28 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA MEMLEKET HABERLERI Emet Ucuz Yaşanan Kasabalarımızdan Biridir Emette Bir Kaçakçı Yakalandığı Gün Muhakeme Ve Ogün Mahküm Oldu Edildi Emetten bir görünüş Emet (Özel) — Emet 900 evli, 37 in nüfuslu bir nahiyesi ve 93 köyü blan bir kaza merkezidir. Kasabada falı günleri pazar kurulmaktadır. Ha- Vat çok ucuzdur. En âlâ tereyağının ilosu 70, alelâde tereyağının kilosu kuruştur. Enâlâ peynir 35 kuruşa ir torba yoğurt 10 kuruşa, bir yük Sdun 15 kuruşa, bir tavuk 20 kuruşa hatılmaktadır. Asayiş çok iyidir. Emet hapisane- — ——— Zile Halkevinin İdarecileri Zile (Özel) — Halkevi komiteleri keçimi bitmiş, Dil, Tarih ve Edebiyat İubesi komitesine orta mektep müdü- | |tü Kâmil, belediyeden Arif, muallim lezihi, Ar şubesine muallim Ahmet Muallim Sabri, Hami, Temsil şubesine | hpu memyru Niyazi, muallim Necibe |e Tahsin, kitap sarayı şubesine maa- İHE memuru Necati, ticaret odasından Blati, muallim Seyfeddin, köycülük İtbesine belediye reisi Zihni, beledi- Yeden Muharrem, ziraat memuru Öz- Mp, spor şubesine hava kurumundan il, Reşat, Osman, Hami ve Meh- Tet seçilmişlerdir. KE sindeki mahküm sayısı otuzu geçme- mektedir. Geçenlerde bir - kaçakçılık vak'ası olmuş, Sülye köyünün Şeyhler mahallesinden Mehmet oğlu Ramazan 20 kilo kaçak tütünle yakalanmıştır. Ramazan Samrik köyüne giderken ta- kip memuru tarafından şüphe üzerine çevrilmiş, Emet ceza mahkemesine sevkedilmiş ve muhakemesi bir günde ikmal edilerek altı ay hapse mahküm edilmiştir. .. Kütahyada Yeni Mektepler Kütahya (Özel) — Biri merk&zde diğerleri Simav ve Gediz'in Şaphane nahiyesinde — olmak üzere yeniden 38 ilk Mmektep yaptırılması kararlaştırıl- | mıştır. Merkezdeki mektep 12, diğer- leri beşer dershaneli olacaktır. Merkez- | |de yapılacak mektep için 67 bin, Si- mavdaki için 20 bin, Şaphanedeki için de 15 bin lira kadar para sarfedilecek- tir. Arapkirde Oyun Yasak Arapkir (Özel) — Belediye kahve: lerde, umumi yerlerde her nevi kâğıt, tavla, domino ve saire oyunlarını ya- sak etmiştir. Sivas - Erzurum Hattında Bir Tünelde Çalışırken İki Amele Öldü, 3 Amele Yaralan_dı Divriki (Özel) — Sivas - Erzurum hhatı inşasının onuncu kısmında ve birinci tünelde feci bir kaza olmuştur. Tünelin ağzında dinamitle kayalar atılırken yapılan lâğımın yerinin patla- madığı görülmüş, amele çavuşu dört amele ile bu lâğma konulan dinamiti çıkarıp yerine başka dinamit koymak istemiştir. Fakat dinamit çıkarılırken |fazla tazyıka maruz kalmış ve birden- bire infilâk etmiştir. Bu infilâk netice- sinde çavuş ile bir amele ölmüş, iki amele de ağır surette yaralanmıştır. Yozgatta bir tren kazası Yozgat (Özel) — Geçen gün bura- da bir tren kazası olmuş, şimendifer Yerköy ile Sekili arasından geçerken sağır olduğu tahmin edilen ve henüz İngiltere ile J birbirlerine ederken Japonya da kra İngilizleri endişelendirmiye başlıyan Uzak Şark memleketlerini Ya - aponya karşı sessiz sedasız hazırlanıyorlar H # &e İngiltere icabında Japon gemilerinin yakın Şark hudutlarına geçmesine mani olacak boğazı tehkim berzahında kendisini bu müşkülden kurtaracak bir kanal açmayı düşünüyor Jepon donanmasından bir görünüş Japon ticaretini yıkmış ve Japon « ismi anlaşılamıyan bir adama çarpmış, | kın Şark ve Avrupa ile bağlıyan bi-|yayı ister iılı;mez kendi menfaatle- iki parçaya ayırmıştır. Tahkikata müd- ricik deniz yolu Malakka boğazıdır. irine uygun bir hattı hareket tutma. dei umumilik vaz'ıyed etmiştir. Havranda Hayrat İlica Edremit (Özel) — Edremit ile Hav- ran arasında bir ılıca vardır. Bu ılıca sahipsizdir, hayrattır ve burada herkes bedava yıkanır. Bunun için de bakım- sızdır. Belediyenin burayı ıslâh ve asri lekelerini müdafaa etmek istemiştir. bir şekle ifrağ etmesi mümkündür. Bu takdirde halktan cüz? bir ücret de alı nabilir. Urfada Sultantepe Köyü Urfa (Özel) — Sultantepe, şehre 15 kilemetre mesafede 90 evli, 450 nü- fuslu bir köydür. Toprağı çok bere- ketlidir ve bire otuz nisbetinde mahsul vermektedir. Urfada bir buğday alım merkezi a- çılmış olması halkı çok sevindirmiştir.. Köylü mahsulünü eyi fiyatla ve ko- layca satabilmektedir. Köylünün Bu boğaz Malay toprakları arasın - dan geçer. Malay toprakları ise ta- mamile İngiltereye aittir. İngiltere hükümeti bu boğaza hâkim olan Singaporu dünyanın en müstahkem mevkilerinden biri haline getirmiş, ve bu mevkile Uzak Şarkta müstem- Fakat İngilterenin bu müstahkem mevkii vücuda getirmesine hizmet eden mühim bir sebep te, Japon re- kabetinden korkması ve icabında Japonyaya karşı kat'i bir vaziyet a- labilmesidir. Japonya dünyanın en büyük sa - nayi ve ihracat memleketlerinden bir olduğu için Hindistana, Yakın Şark memleketlerine, Afrika ve Av- rupaya göndereceği ticaret malla - rını Malakka boğazından geçirmek mecburiyetindedir. Günün birinde ğa mecbur etmiş olur. Malakka boğazı İngiltere tarafın- dan en son sistem ve en kuvvetli te- sisatla tahkim olunduktan başka ta- biatin aşılmaz engellerile de ayrıca kuvvetlendirilmiş bir yerdir. Bir kere boğazın suları, akıntıları son derece tehlikelidir. Hiç bir ge- mi buradan kılavuzsuz geçemez. Kı- lavuzsuz geçmeğe kalkışan gemiler bir yere çarpmağa ve batmağa mah- kümdurlar. Bu boğazdaki bütün kılavuzlar İngilizler tarafından en büyük dikkatle seçilir ve bütün bun- ların en mutemet adamlardan ol - malarına ehemmiyet verilir. Japonlar bu boğazın kendilerine karşı tahkim olunduğunu bildikleri için ötedenberi bu boğaza karşı ça- re aramakta ve onun yüzünden ile- ride mühim bir sıkıntıya uğramamak iki aponya İngilterenin menafiine kar-|için çalışmaktadırlar. tememnisi vardır: Yol ve mektep, Köy-|$1 gelecek, yahut İngiltereye ait ba-| Son: haberlere ıorle Japonlar bu le kasaba arasındaki yol yapılır, köyde|Z! müstemlekelere musallat olacak | Sareyi !m_lmuılırdır.— $ yalnız bu ça- bir de mektep açılırsa köylünün bütün | olursa, İngiltere, Japon ticaret ge -|Teden istifade etmiye kalmıştir. ihtiyaçları karşılanmış olacaktır. milerine karşı bu boğazı kapamakla, YÜRÜYOR RVAN Bu işaret beş yüz başı bir araya top- . Başbakan — tebessüm — kaynayan Rözleriyle salonu dolduran kalabalığa kklı. Sonra ağır, tok bir sesle konuş- Mağa başladı: — Aziz vatandaşlar! Sesler kesilmiş, nefesler durmuş gi- biydi. Onun sesi devam etti: | — AÂziz vatandaşlar! Türk milleti- hin iradesini bir daha söylemek için bu İoplantıdan istifade etmek - isterim. Milletler arasında emniyet her millet in ve umum? sulh için müşterek ve Aneli olmalıdır. Münkün olduğu ka- ' geniş saha için ve mümkün oldu- Ku kadar geniş ölçüde barış ve güven- B iebüla. iekenğa ” talişmeliğiz iz bü insani tedbirlerimize rağmen h Türk halame yonldca bir Gl- ÜB Tirena ' Türk “ sülkon ” ll Rünlerinde olduğu gibi vatan müda- sını kadın ve çocuk bütün millete lit bir vazife olarak kabul - edeceğiz. Bütün millet başbuğ Atatürkün etra- ida yekpare olarak onun — emrinde * onun zafer yolunda yürüyeceğiz. Cevap veriniz. Yürüyecek miyiz? Beş yüz Türkün bir tonda bir heye- — Bürhan Cahit — 28 -3-860 canda sesleri salonu çınlattı: — Yürüyeceğiz ! — Ben de size cevap vereyim, Ye- ni tehlikelere karşı da muhakkak mu- zaffer olacağız. Büyük — bir milletin kendi kudretinden ve kendi fedakârlı- ğından emin olması onun milletler ara- sı âleminde faydalı olması için de fe- yizli bir kaynaktır.» * Başbakanın sözleri tam bir imanla lalkışlanırken yandaki salonda bulunan gençler bandosu Cumhuriyet marşını çalmağa başladı. Şimdi baş bakan da beraber oldu- gu halde herkes marşa iştirâk ediyor- du. Bu ne kaynayıştı. | — İçerinin heyecanına dışarıda fener alaylariyle katışan binlerce köylü, işçi, mektepli kafileleri de marşı — beraber okuyorlardı. | — Kasaba yerinden oynuyordu. Gecenin bu saatinde her zaman ta- rihi uykusuna dalan kasabaya bu ak- şam karanlık çökmedi. Gece gelmedi. Uyku ihtiyacı duyulmadı. İhtiyarın- |dan çocuğuna kadar berkes sokağa uğ- ramıştı. Hastalar bile donattıkları ev- lerinin kapısına çıkmışlar, uzaktan derin bir uğultu halinde akseden milli marşı dinliyorlardı. Limanda harp gemileri gelin gibi donanmışlar, göklere fışkıran fişekle- riyle demirin denize varış bayramını aydınlatıyorlardı. Demir ve deniz... Medeniyet dün- yasının bu iki can damarı artık Türk ülkesinde biribirini arayıp buluyordu. * Yarı geceyi hükümet konağında verilen ziyafet ve baloda geçiren Cül- ten ' yorulmuştu. — Vali misafirlerden her birine yatacakları yerleri haber ve- tirken ona: — İsterseniz hükümet — kanağında kalırsınız, isterseniz lisede... Yerimiz çok. Gülten yanından ayrılmayan — eski muallimesi şimdiki lise müdürü Fahi- reye işaret etti: — Hocam beni bırakır mı? Hem li- İsede kalmak daha hoşuma gider. Genç kız mebus eski talebelik ha- yatını hatırlamıştı. Lise müdürü hire ile beraber hü- kümet konağından çıkarlarken — hâlâ| meydandan ayrılmayan halk binlerce elektrik ışığı altında gündüze dönen kapıda onu tanıyınca haykırıştılar: —— Yoşkan, Badım paebi'vitrmüz. — Yaşasın Antalya kadınları. Otomobile bininceye kadar, mey- dapdün öykilncaya İadas bu Hitinayiş” ler devam etti. Gülten heyecanlanmıştı. — Memleket çok uyandı. Halk çok değişti! Diyordu. Ve bunu söylerken altı yıl öüce Avrupaya gideceği günler çarşıdan ge- çerken arkasından yuvarlanan — ağır, çirkin alayları hatırlamıştı: — Bir taşa tutmadıkları kalmıştı. Bakın şimdi göklere çıkarıyorlar, dedi. Müdür Fahire: — Nesiller değişecek zaman geçme- di. Fakat inkılâp en geri idrâkleri inan- dıracak kadar şefkatli ve kuvvetli! di- ye cevap verdi: —e Gülten, Avrupa terbiye sisteminin sıkı çenberinden geçerek inkılâp dün- yasına avdet eden Elmalıli genç — kız başını salladı: — Muhakkak ki Türk, dünyanın en kabiliyetli milletidir. Onun ruhunu kavramak ve eyi ile kötüyü — göster- mek şartiyle! * Ertesi gün mendirekle rıhtımın a - çılış merasimi bir gün önceki şenlikler kadar heyecanlı ve neş'eli oldu. Orta Anadoluyu, denize bağlayan yol burada bütün medeniyet dünyası- na açılıyordu. Şimdi ana yurd Akdenize üç kol- dan bağlanmış oluyordu. Mersin, İz- mir ve Antalya. Türkiyenin mavi kıyıları, artık kış mevsimini Avrupanın ılık yerlerinde geçirmek modasına saplanan zengin- leri sinesine çekecek kadar yenileşmiş, yeni yaşayışın bütün ihtiyaçlarını ya- ratmıştı. (Arkası var) Son posta ile gelen Londra gaze- telerinin verdikleri malümata gö - re Japonlar, Siyam ülkesinin cenu « bundan uzanan Kra berzahında bir kanal açmağa teşebbüs etmektedir- ler. Kra berzahı, tam İngiliz Malayı nin şimalindedir. ve bir kanalın a- çılmasına müsaittir. Japonya bu iş için lâzım olan mas- rafları üzerine aldığı ve bu kanalı açtığı takdirde, bütün zırhlıları ve ticaret gemileri, Singapora uğrama: dan ve Malakka boğazından geç - meğe lüzum görmeden bu kanaldan geçecek ve Çin sularından Hind su- larına varacaktır. O zaman İngilterenin Singaporu tahkim için sarfettiği bütün gayret boşa gitmiş olacaktır. Singapordan Deyli Telgraf gaze- tesine verilen malümata göre Ja - ponyanın bu plândan istifade etmek istediğine dair çıkan şayialar son günlerde kuvvetlenmiştir. Japonyanın Siyam hükümeti ile münasebetlerini sağlamlaması da onun bu yolda bir takım tedbirler almak istediğini göstermektedir. Fransanın Koçin-Çindeki — val son günlerde bu meseleyi bahsetmiş bulunuyor. Hali hazırda İngiltere, Fransa ve Felemenk hükümetleri arasında U- zak Şarktaki vaziyetlerini temin için temaslar vuku bulmaktadır. Şimdilik Japonyanın bu kanalı açmağa teşebbüs etmiyeceği söyle. nivor. ı mevzuu

Bu sayıdan diğer sayfalar: