7 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

7 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA ,gç_c_g___—-__—îa_-_ü—- FEDA EDİLEN KA Son Postanın tefrikası : 14 Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: Dostu uzun - boylu ince yapılı.l kaba paltolu bir adamdı. Yumu!k şapkasının altında bir çaylağa benzi - Yordu. Yanında bir de genç bir Bayan bulunuyordu. İkisini selâmlıyarak: — — Merhaba Molli, merhaba Şeri- dan! Dedi. Şeridan selâmı karşıladıktan sonra Yanındaki kıza: u — Bak! dedi, işte bana sorduğun büyük adam. Londranın en tanınmış #ramatisti Jon Skels! Sonra muharrire döndü ve: — — Tebrik ederim! dedi, şöhretin al- di yürüdü. Arada bizi de hılıx!,dığı'n oluyor mu? Galiba, kendini yağlı bir Müşteriye sattığın için, patronuna ız; Metten başka bir şey düşünmüyorsun! — Ne yapayım? Kat'iyyen mem » B değiısîıır)ısem de senden Muztaribim. Fakat mukavele imzala- | lik dim. Garik elimi kolumu bıılıflı Nİ - Bayan Molli söze karışarak itiraz : oya sat- b iyesini bir tiyatr' t İnsan piyesini S BER makla kendini satmış olur mu karşılıklı istifade işidir! Şeridan: ea — Hayır, dedi, eser çok guzcld;' E’ serinden istifade edemedi. _Fıh!ı n " Na rağmen yine daha iyi bir vaziyette görünüyor. Jon Skels: K — Oldukça iyiyim! Dedi. Şeridan devam eti — O halde daha iyi e'mağa çalıs. Çünkü halk çok tuhaftır. İyi bir mal ve- Tirten senden daima iyi mal bekler. Yoksa malın fenasına da göz yumar. — Biliyorum. Haydi birlikte birer içelim! Fakat Şeridan ile arkadaşı olan Ba: yan söz verdikleri bir yere gîdiyuıkt - dı. Özür dileyerek yollarına devam et tiler, Jon Skels ise bir bam girdi. Fa: at sinirli idi. Çünkü eseri sahneye ko- nulmadan evvel bir bayli kırpilmıştı: O kadar ki kendisi bile eserini tanıma” Mış, hattâ kendi eserinden likıifırl?îşı": ten eşerinin Garik'e göııd:nldıîm' haber alınca sıkılmış, buna tavassul ©* den Corc Filpots'un hareketinden de: rin bir inkisara uğramıştı. Fakul_ınll' ba Garik'den başkası da bu eseri al - mazdı. Carik eserle derinden alâkadar olmuş, ve nihayet kendisi ile konuşUP anlaştıktan sonra sahneye koymut ” tu, Garik eser hakkında; : — Muhteşem bir piyes! Muk.:!'."' mel! demiş, ve hemen ilâve em:l!'ı'- ü — Yalnız öte berisini biraz düzeN Mek icap ediyor. Jon Skela son derece tevazula, Sahne için henüz yazı yaımmîışıı’:, $imdiye kadar bep toman YA ağını, bu yüzden yapılacak aeg.ı.k]ı;ıe:ı:; Zi olduğunu, çünkü lıe_r lın aK *an'at bakımından — değerin! ae bi: şey yapılmayacağına inal :'aı; Zeten san'atkâr olan bir adamın sal di bozacak bir şey yapmasına ihtimal hanmadığını anlattı. b Garik buna karşı sahını R S sahne tezyinatından, ıul:nr_ ıeııv:ln:ı dan uzun uzadıya bahsetti. h;:v),h Mukavele imzalandı ve bu Mu vi ile muharrire kazançtan nıulıımclemi" büree gorıldı aKti eee e bir maddesi ile eserde makül değiş Likler yapılması hııır_laştırıldı. öza Muharrir, ancak piyes oy:ı'lîillikla- başladıktan sonra yapılan değişi rin ehemmiyetini anladı. bin ezdiği bir kıhıuı:m::;km TMev: a aykırı k * bun;::ı”;mkıybülün eseri p_ıl(lhmı.. Ve esere bambaşka bir. mişti. Meselâ eserin olan bir kız vardı. Bi kollu bir kahraman! du. Halbuki kendisi bu H? şey yaptırmamıştı. 'Blu“'d_ D kalıramanına gol 7i EaP'A n — harp kahramanına karsı hep 8) e tekniğinden, Yazan: (Dorothy Sayers) İngilterenin en tanınmış altı zebita romancın Margery — Allington, PZ “w,mm&*— Fı&ııl»ııllmwm R...lı'hırıd—ı—ı-l-l-q— hul altı zabıta romam yazıyor ve ka- tillerin keşfini İngilterenin en maruf zabıla müfettişi «George - Cornish» « bırakıyorlar. Bunlardan Freeman Will- ııc,,n,'_ı-h'ohd—- Polis de hareket etmişti. Sonra eserdeki Ba - bir kız olmaktan çıkmış, suratsız, yaşlı, fakat zengin bir kadın olmuş - tu. | aT İ üst edilmiş ve Elhasıl — piyes alt üst « muharrir hayretler içinde kalmıştı. Ga- ik muharrire teselli vermek istiyerek: Ç Sizin karakterlerinizi bizim se - cil 'iyy lar. Bu yüz- irciler kat'iyyen ıınlımaı_ yüz ğ::ıd:ğiıiklik yapmak lâzım geldi. Bundan maksat, eseri daha cınlı.. da- ç imli bir hale getirmek, ayni za- sevi e - ıh:andı san'at icabatına hürmet gös - termekti! gıeı:ı,ıîl'ı beraber Jon Skr!.a Vaıiyeşi ıkarmadan kabul etmedi ve eseri- İ çh satırı üzerinde mücadele etti. a ada mukavele vardı ve bu B B:e onun elini kolunu b.ı'g!.y",'. e rağmen Skela piyesin yeni- Ü B:ı"ıîmııını yardım etti ve Garik ğî:lı)in ıönli'ıııü hoşğlmfkııçı;ı_ e mun hislerinize iştirak ediyo - — Bütün UAİT AM ü Fakat yirmi senelik eee geee İst. 3 öncü İcra Memurluğundan " * p Gazetenizin 12/4/936 tarihli nü ( sayfasının son sü satış ilânında munın 3/3 olması İâ gızın 4 üne niyet Sandığına ait menkulün yeni numatı zım gelirkep sehven 33 Silviyenin karakteri de üi'mi!, * azla yakışıklı, ateşli ve harp kahramanına â- sahne hayatım var. Bu yirmi sene zar- fında görmediğim tecrübe kalmadı. Belki bugün beni haksız bulacaksın. Fakat yarın sen de benim haklı oldu- ğgumu teslim edeceksin. Her genç mu- harrir, bu güçlüklerle karşılaşır. Fa - kat sonraları bu işde pişer ve mesele kalmaz. Skels bir aralık mukavelenin feshi için uğraştı ve tanıdıklarının düşünce- sini sordu, fakat bir kimse de mükaveleyi — feshetmek, yahut fes- he teşebbün. etmek lehinde rey vermedi. — Bilâkis — herkes — mu - kavelenin çok iyi ve çok esaslı oldu- ğgunu, şayet Garik kendisine ait istih- kakı vermezse o zaman vaziyetin de- ğişeceğini ve icap eden tedbirleri ala- caklarını söylüyor ve Garikin kendi- sine temin edeceği şöhretle daha çok yük işlere lardı. Skels bütün bu mülâhazalara bo- yun eğecek bir adam değildi. Fakat gçok fena bir vaziyette idi. O kadar ki vaziyetin bozukluğu yüzünden bir kimse de ne kendine, ne de eserine bakmıyordu. Fakat kendisini en çok sinirlendiren nokta, bir kimsenin ese- rile, yahut san'atile alâkadar olmıya - rak hepsinin alacağı telif hakkına e - hemmiyet vermeleri idi. Eserin oynanmasına başladıktan bir hafta sonra elde edilen hâsılat Garik'in haklı olduğunu isbat etti. Garik de bu- nu ima ederek: girişeceğini — anlatıyor- | — Bir eserin muvaffak olduğunun ölçüsü getirdiği hâsılattır. Bunu tica- ret zihniyetile söylemiyorum. Bana za- rar getirecek eseri de san'at aşkile oy- namağa hazırım, Fakat hâsılatım bol- luğu, halkın memnuniyetini ifade &- der. Halkın rağbeti, hâsılat kemiyyeti ile anlaşılır. (Arkası var) —e tununda Em- gayri- yazılmıştır. 'Tashi- Rus hikâyesi Nakleden: Faik Berçmen Artık hiç kimse mukaddes hikâye yaz - mayor. Sebep şu: GCayri hayatta mukad- dese benzer bir şey kalmadı. Her türlü —milâdk İsa karzgaşalıklan, hortlaklar, mucizeler, filân; - nasıl derler ona - mazinin karanlıklarına gömüldü. Yalnız lâf aramızda hortlaklar hâlâ ba- ki. Size yurddaşlar, bir merhum bortlak hi- kâyesi anlatabilirim. Bu iş hakikaten milâ- dı İsa yortusunun anfesinde geçti; birinci kânun ayında. Bana bu hikâyeyi bir doktor anlattı, iç ve çocuk hastalıkları mütehassısı bir dak- tor. Bu doktor oldukça ihtiyardı, ve baş - tan aşağı tüylerine kır düşmüştü. Belki de bana anlattığı vak'adan dolayı böyle kur- İuşmaşta. Yahut ta kim bilir belki de umu. miyetle ihtiyarlıktan. İşin buram —malüm değil, Yalnız saç ve sakalının kır olduğu muhakkaktı ve sesi gayetle kısıktı.. Ses meselesine de gelince; sesini nasıl kaybettiği meçhul, belki şgu vak'adan, bel- ki de umumiyetle kaybedivermiştir. Fa kat yüzü alâkadar etmez tabil.. Günlerden bir gün bu doktor kabine sinde oturuyor; ve düşünüyor: «Müşteri ler diye düşünüyor, azaldıkça azaldı ar tık.. Yani herkes bedavadan hastanelere tedaviye koşuyor. Yani hususi doktorlara gelen kalmadı. Dükkânin kapısını kapa - maz da ne haltedersin. » Birdenbire kapının zili çaldı. İçeriye or- ta yaşlı bir vatandaş girdi. Doktora zafi- yeti umumiyesinden şikâyet etti. Anlıyacağınız. mütemadiyen kalbi du- rüyor, ve umumiyetle kendisine bu vizi - tadan sonra ölecekmiş gibi geliyor. Dok- tor hastayı muayena etti. Hiç bir şeyciği yok. Öküz gibi kuvvetli, penbe yanaklı ve bıyıkları yukarıya doğru kıvrilmiş, bü - tün azaları da yerinde... Doktor hastasına nişadır Vizita için yedi ruble aldı. Kalasını sal . ladı ve böylelikle ayrıldılar. Ertesi gün ayni saatte doktora karalar giymiş bir kocakarı geliyor. Burnunu çe - rubu yazdı. kiyor ve başlıyor ağlamağa... — Dün, diyor, size benim sevgili yeğe- nim Vasili Ledensof geldi. Bu gece sizle- re ömür ölüverdi yavrucak. Kendisine bir tedfin rahantiyesi yazsanız olmaz mı? Doktor diyor ki: — Onuün bu ölüvermesi, diyor, çok şa- yanı hayrettir. Şimdiye kadar — nişadır ru- Bundan — başka, hundan nadiren ölünür. Mukaddes Hikâye diyor, tedfin müzekkeresi yazamam. Hdt halde merhumu görmeliyim. Kocakarı diyor ki: — Olbur, benimle beraber buyurun. Ş racıkta oturuyoruz, uzakta değil.. Doktar Gletlerini ahyor, kaloşlarını gi« yiyor, buraya iyi dikkat edin. Kocaka « mıyla yola düzülüyorlar. Beşinci kata tırmandıktan sonra oda w nın içinde ahyorlar soluğu.. Hakikaten her tarafta günlük kokusu.. Merhumu masanın Üstüne — uzatmışlarş bir köşede kocakarı hazin harin ağla « makta.. Doktor yüreğinde öyle bir sıkıntı, öyle bir öğürtü duyuyor ki.. aHay aksi, diye düe şünüyor, hiç müşterilerimi muayenede böya le aldanmamıştım. Yedi ruble için başımı. za amma belâ açtık..» Hemen oturuyor masanın başına. Tede fin ruhsatiyesini yazıyor veriyor ve koca « karıyla vedalaşmadan fırhyor. dışarıya, Fırlıyor. Avlu kapısının önüne kadar ge« liyor ve birdenbire hatırlıyor ki kaloşları n yukarıda unutmuş. «Tu, Alllah.. diye düşünüyor.. Hay yes di rubleyi almaz olaydım. Şimdi merdi « venleri yeni baştan tırman bakalım. » Merdivenleri yeni baştan tırmanıyor, 64 daya giriyor. Tabil kapı açık.. Birdenbire ne görsün.. Merhum Vasili Ledensof iskemlede o4 turmakta ve çizmelerini giymekte.. Çizme-« lerini giymekte ve kocakarıyla bir şeyleç konuşmakta. Koca karıya gelince masanın fında, dönerek parmaklarile mumları söndür « mekle meşgul. Doktor çok şaşınyor bu işe Korku « dan bağırmak istiyor amma, gene tulu « yer kendini... Kaloşsuz maloşsuz fırlıyor. dışa Evine dönünce kendini yatağa atıyora iş meydana çıktı. Anlaşıldı. ki ilân toplama ajanı Mitrofanoriç Ledensof üç bin rublelik bir olan el a kaalün ginenei n e laee Bi ralarla tamamean örtadlân' yok'olup yeni; mükemmel bir hayata başlamağa azmela miş.. Fakat muvaffak olamamış adamca « ü Doktora tam milâdı İsa yortusu günd kaloşunu geri vermişler. İnh;sarlar U Müdürlüğünden : 11 Nisan 936 tarihinden itibaren mevkü meriyete konulan 4281 (Tütün eksperleri nizamnamesi) nin ahkâmı dahilinde Tütün Ticarethane- lerinde veya serbest Eksperlik işlerinde çalışan ihtisas sahibi kimseler altı ay içinde ehliyetname almak mecburiyetinde olduklarından İstanbul, Same sun ve İzmir'de Temmuz iptidasında teşekkül edecek imtâhan heyetlerina ce tetkik edilmek üzere yedlerindeki vesaiki şimdiden İstanbulda İnhisarlar Umum Müdürlüğüne bir arzuhal ile tevdi etmeleri ve aksi takdirde bu müd. deti geçirenlerin bu işlerde çalışamıyacakları ilân olunur, Gönderilecek vesikalar şunlardır: 1 — Mektep şahadetname veya tasdiknamesi 2 — Tercümeihal varakası ve hüviyet cüzdanı dörder adet fotoğraf. 3 — Hüsnühal varakası 4 — Eksperlik yaptıkları müddeti ve gördükleri işleri mübeyyin olaralj çalıştıkları müesseselerden alacakları vesika, (2456) | hen ilân olunur. K . GLviR v EPMUY ça HavAMLAR VAO ans € vanoı KADIN CAZIİBESİ!.. bumleketimizin gik ve kibar bayanlae nam memauniyet ve reğbetini — kazanazi Venüs Ruju, kremi, pudrası, cilâm, allığı, sürmesini kullananların letafet ve cazibes sine hayran olmamak mümkün değildir. Emniyet ve itimada şayan Venüs müstahe zaralı: t Beyoğlunda tanınmış ve maruf Karl- aina DU TTüzüke, Susk, İARbüK tuhafiye mağazalarında satılır. : Depösut Evliya 2ede. Nuzeddin. F ecza âlât ve sriyat ticarethanesi, İstanbul — #riyat ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: