17 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

17 Ağustos 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UA NAR B Bi KİK Ca 14 Sayfa TAR SON POSTA — Ağustos 17 M Deniz Gavur Mehmet Hamamlarında H t K A YE Kara Yürek Çetesi Eğer Akşama Kadar Cep- Tefrika No. 92 he Sukut Etmezse... Bonelli ırkîişlınm ılırînüyilkdm sırtlarına çekl_lecektl Sana bazı emirler vereceğim. Sen bu emirleri alır almaz, mağaraya S gireceksin. Fakat, verdiğim emir- lerin hiçbirini yapmıyacaksın. Sa- dece mağaraya gireceksin, seni tekrar çağırıncıya kadar orada durup bekliyeceksin. Anladın ya?.. — Anladım, Ağa... — Haydi bakalım, sen git... Beş dakika sonra da ben geli- yorum. * Cepanenin azalmasından ve etrafı saran muhasara kuvvetinin çoğalmasından dolayı ümitsizliğe düşen şövalye Bonelli, son bir halâs çaresi olmak üzere şöyle bir plân tertip etmişti: Mağarada bulunan ve taş pat- latmakta kullamılan barut fıçıları, açılacak.. Hazırlanacak — ortalık kararınca mağaranın üstündeki tepede bulunan müdafaa hattı geriye çekilecek.. tabiidir ki, o zaman, zaptiye kuvvetleri ilerliye- rek ©o tepeyi işgal edecek.. o zaman — fıçılara ateş verilecek.. tabüdir. ki” ortalık — karışacak.. burada bir gedik açılacak.. gece- nin karanlığından ve kargaşalık- tan istifade olunacak.. açılan bu gedikten kaçılacak, Bu karar verildikten sonra, birinci mağarada toplanan Kara Yürek çetesi tarafından barıt fıçıları açılmış.. fitiller konarak hazırlanmıştı. Şövalye Bonelli, bir tek aya- gile ve yaşından ümit - edilmiyen bir çeviklikle siperden sipere ko- şuyor.. ateşe devam eden Hırvat- ları, Karadağlıları teşci ve teş- vik ediyordu... Sabahtanberi yer- lerinden kımıldamamış olan mü- dafiler, iyice bunalmışlardı. Zaptiyelerin. ve — muavenete gelen — muhacirlerin — ellerindeki silâhların kısa menzilli olmasına ve atılan kurşunların tamamen siperlere varamamasına rağmen, Karadağlı ve hırvatlardan epeyce maktul ve macruh vardı.. Şö- valye Bonelli, müdafilerin ma- neviyatını kırmamak için bunları derhal barakalara — kaldırtıyor, bir siperde cereyan eden hâdi- senin diğer sipere aksetmemesine demeden usanmış gibi - görünü- yorlar ye Dimoya şikâyet ediyor- lardı. Bir aralık Dimo da Şöval- yenin karşısına dikilmiş: amma, niçin, bu ka- dar fedakârlık ediyoruz. Bizim kabahatımız ne?.. Sadece bir kal- pazanlık değil mi? Her halde bunun cezası, ölüm değildir. Sonra, ec- nebi. olduğumuz için bu memle- keti terketmek suretile bu ceza- * dan kurtulmak ta mümkündür. Bir hiç uğruna bütün arkadaşlarımı feda edecek değilim ya?.. demişti. Şövalye Bonelli, bu tehlikeli fikrin önüne geçmek maksadile — gerek Dimoya ve gerek arka- daşlarına yılvımıı, yıkuııı.... Kendi blynlqnı bil p için, akşam — karanlığına kadar sebat edeceklerine dair teminat almıştı. Eğer akşama kadar müdafaa cephelerinden biri sukut etmezse, © zaman Şövalye Bonelli hazır- ladığı plâm tatbik - edecek.. ve beslediği kuvvetli bir ümide na- zaran, arkadaşlarını alıp Büyük- dere sırtlarına doğru çekilecekti. Mağarada — toplanan — Kara Yürek çetesi efradı da şövalye- nin bu fikrini takdir ediyorlar; bütün halâs ümidini onun zekâ- sından bekliyorlardı... Hırvatlar ve Karadağlılar, siperlerde müte- madiyen tüfek atarlarken onlar da boş durmuyorlar.. barakaların her tarafını dotaşarak ellerine geçen domuz sucuklarını midele- rine indiriyorlar.. şarap şişelerini son damlasına kadar içmekle vakit geçiriyorlardı. Papaz Coi, içtikçe dindar oluyor.. yakında zuhur edecek bir mucizenin ken- dilerini bütün dünyanım mihnet ve meşakkatlerinden halâs ede- ceğine dair vaazlar veriyordu. İşte, bu vaazlardan sonuncusunu dinle- tecek adam ararken; Arşak, Gâvur Mehmetten aldığı talimat üzerine mağaranının önüne gelmiş, gezin- meye başlamıştı. Papas Coi, onu görür görmez yakasına — sarıld.. Şarap kokan sakalını, adeta Arşağın yüzüne dayayarak bağıra bağıra vaiz vermeye başladı. Arşak, bu söz- lerden hiç birşey anlamıyor; Gâ- vur Mehmedin talimatım aynen ve harfiyen tatbik edebilmek için papazın elinden kurtulmıya ve ot düşüne d bulmı';:x’uğnşın,yt et Hat Kafaları dönen ve kendilerini tehdit eden felâketi artık gör- miyecek dereceye — gelen” çete efradı, mağara kapısının kena- rına oturmuşlar.. papazla Arşa- ğın haline katıla katıla gülüyor, ve ellerindeki son şişe şarapları da içiyorlardı. Bu esnada, yüzü gözü kan lekelerinden tanınmaz bir hale gelen, ve palabıyıkları dudakla- rını Öörten bir Karadağlı koşa koşa geldi: — Arşak.. Arşak... Diye seslendi... Arşak son bir hamle ile silkindi. Bu Karadağ- lnın önüne giderek eğildi. Ka- radağlı, sert bir hareketle, emir verdi: — Şövalye Bondli ile karar verdik. Şimdi, bütün kuvvetleri- mizi toplayıp bu tepenin üstün- den Türklere hücum edeceğiz. Orayi yarıp - çıkacağız. — İçeri koş. Kalp para makinelerinin hep- sini tahrip et. Çabuk... Arşak, bu emri alır almaz; meçhul bir ilhama tabi olarak: — Başüstüne, Kaptan... Dedi ve koşarak " mağaraya girdi. Kara Yürek çetesi efradı, bilmedikleri bir Hsanla verilen bu emrin ne olduğunu anlamamakla beraber, Arşağın bu adama (Kap- tııı!..) Diyı hitap etmesinden.. ü ( Aıluıı’vıı — Şu denize giren karın de- gil mi? Güzel kadın doğrusu ! — Eve..t.. Fakat maalesef benim karım. Karilerin Suallerine Cevaplarım Küçük Baytar Mektebi Düzcede Hilül mağazası vasıtasile Necip Niyazi Beye: Yüksek Baytar mektebi An- karadadır. Buraya lise mezunları alınır.. Küçük — Baytar Sıhhiye mektebi buradadır. Bu mektebe ortamektep mezunları alınır. Ta- lipler arasında müsabaka imtihanı açılır. İmtihanlar bir iki haftaya kadar açılacaktır. Mektep leylidir. Gedikli Küçük Zabit Mektehi Akbimarda Mehmet Şükrü Beye: İlkmektep mezunu olduğunuza göre, Gedikli Küçük Zabit mek- tebine girebilirsiniz. Bundan baş- | ka 16 yaşını geçmemiş olmak ve tamüssıhha olmak şarttır. Mek- tepte mayıs ve teşrinievvelde imtihan açılır. Bu imtihanlarda kazanmak lâzımdır. Leyli Meccanilik Balıkesir Erkek Örtamektebi me- zunlarından Galip Beye: Leyli meccanilik imtihanı eylül başında açılacaktır. Sualler Ve- kâlet tarafından gönderilecektir. Şimdiden girmek istediğiniz lise- Üye müracaat ediniz. Müsabaka imtibanını — kazanırsanız, — leyli meccani — olursunuz. * İzmir - İkiçeşmelik caddesi bayram yeri 588 numaralı hanede mütekait binbaşı Fehmi Baye: Üzülmeniz ve nevmit olmanız doğru değildir. Çocuğunuz iki defa daha imtihana girmek hak- kını haizdir, çalışıp vaziyetini telâfi edebilir. Bütün bakalorya- lara girip dönerek artık imtihana girmek hakkını kaybedenlere bile vekâlet bir kolaylık düşünmekte- dir. Yalnız çocuğunuzun bu sene- de Ortamektebin son - sınıfına devam etmesi lâzimdır. * Kırkağaçta mütekait Sabri Beye: Vekâületin tamımadığı hususi de yapılan Ortamektep bakalorya imtihanım kazanırsa, tıpkı resmi Or*ııııkuî (mezunlarının - hak- kını haiz olur. Tabiatile liseye de girebilir. x Bedbah Y. Ş. E. imzalı mektup sahibine: üzülüp endişeye düşüyorsunuz. Bunun için bir hâmiye de ihti- yaç yoktur. Şimdiden istediğiniz mektebe müracaat ediniz. Büu Sütunda Hergün İsmet Ziya Bir Mersiyenin Hikâyesi Bursada, mütevazi bir gazi- nodayım — etrafımda, müteaddit masalar, her masada muhtelif akşamcılar. Kimi, önündeki içki- nin tatlı humari ile mest ve mahmur. Bazısı da, — düşünceli ve meyus.. Sahne denilemiyecek kadar iptidai, salaştan bir trasın üstünde, iki kadın ve üç erkek- ten mürekkep bir hanende ve sazende heyeti. Masaları doldu- ran halkı memnun edebilmek için bütün maharetlerini - sarfe- diyorlar. Kadınlardan biri fazla- ca şişman; fakat sesi güzelce. Diğeri zayif ve çirkin sesli. Ke- man çalan çocuğun nazarları mütemadiyen etrafta dolaşıyor; muhitini, parmaklarından kopan nağmelerle meşgul etmiye ça- lışıyor... — Bütün - bunlar, çok iptidai şeyler. Fakat taşra haya- tının basitliğini ve samimiyetini ifade eden cana yakın bir ahenk var, : Önümüzdeki masada altmışlık bir ihtiyar. İçiyor, mütemadiyen içiyor. İçtikçe, çehresinde derin bir acı ve ıztırap tebellür edi- yordu. Her nedense, rast faslının bu adamın ruhunda bir fırtına yarattığı tamamen görünüyordu. Bir şarkının dördüncü — mısraı okunurken, — ellerini -— ceplerine sökta. Bir yey * Niha- yet, aradığını buldu... Şimdi, elin- de tuttuğu kâğıdı evirip çeviriyor. bir kararsızlık devresi geçirdiği anlaşılıyordu. Birdenlıwıre ayağa kalktı. Saz heyetine yaklaştı. Fakat hıhnde, büyük bir te- reddüt ve ıstırap vardı. Kâğıdı, heyetin şefi olan gence uzattı, — Efendi oğlum!.. Sana zah- met olacak amma, şu mersiyeyi lütfen okur musun?. Diye yalvardı. Bu sözleri biraz hızlıca söylemiş, herkes te işitmiş- ti. Bir anda saz durdu. Herkes te, o mersiyeyi dinlemiye hazır- lanıyordu. Hanende hanımlardan daha güzel sesli olan o genç, elindeki kâğıda göz gezdirirken ihtiyar, omuzları çökmüş, boynu bükülmüş bir halde gelmiş; yeri- ne oturmuştu. Genç hanende, elindeki tefi kucakladı. Bir elini, şakağına da- yadı. Mersiyeyi okumuıya başladı. Okuduğu şey, Ayten isminde genç bir kızın muhtasar ve manzum bir romanıydı...- Ayten, bir aşka kurban olmuş.. Veremin pençe- sinde sönüp gitmişti. Yanan bir kalple ve ağlıyan bir kalemle ya- zılan bu küçük roman; yanık sesli gencin ağzından matemi nağme- lerle dökülüyor ve herkesin kalbine birer damla ateş püskürüyordu. Önümüzdeki masada, başını önüne eyen ihtiyar, hazin bıçk- rıklarla ağlıyor ve hepimizi ağla- tıyordu... Zavallı , adam, birden- bire başım kaldırdı.. — Etrafına baktı. Kim bilır, belki de herkesi müteessir ettiğinden mahçup gibi bir hal aldı... Yavaş yavaş ayağa kalktı. Mersiyeyi okuyan genci, başiyle minnettarane selâmladı. O, gazinodan çıkarken arka- sından yetiştim. Sordum. yten, sizin nenizdir.? O, Bu sualden çok derin bir acı duymakla beraber, mütevek- kil ve cessur bir halde cevap verdi: — Kınmdı?. — Gördüm ki, — o mersiyeyi okutmaktan çok mütecessir — olu- yorsunuz. Bari okutmasanız. O, derin derin içini çekti ve şu sözleri söyledi: — Kızımın matemi, zaten kal- bime kâfi geliyor. Ben, o mersi- yeyi kızımın elemli hatıralarını bir daha duymak için okutmuyo rum. Bundan maksadım, şudur. Yaşıyan gençler, bunu dinlesin- ler.. ve ibret alsınlar. Şunu öğren- sinlerki, aşk; çok lezzetle başlı- yan ve ekseriya büyük bir 1stı- rapla netice bulan bir rü'yadan başka birşey değildir! Türkiye Ziraat Bankasından: Ankara'da Umum Müdürlük - servislerinde istihdam edilmek üzere altı şef namzetliği için 26 Ağustos 1933 cumartesi günü sabahı saat dokuzda Ankara ve İstanbul Ziraat Bankalarında bir müsabaka imtihanı açılacaktır. İmtihan neticesinde muvaffakiyet ihraz edenlere gösterecekleri ehliyet ve liyakatleri derecelerine göre yüz kırk liraya kadar maaş verilecektir. Muşabakaya iştirak edeceklerin Mülkiye veya Yüksek İktisat ve Ticaret mekteplerinden veyahut Hukuk Fakültesinden ve bu mekteplerin ecnebi memleket- lerindeki muadillerinden mezun olmaları lâzımdır. İmtihan - ve sair şartları havi izahnameler Ankara, İstanbul ve İzmir Ziraat Bankalarından tedarik edilebilir. Talipler bu izahnamelerde yazılı vesikaları bir mektupla beraber Ankara'da Ziraat Bankası Memurin Müdürlüğüne veya İstanbul Ziraat Banka- sı Müdürlüğüne nihayet 20 Ağustos 1933 akşamına kadar gönder mek veya bizzat vermek suretile müracaat etmiş bulunmalıdır. “3921,, KASIK BAĞLARI - TIBBİ KORSELER Posta ile kataloğumuzu ve sipariş varakamızı isteyiniz. A. KIFIDES — Beyoğlu: İstiklâl enddesi Posta sokağı No, 1. Tel 41420 — Ha

Bu sayıdan diğer sayfalar: