3 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

3 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ hazırlanabileceğine — bi ve bugünün Süper Dretnavtı “ Tarihitefrika ,, Donanmadan ayrılan hafif ve hızlı jemiler Masina, Venedik, Napoli. Ro: ma, Cenova ve Barselonaya zafer ha- berini götürüyorlardı. Donanma ertesi günü Petaladan ay-| nlarak Korfuya gitti. Orada bir kaç gün kaldı. Don Jan burada Venedik | amiralı Venyero ile vedalaştı. Ayni zamanda ertesi yıl havalar düzelir dü- zelmez tekrar birleşerek Türkler üze- rine gitmek için sözleştiler. Venediğe zafer haberini götüren ge- mi heyecanla karşılandı. Şehir çılgın bir sevinç içinde çal - kandı. Senato yedi birinci teşrin gününü di- ni ve milli bir bayram olarak kabul et- ti; Bütün kilgelerde yapılım öyülee dört gün sürdü. Don Jan yola çıkmış ve Mesinaya varmıştı. Limana girerken gemilerinin No. v 1 ) ıENİZ 54 ; SÖON POSTA KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrikası : 5 Gülizar olduğu yerde kala kaldı. Gülizar, ortasına Kızkülesinin al -| — —Ölüm Allahın en büyük sırrıdır. Yağmur boyuna karanlıklara yağı-|h yeşilli nakşı işlenmiş olan yuvarlak | İnsan oğlunun önünde belki bütün ka- yor, bakkalın yapısından düşen ışık -İsiniye üç sahan yemeği yerleştirdi. pılar açılacaktı. Fakat bu kapı ebediyen ta gölgeler boyuna kımıldamıyorlar ve|Ekmeği kesti. Sininin kenarına dizdi. |kapalı kalacaktır. Nerden geldiğimizi kapı çalınıyor boyuna. Tahta çorba kaşıklarını karşılıklı koy- bilmiyoruz ki nereye gideceğimizi bile- Zübeyde Hanımın uykusu 'du. Arkasında Sarman merdivenlere|lim. İnsan oğlunun kafası bu iki meç- Gülizar lâmbayı yakıp Züzeyde ha-|doğru yürüdü. İdare lâmbası sininin|hul arasında asırlardır sancı çekip dü- nıma kapıyı açtığı vakit suratına ye -|bir kıyısında duruyor, merdivenler - şündü. Fakat Allahın en büyük iki sır- NS — YAZAN: KADIRCAN Kaflı yılmışlar, uzun bir harpten çekiniyor- lardı. Sokullu Mehmet Paşa Venedik elçi- sine şöyle diyordu: — Siz bizim donanmamızı mahvet- tiniz. Lâkin bu bir adamın sakalını tı- raş etmeğe benzer, O sakal çok geçme- den eskisinden daha gür olarak çıkar. Halbuki biz Kıbrısı almakla sizin bir diği tokadın - tahkir âmiz mahiyetile|den çıkmağa başlıyan Gülizarın gölge-| ; çözülmedi ve çözülmiyecektir. kolşınuzuı kesmiş olduk. Kesilen kol, | filân değil - acısile sarsıldı. si duvarlarda sallanıyor iki yana, Ö - (Arkası var) yerine gelmez. Zübeyde hanım yorgundu. Zübey -|bür tarafta, derinden derine, sanki - : DW"“_'“_Y'“Y?:?"- de hanım ıslanmıştı. Bitişik bakkalda 'genç kadına söz atıyormuş gibi yor - Vıyıılı W âlimleri , Venedik ile 1573 yılı martının ye -İkendisine boyuna küfür eden yorgan-| gancı Selim: toplantısı dinci günü sulh muahedesi imza edil-|cı Selim onu kapısının önünde kıstıra-| — «Merdivenden tıkır da mıkır çıkar - di. Başlıca şartları şunlardı: ? — Kıbran edlese için Vencdiklilerin vermekte oldukları sekiz bin düka al- tını artık verilmiyecek. 2 — Türklerin Kıbrıs seferi masrafı olarak Venedikliler üç yılda Türk hü - kümetine üç yüz bin düka altını ödi- yedeğindeki Türk gemilerinin sancak- | yecekler. ları denize sarkıtılmış bulunuyordu. Halk çılgın gibi alkışlıyor: — Vivanal.. Sesleri kaleden atılan top gürültü - lerile karışarak her tarafı dolduruyor - du. Papa amiralı Don Jan Kardona Ro- maya girerken kendisine bir zafer ala- yı yaptırıldı; o zaman yapılmış olan bir beykeli de şimdi Kaputüldedir. Ay- rıca şerefine bir madalya bastırıldı. Venedik amiralı Sebastiyen Ven - yeronun aldığı yaralardan dolayı za - ferin ertesi günü ölen diğer amiral Mi- şel Barbarigonun da heykelleri yaptı - rıldı. Gerek Venedik ve gerek İspan- ya ile Roma, kazandıkları zaferi böyle madalyalar, heykeller ve tablolarla ya- şatmak için uğraşıyor'ardı. Bu sırada Uluç Ali Paşa Preveze - den ayrılarak İnebahtıya gelmiş, ora- ya çekilen bazı gemilerle Akdeniz |i- manlarındaki gemileri toplıyarak sek - sen yedi gemi ile birinci kânpnun son- larına doğru İstanbula geldi. Daha önce hafif ve hızlı bir kaliteyi İstanbula göndererek £çlâketi bildir - mişti. Bu haber İstanbulda büyük bir ma- tem yaratmıştı. Fakat düşünülecek ve durulacak zaman değildi. Padişah, sadrâzam Sokullu Mehmet paşa ile eski derya kaptanlarından vezir Piyale Paşaya danışarak Uluç Ali ll Paşayı derya kaptamı yaptı. Uluç Ali Paşa huzura çıkarak harbi - anlattığı zaman ona: — Sen artık Uluç Ali değil, Kılıç Alisin!.. Dedi. Hıristiyan devletleri zaferin sevin- eile sarhoş bir halde heykeller, tablo- 3 — Zanta adası için Türklere ve - rilen 500 altın vergi bin beş yüze çıka- rılacak, 4 — Venediklilerin Türklerden al- dıkları kaleler bütün silâhlarile oldu - ğu gibi geri verilecek, fakat Türkler Venediklilerden aldıkları kaleleri el- lerinde tutacaklar. 5 — Harpte iki tarafın birbirinden aldıkları esirler ve gemiler, eşya ve as- kerler sahiplerine verilecek. Venedikliler kuru bir zafer kazan- mışlar, işin gösteriş ve şatafat tarafile kalrişlardi: Fakat buna rağmen İnebahti boz - gunluğunun Türklerin Akdenizdeki hâkimiyetlerine son verdiğini kabul etmemek mümkün değildir. Bd benen Filr B rcsyalik g0 re Türkler insandan daha büyük, daha yüksek ve karşı durulamıyacak derecede kuvvetli mahlüklardı. Onla- rın hele denizde yenilmelerini mümkün görmüyorlardı. Lâkin bu inanış artık tarihe karış - mıştı. Harpten iki gün sonra Papa amiralı Mark Antuvan Kolona şu satırları ya- zıyordu: <n ebüta'an b $i Tekler ddi Şerleri gibi Tnskaderlar'n Papa beşinci Pi'nin sevinci sonsuz- Zafer haberini öğrendiği zaman bu harbe dair yazdıklarını şöyle bitirmiş- tız «Orada bir adam vardı, Allah tara- fından gönderilmişti ve (Jan) diye a- nıliyordu.» * bilirdi. yde hanım korkmuştu. Ve kapı bir türlü açılmamıştı. Tokadı attıktan sonra Gülizarın yü- ken. türküsünü söylüyordu. Odaya girdiği vakit Zübeyde hanı - Avusturya Seyrüseler ilimleri cemiyeti *” VIS bazirandan 21 haziraha kadar Avus - turya Ücaret bankası Frütz Stockinger'in himayesi altında Viyanada dünya licareti züne bile bakmadan fakat onun yardı-|mı boylu boyunca sedirin üstünde, ar-|yüksek mektebinde üçüncü seyrüsefer ilim: mile ayakkaplarını çıkarıp merdivene|kası kapıya dönük, uzanmış buldu. |leri haftası namile bir toplantı hazırlanmış « yürüdü. Gülizar, lâmbayı başının üs-|Hiç ses çıkarmadan siniyi konsolun | tır. tüne kaldırmış peşi sıra geliyor. Mer -|üstüne bıraktı. Küçük, alçak sini is -|. diveni çıkıp odaya girdiler. Bu toplantıda gerek Avusturyanın ve ge- rek diğer memleketlerin bu sahada tanın - Zübeyde şişman vücudunu sedire|niyi iskemlenin üstüne yerleştirdi. İki|mis şahsiyetleri tarafından seyrüsefer üze- serdi. Gülizar, lâmbayı konsolun üs -İyer minderini sininin karşılıklı iki ya- rinde halledilmiyen meselelere dair bir çok tüne koydu, ayakta durdu . Dışarda yorgancı Selim hâlâ bağırıp|kapısı dışına bıraktı. Sonra Çağırıyor. mına koydu. İdare lâmbasım kıstı, oda seslendi: — Teyze. Zübeyde hanım Gülüzarın olduğu| Bekledi, Zübeyde hanım kımıldan- tarafa bilhassa bakmıyarak, odanın du-|madı bile. varlarile konuşuyormuş gibi homur - danmaktadır: Biraz daha yüksek seslendi: — Teyze, yemek hazır. — İt, hergele. Hem para alır, hem| Zübeyde hanım yine aldırmadı. faizini vermez. Sonra da dükkânına gidip «ya faiz, ya rehinden kesemin u- muduv dediğin için sarhoş olup olup mahalleyi birbirine katar, İt. Hergele.. © zıkkıma para vereceğine faizini ö - de... Hani şeytan diyor ki, aç şu pen- cereyi, herifin bir temiz ağzının yapınt ver... Gülizar konsolun arkasına doğru çe- «Çok yorgundu, uyuya kalmış olacak, zaten hastalıklı kadın» diye düşündü. Bir kere daha böyle olmuştu da huyu- nu bilmediği için, gidip uyandırdı diye b ugecekinden daha acıtıcı bir tokat ye- mişti. Hoş tokat yemeğe alışkındı. Göz- tepede büyük hanım... Sininin yanında, kendi minderinin üstüne oturdu. Beklemeğe - başladı. kildi. Onun bu hareketini gören Zü -|Sarman yanı başına kıvrılmış mırıldı- beyde bağırdı: — Ne o küçük hanım? Pencereyi a-|radeniz oyun havası gibi ölçülü ve yek- yap çıp avaz avaz haykıracağım diye uta- mıyor musun? Paşa konağı artığı.. yor. Dışarda, bıçakla oynanan bir Ka- nasak yağmur sesi. Karnında yine çocuk oynadı. İçi &- bundan utanacağına o herifin koynuna İziliyor. Acıkmıştı. Gözünü, sedirde up girmekten utansaydın ya.. cevap ver- sene. Ne susuyorsun? uzun yatan Zübeyde hanıma dikerek sininin kenarından hırsızlama bir di - Gülizar cevap vermiyordu amma ollim ekmek aldı. Yedi. Bekledi. Seslen- herifin koynuna girdiği için de utan -|di yine: mıyordu. O herifin koynuna girdiği, © heriften çocuk peydahlayıp koğuldu- ğu için sadece diş ağrısı, baş ağrısı gibi| — Dışarıda yağınur sesiyle i — Teyzel, & Zübeyde cevap vermiyor. ide Sar- werilecek ve bilhassa trenle o- tomabil arasındaki rtekabet meselesi mev - zuubahs edilecektir. Bu vesileden istifade e- dilerek dünyaca tanınmış olan Viyanadaki gemi inşaat fenni tecrübe atelyelerini — ve Korneuburg'ta Birinci Tuna nakliye girke - tinin gemi tezgühları gezileceği gibi Hö - henstrameye kadar bir tenezzüh yapılacak ve Viyana yakininde Baden şehrindeki ban- yolar ve oyun gazinosu da ziyaret edile - cektir. Bu toplantı Salzburga kadar otomobille ve oradan Avusturya Federal Demiryol - Jarının elektrikli bir trenile - seyahat esna- muda bu trenin ne suretle imal edildiği hak- kında Ffenni izahat verilecektir « göl kena- rındaki Zell şehrine bir gezinti ile sona ere- sektir. Burada Sehmittenhöhedeki hayal tren ziyaret edilecek ve sonra — Avusturya Federal demiryollarına ait Sawret - Diesel otobüslerile Glockner şosesine bir gezinti caktır. Gemlik sahil sıihhat memurluğu kaldırıldı. Sahil Sıhhat müdürlüğünden: — Gemlik sahil sıhhiye idaresi memurluğu 1/6/1936 tarihinden itibaren ilga edilmiş bulundu * gundan bu limana uğrıyacak ve bu liman: Man kalkacak gemilerin sıhhi muamelesi « nin bu tarihten sonra mahalli liman reisliği taralından ifa edileceği bilinmek — üzere, armenme e ae l ae l aa bir ağrı duyuyor. Çok defa bunu dalmanın mırıltısı birbirine karışıyor. Bir| " KAYIP- Nişantaş, Böşiktaş 15 inci ilk- duymuyor, sadece başma bir şey vur-|kadın ağlıyarak minni söylüyor san -| muşlar gibi bir sersemlik hissediyor -|ki, du. Gülü Gözlrürln çi üm Zübeyde hanım her vakit olduğu gi-|rıncalanıyor. İki uzun siyah örgülü ba- bi bu sefer de Gülizardan hiç bir cevap|şı göğsüne düştü. Ta mdalarken inli- alamıyacağını bildiği için sustu. Büz -| yerek uyandı. Gözlerini kocaman ko- meli çarşafının pelerinini arkayar attı. (caman açınağa çalışarak Zübeyde ha- Saçları kınalıydı. Kaşlarında rastık var|nsma baktı. Sonra gözleri kapandı tek- lar ve âbideler yaparken İstanbulda se-| — Akdenize sahip olmak davam bu -| *€-- kiz mavna (1) ile yüz elli kadirga bir- , den tezgâha konuyor, Halicin iki tara- | fı, çekiç, makara ve balta seslerile do- Tuyordu. Bu gemiler için tersane yetişmemiş, padişah hâs bahçeden yerler vermişti. Kılıç Ali Paşa yalnız bir kış içinde bu kadar gemi, asker ve silâhın güvenemiyordu. Bu şüphesini Sokullu Mehnct Paşaya açtı. Şu cevabı aldı: — Paşa, paşa!.. Sen daha bu devle- gün de devam ediyor. Napolyon Ak- denize hâkim olduktan sonra Mısını e- le geçirseydi orayı pek çabuk kaybet- miyecekti. İngilizler Akdenizi ellerine geçirmeseydiler, bugün ne Mısıra, ne de Hindistana ve Avusturalyaya sahip olabilirlerdi. Hattâ 1805 yılı birinci teşrinin yirmi birinci günü Cebelütta- rık Boğazının biraz garbında ve İspan- yanın Atlas denizi kıyılarındaki Tra - falgar burnu önünde meşhur İngiliz a- miralı Lord Nelson ile Fransız ve İs - — Haydi git yemeği wwıt.. ve gözlerinin altında buruşuk iki ke -İyar. Tekrar başı düştü göğsüne. Uyu - Gülizar idare lâmbasını yakarak a-|İşen sini oldu. Sahan kapaklarını açtı. *P-_üm_whl'y_&'—yü&——.ı'*- ma kapıyı açmadan önce, uzun bir landı. Zübeydeye baktı. O, hâlâ oldu- konuşulanlar mutfaktan. işitilir. Gülizar, bakkalın kepenklerini ka- tin kuvvetini anlamamışsın, Bu dev - 1 birleşik do: arasında o-|padığını duydu. Yorgancı içerde kal- Zübeyde hanımın üstüne bir şeyler nn AT B mış olacaktı. Çünkü kepenkler kapan-|örtmeli ki üşüyüp hastalanmasın.. let dilerse bu donanmanın yelkenleri- ni atlastan, demirlerini gümüşten ve lan deniz harbi de Akdenize hâkim ol- mak davasile yapılmıştır. Nitekim bu dıktan sonra da duvarın ardından sesi iplerini ibrişimden yapabilir. Ne eksik /harpten sonradır ki İngilizlerin Akde- | geliyordu. Konuştukları sözlerden kar- görürsen gel benden al! Ertesi yıl 234 kadirga ile sekiz mav- nadan ibaret Türk donanması otuz bin genç ve dinç askerle birlikte Akdenize çikti.. Daha ertesi yıl ise Akdenizde kendi evinde imiş gibi dolaşan Türk donan- | masının sayısı 2350 kadirga ve 12 mav- ha idi. demek olan nize ve dünyaya olan hâkimiyetleri te- melli olarak kurulmuştur. Akdenize hâkim olmak davası bu - gün de bütün hararetile devam ediyor. Orada bundan önce olan en büyük de- miz harbinden daha büyük ve korkunç bir harp patlaması her an beklenebilir. SON encenereseercenA cağımdan hükümleri yoktur. (642) şilikli oturup rakı içecekleri anlaşılı - beğini baştırıyor. ça Eke Üç kişi konuşuyorduk. O, Ötekisi ve Ben. şı boş, mustarip — ebedi yolculuğudur. Bitişiktekiler şarkı söylemeğe baş-|Bana öyle gelir ki'ruh beden kafesin - ladılar. den çıkarken çıplak omuzlarında kan Surman miyavladı. Evin kapıları ba-|rengi bir şal taşır. Ve ben ne zaman ye- lam, uzun bir yolculuktan dönmüştü İrım. e lli | | Müayyen okulundan aldığım 948/9 numaralı - dip: fomayı kaybettim Yenisini alacağımdan kükmü yoktur. (643) ğ 428 Hasan Adaan — Bu gelen hasta gece uykularında uyan- ni ve kendisini ansun sokakta ve ba - zan bir pencere kenarında bulunduğu zaman oraya ne zaman ve nasıl geldi- #ini düşününce çok korktağumu anlat- t Şimdiye kadar baktığım bu hasta- hıkla malâl hastalarımın bu on beşin- cisi idi. yatağı önüne içi su ile dolu bir banyo- luk ve yahut geniş bir kap koymaları- ni tenbih ettim. Asabını kuvvetlendi - recek şekilde (ipnotizm) yaptım. Mü- sekkin ilâçlardan (noropatin) ve vali- dol kanfre verdim. Deniz - banyoları yaptırdım. Sinir seromları tatbik ettim. hayyen yorucu mesailerinden sene - de bir iki ay uzuklaştırdım. Kuvvetli gıda ile beslettim. j Bu müz'iç ve çok büyük bir tehlike teşe kil eden hastalıktan bu genç kızı da kurtardım. Karilerime tavsiyem: Böyle somnan - bül geçiren aile efradını yalmız odada yatırmamalı ve dikkatli olmalarıdır. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- but bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu natlar bir doktor gibi imdadımza yetişebilir. K LAİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: