22 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

22 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: '7'7 — Miras işi için, ha.,, Demek ki,7zimle kal. Biz senin yevmiyeni veririz. zengin olacak?.. Amma, halinden de| Gâvur Mehmet, kulağını kaşıdı. Dü- Belli. Üstünde, bir kibarlık var. Bi -İşünüyor gibi zim gibi, canını dişlerinin arasına a «|tarafa salladı: hp ta yaşıyanlara benzemiyor... Lâ -| — Kalamam, dostum. SON POSTA / M Son Posta'nın siyast tefrikam ) İttihatçılar Devrinde UHALEFET îî"?lr e) Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? — 62 — Yazan: Ziya Şakir ., bir tavır aldı. Başını iki|Kör Ali, zaptedemediği kalbinin heyecanı arasında: Kâinatı tiril tiril titrettim. Ben, imaretlerin çorbasile, fodlasile bu rahlenin başına geçen hocalardan değilim, dedi kin, sen.. Her halde buralısın. Vâkıâ, kılırsa, her halde iyi geçiniyorsun, — Eh.. Şöyle, böyle... " — Ne iş yaparsın?.. İbo, hafif bir tereddüit geçirdi. Ve sonra cevap verdi. — Koltukçu. — Haa.. O, fena iş değildir. İnsan, oturduğu yerde bese alır, yirmi beşe satar. Tıkır, tıkır para kazanır... Şük- ret ki, benim gibi balıkçı değilsin. — E, balıkçılık fena mı?.. Gâvur Mehmet, bir kahkaha bastı. — Zehir gibi poyraz eserken.. Li -« mon kabuğu kadar bir teknenin için - de.. El tutmaz.. Ayak tutmaz.. Üstün- den, yağar. Altın çalkalar. Medet, Al- İbo, birdenbire Gâvur Mehmedin sözünü kesti: — Adın ne, senin?.. Dedi... Gâvur Mehmet, hiç tered- dütsüz cevap verdi: — Kara Yani, İbo, sözüne devam etti: — Kara Yani!.. Şimdi şu balıkçılık meselesini bir tarafa bırakalım da, işi- mize bakalım, — Hangi işimize?.. — Canım!.. Şimdi ne yapacağız?.. — Ne mi yapacağız?.. Biraz daha dinlenip yorgunluğumuzu çıkardıktan sonra dağılacağız. Gidip, işlerimize, güçlerimize bakacağız. — Fakat, bizim arkadaş — buradan kolay kolay dışarı çıkmaz. — Canım, korkacak ne var?.. He - rifler, izimizi kaybettiler. Alnımızda da damga yok ya.. Koca İstanbulda bi- — zi arayıp bulacak değiller ya?.. — Amma, biz o semtte oturuyoruz. Oraya gitmiye mecburuz. — Hâââ.. Bak, işte, o fena... Eğer heriflerin ellerine geçer de, karakola — bir düşerseniz, yok mu?.. Alimollah, — derinizi yüzerler... Bahusus, bherifler bizi, aradıkları katillere de benzettiler.. — İşte, biz de bunu düşünüyoruz. — E, ne yapacaksınız?.. — Ben diyorum ki; gece karanlığı çöküp te ortadan el ayak çekilinciye kadar burada kalsak, — Olur a.. Allah rahatlık versin. Güle güle oturun. — E, sen nereye?.. — İşime... Ben sizin gibi; koltuk- — çu; mirasyedi değilim ki... Eğer bu - gün çalışmazsam, çoluk çocuk aç ka- hır. — dama benziyorsun. Tek şimdilik bi « lüğünde yapılacaktır. — pa ve Adanada İşletme Müdürlükleri Şube şefliğinden alınabilir. Diye mırıldandı. rumcayı iyi söylüyorsun amma.. Ru-| — İbo ile Fernandez arasında uzun ve ma benzemiyorsun... Hem, haline ba-|hararetli bir muhavere başladı... Bu muhavere arasında bir kaç defa (Şi » ma) ismi geçti. Fernandez, tamamile heyecan içinde idi. Yirmi dakikadan fazla devam eden bu muhavere, nihayet bitmişti, tekrar Gâvur Mehmede dönerek: — Dostuml.. Söyle bakalım, sen, günde ne kazanırsın?.. — Belli olmaz ki.. İşi bilir... Her gün on, on beş kuruşu; su içinde ka- zanırım. Hattâ bazı günler, at nalı gi- bi mecidiyeye, para bile demem. — Pekâlâ.. Al, bizden de günde o- tuz kuruş... Bir iki gün bizden ayrıl - ma, — Paraları peşin isterim, amma, — Hay, hay.. istersen, bir haftalığı- nı peşin verelim. — İyi amma, ya sizin işiniz çabuk biterse.. Üst tarafı ne olacak?.. — Helâl olsun. — İyi, vallahi... Keşti benim çürük kayığı satsa mda, sizin yanınıza ya - kayığı satsam da, sizin yanınıza ya » siniz... Söyleyiniz bakalım, benim işim ne olacak?.. — Şimdilik hiç.. sadece, can yoldaşı olacaksın, — Şimdi demene bakılırsa, galiba bu işin sonrası da olacak, — Belki. — Meselâ, ne gibi?.. — Ne bileyim, ben?.. bir iş zuhur eder. — Bak arkadaş.. ben, meteliğe kur- şun atan adamım... Eğer işim, sadece Belki, başka — Nıçln? can yoldaşlığından ibaret kalacak o — Korkar. ğ lursa, günde otuz kuruş, kâfi.. Fakat — Zaptiyelerden mi?.. başka işler de zuhur ederse, ©6 zaman — Öyle ya... işine göre para alırım, — Canım, o kolay,.. — Hele şu bir haftalığı peşin verin bakalım. İbo, bir haftalık yevmiyeyi hesap etmiş; Fernandezden alarak Gâvur Mehmede tealim etmişti. Gâvur Mehmet; bu hesap görülür- ken, bir şeye dikkat etmiş.. Ve hafifçe gülümsemişti. Çünkü, Fernandezin ü- zerindeki para, hemen hemen Güvur Mehmede verilen paradan ibaretti. * Aradan, santler geçti. Üçünde de, açlık ve susuzluk baş göstermişti... Gâvur Mehmet, gidip yiyecek ve içecek almıya rıza göster « mişti. Akşam karanlığı çöktükten son« Ta, yavaş yavaş o bodrumdan çıkmış.. Biraz sonra da, koltuğunun altında ko- ca bir paketle avdet etmişti. Evvelâ bir mum yakılmıştı. Sonra da, paketler açılmıştı. Ekmek, zeytin, peynir ve pastırmanın yanında, iki şi- — Canımti.. Sen, kabadayı bir a -|şe de hâlis düz rakı vardı. (Arkası var) Devlet Demiryolları Adana İşletmesinden: İşletmemiz mıntakasında aşağıda mevki, miktar, muhammen bedel ve İ|mek.. Sen de sen, ben de ben; demek- teslim müddeti ile muvakkat teminatı yazılı üç mahalde Balast ihzar ve teslimi kapalı zarf usulile ve ayrı ayrı olmak üzere eksiltmeye konmuştur, Eksiltme 25 Eylül 936 Cuma günü saat 10 da Adanada İşletme Müdür- Şartname ve mukavelename projesi parasız olarak Ankara, Haydarpa: yol başmüfettişliklerinden Konyada İsteklilerin 2490 No, lu A. eksiltme ve ihale kanunu —mucibince ve Bu hoca kimdi?.. Buna; onu yakın-|güdecek bir çoban lâzımdır. Sürüsüz dan tanıyanlar ve hararetli vaazlarına | çoban olmaz. Çoban olmıyan sürüyü, meltun olanlar, şu cevabı veriyorlardı: | kurt kapar. ( 3 ) gelelim, kanunu e- şartnamede yazılı vesaik ve idaremiz veznelerine yatırılmış muvakkat te- minat makbuzu veya örneği şartnamelerde ilişik formülde Banka teminat mektubu ve fiat tekliflerini havi zarflarını üzerlerinde hangi mahaldeki balast için olduğu yazılmak suretile eksiltme ıxmlın bir saat evvel makbuz mukabilinde Adanada İşletme Müdürlüğüne vermiş olmaları ve mektup sahiplerinin de eksiltme saatinde hazır bulunmaları, — «976n — Mevkü K.M. Beher M.3 Müddet Mıktar Muvakkat L Muhammen bedel Teminat Sarayköy 350-359 B. 8i K 4 Ay — 5000 318.75 Hacı'carı — 307-311 B. N S 8 > 6000 431.25 120 8000 720.00 L Ce,'ian — â12 Kai oe — Bu hocaya; adile, sanile (Meh- met Hoca) derler. Fakat; (Mehmet) isminin, (Hazreti Peygamber) in is- mine müşabehetinden dolayı kendisi İbo, bu ismi kullanmıya (haya) eder, Hem bu hayasını izhar etmek; hem de (nef- sini tahkir) ederek, Cenabı Hak nez - dinde (makbuliyet ) derecesine eriş « mek bu (mübarek zat) kendisini (Kör Ali) diye yâdeder... Her sene ra- mazanı şerifte bu köşeye çekilir.. şu kırık rahlenin üzerinde, vazü nasiha- te girişir. Sözleri, müessirdir. Bir kere coştu mu, hatıra, gönle bakmaz. Al - lahtan başka, hiç bir kuvvetten kork- maz... Hattâ, dört sene evvel, mühim bir vaaz vermişti. Bu vaazı haber alan (Sultan Hamit), fena halde telâş e - derek hocayı saraya davet eylemişti. Herkes, hocanın artık tantuna gitti - ğini zannetmişti. Fakat ertesi gün ho- ca, başında sakız gibi bir sarık, sırtın- da mum gibi parıl parıl parlıyan lâci- vert çuhadan bir lâta ile gelmiş; gene bu köhne rahlesitnin başına geçmiş « ti. (1) Bu, Cenabı Hakkın mazhariye- ti değil de, nedir?.. Eğer Allahın sev- gili bir kulu olmasaydı... İşte; (Kör Ali) nin kırık rahlesi et- rafına toplanan yüzlerce kişinin, bu adam hakkındaki zihniyet ve kanaat - leri, bu merkezde idi... Cemaatin bü - yük bir kısmı, (talebei ulüm) denilen softa namzetlerinden , diğer kısmı ise, saflık ve cehaletleri yüzlerinden oku- nan basit zümreden mürekkepti. Ve -|bunların hepsi de; derin bir hayret ve meftuniyetle Kör Aliyi dinlemekte - lerdi. Bugun, şimdiye kadar görülmemiş bir belâğat kuvveti ve bir takım kea - kin jest kudreti gösteren Kör Ali, kal- binden volkan gibi kaynıyan heyeca - nını zaptedemiyerek vaazına şu suret- le devam eylemekte idi. (2) — Ey ahali!.. Beni böyle ufacık, te- fecik görüpte, Karamusal scpeti zan- netmeyin... Ben; yerine göre, ejderha kesilmesini de bilirim... On iki yaşı - ma kadar, bir adama uşaklık ettim. Sonra onun yaptığı namussuzluğu, nefsime yediremedim. Ne işledimse, iş- ledim. Ondan sonra da Rumeliye geç - tim. Eşkıyalığa sülük eyledim. Şu el - lerimle, tam doksan kişiyi - kıtır kıtır kestim. Kâinatı, tiril tiril — titrettim. Yani, sözüm şu ki, böyle gördüğünüz gibi, imaretlerin çorbasile, fodlasile bu rahlenin başına geçen bir hoca deği - lim... Hem âlimim., Hem de, feleğin çenberinden geçmiş, bir siyasiyim. Meşrutiyetin.. kanunu esasinin ne demek olduğunu, herkesten iyi bili - rim... Ey cemaati müslimin?... Meş - rutiyet, ne demektir; bilir misiniz?... Hayır, değil mi?... Vah, gafil insanlar... Öyle ise, beni dinleyin... Meşrutiyet de- tir.. Başıboş gezmek, demektir.. yani; çobansız bir hayvan sürüsü, demektir... İnsanlar, bir sürüye benzer. Onları () Bu, doğru idi. Meşrutiyetin ilâ- mnından dört sene kadar evvel, (Kör Ali) meyhaneler aleyhinde bir vaaz vermiş. Bu vaazı haber alu Abdülha- mit, Kör Aliyi saraya celbederek - bir miktar ihsan vermiş, ve her sene ra - mazanda verilmek üzere senede 12 lira sadaka verilmesini irade etmrişti, O za- mandanberi bu para, her sene munta. zaman Kör Aliye verilirdi. (2) (Kör Ali) nin ifadesi, o devrin psikolojisi itibarile çok dikkate şayan- dır. Bu ifade, bir hayal mahsulü de - gildir. Elimizde bulunan istinlak evra- kından aynen kopye edilmiştir. Tered- dül edenlere, bu vesikalar aynen güs - terilebilir. . Ş. sasi dediklerine.. Bu da, gâvur icadı- dır... Eğer bu kanunu esast tatbik e - dilmiye başlarsa, halimiz yamandır. Meb'usan meclisi açılacak.. oraya, gâ- vurlardan da âzalar alınacak.. — şeriat ortadan kalkacak., camilerin kapıları kapanacak.. nikâh, talâk kalmıyacak.. kadınların başlarından çarşafları çıka- rılacak.. edep, hâyâ, ırz, namus, iman; hapı yutacak.. Ondan sonra da var, kıyas eyle; halimiz ne olacak?.. Ey ümmeti Muhammet!.. Olmaz.. bu iş olmaz. Bu meclis, açılmaz.. bunun a- (3) Kurnaz herif; karşısındaki hal- Çılmasına cevaz — verenler, kâfirdir. Buna cevaz verenler de, Manastırli hoca ile ders vekili, ve bir de şeyhislâm Cemaleddin Efendidir. Bunların üç d, külrdir... Bünlar; perinli tartallar; kaldırmak istiyen kâfirlerle birleş » mişlerdir. Görüyorsunuz ya, korkmu: yorum. Barbar bağırıyorum... Amma siz diyeceksiniz ki; hocal.. Niçin kork- muyorsun?.. Topun mu var, tüfeğin mi var, Arkandan koca ordun mu varğ Hayır.. hiç bir şeyim yok.. sadece, şu! kamam var. (Kör Ali burada derhali büyük bir kama çıkarmış.. halkın, hays retle açılan nazarları karşısında, başis nın üstünde bir kaç defa sallamış.. son: ra, tekrar sözlerine devama başlamışı ka, tam anlıyacakları bir lisanla hitap | ©-) ediyordu. (Arkasi var) İstanbul Dördüncü İcra Memurlu- ğundan: Münirenin tasarrufunda olup Emniyet Sandığına birinci derece ipotek olan ve (1660) lira kıymet takdir olunan Ortaköyünde Por- takal sokağında eski 45 mükerrer yeni 63 numaralı hududu: Sağ tarafı Vasil Pangolos varislerinden metrük mukaddema hane elyevm arsa sol tarafı İbrahim hanesi arkası keresteci Dimitri arsası cephesi tarik ile mahdut olup evsafı aşağıda yazılan ahşap evin satılmasına karar verilmiştir. Zemin katında: Malta döşeli ve mermer musluklu taşlık bir merdiven altı bir helâ ve muhtelif renkte taş döşeli sabit dolap ve kömürlüğü olan mutbah, çifte merdivenle çıkılan asma ka- tında bir aralık, bir yük, merdiven altı ve dolaplı bir oda, birinci katında dolabı olan bir sofa ve birinde şahniş olan iki oda çatı katı olan ikinci katında: Yük ve dolaplı bir sofa bir helâ cephesindekinde balkon arkadakinde tarası olan üç odayı havidir. Mesahası umumi 134 m? olup bundan 58 m? bina zemini kalanı etrafı muhafaza duvarlı ve içinde mermer bilezikli kuyu ve meyv> ağaçlarını havi bahçedir. Binanım sağ ciheti galvaniz kaplıdır. Mez- kür evin tamamı açık arttırmaya vazedilmiştir. Arttırma peşindir. Arttırmaya iştirak edecek müşterilerin kıymeti muhammenin *» 7,5 nisbetinde pey akçesi veya milli uruw.ld- bankanın teminat — mektubunu —hâmil olmaları icap eder. il vergi, —tanzifat, tenviriye ve vakıf borçları borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 30/9/936 tarihine müsadif Çarşamba günü dairede —mahalli mahsusuna — talik edilecektir. Birinci arttırması 16/11/936 tarihine müsadif — Pazartesi günü — dairemizde — saat 14 den 16 ya kadar icra edilecek birinci arttırmada bedel kıymeti mu- hammenenin *675 ini bulduğu takdirde üste bırakılır. Aksi takdirde son arttırmanın teahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün daha temdit edilerek 1 / 12 / 938 tarihine müsadif Salı günü saat 14 ten 16 ya kadar dairede yapılacak ikinci arttırma neticesinde en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. 2004 numaralı İcra ve İflâs kanunu- nun 126 mcı maddesine tevfikan hakları tapu sicillerile sabit olmıyan ipotekli alacaklarla diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddialarımı ilân tarihinden itibaren 20 gün zarfında evrakı müsbitelerile birlikte daire- mize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicillerile dil olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Müterakim vergi, tenviriye ve tanzifiyeden ibaret olan Belediye rüsumu ve Vakı/ icaresi ile 20 senelik vakıf icaresi tavizi bedeli müzayede den tenzil olunur. Daha fazla malümat almak isteyenleri 934/2460 numaralı dosyada mevcut evrak ve mahalleu haciz ve tak diri kıymet raporunu görüp anlayacakları ilân olunur. (1509) İstanbul Defterdarlığından : : Muhammen senelik bedeli v <N ÇAKMAKÇILAR: Valide hanı birinci kapı alt kat 4, 4/1 36 sayılı bodrumlu oda...... ÇAKMAKÇILAR: Valide hanı birinci kapı alt kat 3nu- — 36 maralı dükkân...... ÇAKMAKÇILAR: Valide hanı birinci kapı alt kat 3/1 — 38 sayılı yazıhane...... Valide hanı birinci kapı alt kat 3/2 38 sayılı yazıhanc...... Yukarıda yazılı mallar 29/9/936 Salı günü saat 14 de hizalarında yazılı senelik kira bedelleri üzerinden ve kira bedelleri 4 müsavi taksitte ve her taksit peşinen tediye edilmek üzere bir sene için ayrı, ayıı kir ya verileceklerdir. İsteklilerin *6 de yedibuçuk pey akçelerini yaktı muayyeninden evvel yatırarak Defterdarlığı Milli Emlâk Müdürlüğünde müteşekkil satış komisyonuna müracaatları. (M.) (1241) gt küre ÇAKMAKÇILAR:

Bu sayıdan diğer sayfalar: