17 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

17 Ağustos 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BZKCE AAA E TT EŞERAL AAA AAA ŞTT —T EKadıköyde —Muhakkak Bir Define Var Yazanı Hatice Hatip Yoktu, Ufak ; K SON POSTA luğun İçinde De Onu Arayıp Bulmak Mümkün Değildi.. — Bir şampanya? — Evet bana bir şampanya veriniz., — Şerefinize Matmazel. — Şerefinize Möuyö Norton. — Şampanyayı sonuna kadar İçti ve sonrasarışın başını mey« dan okurcasına yakarı kaldırarakı — Gidiyorum Mister Norton dedi. Kimseye bir şey haber ver- meden gidiyorum.. Norton mütehayyir bir sesler — Anlamadım dedim nereye gidiyorsunuz? Bir bebek kadar küçük genç kız şimdi arkasını dönmüştü ve hbâlâ uykuda yürüyen bir Iasan gibl garip bir yürüyüşle gülenleri eğlenenleri dans edenleri yararak bahçe kapısına doğru İlerliyordu. Taş merdivenlere — gelmişti. Birden teyakkuf etti. Çünkü karşısında Osman Foy« ziyi görmüştü, orada ayakta du- ruyordu, yalnızdı. İsmet yanında değildi. Osman Feyzi bir adım — ona âltı ver — O dedi böyle yalnız.! Bir anda ona karşı olan bütün kinini unuttu. Ona sığınmak ona sokulmak ona bir şey söylemek, hayır ona herşeyi söylemek le- tedi: “Fakat konuşursanız kiz kardeşinizin idam hükmünü ver- miş olacaksınız,, sözünü hatırladı. Ve başını öbür tarafa çevirdi. Cevap vermeden geçti gitti, Osman Feyzi kıpkırmızı ol gmuştu: Arkasından birkaç adım attı... Bu ne biçim bir hakaretti. Genç kız şimdi git gide Adeta sallanarak yürüyor. Osman Feyzi ona doğru yaklaşmak onun omuz- Yarından tutmak - onunla kavga #etmek ihtiyacile kıvrandı ve biraz daha ilerleyecekti ki.. Neşell bir grup etrafını sardı. Ev sahibi Atıf üç genç kız bir de ecnebi bir. kadın ! — Dur bakalım genç sporeul Seni güzel bir hanıma tanıtmak lstiyor Fransızca olarak : — İşte sevgili madam dedi size en kıymetli Türk sporcusunu takdim ediyorum, Genç adam: — Müşerref oldum diyerek genç kadının elini öptü. Genç kadın Fransızca : — O efendim diyordu. Son deniz yarışlarında sizin kotranızı büyük bir zevkle seyrettim. Sizl tanımak sizi tebrik etmeyi o ka- gdar Istiyordum ki... Delikanlı genç kadının önünde eğildi.. — Teşekkür ederim Madam dedi, İltifatınızın minnettarıyım ve kısa bir selâm vererek o gruptan ayrıldı Kâmranın kaybol duğu İstikamete doğru İilerledi... Fakat Kâmran ortada yoktu. Bu ufak koruluğun içerisinde onu bulmak imkânı yoktu. Havuzun yanını geçti. Biraz daha aşağıya daha aşağıya doğru yürüdü; kim- veler yoktu.. Her halde geri dön- memişti. Gerl — dönmesi - için yine bu yoldan gelmesi lâzım- dı... Biraz daha — İlerileyince bir bahçe kapısile karşılaştı. Bah- çe kapısı açıktı... O da biraz daha ilerlemek istedi, birdenbire yerde çam dalına bir taflana ta- kılmış duran bir şey ayaklarına dolanarak ilerlemesine mani oldu. Sendeleyerek tevakkuf eden Os- man bir şey atmak için eğildi © zaman eline İpek bir şal geçti. İpek şal.. Kâmranın şalı. Kapıya doğru koştu..* Bir ses vardı, Bir gürültü bu da ne İdi.., Bu motör gürültüsü.. Arka kapı tenha bir sokağa açılıyordu. Kapkaranlıktı. Yalnız ileride geniş yol iİle birle- şen noktasında bir fener vardı. Ve iİşte bu fenerin ışığından bir otomobilin geçtiğini gördü: — Kâmran.. Kâmran, Kapıdan dışarıya çıkmıştı.. Bir yol.. Iki tarafı öbür köşklerin yüksek duvarlarile çevrilmiş biraz geniş bir yoldu, Ta ileriye asfalt yola kadar düz, dümdüz gidiyor- du. Başka — yan bir sokağı bir kıvrımı filan yoktu. Bu sokağı takip eden İnsanın eğer bu yan köşklerden birine girmemişse mu- hakkak ki ta geniş yola kadar gitmesi Iâzımdı. Elinde şal yüz adım kadar koştu: — Kâümran.. Kâmran Yanından geçtiği zaman rengi ne kadar san — İdi... Tıpki bir ölüye benziyordu. Kendisini hiç dinlememiş.. Hayır dinlemiş hatta bir gşey söylemek isteğini bile göstermiş — fakat sonra cayarak İlerlemiş gitmişti! — Kâmran!. Kâmranl, Acaba sarhoş mu Idi?.. Yoksa geriye mi dönmüştü?.. Oda geriye döndü. Kapıdan içeriye — girdi. Deniz kenarına doğru gitti: — Ne 0?.. Bu ne dalgınlık osman.. Lâml ayakta duruyordu. — Burada ne arıyorsun? Diye soruyordu. — Kâmranı arıyorum dedi, Küâmranı gördünmü?.. — Kâmranı mı?., Hayır gör- medim. Ha gördüm... Gördüm. — Neler söyleniyorsun? Sarhoştu. Viskiyi biraz fazla kaçırmış olacaktı. — Ha ha!,, Gördüm diyordu. Ben buraya doğru gelirken © şöyle gitti. Elile gayet garip ve müphem bir İşaret yapıyordu. — Sözlerinden bir şey anla- miyorum, dedi.. Bura deniz ke- narında onu gördün mü? Arkası Var Basın Kurumunda Toplantı Dün Kulübe Verilecek Para Işi Görüşüldü Gazeteollerin dünkü toplantısından bir görünüş Kurulması kararlaştırılan ba- sın kulübünün ilk kurulma, da- yanma, döşenme masraflarına kar- şılik olmak Üzere basın kurumun- dan beş bin lira İstenmişti. Kurumun mevcut parası İle bir bina satın alınması kararlaş- tırılmış olduğu için idare heyeti bu isteğe cevap vermeyi kurum Şilr Kralı Filorinalı Nazım'ı 19 ağustos saat (15) te Fikret'in Eyüpteki mezarında yapacağı ( 16 mcı her isteyen gelebilir. Beldiye Bahçesi 17 Ağastos Cumartesi ve 18 Ağustor Pazar akşamları saat 21,30 ve Pazar matine saat 17 1/2 da Süreyye Opereti tarafından TARLA KUŞU Öperet 3 porde, Orkestra, bale Meşrubat 40- 60 kuruştur. Dühuliye yoktur. Kongrede mutlak bir ekseriyet olmuş, teklif görüşülmüş, kulübün başkanı sıfatiyle de Hakkı Tarık para ile bir bina alınması kara- rını hatırlatmıştır. Neticede reye müracaat edilmiş, bir müstenkif ve 17 paranın verilmesi reyine karşı 37 reyle paranın bina alın- masında harcanmasına ve kullbe teklifin is'afına maddi imkân bu- lunamadığı cevabımıa verilmesine erilmiştir. Kızılayın Müsameresi Kızılay cemiyetinin eski ve yenl eğlenceleri bir araya toplayarak zen- gin ve güzel bir programla 7 oylül 935 cumartesi günü Taksim bahçesin- de hazırladığı Kermes saat 16 da baş- layarak sabaha kadar sürecektir. HAepiniz davetli bulunduğunuz ba | kermesin davetiyelerini şimdiden Ce- miyet Morker ve kollarından — veya Taksim bahçesinden aramanızı taviye ederiz. Filorya Ağustos 17 Yolunda Bir Hâdise ( Baştarafı 1 inel yüzde ) * Artlet(!) idarehanesi (!) şefinin(!) arkadaşı da Sirkecl otobüslerinde şoförlük eden Zekeriyadır. Bu iki kafadar, Fatihte, Fevxi paşa caddesinde 108 numaralı evde oturduğunu söyliyen Melâhat adında bir kadınla ahbapdırlar. Dün kadınlı içkili havalı sulu dört başı mamur bir eğlence tertibine karar vermişler. Melâhati de ala- rak, Filoryaya doğru yollanmışlar, Az sonra, Âdil' arkadaşı Zeke- rliyaya: — Yayan gitmemize bir diye- ceğim yok, demiş, fakat hiç ol- mazsa rakı ve meze alalım da, içe içe yürüyelim! Zekariya cevap vermiİş: — Hay hay... Sen rakıyı, me- zeyi al, plâj ve dönüş masrafını da ben göreyimi Âdil buna razı olmuş; cebinin varını yoğunu, mezeye, rakıya vermiş; ve üç kafadar, kafaları tütsüleye tütsüleye yollarına de- yvam etmişler, Fakat bir müddet sonra, Me- lâhat, ayağını iyice sıkan pabuç- larından şikâyete başlamış. Kafayı iyice tütsüleyen Âdilin centilmen- liği galip gelmiş, Zekeriyaya: — Ben rakı, meze paralarını verdim, demiş, sen de bir oto« mobil tut bari. Ceplerini yoklıyan Zekeriya, ikisinin de yüreklerine rumba oy- natan bir cevap vermiş: — Eyvah, cüzdanı evde unut- muşum! Ve o zaman mlünakaşa bap lamış. Birisi: — Geri dönelim! demiş. Öteki mukabele etmiş: — Buraya kadar geldikten sonra dönülür mü? Şurada ne kaldı ki? Orada nasıl olsa -bizl plâja bedava sokacak bir ahbap buluruz ! Kadının da, Adilin de surat sallamalarının mesuliyetini kendi- sinde bulan Zekeriya, hatasını ta- mir İçin bir çare düşünmüş, çek- tiği içkilerle iyice bilenen kafa- sını biraz zorladıktan sonra: Halkevinde Temslil Kolunun Çalışması İstanbul Halkevindeni 24 ağus- fostan itibaren cumartesi ve salı gün- leri temsil kolumuzda Bay — Müsahip zade Celâl Türk kostümleri hakkında açık ve tatbikt konuşmalar yapılacak. Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Şerbet İçmek İyi midir ? Sıcakların fazlalığı insanlarda hara« ret hissini o nisbetto çoğaltıyor. Bir hastam soruyordu, Şerbet içiyorum iyi midir. No ka- dar ve ne zamanlar içeyim, Şerbet, taze meyva — usarelerinden yapıldığı takdirde içine boya veya kaynatılmış şuruplar, kar ve buz girmediği halde —aşlanmış olmak süretile ve günde yarım bir İltreyi geçmemelidir. Nar, Portakal, turunç, Hmon şerbetleri mide — hazmine yardım ettikleri için — faydalıdır. Bunları da aç kormna İçmemelidir stimal de etmemelidir. Cumartesi Ahududu, V) Bau notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapı- nn Sıkimli samanınızdı — Buldum , buldum! Berikiler, sormuşları — Nedir bulduğun çarel Zekeriya esrarh bir eda ile cevap vermİş: — Şimdi görürsünüz! * Doktor Osman Şerafettinin 1035 No. otomobili, Filoryadan dönmektedir. Otomobilde, Filoryada oturan doktorun misafirleri vardır. Otomobil, Çobançeşmesin! b raz geçtikten sonra, İçindekilerin bağırsaklarını biribirine karıştıran bir sademeyle, zınk diye duruyor. Ve şoför Rebliye sokulan bir adamı — Bana bak, diyor, arabanın muayene cüzdanını çıkar bakalım! Tecrübeli ve zekl şoför, ağzı buram buram içki kokan bu adamın, bir memur olamıyacağını kestiriyor, ve —ondan, — evvelâ hüviyetini Isbat etmesini İstiyor. Bu meçhul adam, memur slsü takınıp da bir şantaj yaparak yarıda kalan Filorya gezintisinin masrafını koparmak istiyen Zekes riyadan başkası değildir. Şoför Reblinin gürültüye pa« buç bırakmadığını görünce asas bileşiyor ve otomobilin camını bir yumrukta parçalıyor. Şoför Rebli, çattığı bu sulu belâdan kurtulmanın yolunu gaza basmakta buluyor. Bu suretle, yürekleri heyecan ve korkuyla çarpan misafirleri daha ağır tecavüzlerden kurtas rıyor, Zekeriya ve arkadaşları snde gezinti masrafını çıkaramamakla kalmıyorlar. Çünkü misafirlerini bırakan şoför, Topkapı karako- kandan aldığı iki polisle geri dö- nüyor, tam telsiz İstasyonunun önünde serseri mütoecavizleri yas kalatıyor. Va bittabi zabıta memurlari da icap eden muameleyi yapı « yorlar. demiş, çareyli sıska — bir. Ümitle TAKVİM CUMARTESİ — Hızir 17 AĞUSTOS 935 104 Rumt 1351 Ağastes 4 Arabi 1364 16 Cemevvel Ameâk |B 11|3 19 Efzon Kış!| Atina, 19 (Özel) — Dün gece | çıkan bir yangında efzon nümu- | ne alayına ait kışlalar yanmıştır. Son Posta İLÂN FİATLARI 1 — Gazetenin esas — yazsile bir sütünun iİki satırı bir (santim ) sayılır, £ — BSayfasına göre bir san- timlin ilân fiatı gunlardırı sayfa .ı,ıı- İııyıl'ı r.ysı. 200 100| 60 30 Krş. 400 250 Krş. | Ki 9 — Bir santimda vasati (8) kelime vardır. 4 —İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: