27 Temmuz 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

27 Temmuz 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İvt'vşch irliler Hastane Ve Fabrika Istiyor!. Lir okuyucumuz yazıyor : Nevşehir 20 bin nüfusile orta Anadılıman en güzel kasabala- rından biridir. Bu nüfusa rağmen kasabamızda üç doktor, bir ec- zane, ufak bir dispanser vardır. Fakat Nevşehirin hastanesi olma- dığı için apandisit, bıçak veya kurçunla yaralanma vak'alarında hastlar Niğde — veyahut —da Ankaraya gönderiliyorlar. Vazi- yetin mezaketini takdir edersiniz. Meselâ tahminen senede 50 - 60 hasta yollarda çektikleri eziyet ve sarsıntıdan ya haslanede ve yahut da yolda ölüyorlar. Bunun — için Nevşehire bir hastane yaptırılması lüzumu, gün geçtikçe daha büyük bir ihtiyaç halini alıyor. Yalnız Nevşehir değil, Ürgüp, Avanos ve Arapsun ilçeeri de yapılacak bu hastane- den istifade edecektir. Sıhhat ve İçtimat — muavenet — Vokâletinin mazarı dikkatini celbederim. Diğer taraftan Nevşebhirin bir soma veya şarap fabrikasına da ihliyacı vardır. Çünkü burada denebilir ki, Anadolunun en güzel beyaz üzü- mü çıkar. Her sene yüzlerce kilo özüm Ankara ve İstanbula sevkedilir. Kuratulan beyaz Üztüm de inhisarlar idaresine satılıyor. Fakat iki senedenberi fiatlar çok düşük. Bu yüzden bağcı, yyetişlirdiği — mahsulün — digerini alamıyor ve bağcılıktan soğuyor. Inhisar Bakanı — Nevşehirde bir fabrika yapacak olursa hem bağcı'ığımız — kurtamlıp inkişaf «7ecek hem de Türkiyenin en I güzel şarabı elde edilmiş ola- caktır. Bu hususta alâkadar makam- ların dikkat nazarını çekerim. Nevşekir cczacu kalfası Nurl Kılıç Çenebi Patronlar Küçük San'at- loz Kanununa Mukabil Bir Cephe Mi Alıyorlar? Küçük san'atlar kanunu çık- tıktan sonra Türk işçilerinin rar hata ve işe kavuşacağını sanı- yorduk. Bu umudumuz ancak jyarı yarıya yerini bulabildi. Bir- içok işlerde ecnebiler menedildiler we onların yerini Türk işçiler ald. Fakat san'atlarda vaziyet değişmemiş, el'an eski halini mu- hafaza ediyor. Buna en canlı misal çuvalcılardır. Asma altında yüzlerce çuvalcı arasında çalışanların yüzde 801 ecnebi işçilerdir. Türk çuvalcıları en ufak bir hatadan ve hiç lü- zumsuz — sebeplerden - işlerinden çıkarılırlar. Hem son zamanlarda iş büsbütün değişti. Çuval ima- Mâthanelerinin sahiplerinden baz- ları da ecaebi olduğu için, ec- nebilerin işten menedilmelerine mukabil, onlar da — bir cepbe aldılar. İmalâthanelerindeki Türk işçileri çıkarmay başladılar. Bu, doğrudan doğru hükümetin ke- nununa — karşı dayadıkları bir kuvvettir. Bu yüzden birçok Türk vatandaşlar, işler açılıp iş bula- caklarını — sanırlarken, — büsbütün işsir kaldılar. Bu hususta alâka- dar'arın a ızarıdikkatini celbederim. Asmarltında çuvaler Alı » TIFOBiİL Dr. iIhsan Sami 'Tifo ve paratifo hastalıklarına tatul. mumak için ağızdan alınan tifo hap- larıdır. Hiç rahatsızlık vermez, Herkos alabilir. Kutusu 66 Kr, cukları Yoğurt Burada Doğuyor!.. Yoğurt Mandıralarında En Güzel Koku, Tatlı, Yumuşak, Ilık Süt Kokuları. En Güzel Ses De Kovalara Tatlı, yumu- gak bir süt kokusu yanık harmanlar- dan tâ deniz kıyı- sına kadar yayı- hyor. Mandranın upuzun taş bina- n, yaz güneşi altında uyuyor.Du var diplerinden, çalılık ve otlarda sağa sola küçük, uzun dilli kerten- * keleler kaçışıyor, —| büyük, ihtiyar çı- nar ağacı, hişil — | hışıl hışildayordu. Kıyı Yalovada yoğurt mandra- sının büyük kapı 81 önünde durun- ca, serin bir rüz: gâr — yüzümüze, kısık, boğuk bir ses — kulağımıza çarptır Bon şu deği aşayım dedim Alıp başımı kaçayım dedim. Kıyı Yalova- da herkeste bir şarkı söylemek illeti var sanki.. Tâ iskeleden, kasaba sokakların- dan tutun da, küçük ağıllara, yalak başlarına, hrmanlara da- yanlara, mandıralara kadar her yerde herkes bir şarkı mırılda- niyor. Yoğurt mandrası kapısında, tatlı, yumuşak, sıcak - Bt kokusu, bütün hususlyetile burnumuza — doldu. İçeri girerken bir an durala- dım, sağdan yüzümüze ka- çındırıcı bir sıcaklık tı. Dönüp baktım: İri, çok iri, kocaman, kırmızı bakır bir kazan, bel bir ateşin üzerinde buhar saçarak kaynıyor. Ne kaynayış!. Tıpkı Gayyâ kuyusu gibi, bütün lar, bütün suçlar sa: vererek fıkırdıyor. Ateşin yanında, kazanın başında durmağa imkân yok. Toprak zeminli mandra binası içine girdiğimiz hak de, bizi kimse karşılamadı. Derinden gelen © “ alıp başımı kaçayım dedim ,, garkısı — olmasa, — İnsan burada biç kimsenin bulunmadığını sa- nacak!.. Yürüdükçe, — soldakl — ikinci büyük kapıdan, su gçırıltısına ben- zeyen bir şırıltı gittikçe artmıya başladı. Benimle beraber, omuzbaşı beraber yürüyen dostum kula- ğıma eğildi: — Aman, dikkat etl. İçeride yıkanan - kadın — madin - falan... Güldüm. — Na zararı varlı. Bir köylü dayağı yemeden gözün arkada gitmezsinl.. Arkadaşin vehmi benim de içime düştü. Ne tekim eşiğe ge- lince, tereddütle başımızı İçeri uzattık: Oh, çok şükürl.. Gözü- müz, umduğumuzu değil, buldu- ğumuzu buldu: Uzun, toprak zeminli bir deh- liz.. Tam orta yerde boydan bo- iE Dökülen Süt EeEER Kıyi Yalovanın yoğurt meandırası İşçileri, resimlerini çektirirken “Küçül dağları blz yarattık |,. diyorlar ya uzanmış, hani bostan kuyula- rında suları, uzak yerlere kadar götüren, tahta yollar gibi dört mzun kutu, ince çıtalı dayaklar, toprak Üstünde kurulmuş yine uzun, dört köşeli tümsekler... işte südün — kardeşi yoğurt burada yapılır. Yahut sütle, maya İşçiler 6Üt güyümleri ve yoğurt tenekelerile bir arada burada evleniyor — ve çocukları yoğurt burada doğuyor. Biz içeri girer girmez, bostan kuyularına su götüren tahta yok- lara benziyen yüksek yerden aşağı kovalara süt bo- şaltan lâcivert kasketli delikanlı, süt güyümünü bıraktı. Bize:; “Buyurl,, ettil Süt kokusu burada, toprak koküsu - il> ne güzel birleşmiş.. Sıra sıra yoğurt kovaları sıra sıra süt güyümleri ve yoğurt tenekeleri.. Dışarıda duyduğumuz su — şiriltisi burada daha koyu ve fıkırtılı bir halde etrafa yayılıyor' Delikanlı bize, mandırada sil- dün kardeşi yoğurdu nasıl yap- tıklarını anlattı: Süt evvelâ o gayya gibi de- rin kazanda adamakıllı kayna- tılrmış, sonra güyümlere dökülür, maya atılır, getrilip, böyle yük- sekten kova'ara boşaltılırmış. Süt ç yukardan düştük- ço kovalar Üze- rinde yağ köpük- leri toplanırmış. O, adi yoğurtçu- lar gibi bu yağ- J ları onlar topla- mazlarmış. Kova- lar içinde maya ile karışık kalan sütler, bir az ko- yulaşınca, yoğurt tenekelerine bo- şaltılır, — sabaha kadar bırakırlar- miş. Sabableyin, hapsi de motör- lere takalara yük letilir, Istanbula yollanırmış. Delikanlı yüzü nü gererek gük- dü: — Amma, siz bunu kolay san- | mayım bayım, St- tü fazla kaynatır, mayayı fazla atar açıkta çok tutar- san, yoğurt gitti ml, gitti. Bozuldu mu bozuldu. * Ben bu yoğurt mandrasını, adeta koğuşa benzettim. Sütler hasta, mayalar ilâç, şu lâcivert kasketli delikanlı, başında yün, pufkalı takkesile etrafa kurum satan pos- bıyıklı mubacir, zayıf küçük bir delikanlı, bir de karışık saçlı, İsiyah iş gömlekli, güçük bıyıklı işçi de dok- torlar.. Posbıyıldı, yün takkeli, pufkalı muhacir, dışarıda kazanı kaynatıyordu. Hani bizim bir saniye yanında duramadığımız kızgın ateş li, kızgin kısmet kazanını... Üzerinde yün bir fanllâ, kalın bir beyaz gömlek, kci, yün bir yelek, belinde kalın bir çuval.. Bu adam mnasıl sıcaktan pati,, deyip patlamuyor, nasıl terden, mteşten kavrulmuyor ? Posbıyıklı muhacir bir şarkı tutturmuştu elindeki uzun tahta kepçe İle hem kazanı karıştırıyor, hem de gözle- rini, gör kapaklarının etleri arasın- da kaybederek, sözüle süzüle m- rıldanıyordu: Oocooof elinizden elinizden, Kurtulaydım dilinizden Yeşil buşlı ördek olsam.. Bular içmem gölünüzden, Bu kızgın uteş karşısında su içmemezlik bani bir nevi delilik « birader ?. Lüâcivert kasketli delikanlı bize yoğurt mandırasının — dehlizinde herşeyi gösterdi. Sütleri, köylüler, sabah gün ışığından gelirirlermiş. Yazın buradan İstanbula günde bin teneke yoğurt gönderilirmiş. Taze, serin, güzel süt kokuları arasında göze çarpan en güzel beyazlık İşçilerin dişleri.. Bem- beyaz.. Çok yoğurt yemekten, çok süt içmekten imi ?.. Delikanlı gülüyordu: — Hayır, biz ağzımıza j 2 bir Okuyucuların Sorgularına Cevaplarımız Dürcede 8. Alpagut oğlu Doğanlf — Kırıkkale askeri lisesiniü| kayıt ve kabul şartları 9 Temmuz, küçük sıhhat mektebinin kayıt v& | kabulü de 20 Haziran tarihli grW zetelerimizde çıkmıştır. * Tarsasda Örtamektepte Ömer Sey- feddinet — Sorğularınıza - cevaplardırı | 1 - Mektepte ikinci bir muayene | yapılmaz. 2- Leyli meccani imli* hanlarda bakalorya şeklinde, yanl üç sınıfın derslerinden imtihan yapılır. 3- Mevzuubahs kitaplar | Bç sınıfın esaslı derslerini ve ma: | lümatını havidir. Bunlar, daha ziyade talebenin pratik çalışması | için neşredilmiştir. | * j Gölcükte Hasana; — Elinizdeki diploma ortar | mektebe şamil değilcir. Binaen- | leyh yaşınız müsait ise san'at | mekteplerine, Gedikli Kare, Deniz Küçük Zabit mekteplerine gire- bilirelniz. » Kiliste M. F. M' & — Akşam Kız San'at mekte- binin kayıt ve kabul şartlarını 8 Temmuzda, Selçuk Kız san'at | mektebinin. de 28 Haziranda neşretlik. Ayrıca Ankara İsmet Paşa Kız Enstitüsünüa şartları 18 Haziran tarihli gazetemizde vardır. Bu tarihli gazetelerimizi buldurarak şartları okuyunuz. Kasımpaşa Uzunyolda Neodete; — Sorgularınıza cevaptır: 1 — Sözlü ve yazılı — dersleri ancak Kültür Bakanlığı tayin eder. Sıh- hiye mektebinin kayıt ve kabul şartları 20 Haziran tarihli ga- zetemizde çıkmıştır. * Eakişehirde A. Tekine; — Vaziyet ancak, s.hhi mu- ayene neticesinde anlaşılır, biz kati bir şey söyleyemeyiz. Nafıa Fen mektebinin kayıt ve kabul şartı 2 Haziran, Orman mekte- binin 19 Haziran, küçük sıhhat mektebinin de 18 Temmuzt tarihli gazetelerimizde çıkmıştır. * Havza Merkez mektebi 838 Kemal EBren'e; — Size Konya ve Erzincan askeri orta, Kırıkkale askeri sa- nat mektebini tavsiye ederiz. Bu- lunduğunuz askerlik şubesine baş vuracak olursanız, size hattıhare- ketinizi bildirirler. Bu mekteplerin kayıt ve kabul şartları da 9 Tem- muz tarihli gazetemizdedir. * Okuyucularımıza Birkaç Söz Bütün mekteplerir kayıt ve kabul şartlarıı 4 Hazirandsn 18 Temmuza kadar devam eden sayılarımızda yazdık, bazı mek- teplerin kayıtları kapandı, bazı ları kapanmak Üzeredir, Binaen- aleyh müşkülü olan okuyucula: rımız bize yazacakları mektup- larda bu kayıt ve kabullerin çık- tığı gazeteleri istetmeli ve her birine 5 er kuruşluk pul gönder- melidirler. Bu suretle istedikleri mekteplerin kayıt ve kabul şart larını muntazam bir suretle elle rinde bulacak ve istifade eder ceklerdir. Mektepçi saancürmenesenaassüseneneneLERERALARasAAnAKAN| damla süt, bir kaşık yoğurt koy* mayız. Yemeyiz, İçmeyiz ki.. Bu minl mini parlak yoğurt tenekeeri İçinde onmarın — bit yazı hep böyle sütü yoğurt yap” makla geçiyormuş. — Bunu işiten bizim arkadaş güldü: — Sizin yaptığınız bir şey mif- Istanbulda sütü su yapıyorlar İ- deci. Reşit Şevket

Bu sayıdan diğer sayfalar: