1 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 — Sayfa Kılıbık kocalar birleşip bir cemiyet kurdular Amerikadaki cemiyete yalnız bir hafta içinde 30,000 kişi kaydolundu, terziler, bakkal ve kasaplar bunların karılarına açtıkları krediyi derhal kestiler «İttihaddan kuvvet doğar!e Kılıbık ko- ealar da birleşerek, kuvvetlenmek, karı- lavının zulüm ve istipdadından kurtulmak için çareler aramaktadırlar. Amerikada Halifaka şehrinde işte böy- e bir klüp teşekkül etmiştir. Bir çok erkekler kılıbık olmakla bera- ber, kanlarından — korktuklarımı anlatmak istemezler ve gizli tutarlar, Halifaka mek- tebi muallimlerinden bir tanesi de bunlar- dan biridir. Muallim fevkalâde kılıbıktır. Aylığım alır almaz karıtina götürür, teslirm eder ve #onra hergün hesap — vererek karısından gündelik alırmış. Bazı husust dersleri karısından gizlice yapar, oradan aldığı da karım bulmasın diye, müahtelif ceplerine yerleş- tirirmiş. Karım akşam ceplerini karıştırdığı va- kit, kazandığı paraları bu — suretle — bülü- müazımış. Muallimler mektebinin tedris progra- mi hakkında bazan içtimalar — aktettikleri sıralarda akşam eve dönmek vakti geldiği zaman o yerinde oturamaz, içtimal ter- ketmek ister ve nihayet rarlar üzerine oturmağa mecbur olursa, eve bir arkada- gının refakatile gidermiş ve arkadaşı ka- pıda karısına içtimadan geldiklerine —dair teminat verdikten sonra içeri girebilirmiş, Onun bu zaafını talebeleri de bilirmiş, iç- lerinden bir tanesi dönecek gibi paraları doğru eve gider, karısına: — Aman efendim; kocanız haksızlık ediyor, istikbalimi mahvediyor, falan der ve karısından terfi edeceğine dair lırmış. Hoca kılıbıklığını bildiği için snıfta ba- SÖZ a- Bir gün gene evine giderken geç kab mış, kapıyı çalamış, açan olmamış. Bir da- ba çalmış, gene ehemmiyet vermemişler. Bu sırada karısı kapının arkasına gelmiş: — Git demiş, ceza olarak seni bu ak- şara eve almıyacağım, Muallimin artık canına tak etmiş. Kak kıp civarda kendisi gibi kılıbık bir arka- daşına gitmiş, ve başına gelenleri anlat- mış. Önün da karısından ciğeri yanıkmış — Birader demiş, bu meseleden esasdlı bir surette kurtulalım. İttihaddan kuvvet doğar, Biz samimi olalım, kılıbık olduğu- müzu resmen ilân edelim. Ve bizim gibi canı yanmış olanları bir araya toplayarak müttehiden mücadele edelim. Bunun üzerine iki arkadas, derhal otu- rup bir nizamname kaleme almışlar, cemi- yet merkezi olarak derhal bir oda tutmuş- olunca lar. Ve gazetelerle de şu beyannameyi neş- retmişler: «Memleketimizin ve bütün — dünyanın kılıbıklarına hitap ediyoruz. Erkekliğin şe- reli evde hâkim rol oynamaktadır. Halbu- ki kılıbıklık yüzünden, insanlığın bize bah- şettiği hukuka bile malik değiliz. Biz ka- zanıp karılarımıza müreffeh hayat ettiğimiz halde uşaklardan aşağı bir hayat yaşıyoruz. Bütün dünya kılıbıkları birleşe- temin lim. Biribirimize dayanarak bu zulüm - ve| f istipdat hayatından kurtulalım!» Beyanname gazetede intişar mez yalnız klü fında yedi bin müracaat vaki olmuş, tacaatçıların bir çoğu dayak - yediklerin- den şikâyet ediyorlar, cemiyetin hiç değilse bunun önüne geçmesini istiyorlarmış. Bir hafta zarfında klüp azalarının mik- tanı 30 bine çıkmış. Şündi Halifaks'de ka- dınlar aleyhinde dehşetli bir cereyan var- mış. Bundan bir hafta evvel stadyomda yapılan bir içimada kılıbıklar söz almış- lar, ve hepsi samimiyet göstermek suretile kendilerini bu azaplı hayattan kurtaran muallimle arkadaşına teşekkür etmişlerdir. Şimdi kadınlar kendi aleyhlerinde ha- ml olan bu cereyanı çürütmek için kocala- mna baber gönderiyorlar, artık zulüm yap- mıyacaklarını söylüyorlarmış amma, eder et- merkezine bit gün zı mü- on lar evlerine dönmüyarlarmış. Şehrin otel ve pansiyonlarında tek bir boş oda kalmamış, şehir birdenbire vey- yah akmma tutulmuş gibi olmuş. Kılıbıklar böylece evlerine karşı müt- tehiden hareket eder etmez, evvelâ terzi- ler, sonra sırasile kasaplar ve — bakkallar, müstebit kadınlara kredi açmaz olmuşlar. Kadınlardan bazıları da evlerini terke- derek kaçan kocalara karşı bir cemiyet kurmak istemişlerse de aralarında anlaşa- mamışlardır. Dünkü kazalar Niğdeli Ali oğlu Sadık Osmanbeyde tramvaydan atlamak istemiş, muvaf- fak olamamış, düşmüş, başından ağır surette yaralanmıştır. Sadık hastaneye kaldırılmıştır. * Samatyada oturan birinci komi- ser Şerifin 12 yaşındaki oğlu Hasan incir ağacından düşmüş, ağır surette yaralanmış, baygın bir halde hastane- ye kaldırılmıştır. * Üsküdarda oturan 38- yaşında Nazmiye evinin merdivenlerinden düş- müş, vücudünün mutelif yerlerinden ağır surette yaralanmış, hastaneye kal- dırılmıştır. (GÖNÜL İŞLERİ' Gözlerin beğenmesinden Sevgi değil, İstek doğar! Diyarıbekirden bir mektup aldım. K. R. inisiyalini kullanan bir genc okuyucum bana gönül işlerinde pek yeri olmuıyan bir sual soruyor, ve di- yöor ki; «Pamuk teyzeciğim, İki senedenberi bir kızı seviyo - ram. ÖOnun da bana karşı kalhinde bir arzu beslemekte olduğunu tatlı bakışlarından anlıyorum. Fakat ne o, ne ben bir türlü ce - saret edip yekdiğerimizle anlaşamı- yoruz. Çünkü yalnız olarak karşıla- şamıyoruz. Hiç kimseye sevpmmden bahsetmeyi doğru — bulmadığımdan gece gündüz ıstırab içinde kıvranıp duruyorum. Teyzeciğim aonunla na- sıl anlaşabilirim » Bu okuyucumun Gönül işleri sü- tununa biraz yahancı olduğumu his- sediyorum. Aksi takdirde ümasil suallere nusıl cevab verdiğimi ha - tırlıyacaktı. sunlini sormaktan vaz- geçecekti. Ben bu gibi durumlarda ekseriya derim ki; Oğlum, bu kızla kiç konuşmamız- sın, aranızda uzaktan bir tanışık- hk bile yok, Kimbilir belki neyin nesi olduğunu bile bilmezsin? O halde böyle tamımadığın, bilmediğin bir gene kızı nasıl seviyorsun? Sf yüzünü görerek, gözlerini beğene - rek mi? Bu takdirde mesela neden onu seçip te, meselâ resmine baka- rak bir sinema yıldızımı sevmeğe kalkışmıyorsun? Sevgi tanışmadan, anlaşmadan, karşılıklı —hürmetten doğar. Gözlerin beğenmesinden de- #an his ise sadece bir isteklir. Şimdi gelelim sunline; Bo kızı ya fazla tamışmıya ve sevişmiye ki- zam görmeden bir alle kurmak için temel olarak seçmişsindir, bn tak- dirde gizli harekete lüzum yok. Ba- basma, annesine başvurursum, ya - hud da sadece bir p;lı-nmn mevzu maz. Darılınadın değil mi? Bileciklte Bayan (K. İsmet) e: Aşk izzetinefis tanımaz, farzet Li aranızda hiçbir şey olmadı. Bir sa- balı kalk, giyin, kaşan ve kocan şine gitlmeden evvel yuvana dön, seni iyi karşılıyacaktır. — TEYZE SON POS'I'A Amerıkalılaro/oloo renkli bir film yaptılar “Dans korsanları ,, filmi bir çok memleketlerde Hai berbeind muaf tutuldu Son zamanlarda — bellibaşlı filim kumpanyalarını en çok meşgul eden şey tamamile yani yüzde yüz renkli bir surette vücude gelmesi için fen adam- ları durmadan uğraşmaktadırlar. Şim- diye kadar elde edilen en iyi neticele- rin şerefi Amerikan filim kumpanya- larına aid bulunmaktadır. Bu kumpan- yalar meyanında R. K. O. şirketi en muvaffak olanıdır. Bu şirket en son keşfedilen usulleri hemen tatbik saha- sına vazeylemiştir. Fenni sinema li - sanında bu filimlere (teknikolor film) denilmektedir. R. K. O. şirketinin renkli olarak yapmaş olduğa ilk büyük filim (Dans Korsanları) ismi verilen filimdir. Bu filim ilk gösterilişinde pek büyük bür muvaffakiyet kazanmıştır. Filimde rol alan başlıca san'atkâr « | Dans korsanları filminde pek büyük bir muvaffakıyet kazanan ve «Kastanyet Kraliçesi» ünvanını alan kıvrak ve güzel sinema yıldım: Steffi Duna'nın güzel bir fotoğrafı lar; Geçen sene (Kukaraça) filminde kıvraklığı ve mebaretile nazarı dikka- ti celbeden çok sevimli Macar yıldızı Steffi Duna ile dünyanm en usta dan- sözü addedilen Şarl Kollinadir. Filim baştanbaşâ renklidir. Gayet /zengin müzik partisyonları; gayet kıv- rak, şuh dans numaralarını ihtiva e - den bu filme Amerika halkı (Büyük Kukaraça) adını vermiştir. Güzel Macar yıldızı Steffi Dunanın kastanyetlerle yaptığı danslar deh - şetli bir rağbet kazanmıştır. Bu filim- hden sonra Steffiye (Kastanyet Krali- çesi) lâkabı verilmiştir. Amerikan Güzel San'atlar Akademi-| ; si bu filmin renklerini tanzim eden mütehassıs Rober Edmon Conson'a bir takdirname göndermiştir. . Nevyorkun en büyük sinemaların - |dan biri bu filmi arka arkaya beş haf- ta göstermiştir. Halk yeniden müra - caat ederek filmin tekrar programa il- halini ısrarla taleb eylemişlerdir. İstihbaratımıza nazaran filmin yük- sek fenni kıymetini lâyıkile takdir e- den bazı Avrupa hükümetleri bu fil- | mi gümrük resminden ve kontenjan sistemlerinden muaf kılmışıardır. Holivut stüdyolarına Her sene500Oşarkı lâzım Holivudda «sekiz, — büyük — filim kumpanyası mevcuddur. Her bir kum-İmevzuu, İngiliz, Fransız ve İtalvanla- panya senede aşağı yukarı 60-70 fikm|rm Türklerle müttefik - olarak 1854 yapmaktadır. Filim imalinin vasatisi -|senesinde Çarlık Rusyasına karşı gi - Bu 8İrişmiş oldukları meşhur (Kuma) har- 65 olarak kabul eyledikte: İştüdyonun senede 520 filim yaptık - ları anlaşılmaktadır. Beher - filme şarkı hesab edilirse 520 filim için |bir kısmı Haydarpaşada İngiliz mezar- 2600 şarkı eder... Ş Bu miktara şarkılara katılması icab| 'eden motirleri, akompanvömanlacı he- .sab eylersek 5000 i bulmuş oluruz. MMMMHMM Kırım harbi filme alındı Kay Francis'in baş rolü oynadığı filimde İstanbulun da bu- çok guıel ıımııırılın görülüyor Filmden bir sahne lerdir. Herbiri kendi âleminde birini|yamımda onun gölgesinin yaşaması, hef yaşatmak istiyor. felâketi teselli etmesi ona övle bif Senelerdenberi memleketimizden ge-|şahsiyet vermiştir ki, başlıbaşına — bif çen filimler tetkik edilecek olarsa ba-|âlem olan varlığı karşısında yalnız zılarının tarihin unutulmaz vak'ala -|dostları değil, düşmanları bile takdif rını, diğerlerinin ise büyük adamların |ye hayranlıkla ona esir olmuşlardır. ölmez hatıralarını yaşatmağa uğraş -| (Beyaz Melek) adı verilmiş olan bü tıklarını görürüz. hastabakıcısını sehhar ve kudretli sallr Amerikanm en büyük filim kum -İatkâr Kay Francis temsil eylemiştir. panyalarından biri olan (Warner); bül — Filmin birçok yerlerinde Üsküdarı sene mühim bir tarihi filim yapmış - tır. zel yerleri görülmektedir. (Beyaz Melek) adındaki bu. filmin (Beyar Metek) filmi yalnız san'at moktasından fevkalâde değil; fedakâ'” lık, insanlık, vazife hüslerini telkin hü” susunda en kuvwetli bir misal teşkil ©“ decek evsafı hüizdir. Kay Francis bu filimdeki rolünde ? kadar muvaffak olmuştur ki pek mef$” huür bir Amerikan sinema münekkidif «Kay Francisin ilk filmi budur. Bu rü” lü tam manasile yaşatmıştır. Bunda? evvelki filimleri bunun yanmda hiÇ” hayatını İti demiştir... bine aiddir. Filimde görülen vak'aların büyük hda yanında İngiliz hastanesi diyc a - nılan yerde geçmiştir. Filmin ka manı 6 harb esnasında pek LÜ dakârlıklarda bulunmuş — ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: