1 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

1 Aralık 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biğa Köylerinde Son Posta Biga, (Hususi) — Örtülüce kö- köyü 65 evli ve Karabiga nahi- yesine bağlı küçük ve fakat gü- zel bir köydür. 33 sene önce Filibe muhacir- lerinin kurduğu bu köy o vakit Avustune çiftliği adını taşımakta idi, Muhacirler bu çiftliği 2200 san İlraya satın almışlar ve köy kurmuşlardır. Köylü çok çalışkan ve açık- göz olduğu için birkaç sene İçin- de adamakıllı tutunmuşlar — ve para arttırarak civarda bulunan 20,000 — dönümlük — diğer — bir çiftlik verini dahi 6200 Hiraya satın alarak köylerine eklemiş- lerdir. Tarlaları gübresiz mahsul ya- pacak kadar verimlidir. Herkesin tarlası bol olduğu İçin arazi e- kıntısı yoktur. Karabiga iskelesi bu köye yakın olduğu için her köylü tur- fanda olarak yetiştirdiği karpuz- larını erkenden ve bir gecede İs- tanbula sevketmekte ve bu yüz- den ellerine bir hayli para geç- mektedir. Karabiganın tereyağı ihtiyacı- nı da bu köy temin etmekte ve bu yüzden de bir hayli kazanç elde eylemektedirler. Köyün beylik merasından da köy sandığının senede iki yüz lira geliri vardır. Bu köyün halkı maarife çok meraklıdır.. Yakında aralarında para top- lJamak suretile asri bir mektep yap- kmak üzere hazırlanmaktadırlar. Evleri birer katlı ve Üstleri kiremit, duvarları taştandır. Kö- yün arkası tepe ve Önü düz ova olduğu için karşıdan görünüşü pek güzeldir. Köy odasından maada, misa- fir için köyün içinde sekiz on oda daha vardır. Kış geceleri bu odalarda toplanırlar, helva soh- betleri yaparlar. Kar yağdığı vakit köyce sürek ayına giderler. Ormanlarında ca- navar pek çok olduğu ve mahs- lâta zarar verdiği için bilhassa canavar avcılığında İleri gitmiş- lerdir. Havası güzel ise de içme sula- rını kuyulardan aldıkları için biraz kaba ve kireçlidir. Çeşmeleri yoktur. Bu köyün ortasından Acıdede iaminde bir dere akmakta ise de yazın kuruduğu için halk suyun- dan istifade edememektedir. Gıdaları. mükemmel olduğu için çocuklarının benizleri kan- hdir. Köy odasını münavebe ile bakarlar ve misafirin yanımndan ayrılmak istemezler. Yaz ve kış, gündüzleri herkes işte olduğun: dan köy içinde kimse bulunmaz. Bu köyde herkesin üçer beşer dönüm bağı da vardır. Bol bol Üzüm yerler ve kış için pekmezler kaynatıp türlü reçeller yaparlar. Muhtarları Selman çok babacan bir adamdır. Dokuz senedenberi köyü güzel idare ettiği için ahali onu çok sever. Kendişsi muhtarlık değil, köy- lülere adeta babalık yapmakta- dır. Bu köyün Kurugöl mevkii denilen yerde bu sene 50 dönüm- Iük bir tarladan tam 2500 liralık kavun alınmıştır. Bundan da top- rakıarının ne kadar verimli olduğu anlı şıla b.lir. | Düğüncu HABERLERİ ler Ve Alpullu Tarafmdan _Kurulmuş İki Kasabadır Uzunköprü (Hususi) — Dü- ğgüncüler gürül- tülü mazisine niş- betle 1ssız. bir köydür. Bereket« li arazisi çiftçilik için adetâ bir Bitin madenidir. Buna komşu bu- lunan “Alpullu,, nun da debdebeli bir. mazisi var- dır.. Burası da çiftçiliğin — altm madenlerinden bi- r sidir. Buralarda meskün — halka r fah ve saadet temin eden top- rax hasis değil; çalışanlara mahsus olmak Üzere sinesinde — defineler -saklayan verimli bir hazine mesabesindedir. Son — zamanda “Alpullu şeker - fabrikası,, — için yetiştirdiği pancar mahsulleri söz- lerimize kâfi delildir. Düğüncüler ve Alpullu Trakyada tarih yaşa- mış mevkilerdir. Bu yerler (Meriçte) “ Şahverl Karahan,, ordusnndan ayrılıp ta Marmaraya kadar olan sahayi imar ve İskâna çalışan Mahanlı Öz Türk (Bakak Soyhanın) - ilk tesis ettiği şehirlerdir. Bunların teessüsü Çorludan evvelki zamana aittir. Bakak Soyhan harekâtında * Alpullu ,, ya uğramıştı. Burada şimdi şeker fabrikasının Üsttara- fında bir kale bina ve İnşa ettir- miştir. Bu bittikten sonra bundan küçük bir kalede şimdiki Düğün- cüler köyünün sırtında kurdur- muştur Gayrimeskün bir kıt'ada iskân ve İmar İçin emniyet tedbirleri alınmak pek tabil ve pek mantık? düşüncelerden olacağı cihetle bu kaleler bililltizam biribirine yakın bina va inşa kılınmışlardır. Bun- lardan Alpulludakine — Uluoba, ötekine de Ortaoba — İsimlerini isimlerini vermişti. Makedonyalı Filipin oğlu Iskenderin istilâsın- dan ve hükümetinin İnkırazından sonra Çorluya gellp kııallıgını llln Alpulludan bir görünüş | eden Viza Dodoplos ile beraber gelmiş olan dostu Papa Eskinazi isminde Yunanlı bir serkerde | Çorludan ayrılıp boş bulduğu Işbu kalelere gelmiş ve yerleşmişti. Muhitleri boş bulan Papa Eskinazi isminden kinaye şimdi Babaeski dediğimiz memlekete doğru uza- “mip hudüdünü büyütmüştü. Bura- da garpte bir kale yaptırtarak ekser vakitlerini burada geçir- miştir. Hiristiyanlığın — zuhurundan sonra burada Kıral Elin Mavridos idi. Kendisi Bizans makbullerin- den ve İznikte yapılan Yesuğ di- ninin ekanimi selâse naşirlerinden ve hararetli — müteassıplarından bir cengâver idi, O tarihte Bizan sın can ve yürekten sarıldığı Yesuğ dini için ağır fedakârlık- larla Trakyaya tam — kırk - (ssi) yollamıştı. Elen Mavridia Pavlos ve Dimandı gibi Biazasın âlim simalarından idi. Fakat onlara üst bir meziyeti silâhşörlüğü ve cengâverliği idi. Burada en son kıral Alko Dimo- pulos isminde bir Bizana — asilza- desi idi. Ecdadımız diğer kaleri harben aldıktan sonra Çorlu üze- rime yürüyordu. Aleko Dimopulos kalelerinin. bu aslan Türk malı olan mevkilerin, aslına rücuunu düşündüler. Aleko — Dimopulos kaleleri aleyhine yürümek için Balaban Bey memur edilmişti. Bılıbııı Bey kuvvetleri — kale civarına — gelin- ce kıral, vata- nını müdafaadan evvel nefsi nefi- sini — düşündü- günden Kırkkilise kalesinin — kıralı Kostantin Nikle- pulosun — yanına kaçmış, halk da harpsiz Türklere teslim olmuştur. Türkler üç gün şenlik — ettiler. Kalelere yerleşi- lerek emniyet ter- tibatı alındı. Ih- tHida eden kale kızlarile askerlerin evlenmelerine izin verildi. Evlenme düğünleri yapıldı. Evlenenler kalede muha- fiz bırakıldı. Müfreze kumandan- larından Ulu Salgin Bey genç ve bekâr idi. Verilen izin üzerine Mari Elizabet Isminde bir kızla evlendi. Ihtida eden bu kız arrusu üzerine adım Meryem Salgın koydurdu. Bunlardan doğma Sek çuk Salgın çocuğunu büyüten Meryem Salgın baştan aşağı ate- şin bir Türk kadını, bir Türk vatanperveri — kesilerek bundan öte vukua gelen bütün Trak- ya harplerinde hasta ve ya- rah bakmakla faziletini — filen Ispat etti. Ve veremden Edirnede öldü. Çocukları Selçuk Salgın aslan yavrusu olduğunu Kosva meydan muharebesinde filen ispat etti. Aslandan daha yüksek sav- letlerle çarpışa çarpış babasının büyük rubile buluştu. Bu kalelere Alpullu ve Dü- güncüler denilmesi teslim olan kadınların al kumaş Üzerine iş- lenmiş pullu elbiselerinden ve eve lenmelerinden kinayedir. Bu isimler tarihi hatırlatırken şeker fabrika- sını görmekle göğüslerimiz. hakh bir iftihar ile kabarıyor. Bu iki yer Trakyada her cihetle takdir ve takdise şayan mıntakalardan bulunduğu için daima anılmıya müstahaktır. huıımn Fikri Orhangazide Romatizmaya Birebir Gelen Bir Su Var Orhangazi, (Hususi) — Kera- met köyünde iyi bir ıhca vardır, Bu ilıcanın İyilik ve sağlık veren suları İznik gölüne akmaktadır. Romatizmaya çok iyi geldiği denemelerle anlaşılan bu sudan üzeri örtülü bir yer olmadığı için islifade edilememektedir. Şimdi buraya bir hamam yapılacağı söylenmektedir. Gemliğin Umumi Meclis Azaları Gemlik (Hususi) — Vilâyet Umumi mecliş azalığına Kerim ve Nuri seçilmişlerdir. Kandırada Elektrik Kandıra ( Hugsusi ) — Belediye kasabayı elektrikla aydınlatmayı tasarlamaktadır. Belediye Başkanı * Tevfik Fikret bumişle uğraşmak üzere İzmite gitmiştir, bu İş Kandıralıları çok sevindirmiştir. Gemlık Muallimleri Bursada Gemlik -( Hasusi ) — Kültür Müdürü Fakir Gemlik muallimlerini bir müsamere vermek üzere Bursaya çağırmıştır. Muallim Kadriye, Türköz, Fatma, Hayretözen, Ismail Kemal, Enver, Y. Ziya, Nurettin, Feyzullah, N. Narlı, Tahsin, Raşit, Kâmil, Şükrü Bursaya gitmişler- dir. Resim bu muallimleri bir temsilden sonra bir arada göstermektedir. Edebiyata İnanmak Nurullah Ataç “Hafta,, nın 34 Üncü sayısın: da Peyami Safanın “Edebiyatın bütün meseleleri,, adlı yazısını okurken bir cümleye zihnim ta- kıldı: Varlık bir tek edebi mec- muamızdır... Bu söz doğru değil mi? Elbet. te doğru; fakat niçin doğru ola- biliyor? Bunda az çok hepimizla kabahatimiz yok mu? Hepimizin, meselâ Peyami Safanın. “Hafta,, nın çıkacağını ve o da Peyami Safanın ça'ışacağını duyduğum zaman ne kadar sevim miştim. Biliyordum ki bu mecmua yalnız edebiyata bağlanmıyacak, her törlü okuyanları çekecek ya- zıları basacak. Evet amma edebi- yatın da hiç olmazsa bir kışım okuyanı bulunan bir mevzu oldu- ğunu düşünerek « Hafta »nın her sayısında yine edebiyat denecek birkaç, hiç olmazsa bir yazi bulunacağım sanıyordum, Böyle olmadı, tâ son günlere kadar böyle olmadı. Kaç defa «Hafta» dan babsetmek istedim, açtım, fakat içinde beni alâkadar edecek bir yazı bulamadım. Onda Peyami Safa'yı da alâkadar edecek yazır lar yoktu. Peyami edebiyata, yanl sevdiği mesleğe, asıl mesleğine itibar etmiyordu. Niçin? Çünkü o da, bu memle- ket okur yazarlarının çoğu gibi, edebiyatın okuyanı çekecek bir mevzu — olduğuna inanmıyordu, Buna elbette içinden kendisi de kırgındı; edebiyatı inkâr ede- mez, etrafına küsüyordu. Fakat bu da, biraz tahlil edilince, yine edebiyata küsmek değil midir? Onun okuyanlar üzerinde bir ca« zibesi olmadığını kabul — etmek değil midir ? a «Varlık» bugün memleketin birlcik edebiyat mecmmuasıdır; çünkü edebiyat sevenler, kendile- rini etrafa tanıtmış olanlar bile bir mecmua başına geçince ede- biyata hiç yüz vermiyorlar. Ede- biyat sadece gençlerin, heveskâr- ların elinde kalıyor; bir yaşa gelmiş, kendisini tanıtmış olanlar “ona İtina etmiyor, ona İnanmıyor. Kim bilir? Belki şımdi «varlık» 1 çıkaranlar da bir gün... Niçin bed- binlik gösterelim? Ooların edebi- yattan vazgeçmiyeceklerini ummak daba tatlıdır. « Hafta » da Peyami Safa'nın edebiyat mevzularına döndüğünü görünce sevindim; belki bu ilk adımlardan — sonra — edebiyatın kimseyi —alâkadar etmiyeceğini sanmakta yamldığırı anlar, ona tekrar bağlanır. « Edebi hareket- lerin genişlemesi için ne yapa- hm? » sualine « Edebi bhareketler yapalım » diye cevap veriyor. Ne iyi! Böyle — düşünüyor da niçin kendisi «edebi hareket» yapmağa or. Edebi hareketlerin genişlemesi için hiç olmazsa edebiyatçıların edebiyata — imanması — lâzımdır; amma bunun için ne yapmalı? Onu bir bilsek... Uşak Hastanesi Uşak, (Hususi ) — Memleket hastanesi burada büyük bir eksiği tamamlamaktadır. Operatör Kud- ret Sabrinin her çağda işinin ba- şında bulunuşu birçok yara! ılırııı ölümden kurtulmasına yarama — tadır. Uşaklılar Kudret Sabriyi çok sevmektedirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: