21 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

21 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Siyaset Alemi | Japonyanın Müslümanlara Karşı Siyasası Bötün dünya — samayiine — karşı muvaffakıyetli bir taarruz yapan ve bu taarruzunu hâ'â devam ettire bilen Japonyanın şimdi de, orta, uzak ve tenubi Asya Müslüman memleket'e- rinde sıkı bir islâm siyaseti güttüğü- pe şahit oluyoruz. Sovyet Rusyanin İngiltere ile ban müzakerelerde bu- lunmasından ve İagiliz müfuzuna tabi mıntakalarda her türli ada bulunmaktan - f teminalını verdiği Japonyanın yeni hareket dikkate değer. Şöyle ki; — Japonyanın Kobe gehri civarında kesif bir kalabalık halinde . toplanan İdll-Ural Türklerinin 1934 senesinde, burada yaptıkları bir cami, her cin'n serbestçe tatbik yeri bulduğu Japonya gibi bir yerde Japon İmperatorunun Müslümanlığı kabul ettiğine dair b'," rivayetlerin çıkması ebep olmuş'ur. Az zamam sonra Üstünkörü (ğ'kı.p #dilen bu şaylayı Japonyanın ge- nistan, İ.rı:. 1ııyk vJo Mısıra bir takım siyesi misyonlar göndermesi takip etmiştir. Kübile giden heyetin beş nda Müslümanlığı kabul etmiş Tanaka isimli maruf bir Japon, Mısıra giden heyetin başında İse kur' Japonca bir tefsirini hamil olan — Mançuryalı profesör Mehmet Muhsin vardı. Hicaz mümessilliğini — ise yine Mançuryalı Eşşeyh Mahmudüssekaf ifa etmekte- dir. Şimdide (1500)e yakın Mıııınlıılı ve Suryeli talebe Japon üniversitele- rinde tahsilde bulunmıya davet edill- yorlar, Japonya Müslümanlarının merkorz cemiyetleri relisi Abdülhavinin bir Mısır gazetesine gönderdiği mektuba göre, Japonyanın Müslümanlığa karşı gösterdiği bu alâka, bir kısım Japon 1 olduktan sonra tarzı cidden münevver tabakalarında, Müslümanlık haklkında esaslı bir tetkik yapmak Mizumunun son zamanlarda anlaşılmış olmasından ileri! geliyor. Daha doğrusu, Japonya, Arap ve Müslüman memle- ketlerle tesis etmek istediği bu alâ- kada, herşeyden evvel Iş zihniyeti !lı haroket etmektedir. Onların kalplerini avlamak istiyorki sıra keselerine el gelsin, Basra ve Bağdatta İsveç rinim yerlerini Japon mallarına terkettiğini görmek, — bu elin daha muvaffakiyetli bir surette şimdiden Stılmış olduğunu gösteriyor.—Süreyya Amerikada İhtiyarlık ve İş- sizlik Sigortası Vaşington, 20 (A A.) — Meb- uslar meclisi, ihtiyarlık ve işsiz- liğe karşı slgortalar ihdas eden projeyi tasvib ederek âyan mec* lisine göndermiştir. Hamit onbaşı, hâlâ takipte... Ben, burayı idare ediyorum. Eğer bu- rada, küçük bir becerik *lık ede- cek olursam, İstikbalim tehlikeye gi- rer. Sen, mademki Hacer Hanımıa emniyetini ne itimadını, tevecefi- hünü kazandın, aman bunu kay- betmemiye çalış.Bana çok büyük yardımın dokunacak... Otel kâtibi Zihni Ef, genç zabitin gösterdiği bu samimiyet- ten çok alınmıştı: — Söz veririm, im... îmnıı, sen de beni affet.. Cevat Bey, şaşalamışlı: — Neden? Zihni E£, mabcup mahcup kekeledi: Hacer Hanımla meşgul n söyliyeyim, eh, kendi hesabına- Cevat Beyci- Oluşunu, ne yala bir parçacık ta, dir. sanmıştım. . Jandarma mülâzimi, güldü ve Uzun uzun göğüs geçirdi: İnsanı - taştan, demirden daha gert, kırilmaz, bükülmez, etimez mi zannediyorsun? ben de 2 mıyım? biraz yumuşamış © HARİCİ SÖON POSTA TELGRAFLAR Hitlere 14 Bombardıman Tayyaresi Verildi Alman Ordusu Sadakat Yeminini Tekrar Etti Berlin, 20 (A. A.) — Bütün Almanya bugün Hitlerin [;6.'1“' yıldönümünü kutluluyor. inalar, tramvaylar, otokarlar bayraklarla anmıştır. l!Mıllııııt, Hitlerin başardığı bütün işleri saymaktadır: Alman- yanın birleştirilmesi, hukuk mü- savati, harekât serbestisi... Hitler, binlerce tebrik mek- tubu ve telgrafı almıştır. Ecnebi gazete — muhabirleri birliği, Hitlerin mesaisinin, A- manya ile komşuları arasında dostane münasebetlerin tesisi ile neticelenmesi temennisinde bu- lunmuştur. Bu yıldönümü —münasebetile Harbiye Bakanı, yanında deniz ve hava kvvvetleri reisleri ile birlikte tebrikte bulunmuş — ve ordunun sadakat yeminini tok- rarlamıştır. Esk! muharipler cemiyeti reisi Miralay Rayahard, hediye olarak Hitlere 14 bombardıman tayyaresi vermiştir. Eski Kayser Hastalandı Amsterdam 20 (A.A.) — Sor- yallat Het Volk gazetesine göre, Doorn şatosunda oturun — sabik Kayser Vilhelm, şiddetli bir gripe tutularak bastalanmıştır. Bu haberin doğruluğu henüiz teeyyüd etmemiştir. Mesola Kalmamış ! Tokyo, 20 (ALA.) — Japon bükümeti Mançuko petrol Iııhlıfn meselesine — kapanmış nazarile bakmaktadır. Yzana: Mahmut Yesarl Durdu, elini havada savurdu: — Bakalım, o, bizim için ne- ler düşünüyor? Alay mi ediyor aceba? Kaçın kur'ası ol.. Odanın — içinde — dolaşmağa başlamıştı; elleri arkasında, ağır ağır söylüyordu: — Kaçın kur'ası o l.. Ben, Istanbulda böylelerini çok gör- düm, Zibni Ef, fakat çok iyi bilrim, —diyemiyorum... — Çünkü İstanbulda — iken, — yaklaşmağa korkardım, Şimdi burada, kuzu gibi durduğuna bakma... Istan- bulda, şöyle bir dik dik bakacak ol, öyle şirretleşirler ki... Otel kâtibi Zihni Efendi, Ha- cerin terbiyesine, nezaketine, asa- letine okadar emindi ki bunu kabul edemiyor; ona, toz kon- duramiyordu: — Aman Cevat Beyciğim, Hncer Hanım, öylelerinden değil... Onlardan ayırd. et... Jandarma mülâzimi, bu itiraza, hiç aldır- mamıştı: — Amanı, zamanı yok, Zihni Efendi... Anam babam Istanbullu değildir. suma, ben İstanbu'da Alman Ordusundan bir köşe: Bir Obüs bataryamı talim esmasında Fransız Muharipleri Ital- yada İyi Karşılandı Musolini Çok Mükim Bir Nutuk Söyledi Paris, 20. (A. A.) — Bütün gazeteler, eeki Fransız muharib- lerine, Romada yapılan hararetli tezahürattan, ve bilhassa Mous- tolini nin Romada İrad ettiği m- tuktan ebemmiyetle bahsetmekte- dirler. 4 Napoli, 20. (A. A.) — 1500 eski Fransız muhar:bi, Romadan buraya gelmişler ve !stasyonda Italyan erkânı ve eski harb arka- daşları tarafından hararetle kar- şılanmışlardır. Çekaslovakyada Seçim Prag, 20 (A.A.) — Parlemento fatihabları 19 Mayısta yapıla- caktır. doğdum, büyüdüm... Bilirim ma!- larımı... Hacer Hanım, bu, köy- lük, cışarlık yere me cesaretle geldi? Istanbuldan çıkarmıydı hiç 0?.. Emeti Molla, yirmi yıla yakın, Istanbullarda oluran kızında para umuyor... Ve zannedersem, Hacer Hanım da, değirmen, bağ, arazi lâflarına kapıldı, mwirasın yüklü bir yekün tulacağını umuyor... Eh, burada uzak, yakın akraba- ları, annesi, evi var... Kendini gürbette saymiyor... Gelişi bum- dan... Sen, ben, yahut Demir Ağa, Halil Ağa, Mehmet Bey, ona, Istanbulda bu malları vadetseydin, o, buna kanarak buraya gelirmildi?.. Her yılın bapı, İstanbula sefer eden Mehmet Bey, en külüstürünü bile yakalayıp getirebiliyor mu? Genç zabit, odanın ortasında durmuştu, dudaklarında kırık bir gülümseme ile otol kâtibine bakı- yordu : — Hacer Hanım, — buraya gelince, işi anladı, yahut anlar gibi oldu. Bence, onun yapacağı en iyi, en akıllıca hareket, mal- larını sattıktan Sonra İIstanbula gitmektir. "Zihni Efendi, gülemedi: | — Hani, yumuşamıştın, Cevat | Beyeiğim? Cevat Bey, gülüyordu : — Ben'm, va"ında emrim ge- mahzun mahzun İ İspany;ıd:;— e Kargaşalık ! Anarşistler Yeni bir Nü- mayiş Yaptı'ar Saragosse, 20 (A.A.) — Anar- şist - Sendikalist'lerin paskalya haftası İçer.sinde kongre akdet- melerine — hükümetçe — müsaade edilmemesi Üüzetine İlân ettikleri grev, yalnız İnşaat amelesine dokunmaktadır. Dün öğleden sonra, “Mukad- des cuma, — Merasimi — normal bir tarzda — cereyan etmiştir. Yalnız alay sokaktan geçerken, iki fişek patlamışsa da, nizam ve intizam bozulmamıştır. Edenin Hastalığı Lonra, 20 (A.A. ) Harick- ye nezareti, dotorun yeni bir mw- ayenesi Ürzerine B. Edenin bir haftaya kadar tamamile iyileşmiş bulunacağını tebliğ etmektedi lir,.. Kim bilir, nereye gide m? — Demek, onun için... — Hayır.., Emrim gelmese de mezuniyet hakkımı kullanacağım... Bu iş, beni sıkıyor... Bekir efeyi, Nardöğende, — kapatması - Çiçek Zeynebin evinde — kıstırıyorduk, kaçırdık... Köylüler, hep, onun adamları... Telgraf gibi haber uçuruyorlar... Evlerde de sakla- yorlar... Fakat Bekir Efenin, bu- raya gelmesi, Hacer Hanımla konuşmak istemesi — ihtimali de var... Bekir Efe, teslim olmaz dünyada... Jandarmaya oyun oy- namak istiyecek, kaçacak — ve korkarım jandarma kurşunile dev- rilecekl.. E Böyle azılı efelerin kaçı, böyle devrilmedil!.. Ötel kâtibi, başım eğmiş, dü- şünür gibi önüne bak.yordu: — Yine de akıllanmıyorlar! — Hele şimdi, arada, bir de kadın var... — Çiçek Zeynep mi? — Hayır... Hacer Hanım... Bekir efe, ona da, kendini gös- termek İsteyecek... Hangi taraftan tutsan, düşünsen, bu İş, pürüzlü, Zihni Efendi... Onun için jandar- ma mülâzimi, bir kahkaha atmıştı: — Günlerdenberi, sen de sürü- müyorsun! Neden? Patronun emri Ne, değil mi? Haydi, potronun Aşık, pekl, sen de Aştırc.n? Erken Evlendirilen Kızlar * 18 yaşında bir kızım. Ailem bânl 40 yaşında tahsili kıt bir udamla evlendirdi. Daha ilk haftadan aramısda kavga başladı. Beni dövüp kapı dışarı etti. Şimdi annemin yanındayım. Ne yüpayım? Ş. Fevziye Çocuklarımı, sanki evde fazla imişler — gibi, illk önlerine çıkan erkeğe veren ana ve babalar okuyup ibret alsınlar diye yukar- daki mektubu neşrettim. 17, 18 yaşında bir kiz henüz sağı solu görecek, yarını düşüne- cek halde- değildir. Hele bu kız tahsil görmemişse ailesinin reh- berliğine muhtaçtır. Ana baba- lar, kızlarına, velev çocuk çağın- da bile olsa, paralıca bir koca çıktı mı, hemen — çocuklarının başını — bağlayıveriyorlar, — bu günahlarının cezasını çekmekte gecikmiyorlar, çünkü bu acele ve erken evlenmeler ekseriya fena neticeler doğuruyor. Kız az zaman sonra, kıymetinden mühim bir kısmını — kaybetmiş olarak eve dönüyor, ondan sonra artık ağla» malar, sızlamalar. Bu İşte acımacak mevkide, ailesinin kurbamı olan kızlardır, Bu zavallılar, ana babalarının yanlış düşüncelerine feda edil- mişlerdir. Şimdi siz bu kıza ne yapma- sını tavsiye edersiniz? Ben yapa- cak bir şey görmüyorum. İş bu vaziyete geldikten sonra ktdere boyun eğmekten başka ne yapı- habilir. TEYZE İtalyanın Asker Sevkıyatı Napoli, 20 (A.A.) — Sesare Patisti gemisi, Mesina'ya hareket etmiştir. Gemi, bu limandan Şar- Ki Afrika için harp levanmı ve küçük askeri kuvvetler yükliye» eekdir. — Aman, ne haddime, Cevat Beyciğim.. — Tuhafsın, Zihni Efendi... Aşkın, gönlün — haddi, bududu olur mu?.. Senin de bir — parça gönlün kaymamış olsa, buralarda sürter durur musun? Bin babane bulur, Güzelce olele dönersin.. Patron Muharrem Boye yaranmak- tan ziyade, Hacer Hanıma yaran- mak istesen, ne olur, sanki? — © Otel kâtibi, kulaklarına kadar kızarmış, gülmek istiyor, kekeli- yordu: — Çok yaşayın, Cevat Beyek ğim... Öyle şeyler söylersiniz ki.. Jandarma zabiti, Zihni efen- dinin önünde durdu, bacaklarını gererek açtı, iki yumruğunu kals çalarına dayamıştı: — Peki, ne var? Parası olan- lara, hak da, sana mı kabahat oluyor? Beni dinle, Zihni efendi.. Sen, Demir ağayı gör.. Benim söylediklerimi söyle... Ondan sonra de Hacer hanımı görürsün... — Hacer hanım, üç gündür beni bekliyor... Sizi göremediğim için, gidip bir haber götüreme- dim ki... — Nardöğende, Bekir Efenin takibinde idim. Dün gece, sabaha karşı geldim... Hamit onbaşı, hâlâ onun peşinde.. Çetin 4, Zihni efendi, çok çetin iş... ( Arkus var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: