13 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Hayat pahalılığı Devam edecektir Yazan: Muhiltin Birgenmeman? Arada bür hayat pahalılığından bah- setmek âdettir. Son günlerde gene on- dan bahsediliyor ve battâ bu hususta tetkikat yapacak bir de komisyon ku- rulduğu söyleniyor. Bu haber, bana bu bususta biraz düşünme vesilesi verdi. * Hayatımız pahalhı mıdiy? Pahahlık ve ucuzluk nisbi bi Bana paâhalı olan size ucuz olabi nun için bu suale birdenbire kestirici bir cevab vermek doğru olmaz. Eğer — harbden evvelki bayat nisbetini ele a- - hrsak buğgün, kütle için, yaşamak da- t pabalıdır. Bi - i retleri ka zanclarla karşılaştırıp bunu de baş- ka memleketlerdeki nisbe't e ölçer- sek hayatımızın gene pahalı olduğunu üz. Bundan başka bir de Idi hayat seviyesine nisbet © görürüz ki yaşayış seviyemizi seltmek istedikçe pahalılık nishı tar, alçalttıkça da bu nisbet kü Fakat, her ne de olsa hayatımız pah hdır. Ben bu hükmü kola, Tebi rum, çünkü bu bahis üzerinde kendi kendime çok tetkikler ve mukayeseler yapmışımdır ve dünva buhranı çıktiğı tarihten itibaren de dünyanın her ta- rafındaki hayat maliyetlerini inde görecek ve tetkik edebilecek kadar çok Mmemleket, çok hayat gördüm. Yoksa «hayatımız pahalıdır» hükmünü ver - mek için evvelâ çok düşünmek ve çok tetkik etmek zaruridir. * , bu pahalılığın sebebleri ne - dir? rada sayıp dökmek kabil olm kat, en mühim sebeb şudur buhran çıkalıdan ve gene memleketle göze çavpan sanay hareketi lıyalıdanberi kâh mahsüllerini, kâh mamul macdeleri himaye etmek ihtiyacı hayatımızı pa hahlaştırmış ve araya bir de döviz me- selesinin doğurduğu klering, takas ve saire karışınca bu pahalılık büsbütür arimıştır. Fiatların selmesi mana- sındaki — pahalılığın -başlıca âinilleri bunlardır. Bunun için biz de bu mese leye bugün için yalnız bu noktadan ba- kacajız. Fa - * Sanayileşme bir ihtiyac mıdır? Eğer bu, bir ihtiyac ise bunun muh- tac olduğu himaye siyasetinin verece- ği pabalılığı kabul etmek te bir zaru - rettir. Dünyada bugün hâkim olan gi- dişe göre sanayileşme zaruretine inan- mak icab ediyor. Bu işin telerrualı münakaşa edilebilir. Fakat, esası mü - nakaşa etmeğe mahal yoktur. Hayatı- mızda bir pahalılık olacaktır; o zaman yegâne yapabileceğimiz şey, bu paha- klığın tesirlerile mücadeleden ibaret - tir. * " Belki sakin zamanlar için sanayileş | me kapısını hafif tutmak fikri bugün- kü hayatımızı kolaylaştırmak için bil- bassa tavsiyeye değer bir fikir olabi - lir. Fakat, böyle milletlerin azdığı, si- lâklanma işinin şaha kalktığı bir za - manda g#anayileşme işi artık sade bir milli müdafas işi olmuyor, belki harb zamarnında hayatı ucuzlatma davası da oluyor. Bu bakımdan- diyebiliriz ki Ci- han Harbinden evvelki — ucuzluğun 'ç*lnrh esnasında doğurduğu — pahallığı pek çoğumuz pek iyi hatırlarız. Bütün Mmamul maddeyi haricden getiren bir | memlekette harb magihâni bir kıtlık ve müthiş bir pahalılık yapıyor, Demek, | ki muayyen bazı şartlar içinde ucuz - luk yapan bazı âmiller, şartlar değişin—l ce pahalılık ta doğurabilirmiş. Fakat, bizde müuhtelif sahalarda meydana ge- | tirilmiş bir sanayi hayatı uyanırsa o | zaman herhangi bir ihtiyac zamanında hem elimizde milli müdafaayı mamul | esya bakımından daha iyi temin im- kânlarını veren bir teşkilât, hem de hayatı evvelce olduğu gibi tahammül fevkinde pahalandırmıyacak kuvvetler bulunur. Şu halde bugün pahalılık ya- pan bazı âmillerin de bir hârb halinde nisbi ucuzluk kuvveti teşkil etmesi mümkündür. Fakat, harb zamanında pahalılik | A6 a F AAA e| mistir. ' İ yerlerde görmüş, dürtmüş, fakı KA Tef L B t SON POSTA Resimli Makale W Genç kızları bekliyen tehlike B Bügün henüz tanıdıkla - Yarın bu müsahabeyi &0« Öbür gün vapurda veya Fakat ailelerin nezaret - ti bir delikanlı ile başbaşa | kakta veya bir toplantıda |trende şöylece bir gezinti -|leri altında yapılmıyan mü- derin bir müsahabeye dal-|ikinci ve daha derin müsahabe takib edebilir. maktan çekinmezler... yebilir. bir|de hiçbir mahzur görülmi-|sahabe ve gezintilerin biz- de genc kızlar için felâket doğuracağı muhakkaktır. SÖZ ARASINDA Yapmak istediği Şakaya kurban Olan adam DULR Şüllkliğeo ifrotı dalnmk Haikler. Puz nun bir misali geçenlerde İngilterede gcereyan etmiştir. Sidney Nep isminde bir adam karısını korkutmak için, ya- tak çarşafile kendisini asmıştır. Kocasının şakalarına alışmış olan | Muhtelif sebebleri var. Bunları bu- | Karısı, kocasını asıl görünce yanıma| bile gelmiyerek, uzaktan, vpasılsın iyi | misin diye sormus ve sonra da çarşalı keserek bahçeye kitap okumağzı git - Geldiği zaman kocasını gene #çi damcağız bir türlü ayılmamış, işin ve- hametini anlıyan kadın kıyameti ko - parmışsa da iş işden geçmiştir. Portekizde 13 yaşında bir kız boğa güreşciliği yapıyor İspanyadaki insanlar birbitini bo - gazlamakta oldukları için artık boğa güreşleri unutulmuş gibi iken konşu Portekizde bu güreşler büyük bir rağ- bet kazanmakta, bu merak kadınlara da sirayet etmektedir. Şimdi ise Portekiz kadınları arasın - da da boğa güreşleri yapanlar başla - mıştır. Lizbonda Kontiha Tirtrono is - minde on üç yaşında bir kızcağız bu kanlı güreşlerde pek büyük bir mu - vaffakiyet temin etmektedir görmiyeceğiz ümidile herhalde harb - den daha uzun olan sulh seyahatimi - zin pahalılık içinde geçmesi revu mı- dır? Bu doğru svale de şu cevab ve - tilebilir: Yeni doğan sanayi, elbet, yarın bu- günkü derecede himayeye muhl: lacak değildir. Ve 0 zaman mamu: ya flatları düşecek, hayat ta yav vaş ucuzlıyacaktır. Bu cevab da doğru, fakat tahakkuku zamanına kadar, şim- dilik bir ümid ve teselli unsurudur. * Her ne olursa olsun, tutulmuş bir ik- tısadi siyaset yolu vardir. Teferruat - tında kusurları olsa da esası memleke tin tarihi ihtiyaclarına tekahil! eden bir esastır. Bunda bütün gayretimzle de- vam etmek mecburiyetinde ür kiye pahalılıklan kolay — kur Fakat, bu demek değildir ki palı * | ALIGUN BİR FKRA Erkek güvercin Üstad Halit Ziya Uşaklığil kuş - lara meraklıdır. Köşkünde bir yığın güvercin besler. Fakat kolleksiyo - au tamam olmadığı için her gün ye- ni bir cins güvercin aramakla vakit geçirir. bir kuşçu tavsiye ettiler. Üstat ü - şenmedi, trene bindi. Kuşçunuu e « vine gitti. Kuşçu üstadı, cins cins güvereln- Jerle dolu bahçesinde gezdi hepsi hakkında ayrı ayrı tafsilât ve- riyordu. Halit Ziya, bu güvercin sürüsü için. de ayrı bir güzellik taşıyan bir çift şüvercini beğendi. Fislini sordu. <uşçu hiç düşünmeden: er çiftini alırsanız dört İiraya veririm. Yalınz erkeğini — alısanız 50 kurusunuzu alırım. Halit Ziya şaştı: — Amma yaptınız, bu nasıl fiat?!, Kuşçu gülerek: — Sehebi var efendim, dedi. Bu çiftin şu güzel erkeğini ben tam ©- tuz defa sattım, otuzunda da bura - va di: » yanına geldi!.. * — Ölüm döşeğinde Yapılan İzdivaç merasimi 'i Beş suçtan dolayı Mahkemeye düşen Baron karısı Lady Sunter isimli bir İngiliz baya- nı, otomobilini nizamt sür'atten daha hızlı sürdüğünden, vazife başında bu- Tunan bir polise hücum ettiğinden, va- zifesini yapmak isteyen ayni polisi |müdahalelerile işinden alıkoyduğun - dan, seyrüsefer memurunun verdiği i- ;şaretlere kulak aemadığından ve gö - türüldüğü polis karakolunda da kas - den bir cam kırdığından ötürü mahke- meye sevkedilmiştir. Daktilolar bayı Faşistliğin harict tezahürü ü madır. Triyeştede, banka direktörleri maiyetlerinde çalışan 200 daktilonun iyah yünlü ,uzun kollu elbiseler giy- emretmişlerdir. Bu emir teb- liğ edilir edilmez, daktilolar hiç sesle - rini çıkarmamışlar, fakat ertesi günü işlerinin başına geleceklerine dört arka- daşlarını direktörlere murahhas yollı - Sieke — Renkli elbiseleri giymemekten - se hep beraber işleri terkedeceklerini bildirmişler, ve karar geri alınmadıkça Mis Möryel Smit isminde bir İngi -| ©©Ye rtiheycı vermiyeceklerini söyle- liz kızı Londrada bulunan nişanlısı ile | Miş$lerdir. evlenmek üzere Neucastle'den payi - tahta gelince, nişanlısının Londra has- tanesinde müthiş bir apandisit krizin- den yatmakja olduğunu — öğrenmiş, hastalığın seyrini takip eden doktorlar “|hastadan ümitlerini kesmiş bulunduk- yapıldığı takdirde, va: ilik olması ihtimali dü. Ş, de ile iki genci Tekrar Neucastla'e dönen genç kiz b kaç saatlik kocasının ölümü haberi: almıştır. evlendirmişler. la mücadealeye ihtiyae yoktur. Bilâkis pahalılık doğuran öyle ikinci derecede unsurlar da vardır ki bunlarla müca - dele etmek şarttır. Bunları olsun ya - bilirsek gene hayli faydalar temin ş oluruz. Müdürler kararı kaldırmışlar, dakti- lar da gene eskisi gibi şık ve zarif o- larak işlerine devama başlamışlardır. Amerikada sokaklar mıknatıa Nle temizleniyor Kanadanın Kiveki şehri belediyesi sokakların temizlenmesi için yeni bir usul tatbik etmeğe başlamıştır. Kive- |kide artık sokaklar insanlar ve maki - tte susi 4, $ etten alınan husüsi bir /neler tarafından temizlenmemekte ve| görmektedir. İT Hu sağa li a Gi ereki Ha Hat İber arasındaki altı mil uzunluğundaki İcaddede 9 kilo ağırlığında çivi, tel gibi maden parçaları toplamşıtır. Diğer bir caddede de topladığı madeni şeyler 6 kilodur. Belediye topladığı madeni eş- yanın satığı ile şimdilik işlerini tedvir etmektedir. l_——--—-————————î—-——————ı mal memleketleridir. Avrupanın İ STER İNAN Bir gazeteci arkadaşımız bir ay evvel İsviçrede bir şe- hirden diğerine giderken pardesüsünü trende unutmuşlu. İstasyona Indikten birkaç saat sonra hatırlayınca gar me- muruna koştu, haber verdi. Kendisine içinde pardesünün unutulmuş olduğu vagonun şimdi İtalyaya geçmiş oldu - ğunu, maamafi oraya da telgraf çekeceklerini sövlediler, Hâdiseye şahid olan #izler arasında pardesünün geri gele- STER aldı. Bu mektubda kuyucu sen; İNANMA! bileceğine hiç kimse ihtimal vermiyordu. Fakat arkadaşı- Teız bu sabah İsviçre demiryolları idaresinden bir mektub pardesünün bulunduğu ve posta ile İs- tanbula gönderildiği yazılıdır. Biz bu hâdiseye bakarak, trende unutulmuş eşyayı ahıp gölürmeğe tenezzül etmiyecek insanların yaşadıkları memleketlerin de bulunabileceğine inandık, Fakat ey o « İSTER İNAN İSTER İNANMA! Eylül 13 Sözün Kısası Trokyada mehtap | E. Talu emplon - Ekspresi buradan, gecâ saat onda kaldıranlar, bu münâa* sebetsiz saati, sırf demiryolları üzerin- | deki trenlerin âmedşüdünü nazarı dik“ | kâate alarak tayin etmişlerdir. | Başka seferki yolculuklarımda, beni yakınlarım ve dostlarımla son dakikas ya kadar beraber bulunmaktan mah * rum bırakan bu hareket zamanını tel'ii etmiştim. Fakat bu defa yumuşadım. Zİ- ra, bana, hayatımda temaşa eylediğini en mühip ve lâtif manzaralardan bizini eç bir kere daha doya doya görmek saâ* detini bahşetti: 'Trakyada mehtap! Ben, bunun kadar güzel bir şeyi peli nadiren görmüşümdür. Kompartima “ | nın yalnızlığı içinde, ışıkları söndürüğ te, gecenin derinliklerine doğru soluk soluğa koşan trenin penceresinden di şarıya baktığım vakit, 1ssız ovaya gü* müş bir örtü seren mehtabın, bura!are |) da da, güzel yurdumun başka yerle « rinden farksız olduğunu anlıyorum. Ucu, bucağı olmıyan.. Her iki tarafe tan da engin denizlere uzanan 1ıssız 0“ va.. Trakya ovası. Benim mukadde$ (h Trakyam! &. Üstüste gelen felâketlerin, istilâla * |j rın ,çıplak bıraktığı, imara vakit ko « madığı topraklarının üzerinde, müte hassir nazarlarım öbek öbek ağaçlıklafı şen ve zengin köyler araştırıyor. Fakat sen bu çoraklığınla gene de | güzelsin! Taşından, toprağından vatafl kokusu alıyorum. Senin üzerine dökü: | p, len Tolunayın nuru, seni asla yadırga“ mıyor.. Ke y Tren yürüyor.. Ve sen uzandıkça W* '.' zanıyorsun. Sana bakmaktan usanmı * *' yan gözlerimin, uykunun tazyiki al « | (t tında nihayet kapandığını hissediyo * rüm. 4 Şimdi, deminden gördüğüm manza * | “Nar ra, olanca güzelliğile hayalhaneme ine Pittir e tikal etti. Sat | Seni artık düşümde görüyorum, gö- | rüyorum güzel Trakya.. Uzanıyorsun.. Nurlar altında.. Ebediyete kadar! SĞ ğ ğ. Ve | tn, LA e eee L Biliyor Musunuz? ——— h ! — Balkanların eski ismi nedir? “Bh 2 — Rumeliye ilk defa geçen Os * manlı paşalarından hangisidir? 4 3 — Osmanlıların müessisi olan $ tan Osmanın ilk karısı kimdir ve ki | n kızıdır? e (Cevapları Yarın) B ya * yöz Dünkü Suallerin Cevapları: n 4 | — Hibe mitolojiye göre gençi ilâhesidir. İlâh Jüpiterin ve ilâhe non'un kızıdır. Gene ilâhlardan Her © cüle ile evlenmiştir. Dijon müzesi bu 'ilâhenin mermerden bir heykelk vardır. d 2 — Akademi Fransezde bulunmüf olan, büyük harpte şimal ordularımı idâ” re eden ve 9 uncu Fransız kolordüsü "- İbüyük bir mıknatıs bunların vazifesini | kumandanlığını yapan Fransız mare şalı Foş'tur. 3 — Kırım muharebesinde sulhu im zalıyan ve 1873 de ikinci defa reisi * cumhur olan Fransız mareşalı Mak MA” hondur. L eee eei G Şimal memleketlerinde askerlik || Mi müddeti Ü Harp bakımından dünyanın ev balr A| tiyar memleketleri hiç şüphe yok ki # '* 4 © sında bulundukları için dünya yerin * |) den oynadığı zamanlarda dahi kıllar” | ni kıpırdatmamışlardır. V Meselâ İsveç, yüz senedenberi haf — görmemiştir. İşte uskerlik - müddt dünyanın her tarafında ıım!w R İskandinavya ve şimal memleketle ç rinde bu müddet ne kadardır bilir TW siniz) Tam 3 ay, ğ Bu müddet Sovyet Rusyada iki $7 ne ile dört sene arasında tehalüf © Almanyada jki, Fransada da iki dir. A a

Bu sayıdan diğer sayfalar: