu kumandanlığına getirilen birinci Jferik Mahmut Şevket Paşa Sabık Şurayıdevlet reisi Kürt Sait Paşanın oğlu Ferik Şerif Paşa da Hassa ordusu kumandanlığının kendi uhdelerine tevdini istiyor- lardı. Birgün huzura kabul edilen Ali Riza Paşa, bu iki genç feri- kın bu taleplerini Abdülhamide arzetti. Abdülhamit, Rıza Paşaya aynen şu cevabı verdi: G — Aman paşa, dikkat ediniz. Şimdi meşrutiyet devridir. Bunlar ve emsali, Avrupanın askeri mek- teplerinde yüksek ( tabsil gör- düklerini iddia ederler. Bu, ya- landır. Bunlar, Avrupada bir müd- det sefahet âleminde dolaştıktan sonra buraya geldiler. Fünunu âliyei askeriyye tahsil ettiklerini beyan ile beni tazyik ettiler. Hasbelicap biraz ruyu mümaşat gösterdim, Fakat.. o devir geçti. Şimdi, ehil ve lâyik olan terak- kiye mazhar olmalıdır. Siz, (Av- rupada tahsil ettik) iddiasında bulunanlardan diplomalarını iste- yiniz. Göreceksiniz. Hiç birisi, dip- loma ibrazına muktedir olamıya- cak. Siz de ona göre muamele edersiniz. Dedi. Abdülhamidin bu söz- leri, Ali Rıza paşaya çok mülâ- yim ve muvafık geldi. Ayni za- manda cemiyet murahhaslarına bu vaziyeti anlattığı zaman, on lar da Abdülhamidin fikrine işti- rak etmişlerdi... Rıza paşa, ertesi günü bir emirname ile ( erkân ve ümera ve zabitandan, Avrupada ikmali tahsil iddiasında bulunan- ların, diploma ibraz etmelerinin mecburi | olduğunu icap edenlere bildirdi... o Birkaç Egün sonra İzzet Paşaile Şerif Paşa Harbiye nayırına geldiler, Bu emirden müteessir olduklarını söylediler. Bunlardan İzzet Paşa, Fransa'da iki sene kadar devam ettiği (Sen Sir) mektebinden Oak dığı vesikayı gösterdi. Bu vesika, tabiidirki, bir diploma mabhiye- tinde değildi. Onun için kabul edilmedi. Şerif Paşa ise, liyakati askeriyesini ispat o edebilecek, yarım satır yazı bile gösteremedi... Maamafih Rıza Paşa, Şerif Pş, yı büsbütün ,kırmamak için kendi- i sine askeri teşrifatçılık o memuri- yetini vermek istedi. Şerif Paşa, bu memuriyeti (Büyük liyakat ve iktidar )r ile mütenasip gör medi. Ve, reddetti. Lâkin bir iki gün sonra tekrar Harbiye nazırına geldi. Hiç olmazsa, (Londra N Bu Cuma Caddebostanının Nereye Gidiyorsunuz ? Sayfa 13 Çamlı Sahili Ve Güzel Tepeciği Borçlarınızı Ve Ala caklarınızı Unutmak İsterseniz Bir Cuma Buraya Geliniz sefareti ) nin uhdesine tevdii için | (İğ tavassutta bulunmasını söyledi. Rıza Paşa, Şerif Paşanın bu talebinini, hemen © gece Cemal ve Râhmi Beylere bildirdi. Cemal ve Rahmi Beyler, bu gülünç tek- lifi - Merkezi umumiye arzet- miye bile lüzum (görmeden- kabul etmediler ve bu suretle harisane hareket eden Şerif Pa- şaya yüz vermemiye karar ver- diler. İşte o günden itibaren Şerif Pş. takip ettiği yolun istikametini değiştirdi ve muhalif bir cephe almak ihtiyacını hissetti... Artık, Şerif Paşanın konağı birçok mu- halifler (Ove © gayrimemnunlarla dolup boşalıyor; burada, cemiyet aleyhinde yapılan şiddetli tenkit- ler, efkârı umumiyede ma'kes buluyordu. İstanbul BORSASI 16 -8- 1933 Paralar ( Satış ) kuruy| kuru erin TOO) 20 ran 120, : dolar 1800) 1 gilin Avan 2560 00 #r, Fransız | İTME) 1 pereta 10 16 lit 129,—| 1 Merk sm 20 fr. Balgika (118,00) 7 elen 4,00 20 dretmi 2000) e Pong 10,— 10 4, İmvişre | Bö) ler Bo) 8 heva 270,00) 20 dinar W— 1 dlerlu #.—| ! Çervenaş —— Çekler Ge | Fra 15,0835 ik 06316 | Viyana 428 Parki 1206 | Madra 106 Milane 9,062) | Berlin Lİ ki 385 | Varşova o 4225 Atina m3 İP 3467325 Cenevre İM 80,18 Büyü 61 n M.A075 Amataıdam (1865 | Meskova 108525 Hisse Senetleri Lira Anado HAV. 37,50 lir İç Bank.(Namas) > , ) Şerk D.Y. *4ö33 ” Mtilemm'e VİNE | İnt. Tramvay 513) Osmanlı Bani. “e | Üsküdar s4 Hi Ge keik |, İİİ Terkos 5) iri Hayri acai (2 5 Anadalu Wg9v. 25,19 | “elen 130) le P.02425 | Bomanti Zi Esham va Tahvilat Tre ira m0 | Reji ön 1691 va ie — let'keramı Dahi 5y0 | den 14,00 Düpunu Mu. la ba "a Müş dat ' 4g oi pd 175 | Ebektriie * miz BORSA HARİCI Tahvilgt - Meskükaş Dayi Vira Kira 22400 | iRaşan EL Me: Mi eğe ivy Dee mü WE | ince beşibiriik alın Re, (Cümhariyer) 457 Mn en emil . « ; Kal n beyibir'ik altın | çan; Bp Tölümieriyen 4623 | hane KrFe, İ40 13,00) vanlı) a e Ural) “İMA şü V) Yaldız işaretilisr buğün münmele görmemiştir. Cadde bostanının çam kokulu gazinosu burasıdır Eğer sevgiliniz veya kannız varsa, bu cuma bunlardan birini kolunuza takıp benim gösterece- ğim yere geliniz.. Amma bir şart- la.. Sevgiliniz veya karınızla hır gür çıkarmadan, iki kumru gibi sevişerek, biribiriniz için yamp kavrularak geleceksiniz... Sizi öyle | engin bir şiir yuvasına, öyle geniş bir aşk diyarına götüreceğim ki, İ belki hergün, her gece, sabah- i lara kadar bu diyarın hasretini çekecek, kuruntularmı yapacak- sınız. Vapurunuz Kadıköy iskelesine yanaşır yanaşmaz sevgiliniz veya karınızı sürükleyerek bir otobüse bininiz ve Caddebostanında ini- niz. Sağınızda sokağımsı bir yol göreceksiniz işte bu yoldan denize doğru yürüyecek olursanız.. ken- dinizi Köroğlunun göğüs gerip iç çektiği çam kokuları içinde bulursunuz.. burası bir gazinodur.. denizden 20 - 25 metro yüksek- liktedir. Sık sık, yemyeşil ve sülün gibi göğe doğru dal salan bu çamlar, içinize, sinirlerinize daima bir aşk ilham eder, bir- şeyler. söyler.. Adalar, Yeşilköy, Bakırköy ve bütün İstanbul geniş bir kucak gibi gözleriniz önündedir.. Mar- mara sularında gezen kotralar, yelkenliler, motörler birer marti gibi uçuşurlar.. Bütün bu geniş panorama, size hep düşünüp durmak, göz göze bakışarak se- vişmek, tek bir kelime söyleme- den hayalin ve aşkın derinlikle- rinde mestolmak arzusunu verir.. Arasıra — iskeleye © uğrıyan “Akay vapurları, bu çam koku- ları içindeki gazinoyu esneten birer duman ve yolcu kümesidir. Eğer sessizliği (seviyorsanız, m ve plâjdan ekli ye- re, kuytu çam altlarına kaçınız. Çünkü koyunları ve kuzuları he- nüz kesilmemiş bir kasap dük- kânına benzeyen plâj, burun de- Hiklerinize daima yanık et ko- kuları getirir. İştihanız artar, siz de denize girip kumlara uzan- mak güneşe sırt verip uzun uzun yatmak ere si mayolu burada a ir şeytan- be Matlaka sizi iğfal eder. Şey- tan nasıl Havva ve ademi kan- dr.p memnu meyvayı yemiye teş- vik ettise, nasıl Allahın gazabile cennetten kovdurdise, siz de sev- giliniz veya karınızla ayni akibete uğrarsınız.. Plâja bakmak isterse- niz gözünüze bir siyah gözlük takıp bakınız. bu sizin için çarei necattır. Çünkü o zaman bu çam kokusu aşk diyarında şüriyet ve füsun darmadağın olur, her çift birer Kleopatra, birer Sezar olur. * Akşam saat sekize doğru bu gazino yanık kollu, çıplak bacaklı “Köylüler,, le dolar:. Amma sakın “Köylü,, den yanlış mana çıkarma» yınız. Keşki bütün köylüler hep Erenköy, Göztepe, Caddebostanı, Fener, Suadiye o köylüleri gibi olsa.. Değil mi?.. O zaman mu- cede kalır ve demokrat sınıfa er. Benim kastettiğim (köylüler hep yanık yüzlü, kavruk, minik ve nonoş köy kızları, taze ve dilber köy kadınlarıdır.. Çünkü bizim sayfiyelerin kalabalığını ek- seriya kadınlar teşkil eder.. Cazın kıvraklığı içinde bütün bu köylüler birer yay gibidirler. Durmadan, dinlenmeden dansci- mek isterler.. Eğer bir tangods, veya bir valste, bir hayal âle- mine katılıp mestolmak isterseniz tıpkı o benim gibi o yapınız. Çam (kokuların derin derin içinize çekerek gözlerinizi kırpı- nız ve sülün gibi De çiftlere bakınız. Bunlar adeta binbir gece masallarındaki © sibirli (o hahlara binip tül eteklerini uçuran sev- gililerdir. Hele gece mehtap denize düşmüş olursa, bütün bu güzel- likler sizi dünya kaygularından uzaklaştırır, kendinizi lâhuti bir âleme bırakıp yaşayışınızı hatır- lamadan unutur gidersiniz. Biliyorum, benim sevgili kari- lerim içinde nice borçlular, nice alacaklılar vardır. Eğer borcu- nuzun ağırlığını yok etmek, ala- cağınızın derdini çekmemek iş- terseniz, bir cuma günü buraya geliniz. Hiç olmazsa şöyle beş on saat maddiyatın eza ve cefa- sından kurtulmuş olursunuz !., ##* m — TAKVİM — Gün PERŞEMBE Hint 17 AĞUSTOS 933 1W Arabi İ Rumi 45 Reblülahır 1357 j4 » Ağumlen - IM) 31 | Veki: | Ersut/Vanar Ml Peel Günes | 100415 14) Akşam (12 — | 19 07 Öğle (5 08) az il va (14210 89 “öindi 9 DA | 16 07İ sz

Bu sayıdan diğer sayfalar: