17 Şubat 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Şubat 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e i © Konya merkezine bağlı 12 kilomet-len demir boru yaptırmıştır. BUM Şubat Halkın Su İhtiyacı Temin! Ve Son Sistem Bir Ev Nümunesi Vücude Getiriliyor. | Silleden bir görünüş Sille (Özel) — Sille nahiyesi 18 mesafede 12 bin küsur nüfuslu 8e- hiye Tasli lunan * b "e | l li kiz mahalleden ibaret on altı köyü bulman şirin bir kasabadır. Kon - Yanın batısında bulunan bu yer yaz Sünleri Konyanın mesiresidir. Na - bi içinde Cenevizlilerden kalma çok mağaralar ve Romalılardan kalma eserler vardır. Nahiye toprakları çok mahsul - dar olup toprak sulandığı ve yahut illenin Çalışkan Bir Belediyesi Var SON POSTA Istikliâl Ve Inkılâp Konferansları Edildi. Fenni Bir Mezbaha | Bafra — Saylav Orge Evren si- İnema salonunda bin kişi karşısında ilk konferansını verdi. Yüreklerin de istiklâl aşkınm heyecanını taşı - yan halk konferansı içten bir alâka ile dinlediler, hatibi alkışladılar. Bilecik — Bursa parti başkanı ve| saylavı Sadi Konluk, parti adına! inkılâp ve istiklâl konferansı ver -| miştir. | Kültür ve orta okul direktörleri « nin isteği ile Sadi Konuk, örta o - kulda yurdun isteklerine ve milli gayenin gençliğe verdiği ödev hak- kında bütün gençliği heyecan ve is- tekle hedefe bağlatan bir konferans daha vermiştir. Konferansa halk ve / öğretmenlerden bir çoğu da katıl -| mıştır. Ayrıca Parti ve Halkevinde B. di Konuğun da katıldığı özel top- lantılarda Parti ve Halkevi çalış - Bir anıt yaptırmak suretile bu| maları üzerinde karşılıklı konuşma- Cumhuriyet meydanını süslemiş,!lar yapılmıştır. halkın muhtaç bulunduğu $u işinil Edirne — Seyhan saylavı Hilmi düşünerek çok zaman evvel yapıl ZİUran Edirnede inkilâp ve istiklâl! miş olan ve takriben beş, altı dö -İ mevzuları üzerinde iki konferans nümlük bir sahayı sulıyan su bars-| yermek üzere dün akşim şehrimi- jim 554 amele çalıştırmak suretile|ze gelmiştir. temizletmiş, halkın su ihtiyaçlarına Waraşta Kurtuluş Bayramı A mış ve kasaba için su yolunu kâmi- Hergün Bir Makale: Azlıklar İşi Bir Adam Almanca İle Adının Hanze, Aile Adının Hopler Olduğunu Söylüyor. Sonra Menfaali Mevzuubahs Olunca “Be n Türküm ,, Diyor. Buna İnanır Mısınız? Ya Bizimkilerin Bundan Farkı Ne? Yazan » e Yahudilerde: Ana dil rumea, yahut isimleri gene öylet Rumlarla, Erme evde Anadil sumca, yahut ermis < leri gene üylel.. Külbür, yarı İspanyol, yarı İbrani, Ya but Bizans... Yazılar bambaşka, Renklerin, duyguların Türklükle ilgisi hak vere. Vaziyeti biraz daha canlandıralım: Karşınıza bir adam çıkiyor: Size fasih bir almancayla: Adım Hanze, Aile adım, Hopler; Dedikten sonra: Cermen medeniyetinin azametinden, e- debiyatının, musikisinin letafetinden bak» sediyor Ve siz ona: Tüzklükten. dem vurdukça ağını acıp & sinyor. Bu kadar da değil, Üstelik bıyıkaltı gülüyor, Fakat... Menfaati mavzunbaba olunca: ben Tür. m! diyor. | ermenice, mile üile, isim-! i | kü Buna inanir misiniz? Yoksa, Belediye meclisi fenni bir mezba- ha ve yeni sistem bir kira evinin, umuma mahsus fenni bir helânın yaptırılmasına ve ağaç dikme mev- Yağmurlar bol olduğu #enelerde bire — mahsul verdiği gözle görülmüş açık bulundurmuştur. | Maraş — Maraş kurtuluşunun 17| inci yıldönümü çok parlak törenle kutlandı. Havanı yağmurlu olma- sına rağmen on binlerce halk heye- canla yurt uğrunda çalışanları tak- Güler misiniz? Ya bizimkilerin bundan farkı ne?! * Ne yapmalı? , Yapılmasına teşebbüs edilip pro- Jesi İsviçreli bir su uzmanı tarafın - yapılıp bitirilmiş olan büyük su j1 başarılırsa nahiye Konyanın zahire deposu olacak, ümidin terakki ve tekâmül göste- vecektir. Belediye bütçesi 6120 li- radır, Belediye umuma mahsus içinde yeli ve çok güzel bir havuzu bu- bir park yaptırmış, hükümet Ye kasabanın ana caddesine yüzü Bir viz akasya fidanı diktirmiş- © Üç kilometrelik bir yerden tahlil edilmiş, Bardakçı suyu kasabaya ge- iş, depolu bir çeşme yaptır - el X AKİ KAN KERVAN ve 58— 'k, Fakat Hasan dede hazreti pirin öy inden daha yakini idi. Elçiye mez bir şey sormak imkânı yoktu. O Yazi ri kapalı istiğraka dalmıştı. Bu (se YÜ — Bürhan Cahit siminde berkesin birer fidan dik -| gis etti. Yurt ve ulus için Ulu Ön - mesi mecburiyetine karar vermiş ve der Atatürk için bir daha ant içildi. bu arada Atatürkün tunçtan bir büs- Maraş savaşında şehit düşenlerin Türk olmak. Nasıl?! Bence bunun ilk çaresi: Okulların birleştirilmesidir. tünü getirtip hükümet karşısındaki | kemiklerini taşıyan ve bayrağımıza boş sahada mermer bir sütun üzeri-| sarılan iki sanduka büyük törenle ne koydurmuştur. Bu sahanın çiçek| halkın omuzlarında taşınarak be - bahçesi yapılmasını kararlaştırmış- | lediyece yaptırılan anıta götürül - tır. dü. Heyecanlı söylevler verildi. Belediye tarafından ikmal el şehrin elektrik tesisatının küşadı da! Karaman, (Özel) — Koçak dede Maraşın kurtuluş nm . mahallesinde maliye tahsildarı Riza-| tirilmesi münasebetile, halkın duy - nın evinden yangın çıkmış, bir &sast duğu sevinç bayram sevincine ka - kadar sürdükten sonra halk tarafın-|tıldı. Halkevi tarafından orta mek- dan söndürülmüştür. Yangın pencere| tep salonunda bir balo verildi. Ba - kenarında yakılan mangaldan sıçrayan |lo salonu baştanbaşa elektrikle do - İkavılcımla çıkmıştır. nanmıştı. Karamanda Yangın ——-———— verip yeni geleni bekliyordu. | Manifaturacı Hacı Sadığın iki ka - İrısı geldikleri zaman Lâliyâr - Hanım sordu: — Aptest aldınız mı? — Aldık. TI RÜYOR — İçeri girdiğiniz zaman pirin yü- 17-2. 996 züne bakmayın. O ne dilerse, ne işaret | 'rlarını mahrum bırakmayı daha doğru 'ederse onu yapın. . bulmuşlar, getirmemişlerdi. Ve bunu söyliyerek önce Firdes Ha | Meratip sırasıyla içeri girip çıkan. |)Dimin ününe düştü, mahfelin öbür ka- ti güpegündüz tekkede kalabalık ol-' pısında bekliyen Çolak Hasana teslim | Fakat... Ne tarzda birleşecekler?. Hepsinin dem programları bir olacak. Hepsinin kitapla bir olacak. Ve hapsi: Bir dilde yazılmış bir duygu, bir kül - tür taşıyan şeyler bilecekler, ve okuya | İ j | caklardır Bütün bunlara Türk kültürü; Türk dili denir. Bu yolda yetişenlere de: Türk denir, Türk! Dünyanın bu en güzel, en şerefli adını taşıyabilmenin #lsımını bulmak görülü - yor ki sanıldığı kadar güç değildir Firdes Hanım ağzınt açtı: — Ho...h!, Ho...hl.. <& Hiydi yal ! Firdes Hanım folluktan inen bir; tavuk gibi ürkek adımlarla yüz geri! etti, dışarı çıktı. ! Sıra Melâhata gelmişti. Genç kadın inan ve itikatla değil, kocasının zoru ile buraya gelmişti. Şimdi de biraz merakla içeri girmek istiyordu, Lâliyâr Hanım ayni talimatı ona da| ! 'Yet karşısında Hatip: maması için birer birer çıkıp dağılıyor- etti: i vererek Çolak Hasana teslim etti. — Peki! 'mekten başka çare bulamadı. * ii gün keki tekkesinin harem kapısı dişili er- i müridleri içeri almak için açılıp |lâhat böyle şeylere inanır takımdan de- yüzüne bakmadan yürüdü, Zaten se mağa başladı. İk, Usuf dede karanlık sera'hanenin inde mindere kurulmuş © ge- nefes ediyordu. Hasazi 'dede mahfel kapısını y eN tut- iy Daha Harem dairesine açılan o kapısında al Zamanki gibi tarikat hesabına baç iy ret Pirin mübarek nefesini ge- Yaş mürşidin dergâha misafir oluşu my yük bir nimet bilen müridler bu m istifade etmek için Minaj i çocuklarını bile getirmeği ğ #tmemişlerdi. diy lbiz Hatip Ak Osmanla müder- SİZ Nuri, büyük os imana Ba- daha gün doğarken eski l geride Lâliyâr hanım mahfe- idoğru yürüyor. Mindere yaklaşıyor.. | İardı. O gün manifaturacı Hacı Sadık iki karısını da peşine takarak tekkeye gel- miyti. Firdevs hanım memnun, fakat Me- i Bildi. Büyüye, tütsüye, muskaya güler geçerdi. Gitmemek istedi. Fakat Hacı Sadık israr edince doğru sapa yollardan tekkeye gittiler. Yusuf dedenin nefesi uzun sürmü- yordu. İçeri girenler hazreti pirin elçisine Hazreti Pirin elçisi içinden bir şeyler mırıldanarak gelenlerin ağzını açtır- 'yor. İçine üflüyordu. Mübarek nefesi 'slanlar hemen dışarı çıkıyorlardı. Sabahtanberi içeri giren kadın, er- İkek müridler hep böyle bir iki daki- kada mübarek nefesi alarak dışarı çık- şmaşlardı. Yusuf Dede kalın kaşları altında kaybolan parlak siyah gözlerile içeri iki ortak öğleye | — Erenlere götür. Çolak Hasan geleni şöyle bir. süz- a - dükten sonra kapıyı açtı: l Ge Firdes ç. Hanım talimata göre pirin ma'hane o kadar loştu ki pirin şekli ve "şemailirii seçmek imkânı yoktu. | | Firdes Hanım korka korka yaklaş! tı. Lâliyâr Hanımın emrine rağmen ka- dınlık tecessüsile pire bakmaktan ken- dini menedemedi. O anda pirle göz göze geldiler. Yusuf Dedenin kıvilkımli gözleri Firdes Hanımı yağlı bir çıra gibi to - tuşturdu. Fakat pir oral olmadı. Kalın, ağır bir sesle: — Yöklaşt dedi. Firdes Hanım yaklaştı. Pir yüksekte idi. Oturduğu halde İyaklaşanın baş hizasına geliyordu. İ Pir homurdandı: *n bu mübarek nefesten kendi ka- | girenleri bir çırpıda süzüyor, nefesini| — Açl laçıp açmamayı, ayağına gelen bu kıs- çi başkasına kaptırıp kaptırmamayı yerek sema hane kapısını kendisi aç - Çolak, manifaturacı Hacı Sadığın! genç karısını çarşı, pazarda görür, bo- yuna, posuna içi giderdi. Şiradi karşısında görünce dudakları ; seyirdi. Kafasında bir habis düşünce; kaynadı. Damarlarından yakıci bir a- lev geçti. — Hım! Dedi. Bir an sema'hanenin kapısını Büyanald Melâhat biraz önce ortağının içeri Spin elalii Ki Gök Haan | bu durgunluğuna ehemmiyet vermi - tı. Çolak Hasan atıldı: — Dur biraz sultanım. Etme acele! Ve kadının kolundan yakaladı. Fakat açık kapıdan geleni bir ham-| lede gözden kaçırmıyan pir içeriden seslendi: — Geecelt, MAHMUT ESAT BOZKURT Bu tılsım, okul uralarındadır. Yuva orasıdır. (Kizil elma) ya varabilmek için; Yeni soy oradn kanatlanmcak.. Oradan uçacaktır. Yere düşmiyen, düşürülemiyen kartallar gibi... Vera Bütün dünyanın üstünde, * yere Biliyorum: “Bir takım ukalâ: Bana (Lozan muahedesi) nin azlıklarla ilgili hükümlerinden söz açacaklardır. Bunu unutan yek!. Yalnız buna değil, herhangi bir tanks iii hüdünü unutmamak Türklüğün hasletidir. Fakat bu mesele ne zaman ileri sürü « bür; bilir misiniz? Türkler tarafından azlık zorla Loza * sın tanıdığı haklardan vaz geçirilmek is - tenime. Yeni Türk rejiminin zorlukla işi yok. O. Gönülden gelen birlik | dileklerine kapılarını açar. Tapkı (kanunu medeni) çıktığı zaman azlıkların Lozan muabedesile kendilerine tanıttığımız dini imtiyazlarından vaz geç meleri, bugünkü durumu benimsemiş ol » maları gibi. Onların okul işlerinde de böyle bir ar- zu göstermelerine bir engel yoktur. Ya istemiyorlarsa!? Bunu düşünmüyorum bile... Buna inanmak istemem bile. Mutlika istemiyorlar, denecekse veya (| denebilirse. O halde shitlerin, kanunların tanıdığı © haklar onlara bol bol yetmelidirler. Türklükleri Osmanlı Bankasının Türk- lüğünden ileri geçmiyenler, o bankanın bu topraklardaki haklarından fazla ne istiye- bilirler ki? Moral bakımdan dahi öz Türk hakları" “m ; Öyle ise, Gene inoral bakımdan öz Türklüğü ka- bul etmelidirler, Herkes diyanetinde hürdür. Fakat... Türklükte bir, Büyük ada 15/2/936 Çolak Hasan kudurmuş gibiydi. Melâhat onun koluna yapışmasına ehemmiyet vermiyerek kurtuldu ve içeri girdi. Fakat şaşırmıştı. Şimdi ve yapacaktı. Çolak Hasan başkalarına yaptığı gibi kapıyı kapatmamış, içeriyi gözlüyordu. Pir kızmıştı. Kalın sesi semahanede çınladı: — Halvet! Çolak Hasanın titrek eli kapıyı çek: ti, Yusuf Dede kuşun iyisini anlıyan © aralığından eg ç Melğhat semahanenin ortasında a - * İyakta bekliyordu. " bir ave gibi gözleri açılmış, onu sey- rediyordu. Bu ne güzel mahlüktu. O ne endamdı. Hele o kişmiri kaşlar, o atesli göz - ler i İşaret etti; -— Yaklaş! Melâhat bir kaç adım attı, Minderin önüne gelmişti. Şimdi arâlarında birbirlerinin nefe- v5 | Pirin daha fazla beklemiye takati , kalmamıştı. X ta Sini duyacak kodar az bir aralık kak sf Dede herkese yaptığı gibi bu aslan yelesi gibi kabarmış kalın kaş- ları altından bakan ateşli gözlerile o- nu süzüyordu. Melâhat nefes bekliyordu. (Arkası var) > ank ee iie İmüridine Bir şeyler okumüyor, telleri *

Bu sayıdan diğer sayfalar: