21 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

21 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v araye Y Eaman — SON POSTA *' KE L SA e AA T - Zi İzmirden Röportajlar : Fuarda son gün M ğ (ap “Yunanlı ile |Holivutta sinema yıldızı On iki yıl Gnşeki sergi ile bu günkü arasında bir mukayese - Yabancı bayrak azlığı - Ebcetsiz. tarih söylenirmi ? - Parisi hatırlatan levhalar - Kaybolan bir çocuk nasıl bulunur ? evlenen olmanın tehlikeleri ae Far'ka Yıldızların hayatlîârîıi korumaya memur teşkilâtın ö ; reisi sinema sanatkârını “mallarına hırsızların, maaş- larına şantajcıların, çocuklarına haydutların göz e Irak Prensesi Sinema kumpanyaları bir film için kendisine 30,000 dolar teklif ettiler Hatırlarda olsa gerek, bir İrak Pren- sesi Atinadâ otel kapıcılığı yapan (A- nastas Harâlamhi) ile sevişmiş ve ai- lesinin muhalefetine rağmen onunla ev | lenmişti... | Şimdi büyük bir Amerikan film kum, | panyası bir tek film çevirmek üzere Harı birçok v Prensese 30,000 dolar teklif eylemşitir. ( lât ile kar ğ Kumpanyanın ve kocası — Anastasın | rından ! maada, bin rlarına rağimen Prenses kumpanya- | bir tehlikeye de ma teklifini reddeylemiştir. ruz bulunmaktadır- Ü ç lar. Sinemâ san'atkâr larının ve çocukla- rının hayatlarını ve mallarını muhafaza ile mükellef hususi r polis teşkilâtı veutlur. Bu polis Holivut, Teşrimice nir Greta Gar; Hasta!_ ö Sinemayı terkedeceği şayıa- ları gene meydana çıktı Hat eşkilâtının şefi olan Holivuttan en son ahınan ha re 'â K l“lî:":î: (::ı_ göre büyük sinema san'atkârı (Greta h: detaklini " Sir Garbo) şiddetli bir fakrüddem hasta Duka Cuala *hA lığına tutulmuştur. Meşhur yıldız bu yüzden Kali yada Sanla Barbara şehrinde bul hususi bir hastanede müstear bi altında bir hayli müddet kalmış Hastaneden çıktıktan sonra Greta Garbo pek büyük bir neşe içinde Kamil f_;ln*ııu çevirmiştir. Her zaman gayet donuk olan Gretanın bu neşesi herkesi bayrette bırakmıştır. Söylendiğine nazaran Grela pek kında sinema alemini terkedip geçi trde İsveçte satın almış olduğu Yük bahçeli bir köşkte âşüde bir ha - yat geçirecektir. y . İgörüşmeğe muvaf - fak oldum. Orta baylu kuv - vetli ve atletik bir vücüde malik, sert bakışlı, 45 - 50 larında bir adam, ©- lan Sir Blaire Char les bana aynen şum a- |ları söyledi : | Sinema |diy tun po nam şebri n Holivu- Yarım l;ıâreler Viktor Margaritin eseri Efğnnda filme çek!ı'yo' ribirinden üstün bin bir çare düşün - Z Pshur Fransız muharriri Viktor| müşlerdir. ;(_“—5""1 in (Yarım Bakireler) adında-| Sigorta kumpanyaları, yıldız ve san- rx: b“_Vlşk eseri Fransada filme çekli -| atkârları hırsızların başlışa hedefleri hekıe_du—. Eserdeki Maud rolünü meş -| olarak tanıdıklarından onları zoraki ve b'("' l'rı.n.su sinema yıldıg! l_lriarı Bel,|fahiş ücretlerle sigorta etmektedirler... âl_mmın kız kardeşi rolünü Fransız|, Hele mücevherlerini hiç sigorta et- san' aık_irl_ınndın Mâadlen Röno; Jak-| mezler... Sinema san'atkârlarının mal- n rolünü Mart Musin yapacaklardır. | larına hırsızlar; maaşlarına şantajcılar, Bl"lıek başrolü Lndre Roan'a tevdi edil-| çocuklarına haydutlar gözdikmişlerdir. Miştir, Sinema san'atkârları bütün bu şahıs- lardan birçoğu doslumdurlar. Amerikada işsiz, güçsüz kalanlar, :Şi serseriliğe dökenler; hırsızlar, dolandı- hep sinema yıldızlarına ve san - arına göz dikmişlerdir. Yıldız ve rlardan para koparmak için bi- & (Yirminci Asır - Foks) un yeni yıldızlarından şirin Ester Brodele diktikleri insan,, diye tarif ediyor *İsini bankalara tevdi eyle Holivutun büyük yıldızlarından Canet Gaynor efi olmak hasebile en meşhur İjar tarafından âdeta göz hapsine alın- ginema san'atkârları ile tanıştım. Bım- mışlardır... B San'atkârlar rahat yüzü güörmek için adreslerini, hattâ telefan numaraları - ni çok sıkı bir surette gizli tutarl, Fakat buna karşı hemen yeni bir ret başgöstermiştir. O da, sinema $ dızlarının adreslerinin tesbiti ve men hlara satışı... İnanınız... Bu adres listelerinden biri ilmıştir. rların birçoğu se - nede birkaç defa gizlice ev değiştirir- ler... Behemahal evlerinde kalmak arzu - sunda bulunan san'atkârlar, kendile ni korumak için hususi tertibat almak- tadırlar, Meselâ Marlen Ditrih, evinin pence- relerine gayet kalın demir parmaklık- lar koydurmuştur. Harold Loyd, bahçe düvarlarını faz- lasile yükseltmiştir.. Şarlonun muhafızları onu gece gün-| si de başka başka milletleri temsil et- düz adım adım takip ederler.., Mirna Loy'un evlendikten sonra yap tırmış olduğu ev üdeta kale gibi bir - şeydir. -Bu todbirler tam değildir, San'at kârların cümlesi, kendilerine husu muhafızlar seçmişlerdir. Bunların hep | si müsellâh bir surelte gezerler... Zan- netmeyiniz Ki bu yüzden, herkes ge- lişi güzel silâhlanıp durmaktadır. Bilâ- kis bu iş dahi polis tarafından çok sıkı bir sürette kontrol edilmektedir. San'atkârların muhafızları polis da- iresi tarafından seçilmektedir, San'atkârlar haydutlardan korun - mak için paralarını ve bunların idave- lerdir. Film kumpanyası san'atkârın ücre - tini döğrüdan doğruya bankaya gön- derir. Bu paradan pek az bir kısmı san- atkârin doğrudan doğruya eline geçer. Banka, san'atkârın bütün hesaplarını görür. San'atkârın parasının kısımı kül- lisi bankada kalır... San'atkâr, bunu yal nız kendi imzası ile de alamaz. Behe- mahal menecerinin imzası dahi elzem- dir. Bu sayede haydatlar içih bu parayı elde etmek imkânsızdır, z İşte görüyorsunuz ya... Sinema yıl- dızlarının hayatları öyle gınla edllecekı sey değildir... â | olduğunu söylemek yanlış mıdir? İzmil Fuanı İzmiri bir söyyah ve ticaret şehri| rih söylemek san'atı da tabiatile alılş yapmak arzusu epeyce eskidir. miş oldu. Manzümenin altında imzası On iki yıl önce Banka hanı denilen | olan (Avni Ozan) ebcetsiz tarilh söye büyük bir binada ilk «Dokuz eylül|lemenin de mümkün olduğunu isbat sergisi>» açılmıştı. etmiş: Fakal bu tarihin kusursuz düş- — * Daha sonra bu sergiyi Karantinede | tüğüne inananı bulamadım. Z San'atlar okulunda gördük. Cumhur> | yiyen dokuz yaralanıp düşer ve yet meydanının gerisindeki büyük bir | 36 kalır. Sanırım ki «bir ok attım ö - yangın sahası düzeltilerek sergi orada| nüne» denilecekti. 1 açıldığı zaman adı da (Arsıulusal do - y kuz eylül panayırı) oldu. Eski Yunan mabetlerini andıran Yus Bu sefer onu denizden daha uzak | nan paviyonu küçük bir binadır, Fa « bulduk. Moskovadaki Kültürparkın | kat hem zarif yapılmış, hem de Yu « — tetkikından sonra yapılan İzmir (Kül-|nan sanayii burada pek çeşitli olarak © türpark) ında kurulmuş. Denizden u -| teşhir ediliyor. Komşumuzun en zak olmakla beraber kıyıya amut bir sahasındaki muvaffakiyetlerini caddenin tam karşısında olduğu için | etmemek mümkün de; Buniarın | Kordondan görünü; |isinde alüminyom sanayli bilhassa gücü Buraya giden bütün yollar bir yıl| ze ça r ? önce birer taş yığını, yangın yıkıntısı | Misir. paviyonu da kendi. mimart halindeydi. Bugün parke taşlarile dö- | tarzile yeni mimarinin karı 4 I şenedek ağaçlar dikilmiş ve mükem - sından çıkan zarif bir üslüpta mel surette düzeltilmiş, mış. Cephedeki duvarların iki taralı (Panayır), (sergi) den daha güzel- eski hatırlatıyor. di. (Fuar) da her cihetçe panayırdan | En çok rağbet gören paviyon da aun - üstündür, Anlaşılan bu isimlerde y aşılan budur. Tıklım tıklım dolu ların ptığı tekâmülü anlatmak için | iÇeri ayrı bir mesele I değiştirilmiş. kumaşlar, basmalar, şallar, 5 ü g Fakat halk fuar kelimesini hiç be -| her çeşit mahsuller var. Uzun fesli Mi- nimsemiyor. (Panayır) diyor. sırlılar, ziyaretçileri nezaketle karşılı | İstanbulda ve yollarda bile: yor ve izahat veriyorlar. Henüz ixt'k. — İzmir fuarına gidiyorum. lâline kavuşan, bu aylı yıldızlı yeşil | Demiyorlar, (İzmir panayırı) na gi-| bayrağın gölgesindeki — millet zaten diyorum. |Türkler tarafından dalma sevilmiştii YPanayıt) n (fuar) dan daha türkçe | N* kim onlar da bizi çok se S | t Rusya paviyonu çok PnBin., k İ İ İ ek Burada mal teşhirinden başka prop büyük bir gandaya da mühim bir mevi B miş, Bununla beraber, evvel lere de ak ettikleri için Mısır ve Yunan paviyonları | labalık değil... B * Fuarın kapısı önünde meydan açılmış. Burada otomobiller ve bir çok'etobüsler toplanmış. Beledi- ye İzmirin her tarafına işliyen otobüs- îeri her halde fuara uğramıya mecbur etmiş ve bunun da faydası görülmüş. Muhteşem Bir kapı... Kapının üs - tünde yirmiden çok bayrak direği var. epsinde de bayraklar dalgalanıyor. | | lîjg.)ımı bunların arasında _v:ıtl::ıncı ola- | bir enerjinin bu kadar kısa bir zaman- rak yalnız Yunan, Mısır, Rüs bayrak- da bu kadar büyük bir eser bböryün — j "ı görüyoruz. insan vhn_vrcl ı.-t:ııekf—cn kendini alamı- Dileriz ki bütün bu bayrakların hep- yor. Sümerbank ve inhisarların muhte- z şem ve büyük paviyonlarından en küs | çük paviyonlara kadar hepsi de çok za- rif ve sevimlidir. İlk bakışta göze çars pan şudur ki, bizde mimari ve deko <ü rasyon büyük bir hızla #erliyor. « * Sekiz ön ay önce bu yerler birer ve toprak yığınından ibaretti. Bugün mükemmel bir park olmuş. Kuvyetli la gisi gibi olsun, , yabancı olarak, yalnız| yarmış. * 2 Kapıda şöyle bir yazı var: Antre 5| — Havuzun ortasından bilek kalınlı « kuruş. ğında bir su yedi sekiz metre yüksok- Tramvayların durak — yerlerindeki | liğe kadar fışkırıyor. Onun dört tara - (ihtiyari tevakkuf mahalli) tevhaları- | fında daha küçük - fiskıyeler de var, ni büyük bir muvaffakiyetle (İstenel ' Serpintiler rüzgârla savruldukça et - Durak) şeklinde değiştiren belediye a- | raftaki çimenler daha taze bir renk d- caba niçim burada (Antre) kelimesini | liyor ve kanapelerde otufan, ayakta ş? Her halde (İstenel) keli - | durarak seyreden halka tatlı bir seri mesi gibi öztürkçe ve çok ahenkli, se-| lik dağıtıyor. Bu havüzün ve fiski vimli bir kelime bulabilirdi. Pyelerin karşısında insan Parisin K * | kord meydanındaki çifte Imk;yulen, | Elizedeki havuzları — hatırlıyabiliyor. Kapıdan girince çakıl döşeli büyük | bir meydandayız; genç fidanlar ve ye- * <i Akşamdan sonra fuar daha kalabalık gil tarhlarla süslenmiş. Tam karşımız- | oluyor. Burası İzmirin bir randevu ye- da küçük bir küle var. Bunun cephe -| yi gibi.. Havuzun suları ve fıskiyeler sinde kristal üzerine yazılmış bir man- | vakit vakit renklerini değiştiriyor. zume göze çarpıyor. Şimdi yerden sanki altın suyu fışkıris Bu manzume bir tarihtir ve son dört | yor ve etrafa serpiliyor. Biraz sonr mısrar şöyledir: bunlar yakut tozuna benziyor, Üç Bu eser çıktı İsmet İnönü yedeminden; |/ da geçmeden maviye, kırmızıya — Tarihini söyledim dokuz üç altıyla ben.. r. Seyrine gözler doymuyo: Bir ok attım dokuza tarih düştü ku - in fuar sahası Parisin bays sursuz, | ram geceleri kadar aydınlık... İ Bu işleri başaran sayın şarbay Beh - |— Hoparlörler durmadan reklim yapı» çet Uz... | yorlar. Arap harfleri atılınca (ebcet) le ta- ( Devamı 14 Üncü sariada ) « sin ve bir G Rus be

Bu sayıdan diğer sayfalar: