16 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

16 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

leri 16 Eylül Sayfa 5 Yeniçağa genişiyor Anadolunun en güzel yerinde yeni kurulmuş olan bu kasabada bir çok yeni binalar ve dükkânlar yaptırılıyor $ Yeniçağa (Hususi) — Yeniçağa Bo- lu - Gerede şosesi üzerinde, Boluya 35, Geredeye 15 kilometre mesafede 150 evli, 1200 nüfuslu, 17 köylü bir nahi- ye merkezidir. İki mektebi vardır. Bunlar yıktırılmış, yeniden mükem - mel pansiyonlu bir mektep yaptırıl - mış, bazı civar köylerin çocukları da bu mektebe gelmeğe başlamıştır. Her sene eylülde burada bir panayır kurulmak- tadır. Perşembe günleri de pazar ku - rulur. Zonguldak - Devrek şosesi bura- dan ayrılmaktadır. Ormanlarında çam, Muşta tuz buhranı Buhranın nakliyattaki intizamsızlıktan ileri geldiği söyleniyor Muş (Hususi) — Burada tuz buh - FPanı vardır. Halk, bilhassa köylü tuz ihtiyacını müşkülâtla karşılıyabil- Mektedir. Tuz buhranımın nakliyat iş- müteahhitlerinin — taahhütlerini hakkile ifa etmedikleri için mukavele- lerinin feshedilmiş ve yeni ihale ya - pılıncıya kadar zaman geçmiş oldu - ğundan ileri geldiği söylenmektedir. Şimdiye kadar Muş tuz ihtiyacı Ma- lazgirtdeki Ak memlehadan temin e - dilirken şimdi Siirtteki Çay memleha- Sından temin edilmeğe başlanmıştır. Bu da nakliyatı güçleştirmiştir. Çün - kü Çay memlehası ile Muş arasındaki Mesafe 180 kilometredir. Ak memleha- * dan Muş ambarına tuzun kilosu 17 pa- Taya nakledilirken şimdi tuzun kilosu 6 kurüşa fırlamış bulunmaktadır. Muş jandarma kumandanlığı Muş jandarma kumandanı - binbaşı Ziya tekaüde sevkedilmiş, yerine Ço - Tum jandarma kumandanı binbaşı Ce- Şeni bir tecavüz Geyve (Hususi) — Bürhaniye kö- — Yüne yeni yerleştirilen muhacirlerden 18 yaşında Habuş oğlu Ali Saraçlar köyünden kileci Alinin 8 yaşındaki kızını berbat etmiştir. Ali jandarma tarafından yakalanmış, Adliyeye veril: Miştir. Boluda şüpheli bir adam 1 Bolu (Hususi) — Burada şüpheli bir adam yakalanmıştır. Geyveli ol - köknar, ve kayın ağaçları vardır. Ka- sabada 10 tane kereste hezarı vardır. Arazisi çok münbit olduğundan hubu- bat ihraç edilmektedir. Dağlarında pek çok ıhlamur, yabani çay, sahlep yetiş- mekte ve mebzulen istihsal edilmekte- dir, Kasaba bir tepeciğin eteğinde ve bir gölün kenarındadır. Dağlardan inen memba suları vardır. Gölün etrafı vösi ve geniş çayırlarla çevrilidir. Bu çayırlarda sürülerle kazlar beslenir. U- zaktan âdeta papatya tarlası gibi gö - rünür, bu derece kaz çoktur. İlkba - harda bütün kazlar yavrularile göle u- çarlar ve bütün yaz gölde büyüdük - ten sonra kışın sürü halinde gelirler, Bu sürüler hiç şaşırmadan kendi kü - meslerine dağılırlar. İki sene evvelisine gelinciye kadar burası Reşadiye isminde bir köydü. A- tatürk buradan geçerlerken doyulmaz bir manzaraya sahip olan bu köyün du-| rumunu pek beğenmişler ve gölün kar- şı yakasındaki Eskiçağa köyünün ben- seri olmak üzere buraya da Yeniçağa ismi vermişlerdir. Pek sevdikleri bu Siz ne dersiniz? Tarsusta bu flat yükselmesi bize yersiz gibi geliyor! Tarsuslu bir okuyucumuz anlattı: Fabrikalar pamuğu çırçırdan ge- çirerek temizlemek için evvelce beher kilosundan 2 kurüş alırlar- dı. Bu sene birleşerek fiatı 3 ku - ruşa çıkardılar, fazla olarak cigit denilen pamuk çekirdeğini, pa - mukla birlikte iade ederlerken yüzde 7, yahut 8 fire payı kesmi- ye başladılar. Hakikatte bu fire meselesi evvelce de vardı, fakat yüzde bir iki ola- rak hesap edilirdi. Yalnız bu yıl hükümet pamuk cinsini ıslah et - mek azmile cigitin iade edilme -, mesini emretti, fabrikaların fireyi yüzde birden yediye çıkarmaları da bu sıraya rastgeldi. Bunun içindir ki pamuğun temiz - lenmesi fiatındaki yükseliş çift - çiyi alâkadar ettiği gibi, fire mik- tarımın artması da hükümete do - kunur. Bir çiftçi geçen gün vaziyeti kay - makama anlatmıştı. Kaymakam derhal alâkadar oldu. Fakat bir kaç gün sonra vilâyete vali ve - killiğine gidince mesele yüzüstü kaldı.» Biz okuyucumuzun söylediklerini mühim buluyor, fakat endişeye mahal görmüyoruz. Mademki kaymakam işin ehemmi - yetini görmüş, takibe başlamıştır. Gittiği daha yüksek makamdan işe daha büyük ehemmiyet vere- bilecoek, kaymakam vekiline yol gösterecek değildir, yeter ki hâ- dise meşyuliyeti esnasında kendi- | sine unutturulmasın, |maceralardan sonra evlenmişler, Siz ne dersinz? |maceranın hatırası olmak üzere de bu Boluda kıskançlık yüzünden bir yaralama İsmini tariht bir aşk macerasından alan güzel kasaba: Mudurnu (Hususi) — Mudurnu elli iki senelik bir kaza merkezidir, hiç na- hiyesi yoktur. Umumi nüfusu 24,000 küsurdur. Merkez kasabada 3500 kişi vardır. 79 tane köyü vardır, bütün köyler dağlık ve ormanlık arazide bu- lunduğu için ziraat pek azdır. Halk ti- caret ve ormancılıkla geçinir. Kardız, |Abat, Delikli, Sarçalı, İmik ormanların- da çam, güknar, meşe, kayın ağaçları ıve ıhlamur pek çoktur. Bitinyalıların |Tekfuru yazın burada otururmuş. Şim- |diki kasabanın üst tarafında bu Tek - |fura ait muazzam bir şato harabesi vardır. Burada ikamet eden Tekfur - lardan birinin güzel kızı Mederni bir köy delikanlısına âşık olmuş, bir çok bu kasabaya Mudurnu denilmiştir. Dikiş iğnesi fabrikaları kurulmadan evvel burada dikiş iğneleri imal edilir, İs - tanbula ve uzak vilâyetlere gönderilir- şirif köyün nüfusunun kalabalığı ve| Bolu (Hususi) — Büyük cami ma-|miş. Bu tezgâhlardan köşede bucakta mevkiinin şose üzerinde olması tica -|hallesinde Kibar oğullarından Hulüsi ri ve iktisadi cihetten de ilerlemesi için | ile Mehmet arasında bir kız almak me- buranın nahiye merkezi olmasını da muvafik görmüşlerdir. İki senedir bir çok yeni binalar ve dükkânlar yapıl - muaş, cadde üzerine ağaçlar dikmek su- selesinden bir senedenberi devam eden husumet saikasile bir kavga çıkmış ve Mehmet Hulüsiyi sol koltoğunun al - retile süslenmiş, zaten eşi bulunmıyan tından yaralamıştır. Yaralı tedavi al- bu güzel kasaba bir kat daha güzelleş-|tına alınmış füli işleyen Mehmet ya- ilmiştir. Antepte fıst kalanarak adliyeye teslim edilmiştir. ık enstitüsü- nün inşasına başlanıyor Bu yıl fıstıklarda görülmemiş bir bereket var, rekolte üç milyon kilodan fazla . Gaziantep (Hususi) — Bu yı) fıstık rekoltesi çok iyidir. Son dört sene zar- fında bu kadar yüksek rekolte elde edi- lememişti, Son zamanlarda fıstıklarımıza ârız o- lan zenk hastalığı rekolte üzerinde tek müessir olmuş ise de geriye kalan üç milyon kilodan aşağı değildir. 936 re- koltesi iki milyondu. Bunun bir milyon iki yüz bin kilosu Suriye yolile şimali ğunu söyleyen ve hüviyetini ispat ede-| Amerikaya sevkolunmuş ve yalnız bu- Miyen Hasan oğlu Ali ismindeki bu &dam hakkında tahkikat yapılmakta - dir, radan memlekete 433 bin lira girmiş- tir. mıştır. Takas dolayısile bu yıl Hindiş- tana da mühim sevkiyat yapılmıştır. İstanbul, Mersin ve İzmire gönderilen hâlâ mevcuttur. Vaktile Bağdada gi- den kervanlar buradan geçermiş. O zaman kasaba Hisar denilen mühalde imiş ve 4000 haneli imiş, kaza dahi - linde iki tane büyük kereste fabrikası vardır. Kasaba halkının ekserisi san'atkârdır, Avrupa lüks lâmbalarını takliden her türlü lüks lâmbaları Avrupa malların- | dan daha üstün çakı ve bıçaklar, hattâ terzi makasları, her nevi su tulumbaları imal edilmekte, civar kazalara da gön- derilmektedir. Eski eserlerden Hisarda Tekfurun şato harabesi Yıldırım Be - yazıdın tek kubbeli büyük bir camiü, eşi hiç bir yerde bulunmıyan muhte - gem bir hamam, Kanuni Süleymanın yaptırdığı bir cami vardır. Civarda Samsunda Müddei umumi muavini mahsul oradan Avrupa memleketlerine |Bir arı sokması neticesinde de ihraç edilmektedir. Mühim bir servet memba olan fıs- tığa hükümetimiz lâyik olduğu ehem- velat etti Samsun (Hususi) — Müddeiumu- miyeti vermiştir. Hastalıkların önünelmi muavini Hüsnü sabahleyin vazi - geçmek ve her yıl mahsul alınabilmek |fesi başına gitmiye hazırlanırken ken- için iki mütehassıs göndererek tetkikat|disini bir arı sokmuş, Hüsnü zehirlen- yaptırmış ve bu yıl Antepte bir fıstık |diğine hükmederek heyecana - kapıl - enstitüsü açılmasına karar vermiştir. |mıştır. Bu heyecanın tesirile kendisi - Enstitü inşaatına bu ay sonlarında baş-İne bir baygınlık gelmiş ve bu baygın- Stok fistık hemen hemen hiç kalma- İlanacaktır. Pazar Ola Hasan B. Diyor Ki: Havadise bak Hasan Bey,| ... Hani şu cenaze peşinde| ... Belediye dilenci — diye Hasan Bey — İyi amma Mükemmel değil mi? dolaşıp iskat toplayan 1s-|bunların hepsini toparlayıp | dostum, günde kırk defa katçılar yok mu? götürecekmiş.. kapıya gelen dilencilerden korunmak için evimi - sırtı- ma yüklenip Edirnekapıya nasıl gideyim? hk akabinde yere düşerek hayata göz-) lerini kapamıştır. Bilâhara yapılan mu- ayene neticesinde mumaileyhin sektei kalpten vefat ettiği tespit olunmuştur. Kendisini halka ve arkadaşlarına sevdirmiş olan merhumun cenazesi ihtifalle kaldırılmıştır. Yozgat yolunda bir kaza Amasya (Husüsi) Yozgada meyva götüren kamyonların — birile Çorum Mecitözü posta otobüsü Çar- cürüum mevkiinde harap, dar, sarp bir “ |yolda çarpıştılar. Nufusça zayiat yoktur. Çarpışma esnasında iki kişi bafifçe yaralanmış- tır. Meyva kamyonu kısmen — hasara uğramıştır. otobüsün çamurlukları e- zilmiştir. Mudurnu Kasabaya elektrik de yapılması kararlaştırıldı , projeleri hazırlandı, yakında tesisata başlanacak Mudurnunun görünüşü mütecaddit — kaplıcalar — mevcuttur. Merkezde iki mektep vardır. Bu mek- tepler kasabaya kâfi gelmekte ise de köylerdeki sekiz mektebin kâfi gelme- diği görülmektedir. Çalışkan bir bele diye reisi vardır. Her gün kasabanın biraz daha güzelleşmesine uğraşmakta- dır. Belediye elektrik işini ele almış, projeleri hazırlanmış, yakında işe baş- lanacaktır. Kasabanın on beş kilometre şima - |linde Abant dağlarının tepesinde en İsıkışık ormanları arasında bir göl var- dır. bu göle Abant gölü derler, Bir çok memba sularının kaynağından husu- le gelen bu koca gölün suyu tahlil etti- rilmiş, mikyasıma derecesi sıfır oldu- Bu anlaşılmıştır. Abant dağlarının sıkr ve asırdide çamları bu gölün etrafını süsler, Yazın bülbüllerin şakırdısı dağ- ları inletir. Av hayvanatının her cinsi burada mebzulen bulunur, Gölün bu: lunduğu mahallin rakımı 1350 dir. Her sene yazın civarlardan spor klüpleri, öğretmenler, kibar aileler, köylüler buraya gelirler, kamp kurar- lar. Civarda yılan, akrep gibi bir takım haşere tarafından ısırılan köylüler tâ uzaklardan buraya gelirler, bol bol bu sudan içerler. Kanaatlerine göre bu su zehire panzehir olurmuş. Zayıf olanlar bu sudan içince bir ayda beş kilo far - kederlermiş. (|Hâdiseler £99 'Karşısı Zurafanın düşkünü Hava adamakıllı soğumuş.. pis biz' yağmur çiseliyor, ve ben caddede yürüyorum. Karşıdan bir genç er-. kek geliyor. Arkasında apaçık renk bir kostüm var. Bir hafta evvel gör- seydim. — Şık bir erkek! Derdim, fakat şimdi böyle demi- yorum: — Zürefanın düşkünü beyaz gi- yer kış günü! Diyorum. Gene yürüvorum bu sefer bir genç kadın gözüme ilişi- yor... Arkasında ince bir rop, başın- da beyaz hasır bir şapka var. Bu kadını; ince ropu, hasır şapka- sile bir-hafta evvel görseydim. — En güzel giyinen kadın! Derdim, fakat şimdi böyle demi- orum: — Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü diyorum. Gene yürüyorum, — yürüdükçe, [ rastladığım zürefa düşkünlerinin sa- yısı artıyor . * Ben, herkesin giyinişini tenkit e- den, herkese kulp takan bir adam değilim; hattâ insanların giyinişleri- le bu yaşıma kadar bir defa bile alâ- kadar olmadım. — Böyledir de, bütün bunların na- sıl farkına vardın? Diyeceksiniz. Sebebi var: Çünkü onların hepsinden evvel kendimi » gördüm. Arkamda beyaz keten bir kostüm, ayağımda beyaz podüsüet iskarpinler var İMSET

Bu sayıdan diğer sayfalar: