13 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hi Sa, 'a o gi GERAMERRTE Mevsim Çiçeklerinden Nazende Çiçeği Puadu - Santur ve kokulu be- zelya çiçeği isimlerile de maruf olan bu çiçeğin fevkalâde nazik ve sevimli olmasından dolayı pek eskidenberi çiçek meraklısı ka- dınlar tarafından nazende - ismile tevsim — olunmuştur. Nazende çiçeği bilhassa Selânik bahçele- rinde mazharı rağbet olmuştu. | Nazende çiçeğinin o zamanlar mor ve pömbe renkli iki çeşidi malüm idi. Bu iki çeşidi dahi senevi idi bir de hâlide; olan ve pembe ergivani renkli açan diğer bir nevie de İstanbul nazendesi | derlerdi. Yeni nazende envanın ıslâhile husule gelen çeşitler o kadar çoğalmıştır ki elyevm yü- zü mütecavizdir. Nazende çiçeği zarif şeklinden sevimli — renk- lerinden ve gayet ince ve | nefis rayıhasından dolayı çiçekçi- lerce de ziyadesile merguptur. Es- | kidenberi İstenbulda da ancak birkaç çeşidi malüm idi. Alman- | yadan Beykoz bahçelerine celp | ettiğim yetmiş beş muhtelif çe- | şitten ayrıca melezleme ( Hibri- dasyon ) usulile dört çeşit daha istihsal ederek vasi fidan ve çi- çek yetiştirilmiştir. Elyevm na- zende çiçekleri en ziyade demet imalâtında istimal edilmektedir. Nazendeler İngilizlerin milli çi- çeklerinden biridir, | Londrada imâl olunan nazende esansı en kibar kokulardandır. Nazendelerin en nazar ruba nevileri berveçhi atidir. 1 — Spenser nevi - uzun sap- lar üzerinde 4-6 adet —muhtelif renkte ve büyük mutar çiçekli çeşitleri havi olan bu nevin şayanı tavsiye elliyi mütecaviz çesitleri vardır. Bu çeşitlerden: Nura- on- ven, tearuj, dub-bis karem, hanri- ohen, tumlen. geniğ-vatken, illu- minatur, Ağrikola, Amerika, dura, hergul, pere-zidan, melba, mark- tey. İsimlerini alır idhâl edilen- ler. Diğerlerine: 2 — Küpidon: 20-25 - santi- metre kadar yükselen, ve fazla dallanarak mebzul çiçekler açan bodur bir nevidir. Bilhassa sak- sılarda yetiştirilmiye elverişlidir. Bu nevin beyaz, penbe ve ergu- vani renklere malik üç güzel çe- şidi şayam tavsiyedir: 3 — Vivas nevi: - Hâlide olan bu neve İstanbul nazendesi, der- ler. Tırmanıcı ve kuvvetli bir çiçektir / Temmuzdan Eylüle ka- dar bilâ fasıla tezehhür eder Kesilmiş çiçek olarak müstamel- dir. Bu nevin beyaz, penbe, ley- Tâki ve kırmızı renkli çeşitleri pek zariftirler. Mevki: Nazendeler kenar tarh- larının göneşli ciheti için pek güzeldir. Bazıları bir buaçuk met- re kadar yükseldiğinden tarhların arka taraflarına dikmelidir. Orta tarhlarına daha ziyade bodur çeşitler muvafıktır. Her toprak- ta yetişir isede killi, kumsal ve gübreli toprakları sever. Güneşli ,vaziyetlerden pek hoşlanır. Yetiştirilmesi: Nazende çiçek- leri ilkbahar ve sonbaharda zer edilir. Teşrinievvelde ekilen to- humlar Mayısta tezehhüre baş- lar. Martta ekilenler, haziran nihayetinde çiçek açarlar. Kuv- vetli ve mebzul çiçek için tohum- ları Teşrinievvelde — ekmelidir. | Tohumlar ya doğrudan doğruya tarlasına veya küçük saksılara 8-10 adedi bir yerde olarak eki- lir, Ve badehu saksıdan toprağile | beraber çıkarılarak istenilen yere | nakil ve gars olunur. Üç numaralı toprak mahlütu en iyi bir topraktır. Fidanlar büyüyüp filizlenmiye başlayınca diplerini boğaz doldurma yapa- rak kolayca tırmanıcılar için birer ikişer çah dikilmelidir Veya sıra sıra tohum ekerek fidanları parmaklık veya tellere bağlama- lıdir. İstanbul mazendesi ise ni- | de İstikbal İç -SON -POSTA niversiteye hazqıjlachık in Yeni Bir Tasavvur Peşinde Kalamış iskelesine yaklaşırken | çıktılar. Zannederim ki Göztepeye | hazırlanmış bulunacaklardır. küçücük tayyare hangarını daha | gittiler. | isteyorsanız bir araba çağırayım. | hanım muallimli uzaktan görmüştüm. Vapurdan çıkıp ta orada Vecihi Beyi 80- | rarken zekâsı mavi mavi gözle- | rinde pırıldıyan sekiz, — dekuz | | yaşlarında bir küçük bana cevap vendi : — Evde yatıyor. Sizi gölüreyim mi?... — Haydi gidelim kü- | çük bey.. Siz evi biliyor musunuz? Güldü ve: — Nasıl bilmem dedi. | Vecihi B. benim dayımdır. — Ya... Müşerref oldum elendim.. İsminizi bağışlar mısınız?... Mağrur bir çalımla ve | güle güle fısıldadı. — Bedri... Vecihi Beyin hem- şire zadesi, * Hem yürüyor, hem konuşu- yorduk... Birdenbire aklına bir şey gelmiş gibi durdu, dikkatli dikkatli yüzüme bakarak: — Sakın dedi siz de gazeteci olmıyasınız?... — Ne çıkar bundan?. Farze- ! dinki öyleyim. Yüzünü buruşturarak.. gözle- rini çevirdi ve yürümiye başladı. — Hiç sevmiyorum onları.. — Niçin Bedri Bey.. garzete- cileri neden sevmiyorsunuz?. — Neden olacak?. Dayımın geçirdiği kazayı öyle yan- —— -. liş yazdılarki... — Ya... Peki bunun doğrusunu bana söylerse- niz ben deöyle yazarım... | Barışıveririz.. a - — Söz veriyormuzu- nuz?. Peki.:. Bakın kaza- | nn doğrusu bu.. © gün Moda üzerinde uçan dayım / bir eli ile(Levi)yi tutuyor, diğer elile kâğıtları atıyor- müuş.. işte o zaman ma- kine yani motör ( pan ) yapmış.. eh.. siz olsanız ne yapardınız?... Evlerin üze- rine ine cek değilya.. dönüp de- nizcinmek istemiş fakat kenarda demirli bulunan Fenerbahçenin kot- rasını aksi gibi görmez... Tayyarenin kanadı çarpar.. ve müvazene bo- zulur.. denize düşerler... İşte bu... — Peki Bedri Bey.. acaba dayı BŞ' ne kâğıtları atıyormuş?.. — Yeni bir lise açıyoruz da onun reklâmları. * Küçük, zarif bir evin önünde durduk.. kartımı alarak içeriye gi:di ve bana da israr etti.. ben klemeyi tercih ettim., O esnada =:nn yanındaki sahil kahve- l çıkan beyaz gömlekli bir zat haızlı hızli eve yaklaşıyordu.. Kendimi tanıttım, Buyurun dedi. Görüşelim. Ben mektebin müdürü.. Muzaffer... S oldum.. Vecihi Beyi de görebilecek miyim?.. — Maalesef dedi. — Şimdi ——— 7TT aS ee sanda beş numaralı toprak mah- lütunu havi küçük saksılara 5 -6 bir yerde olarak ekilir ve hazi- randa saksılar değiştirilerek fi- danlar toprağile beraber daha | büyük saksılara alınır. Yazın su- | latılmasına itina ile eylülde bü- tün fidanlar toprağile beraber saksılardan çıkarılarak - istenilen mahalle gars olunur. İstanbul na- zendesi tohumları bazan pek erken ve bazan da geç çimlenir. mearmr e aan Ai Eğer mutlak görmek — Lütuf buyurursunuz. * Mektebin güzel, çamlı bahçe- Vecihi B. taygaresinde sinden ve kum döşeli muntazam yollarından geçtikten sonra çok muhteşem bir binaye girdik. Bizi muhasebeci bey karşıladı.. tanış- tıktan sonra: —Ah. hayır.. dedi. Vecihi Bey buradan mektep müdürü Seyfettin Beye gitti. Sonra Ka- lamışa — inecek. Bu cevap beni inkisara uğ- ratmakla — beraber; ktebi gezdirmekle — telâfi eden de yine müdür bey oldu. Sahilde Marmaraya ve Adalara karşı çamların neftilerine gömülü bu muhteşem binada bir mektep Veciki B. mektebinin arkadan görünüş: tün zenginlikler var. Sıraları, ya- takhaneleri, banyo daireleri, te- neffüs için tarasaları ve motör, marangoz dairelerile içamlı geniş bahçesi bir tenis, futbol, voleybol sahaları, tiyatro Balonu insana yeniden mektepli olmak arzusu veriyor. Asri - bir müesseseyi ger- menin zevkini doya doya ruhu- ma gindirirken Üs — tarasadan Adalara baktım ve: | | — Siz buradan dedim edebi- | yat Fakültesine de çok talebe ve | çok şairler yetiştireceksiniz... — Elbette dedi. Ben de oradan mezunum... — Böyle yerde kim yetişmez ki?., Bahusus biz orta kısmımızı bitiren gençlerden tay- yareciliğe geçmek istiyenleri hem tayyareci — yetiştireceğiz hem de tam bir lise tahsili görmüş makine mühendisleri. —Arzu — edenlerde Üniversitenin herhangi şubesine Hatta bazıları bir sene çimlen- meksizin toprakta kalırlar. Bunun için bu nazendeleri on iki saat kadar ılık suda bulundurduktan sonra zer'eylemelidir. Bodur ne- | viler saksılara ekilecekse martta beş numaralı toprağa ve büyük saksılar derununa 8 - 15 tane olarak ekilmelidir. Lütfi Arif | Aşağıya indiğimiz zaman iki almak - üzere müdür beyi bekliyorlardı... * Avdetimizde genç tayyareci- — mizi evlerinde istirahat e- derken bulduk. Beni çok | neznketle karşıladılar ve: ) Mektepten geli- | yorsuauz değil mi?.. Gelir gelmez haberini aldım. Ah işte azizim o mektebin reklâmını yapayın derken başıma bu kaza geldi ya. S — — Geçmiş olsunfakat reklâma şiddet vermiş ol- Güldü. — Kendi âleyhime de bir n uhit hazırlamış oldum. Sonra yanlış yanlış bavadisler.. rivayet- ler — en fenası. Bizim © günkü nçuşumuz da ne alçak uçuş, ne de dönüş, ne de bir ders değildi. Tam altta uçan bir tay- yare olsa gezinti yapar.. bundan istifade ederek reklâm yapmak istedik. Ah bu gazeteler.. müdür bey telefone ettiği halde yine kazaya başka bir renk verdiler.. hatta siz bile böyle yaptınız... — Sizi pek darıltmış olaca- gız...> Bunu — yeğeninizden — gelir gelmez yediğim zırgıttan anladım. Gülüştük Vecihi Bey dedi ki: — Bak çapkma.. meğer asıl Savadisi o vermiş... — Biraz da öyle oldu. * Fakat ben Vecihi Liseleri * jçin malümat almak - isti- . yordum. Bunu lütfen mü- dür bey kendiliklerinden söyleniş bulundular... zihi Bey çok ehem- v 'e .erdiği bu bahis üze- rine daha canlandı : — Tasavvurumuz pek büyük.. Fakat muvaffak olabilmek için muhitin te- veccühünü, yardımını bek- liyoruz... Eski Amerikan kol'ejini senevi |bin beş yüz liraya kiraladık. Burayı tam teşekküllü bir lise yapıyoruz. Öyle bir lise ki buna bir spor akademisi de diyebilir- siniz... Denizcilik, havacılık, kara sporları hepsi mevcut... Sözlerini kestim... ğ — Bir de ufak (Hara) yapar- sanız... Binicilik te olur. — Evet dedi. Ciddi söylüyo- rum ki hatırımdan geçmiyor de- gil, fakat bir müddet sonra o da | olacak. — Mektepten tayyareci mi ye- tiştireceksiniz.. — Olmak isteyenleri tayya- raci ve tayyare mühendisi ya- pacağız, istemiyenler de tam bir lise tahsili görerek Üniversiteye geçebileceklerdir. Mektebin teşkilâtı hakkında uzun uzun tafsilât veren Vecihi Beyi daha ziyade sıkmamak için teşekkür ettim.. Elimi sıkarken: — Bu bizim için büyük bir | kazanç oldu dedi, | | ÇARŞAMBA 13 EYLÜL 933 Rumt Cemarzlillevvel 12832 | 31 - Ağustos - 1340 131 Weaklt |).ıı-ıı:..ı Vakli (Ezant (Vasatli Şar 3i 3 28) Alışı 8 u 5 45 | 12 10| Yama URSARAI 920| 15 44 | inmsk |o 31 |3 56 Eylâl 13 | İEZELE | Vecihi B. Ne Yapmak İstiyor? Kut 'Tam devreli bir lise â' ılı'ğc;ı', isteyenleri niâiıondiğliğe, isteyenleri Galatasarayı, Har Vakit Yeneriz, Diyorlar ! ( Baştarafı 1 inci — sayfada) uzaklaşmıya mecbur eden sebep- ler!.. Bizim tarafımıza geçen fatbolcular Galatasarayın en can- h uzuvlarıdır. Bunlar bu dakika- da bile arkadaşları ile galibane boy ölçüşmiye amadedirler. lÇ_emıl Rıfat Bey bu fikirde olabilir, fakat bu, karşı - tarafın ıynlıı'ıluı mütekait oyuncu telâkki etmesine mani e İıh muhatabımızın cevabı: — Bırakımız - desinler, Nihat, /| vatfak olacağı k Burhan, Muslih, Leblebi Mehmet, Tevfik, çiçeği burnunda Galata- - Rebi, Necdet, Bülent, Rıza, Kemal Şefik, Celâl Şefik, Ahmet Kemial, Asım,! Zarıf, Ömer.. Bel- leri bükük ihtiyar sarı kırmızılılar öyle mi? İşte dostum Galatasarayı bu- gün idare edenler ile bizim ara- mızdaki başlıca görüş farkı! Nüzhet Bey Ne Diyor? Kemal Rıfat Beyden sora yeni ırtinin - başında bulunanlardan tasarayın eski kalecisi Nüzhet Beyi bulduk, bakınız ne dedi: — Harbiumumide şehit düşen Hasnunlardan, Celâllerden ve da- ha birçok kuvvetli mensuplardan mahrum kalan Galatasaray hatta bir takım teşkil edemiyecek - bir vaziyete girmişti. Ocağın o düşkün günlerinde, bugün onu çok sevdiklerini iddia edenlerin hepsi uzaklaşmış bu- lunuyorlardı. okalsiz, futasız, atletsiz. ve nihayet futbolcusuz kalan Galata- sarayı, beş on arkadaş büyük bir azim ve gayretle az zamanda iskeletlikten kurtardılar, memle- ketin göğsünü kabartacak dere- cede yükselttiler, Kulüp, köprü altındaki Âmir Efendinin kahve- sinden Beyoğluna yükseldi. Ve bütün şubeleri arka arkaya mu- zafler oldular. Bu vaziyet, bu teşekkülün dışında kalmış - olan eski Galatasaraylıları — yeniden kulüplerile alâkadar olmya cez- betti Bu yeniden dönenler, Galata- sarayın idare işlerine karışmak arzularına kapılmaktan kendilerini menedemediler. Ve — sporcular özerinde kulüp siyaseti takibine başladılar. İşte bunun neticesi olarak kulüpte yavaş yavaş iki parti, ildlikhl:ıâxndi. dan bir kısını sportmence idare etmek, diğer kısmı başa geçmek istiyorlardı.,, Bahis tekrar nazik noktalara dokunmıya başladı. Bu noktaları geçtikten sonra muhatabımıza az î:q;ıî: işittiğimiz bir cümleyi söy- — Galatasaraylılar sizler için: “Onlar hakikaten Galatasaraylı olsalardı, müşkülât — karşısında kulüpten ayrılmıyacaklar, bilâkis, kulübe daha büyük bir alâka ile bağlanacaklar, ihtilâfı hazırlıyan esbabı bertaraf etmiye uğraşar caklardı!,, Diyorlar. — Bizim yazdığımız İstifalar: “Galatasarayın fena idare edilme” sinden dolayı, şimdiki (i yerini iyi bir heyet 8 edinciye kadar istifa ediyoruz'. — Şeklindedir. ş — Bugün elinizde oyuncular- dan bir takım yapsanız ve Gala” tasarayla karşılaşsanız ne ne alacağımızı tahmin edersiniz? ak. : Bu meselede son sözü şehit Hasnun Galibin kardeşi .&dşı. Galip Beye vermek - istedik. gördük kif o da Galatasara) çıkan ayrılığın sebeplerini aynen arkadaşları gibi görmektedir yeni teşekkülün de n y

Bu sayıdan diğer sayfalar: