21 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

21 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ya petrol ? Köyün gözü demek olan Petrolu da ucuzlatmak Lüzım değil mi? —yYazan: Muhittin Birgen Başvekilimiz İsmet İnönü, köy iktı - sadi hayatımıza ait tetkiklerinde de - vwam ederek Manisaya kadar geldi. U- cuzlanmasını vadettiği mili hayatımı- zın köy sahasındaki tahlillerini tetkik ederken, hiç şüphe etmiyoruz ki, pet- rolün pahalılığı Başvekilimizin dik - katli gözünden kaçmış değildir. Filhakika, Türkiyede umumiyetle yakılacak ve bize hararet ve ziya kuv- veti verecek herşey pahalıdır. İstan - bul gibi büyük şehirlerde, yani büyük istihlâki ve büyük tesisatı olan yexk—r- de dahi pahalı olan elektrik, küçük şe- hirlere ve kasabalara doğru gittikçe büs bütün pahalanır veyahut, ucuz da ol- sa, daimi surette istifade edilebilir bir kuvvet vazifesini göremez. Köylere gidildiği zaman iş büsbütün değişir. Köyde yegâne ziya vasıtası - eğer çira ve odun değilse - petroldür. Fakat, petrol de o kadar pahalıdır ki bunu kullanmak için kimsede takat bu Tunmaz. Bunun için köyde beş numa- büyük bir Jüks vasıtası 0- a adı idare lâmbası olan ve ak insanların etrafları- r ilen bu Jâmba- urette kullananların dahi detleri mahduttur. * sanda kilosu altı, iyen petrol, dahil & adar 22, 24, 25 kuruk.ı Bu kzdar pahalı bir a: kullanmak için kö edakârlık ne olabili nun için, iktısadi kudreti itibarile A: dolunun en kuvvetli yerleri olan G bi Anadolu köylerinde dahi ben pet n ıunl.aza'n,'ı ıc.ıf.u—. ede - uo;_'u e karşı ödeyeceği borcun ikdarı ve nisbeti ne olmak Jâzımdır? Bunları tetkik ettiği imiz zaman görürüz para kazanabilir ki bu kadar pahalı o- lan petrolü alsın da kendisine bir aydınlık temin edebilsin. dan ve bunun gibi daha bir iki sebep- ten dolayı köylü de daimi surette borç içinde bulunur ve eski Türk köylüleri- nin eski an'anelerine sadık kalarak borç etmemekte ısrar edenlerle, kü - çüklüklerinden dolayı zaten borç ede- miyenler petrol ziyasından dahi mah- rum olarak yaşarlar. * Şehirlerde elektrik yakan biz- lerin devlete verdiğimiz vergi köyün petrole verdiği vergiye nisbetle pek az * bir nisbet tutar. Bir teneke pet: verdiği vergiyi ayda on kilovat ele trik ziyası kullanan bir şehirli bir se- nede bile vermez. Neden dolayı şehirli, Aydın vcuz tedarik etsin de aydınlık vasıtasından ga köt tifade mukabilinde bu kadar pahalı fiyatla ö r'meğe rrccbır kalsın? Bu| bir ha l Ğ Hü .ımpi bu haksızhg'. bi'xivur ve o - nun için de İstiyor ki memleketin muh telif yerlerinde elektrik santralleri te- Ti ederek bu merkezlerin etrafında - ki insanlara ucuz ve mebzul elektrik zi- yası dağıtsın. Fakat, bu tasavvurların hayata geçirilmesi zamana” mühtaçtır, Bu zamana intizaren köylerin ve köy-| — İüler gibi şehirlerde de zaruret içinde | yaşayan fakir insanların hâlâ yegâne | aydınlık vasıtası olan petrolün ucuzla- | tılması lâzımdır. * Şüphesiz ki petrolün pahalı olması- nın sebebi köyü ve âcizi aydınlıktan mahrum bırakmak değildir. Sebep, bütçeye varidat temini zaruretidir. An- cak, bu varidatı petrol! gibi. yaşamak İçin insanların birinci derecede müh - hç oldukları maddeleri bu dereceler- g d%mhalı tutmakla temin etmeği dü- ü kadar güzel, temiz, bol ve | ği ü bir | celer doğurur. Y bir is- | Yaptığı gibi, kel İbtiyarlık çağına geldi- ği halde yüzünün hatları kırışıksız kalan insanlara bakıp imrenmeyiniz | n Bu çeşit insanlar hayat- larını hiç yorgunluk çek - meden bir köşede oturup tam bir sükün içinde geçir- mişlerdir. mak nedir, sizlik ihtima Çalışmak nedir, muvaffakıyet - düşünerek üzülmek nedir, muvaffakı- yeti görerek sevinmek ne - Hâlbuki hayatı hayat ya- pan, biribirine zıt hislerin ve durumların yekdiğerini takip etmesi, insana heye - tan vermesidir, yorul - dir bilmezler, heyecan çek- ARRREPEĞİ. GE DŞ SAA n işlerdir. SÖZ ARASINDA Uyku uyuyamıyan Hastalara müjde: Tebeşir tozu yutsunlar İngilterenin meşhur — doktorların- dan Brus uykusuzluğa çare bulduğu- | nu söylemiştir. Artık çeşit çeşit ilâç- lar içilmiyecek ve banyolar yapılmıya- caktır. Profesör Brus bunun için şu çareyi | . bulmuştur: Akşam yatarken bir bardak suyun içine bir parça tebeşir tozu koyacak ve onu içeceksiniz. Doktora göre derhal uyuyormuşsunuz... Doğrusu biz bunu tecrübe etmele- rini okuyucularımıza tavsiye edemi- |yoruz. mebzul |* bun-| Amerikada ev işi yapan kadınlar toz maskesi kullanıyorlar Evlerinde iş gören ve ortalık süpü-, ren kadınların çok toz yuttuklarını na- zarı itibara alan bir Amerikalı, ev ka- gınlarının sıhhatini korumak için bir maske icat etmiştir. Bu maske Ameri- kada fevkalâde rağbet bulmuş ve âde- ta ev eşyası meyanına girmiştir. şünmek yanlış bir yoldan gitmektir. nsana takatinin üstünde duran teklif- lerde uı'unm(m duı,ıu olamıyacağı gi- bi âcizi de i Aaşan nisbetlerde İvergi vermeğe davet etmek akı i, bu işte köylünün £ aydınlıktan mah rum etmek bahasına dahi olsa, kim- se petrolü kullanamaz ve vergiyi de veremez. Petrol ucuzladığı takdirde va- ridatın düşeceğini zannetmek şöyle dur sun, ben hanı o fikirdeyim ki bu va- neti- ülâhazalardan dolayı, ar- |tık hı( şüphe etmiyoruz ki, Başvekili- mizin vadettikleri ucuzluk arasına ni- hayet petrol ucuzluğu da karışacaktır. Muhittin Birgen İSTER İNAN İSTER İNANMA' «Cumhuriyet Merkez Bankasından müessese namına mühimce bir para almıştım, İş Banka- sına götürecektim, büyük bir zarfın içine koymuştum, gazetelerle birlikte elimde tutuyordum. Fakat Yenicami kemerini geçerken zarfı düşürmüş olduğumu görmeye- yim mi? Ne hale girdiğimi tasavvur edemezsiniz, ne dü- şünce ile, ne yapmak için bilmem, fakat tersyüzü geri İSTER HERGÜN BİR FIKRA | Sokizin_cl—E—dvnrd’ın paltosu Bundan bir ay evvel Atatürke misafir gelen ve centilmen tavızla- rile yurddaşlarımızın sevgisini cel- betmiş olan İngiltere Kralı Sa Ma- jeste 8 İnci Edvardın öteden beri, nükteleri: bile nezaketini muha- faza eylediği meşhurdur. Kral Edvard, henüz Veliaht iken bir gece Londra barlarından biri - ne gitmişti. Sabaha karşı çıkarken, paltosunu vestiyerde bulamadı. Zen gin, Amerikalı bir seyyah, hâtıra ol mak üzere, paltoyu usulcacık aşırıp savuşmuştu. Prensin maiyetindeki zabıta me . murları paltoyu da, çalanı da, he - men bulup getirdiler. O zaman Prens paltosunu giydi ve salıverdiği hırsıza sadece şu ih- tarda bulundu: — Azizim! Paltomu aşırmış olma nıza itirazım yok. Yalnız, hakkalin- saf, onun yerine kendi paltonuzu olsun bırakmalıydınız ! Yafada timsahla Güreşen adam İnsanlar muhtelif meslekler seçerler ve böylelikle hayatlarını kazanmağa çalışırlar. Fakat şimdiye kadar, tim - sahlarla dövüşen hiç kimse görülme - mişti. Yafada böyle bir adam türemiş- tir. Her hangi bir timsah ile derhal g- reşmekte ve bu heyecanlı mücadele ile hayatını temin etmektedir. Resim Ya- fah adamı güreşirken göstermektedir. Ağa Hanın yıkandığı su Hintli bir Mihrace olduğu — halde ömrünü genç bir Fransız kızile Pariste geçiren Ağa Han, Hintlilerce — gayet makbul bir insandır ve onların arasın- da peygamber gibi gezer. Ağa Han banyoda yıkanır, ve yıkan- |Bir de dığı su dökülmez, şişelerle Hindistana gönderilir, mütecassıp müridlere tevzi mensup olduğun du.r rdüğüm sarı zarfı ikinci fenerin dibinde görmiyeyim mi? Paralar içinde tamam olarak duruyor - Bu hikâyeyi bize anlatan, . yakından tanıdığımız doğru sözlü bir arkadaştır. Onun için biz vak'anın doğru oldu- ğuna inanıyoruz. Fakat ey okuyucu sen : İngiliz hadınları Taç şeklinde şapka Giymeye başladı taç giyme merasimi yakında yapıla-| caktır. Daha şimdiden saltanat araba- |sının geçeceği yollar halk tarafından kiralanmış bulunmaktadır. İngiliz ka- dınları da bu münasebetle taç şeklin- |de şapkalar giymeğe başlamışlardır. İlk bakışta, gözleri alan bu şapkaların modelinin tayyare ile Amerikaya gön- derildiği de ayrıca ilâve edilmektedir. İngiliz Kralını niçin pahalıya sigorta etmişler Kral Edvardın hayatı da herkeş gi-| ( bi sigortalıdır. Kralın hayatmı — Lüid şirketi sigortalamıştır. Kralın verdiği prim yüzde ikidir. Yüzde iki prim ise 52 yaşındaki insanların verdikleri primdir. Sigorta şirketinin henüz 42 sinde olan krala bu tarifeyi tatbik et- mesinin ve kendisinden fazla para ah masının sebebi şudur: Kral tayyare meraklısıdır. Ve ka- zaya uğraması ihtimali fazladır. Garip bir dava şam yemeğini yemek üzere Londrada Sanoy otelin lokantasına girmiş, İs- marladığı nefis ve nar gibi kızarmış bifteğe çatalını batırıp, bıçağıyla kese- ceği sırada, yanındaki masada oturan iki yabancı, pipolarını çıkararak ateş- lemişler ve keyifli keyifli içmeğe baş- |lamışlar. Tütün düşmanı kaşı ile gözü ile, yüzünün hareketlerile bü işe pek de tahammülü olmadığını anlatmak is- temişse de aldıran olmayınca, yeme,; ni bıraktığı gibi otelden fırlamış güt- miş. Ertesi sabah da ilk işi mahkemeyi boylayıp, lokanta müdürü aleyhine, yemek esnasında zevkini bozduğu ve | iştihasını kapadığı esbabı mucibesile bir dava enhm Bu pis sular orada her derde deva olarak kuflanılırmış!. İNAN İSTER İNANMA! | İxıneıı Blum ailesi işlemiş, İngiliz Kralı Sekizinci Edvard'ın içi |betle nutuklar söylüyor fiyat V Birinciteşrii Sözün Kısıl Dostumun derdi E. Talu A çık ve temiz hava mel ğ dastum vardır. Ailesine ve © larına düşkündür. Onları hıtı-r—î! tmak içim, 987 kalabalığından, tozundan, çam dan, kasvetinden uzak olan Medi köyünde oturtmağa karar vermif varını yoğunu harcayarak orads $ kutu gibi bir ev yaptırmıştır. Dostum, bu seneye kadar o evde İ tadile oturdu. Arada sırada, ha! zaman müsait oldukça ben de K ne misafir gidiyor, nur topu gibi V larının bu güzel yerde, şen ve neşvünemalarına şahit oluyor! Geçenlerde, adamcağız Yüzünde, sürekli bir felâket izleri farkolunuyordu. ğ — Nasılsın? Sizin köyde ne vâfı yok? diye sordum. j — Sorma! dedi. Evi bırak Müşteri bulursam, ucuz, paha c Halbuki bizim Sudan çöllerinin çek bır..klı um_ risinde nezafet endişesile olacı meyince, Me ll_nru"h hefendiyi, Cevdi mmeri karıştırdım.. Fa Kahvemizi, koyu renk mayileri, | yatla ve tiksinerek içi n ağzımıza imambayıldı koymadık. ramıza kazara patlıcan salatası ı.'-’:: sinekler, hep birden yanağıma traşımın «sinekkaydı» olup olmadik'i nı deneyorlar. Gündüzün, Haddin ğ sa, dört ahbap bir araya gelip te P? 'î oynayın. Elinizde mütemadiyen $7 yE uYt ten floş hâsı) olur. ro, sinemâa ve eğle 1 federek, bunu sinek öldürücü m'—-*' tahsis ettik, gene de yetmedi Fayda'ya ve emsaline para y mek için otomobilimi benzin alamaz oldum... Hülâsa 34 rahatım, huzurum, iştiham kaçtle &l bir insanken, işimi gücümü b! sinek avlamaya alıştım.: Daha d? ederse çıklıracağımı! hissediyoru! | nun için senden ricam: Bana evi!? $ bir alıcı, kendim için de burala apartıman bhul!» — !.î/a_& Bütçemi Mösyö Blumuu tenkil Frangı düşüren Blum, bu mü? tenler memlekete ihanet ediyo” — Bilum ipek mağazast 87 rınızın malı miı? — Evet, Onlar fiyatları Y'*-ıı "ı. putü garaja Ç“' diy' |du. O sırada biri yerinden ll&'” y y ğ Tütün düşmanlarından biri, ak-| Yaş olup ta yüzüme krem sürdüm FU

Bu sayıdan diğer sayfalar: