27 Ocak 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

27 Ocak 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akdeniz İncisi zle Etrafına Bakı- îâci Dört Gö yor, Birisini Bekliyordu Sipahiler at üstünde bir aşağı birgelini elile'tutarak attan indirmek 'ra da Pulatı görmüştü. Arkadaşla yukarı sürüyorlar, bazan bir çocuğa, bazan bir kadına veya erkeğe çarpı - yorlar, fakat gene aldırmıyorlardı. Oı-l talıkta düşmanın eline geçen bir şeh -| rin havası esiyor gibiydi. | Öğleden sonra gelin hanım Demir | Hayia' konuğından ekarsişti. İnil, bek| yaz ve uslu bir Arap atına binmişti. Bunun eğeri ve takımları altından, gü- müşten ve işlemeli idi. Çok olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Çok güzel ve işlemeli elbiseler giymişti ve | yaşmağının altında yalnız gözleri gö - rünüyordu. Bu kadarla da güzelliğine herkesi hayran ediyordu. Fakat yüzün- için hazırlandı. Fakat tam bu sırada paşa kona - ğının tam karşısındaki kalabalıkta bir çığlık koptu: — Ana...m!... Al renkte bir at, toparlanmış ve kocaman bir alev parçası gibi kala- balığı yarmış ortaya fırlamıştı. Or- talıkta alabildiğine dönüyor, çifte atıyor, şaha kalkıyor, herkesi çil yav rusu gibi dağıtıyordu. — Ne oluyor?.. Kimdir bu herif.. Atın!... Ferhat Paşa böyle bağırıyor, ay- ni zamanda yanındaki sipahilerden SON POSTA SÜ — ——— B y B a —a rına haykırdı: — Gözünüzü açın! Keleş te bu - rada... Hücum... Dikkat... Vay, Pulat ta gelmiş... Gönülden gönüle yol var... Dördü de yalın kılıç, sipahilerin |arasına girince kimi kaçıyor, kimi |de düşüyordu. Veli, arkadaşı Pulatın İnciyi be- linden kavrıyarak kucağına aldığı- ni görmüş ve sevinçle haykırmıştı: — Yaşa Pulat!.. Kurupınar yolu- na... Çabuk... Durma!... Pulat demindenberi ortalığın ka- İkincikânun 27 (Düsseldorf Canavarı Gibik Altmış Beşlik ihtiyarın Yaptığı Kanlı Cinayetler Almanyada, altmış beş — yaşında, seyyar bir saatçi tevkif edilmiştir. Bu (adımın suçu çok ağırdır.. Çocuk - lar araşında «Baba Tiktak» diye anı - ! g/ ılun ve çok sevilen bu adam, köy ve ka- sabaları dolaşır, bilhassa genç çocuk- lara saat satar, bozulan saatlerini tamir Jedermiş. Foyası meydana çıkıncaya |kadar da bu adamın müthiş hüviyetin- den kimse haberdar değilmiş: Meğer «Baba Tiktak» müthiş bir cani — imiş. Bilhassa sekizle on yaş arasındaki ço- cuklara musallat oluyor ve sonra, |tenha bir köşede bunları öldürüyor - İmuş. «Baba Tiktak» m bu suretle ve muhtelif zamanlarda öldürdüğü çocuk- ların sayısı tamam on ikiyi bulmuş - tur. Son defa, gene bu suretle bir yav - rucuğu kandırıp tenha bir köşeye sü- de bir damla bile kan yok gibiydi. Ferhat Paşanın Sakalı O kadar beyazdı. İkide bir, hıqınıl çevirmeden sağına soluna bakıyor, v . sanki kalabalığın önünde veya ardında | Gelını_n Atuma SĞ '.kl sek “mf_ L yordu. Fakat al atın bir kasırga gi- birisini arıyordu. Onun ıdnım&n!b. hğ geei Ferbat Paşanın bağışladığı yedi bala -|Pi ortalığı karıştırması üzerine' on- yık geliyordu. Daha sonra gelen atlar İAT da. şaşırmışlar, çiğnenmemek da sandıkları içinde gelinin cihazlari | Sit kaçmayı bile göze almış bulu- bulunuyordu. Bu alayın iki tarafında nuyorlardı. ise beşer altışar adım aralıkla palabı -| — Subaşı ile adamları Keleş Meh - yıklı, uzun boylu ve iri yarı Amııvuti"ll'âi hemen tanımışlardı: sipahileri ile paşanın silâhlı uşakları, —— Hay Allahın belâsı... Mori çe- yürüyorlardı. kil ortadan!... Davullar, zurnalar alabildiğine ça -| Diye üzerine yürümüşlerdi. İmıyordu. i Keleş bağırıyordu: Halk arasında gözlerini örtülerile| — Ne yapayım? Tutamıyorum bu silen kadınlar ve kızlar olduğu gibi bu | Allahın belâsını... Tutamıyorum.. şatafatlı alayı ve gelini imrenerek kıs- Siz tutun!... kanç gözlerle seyredenler de vardı. İki sipahi al atı tutmak için ileri Ferhat Paşa o gün sakalmı iyice'atılırken Keleş Mehmedin kılıç ku- kırktırmış, bıyıklarımı azaltmış ve bo-/şanmış olduğunu da görmüşlerdi. yatmıştı. Çünkü kırk beşi çoktan geç-| Birisi sordu: miş olmasına rağmen ancak otuz, otuz — — Bu kılıç ne oluyor? beş yaşında gibi görünüyordu. Sırmalı,| — Kıbrıs seferine gidiyorum... al renkte elbiseler giymişti. Başında kı:W Pulat!. Yetiş, Yetiş!. caman bir paşa kavuğu vardı. Bir tuğ| Aj t yeniden şahlandı. Hızlı bir onun arkasında bir sipahi tarafından dönü; A bi Gükte ) mümkün olduğu kadar yakârı kakdırı ! Mö€üs yaptı ve attığı bir çifte- il “ harak tutulüyordü. Kendisi kadar ol - ::ri;':'h'_" d;, dörder beşer adım masa da onun gibi şatafatlı giyinmiş ae SĞ olan yaşlıca adamlar ile kadı Alııııı.-lW Şimdi ortalık bir korku içinde Kuddusi Efendi de arkasında — duru - kalmıştı. yorlardı. Başka sipahiler İncinin atını tut- Ferhat Paşa mağrur bir duruşla sa- muşlardı. ikisini geline doğru göndererek: — Onun atını tutun! Bir şey ol - masın! Diyordu. İrışmasından onları görmemişti. Fa- Tüklemekte iken yakayı ele — vermiş, kat şimdi görünce birdenbire coştu. | geçmişteki bütün kötülükleri de bu su- Büyük bir heyecan ve sevinçle atını retle meydana çıkmıştır. İ mahmuzladı. On misli kuvvetlen -| Meğer bütün köy çocuklarının soh-| İmiş ve Ünlüskümiş Bulükuyotdu. |betine bayıldıkları, rast geldikleri za - ” İman etrafım sarıp çene yarıştırmak - Atım bir yılıdırım hızile (Tı,:ı *|tan hoşlandıkları bu adam, müthiş bir cu) Şınfııdıkı kale kapısına doğru ahlâksız, tehlikeli bir cani imiş. Ömrü- sürdü. Kapıyı kapamaları için ha- yün yirmi üç senesini hapishanede ge- ber götüren bir iki sipahiyi yere Çirmiş, Bu hapislerin on senesini, ah-| serdi. Keleş Mehmet ile dört deli- Jaka uygun olmayan teşebbüslerinden |riyle kısırlaştırılmıştır. Bubasının » kanlı da onun arkasından sanki u-löxi'ıvü yemiş. Bu adam, öldürdüğü ço-"ınkemeeî beş hafta kadar sürecek çuyorlardı. Davullar ve zurnalar 'cuklara, henüz mahiyeti anlaşılamıyan ı(—Jııcrisi fen adamı ve zehir müteha: çoktan susmuşlardı. Fakat delikan- bir zehir veriyor ve onları sessiz, se - olmak üzere yüz elli kadar şal hların atılganlıklarını gören, Fer - dasız, ebedi bir uykuya daldırıyormuş. dinlenecektir. Bu adam, geçen seneld hat Paşanın fenalıklarını bilen ve — «Baba Tiktâk» ın oğlu da babası tevkif ve idam edilen Düsseldrof canf| tadan halk şimdi bu-atlıları alkışlı- &ibi suçlar işlediğinden mahkeme kara- . varından da müthiş bir şey. yorlardı. Hattâ onların içlerinden | . bile yerden taş, ağaç, ne bulurlarsa ış Para lstemlye ahp sipahilerin veya Ferhat Paşa- G l' nın üstüne atanlar bulunuyordu. elince,.. Alkış ve sevinç sesleri şehrin hava-| Barda Eğlendikten Sonra ' — Ankara, 26 (AA.) — C. H.P sını titretiyordu. Garsonu Döyvmüşler — Genel Sekreterliğinden: Kn.nı Dınıan Selim ve İhsan adlarında iki genç / — Boş olan Sivas saylavlığına pâf Köpük İçinde zabıtaya verilmişlerdir. İddiaya göre timizce aday gösterilen Emekli G€ Ferhat Paşa buna da köpürüyor- bu iki genç bara giderek içmişler ve €- neral Akif Öztekin öybirliğiyle *© di îlmmişler. sıra hesaba gelince kendile- | Çilmiştir. — Dağıtın bunları... Atım... A - Tinden para istiyen gerson Hüsnüyü tım nerede?.. ST TUT Etibba Muhadenet Cemiyetinit Akia glll Kuruçeşme Kömür Depolarrna | Bindi. Kılıcını çekti. | Yer Bulunamıyor Yerinde Eir Yardımı | İnciyi kaçıranların arkalarından Kuruçeşme — kömür depolarının' — Etibba Muhadenet Cemiyeti azat isürdü. Diğer sipahiler de onun ar - Kaldırılması işi henüz bir meticeye dün Etibba Odasında toplanmıştı |kasından gittiler. Bir kısım ise hal-| Yarmamıştır. Tüccarlardan bir grup Toplantıda cemiyet azalarından olt kı kırbaç ve sopa ile dağılmaları Kandilli ve Vaniköyde yeni kömür bir hafta önce vefat eden azadan Em7 Baba Tiktak Yeni Sivas Saylâvı kalımı sıvazlıyordu. Aç gözleri, kemer — İnci atının yelesine sımsıkı sarıl-| burnu ve çatık kaşları bir anda göze çarpıyordu. Konağın içi ve avlusu gelen hedi -| yelerle doluyordu. Bu ne mes'ut bir gündü!... Ayni günde hem bir kaç misli zen- gin oluyor, hem de on dört yaşında, | dünyada eşsiz derecede güzel, sahiden inci gibi bir kıza kavuşuyordu. Onu kollarına aldığmı, şimdiden hayaline getiriyor, sonsuz bir haz duyuyordu. Gelin Göründü Ahlat ta aldığı Kürt karısı ise iki ço- cuğu ile birlikte kapatılmış olduğu ha- | remin penceresinde olturmuş, kafes ardından bunları seyrediyordu. Ayni, zamanda gözleri nemleniyordu. : Ferhat Paşa onu aklına bile getir- Ferhat Paşa ellerini uğ tarafına döndü ve kadı Ahmet Kuddusi Efendiye bakarak sordu: — Her şey hazır mı?, — Hazırdır, sultanım. Paşa konağının, ortası — fıskiyeli ve havuzlu sofasında nikâh kıyıla- caktı. Ferhat Paşa kadıya bunu sor- muştu. Gelin yaklaşıyordu. Kim Bu Herif?.. Ferhat Paşa kollarını indirdi ve mıştı.. Ayni zamanda dört tarafına dört gözle bakıyor, heyecanla biri- sini bekliyordu. Bir aralık sevinçle mırıldandı: — Pulat!... Geliyor... Ve bağırdı: — Pulat, Yetiş... Yetiş!... Sağdaki sokağın köşesinden fır- lamış, önüne çıkan ve düşen bir a-| damın üstünden atını atlatarak İn- ciye doğru koşmuştu. Ayni saniyede biraz önce Keleş Mehmedin çıktı - ğt kalabalığın arkasında da dört atlı göründü: — Savulun!... Savulun diyorum *isize,.. Yol verin!... Böyle bağıran Murat idi. Ferhat Paşa da adamları da şaş- kına dönmüşlerdi. Kara bir kasırga gibi İncinin üs- -.mın.eleııhhunı.yohıvrh. lığı altüst eden ve bir kızıl anafor gibi dönen Keleş mi, ö- teden yalın kılıç saldıran dört deli. kanlıya mı bakacağını bilemiyor - du. — Tutun!.. Bağlayın! Vurun!... Kaçırmayın... Kale kapılarını... Kapıları kapayın!... Diye rastgele haykırıyordu. Kale Kapıları Murat önce Keleş Mehmedi, son- için zorluyordu. Hediyelerin yağma edilmemesi için vali konağının ko- caman ve kalın kapıları hemen ka- patılmıştı. Ahmet Kuddusi Efendi bu kapıların ardına kaçmış, nikâh için hazırlamış olduğu sofanın bir kenarına sinerek dualar mırıldanı- ;yordu. İkide bir ise: 'w — Allahın takdirinden dışarı çı- kılamaz. | | tekrarlıyordu. Pulat kaleden çıkar çıkmaz Ke . leş Mehmet ile dört delikanlı da fır- lamışlardı. Mazgallardan atılan bir kaç ok veya cirit onların başlarının üstünden vızlıyarak geçmişti. Kara Duman köpük içindeydi. Haftalardanberi ilk defa çıktığı için bu havayı, bu güneşi, bu kırları o kadar güzel buluyordu ki... Üste - |lik Pulatın yaptığı işin ve bu işte kendisine düşen yükün büyüklüğü- nü de sanki biliyordu. Başımı bü - yük bir gururla gererek kocaman ve kara bir kartal gibi uçuyordu. Bu sırada Murat, önde giden ar- kadaşına bağırıyordu: — Kurupmar koyunda bir kır - langıç var... Oraya gideceğiz. Bu iş için getirdik... Duydun mu? — Duydum... Siz ne duruyorsu - nuz? (Arkası var) Manasına gelen arapça bir sözü| — depoları — tesisisini, Kuruçeşmedeki [dcpolnnıı da buraya naklini Ticaret o- dasına teklif etmişlerdir. niyet direktörlüğü baş hekimi Hayda ” İnıı ailesine sandıklarında mevcut pe ” | İ ranin, yardım maksadiyle, veri İ __o.d'; :'İ:ı:,_'"“'o"ı'k :_lm'dmi"'i K” kararlaştırmışlar ve sandıkta bulunaf Ki güke M u Vakör alil! (600) küsur lirayı toplantıya çağıri İkerinde fazla akantı vardir: -- Banal e alerine teslim etmişlerdir. . ÖĞ |için tahmil ve tahliye çok müşkül ola-| Beyoğlu Fransıs ;caktır. Ticaret Odası mütaleasını hem Tiyatrosunda İtüccarlara hem de Ekonomi Bakanlı - ' Hatk Opırd', nn bildirmiştir. | Bu akşam 20,30 Tülailr TURAR ÜĞN | Deniz Hava$f Büyük Operel aa gee 2 B Son hafıa D ei Porgomnbe akşamı Zozo Dalmaş ve Kofinyotisin iştirakiyle ÇARDAŞ FÖRSTİN dalk Gecesi Bu akşam — 20,30 da VODVIL Varyete - Solo Senenin en büyük korku... Heyecan... ve sergüzeşt filmi olan FRANKENŞTAYN'IN NİŞANLISI Boris Karlof Canavar rolünde EDDİE GANTOR'un yeni ve eğlenceli filmi MISIR ESRARI | Fransızca sözlü

Bu sayıdan diğer sayfalar: