1 Nisan 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

1 Nisan 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fransa siyasetinin Hataları Yazan: Muhittin Birgen 1918-4 takip eden senelerde Avrupa- nın hâkimi olan Fransa, dünyanın yar- dımı ile kazanılmış bir feriyet- ten, lüzumundan fazla mest oldu. Bo- Bapart devrinde, Rusya ve Ozmanlı hudüutlarına kadar bütün Avrupayı hâ- kimiyeti ş olduğunu henüz Avrupayı i ha, her tarafında başka ek, başka bir yamma vurarak, bolça dediğimiz şekli ile Avrupa, Fransanın elinde, is- tenildiği gibi oynatılan bir oyuncak ola caklı. Uzun zaman Fransa rahat yaşa- yacak ve bu rahatlık esi ında kendi- sine yeni kuvvetler İl k Bu giyaseti, intihabat propagandaları i- | çin bir dıvar jlân: gibi kullanar., parlak Resimli Makale: Bazıları his saklamasın: bilmezler, duydukları acı veya zevk içlerinde gizli kalmaz, az veya çok tanıdıkları herkese bütün hayatlarını anlatırlar, sözlü Fransız politikacıları, para lâzım | oldukça : — Almanya ödeyecek ! Dediler. Parçalı bohça haritanın bi- ribirines sıkıştırdığı milletler kımılda- gıkça, Fransa, gâh biraz para verdi, güh bunlardan birini diğerine vurdu, ve bu suretle parçalanmış ve biribirine düşmüş bir Avrupa içinde bir müddet borusunu istediği gibi öttürdü ve her kese kendi şarkısını söyletti. Bu siya- set, hattâ Yugoslavya Kralı gibi kur- banlar bile verdi. * Fakat, Avrupayı baştan başa Fran- sanın hâkimiyeti altında tutan bu siya- sete karşı reaksiyon gecikmedi. Alman ya bir taraftan, kendi milli hesaplarına gör siyaset yapmaya çalışan küçük ve orta çapta Avrupa milletleri başka bir ta- raftan, hepsi de harekete geldiler; kı- mıldadılar, sağa ve sola başvurdular, durymadan könuştular, nihayet, kendi- lerini Fransanın vesayeti altından küur- | farmanın yollarını buldul. Fransaya karşı isyan bayı açtı; İtalya, Fransa siyasetinin kes Bugünkü Ayrupa, artık Fransa Avru- r. Merkezi Avrupada İtal, ile Almanya, Fransanın bütün mi leri biribirine düşürme siyâsetine ki İngiltere Kralının Öpeceği Pırlantanın kıymeti İngiltere kralının taç giyme günü yaklaştıkca, bu mühim hâdiseyi gaze- teler de alâka ile tâkib etmektedirler. Fransızca Enteransijan gazetesi bu ımünmcl:oelle şu malümatı vermekte - dir»: Kral aynı günde üç taç giyecektir. | Bir tanesi İngiltere tahtının tacıdır. |- -|kincisi İmparatorluğun, üçüncüsü de şı mukabil bir siklet vücude getirmiş-|Hindistan tacıdır, lerdir. İlalya Hariciye Nazırının Bel- grat seyahatinden, Avusturya Başvekı- linin Budapeşte ve Çekosiovakya Baş- vekifinin de Viyana seyahailerinden sonra bu vaziyet daha büyük bir vü- zuh ile görülü kan milletleri olsun, gerek merkezi Avrupa milletleri olsun, artık Fransa- nn kuyrukları değildirler; artık, bu memleketlerin Hariciye Nazırları, Fran sa Hariciye Nazırlarının hususi kalem | ır. Şim|ra saraya giren kral bu D0 milyonluk Mmüdürleri olmaktan çıkmış; lüyor. Bugün , gerek Bal-| Bu taçların en küçüğü İngiltere tah- tanın tacıdır. Baştanbaşa altından ma - müldür. Dört kemerin birleştiği yerde bir salib vardır. Bu taçta dört tane pır- lanta vardır. Bunun birisinin ismi Bor ringtondür ve yalnız kendisinin kıy - meti 50 milyon İngiliz lirasıdır. imden son- An'ane mucibince mer: di onlar, daha milli bir siyaset takibi-| mücevheri eğilip öpecek ve mes'ud o- ne imkân buluyorlar! Bu vaziyet, Avrupa eri için birer kazanç olduğu nisbette Fransa Biyaseti için de bir zarar ve bir mağlü- biyettir. * Fransa bu mağlübiyete, sır? herşeyi kendi elinde tutmak ve her hâkimiyet? alfına almak H dı. -Eğer, siyasetinin umumi tinde, Fransayı, kuvv ceği bir büyüklüğe kim olmasaydı, bu siyaset b ziyete düşmezdi. Bugünkü Fransa, tık Avrupanın hâkimi bulunan devlet değildir. 1914 den evvel olduğu gibi, Rusya ile İngiltereye dayanan, fakat, Rusya 1914 deki Rusya olmadığına na- zaran da, daha ziyade İngilterenin ya- nında ve hattâ onun ayak izlerine ba- sarâk yürüyen bir Fr: yen Almustur, FHirs iyi şey de; ilhassa, letlerin artık uy ç Tit -| Manda, bu kağa, kuvvetli bir tahak. küm sevdası, / lkin ml;ıı—" on sekizinci asır Fransâ- — ÜeRevi şöhretini baltalamak hu- Wrla çok müessir bir roi aynamış- tır, 1918 le 1920 arasında Avrupada bü tün milletlerin her haklarını, es- «Ki Fransa derebeyleri gibi, kendi nef. sihde toplayan Fransa, o tarihten bu Büne kadar, kendi bir mülletin en küçük bir hakkını bile tanımış değildir. Meselâ, Sar'da on beş senelik misafereti esnasında hıç bir ta- raftar kazanamadığını pekâlâ gördüğü ve hattâ Nasyonal Sosyalizmden kaça- rak bu kıt'aya 'a etmiş olan birçok ga Kat n hayli büyükçe bit şehre Tast- gelmiş, bu şehrim haritada - yeri yok- 3 /ay evvel mevcut olmadığı anlaşılmış. .!Nihayet hükümet mensupları oraya a- |dam göndermişler ve hakikaten 16 bin hmış oldukları bir 2â- |ha olduk. İçeriye yalnız - fakirleri ali- gönül 'rızasile hiç| lacakmış. Hindistanda 16 bin kişi vergiden kaçıyor ) Hindistan — semalarında — dolaşan bir tayyareci, ormanların arasında te- müş. ÂAvdet ettikten sonra sorup so- ruşturmuş ve böyle bir şehrin daha üç kişilik bir kasabanın orada kurulmuş olduğunu görmüşler. Kasabaya rcişlik yapan Zat gelmiş, İngilizlere demiştir ki: < — Vei veremadiğimiz için bura- iara kaçtık. Ben fakirleri bir araya top- ladım. Üç ayda 16 bin kişilik bir kasa yoruz. Parası olanların buraya sokul- maları memnudur. İngiltere hükümeti bunların vazi- SÖZ AR tini mazarı dikkate almiş ve fakirler köyüne gayet az vergi tarhetmiştir. SON POSTA * E Hislerinizi saçıp dökmeyiniz Bi İnsan kulağı duymak için yaratıl- maştir, insan dimağı da kulağın ge » tirdiği malümattan istifade etmek yolunu aramakla mükelleftir. VRERGON GA FAKRA | Zamanı geçti Süleyman Nazifi bir yere yemeğe davet etmişlerdi. Evsahibi çok söyle yen bir insandı, Yemekte mütema- diyen anlatıyordu. Bir aralık Süley man Nazif söz söylemek istedi, ev sahibi derhal susturdu: — Sizi de dinlemek isteyeceğiz. Fakat biraz sonra.. Yemek yenildi. Sıra tatlıya geldi; evsahibi Süleyman Nazife döndü : — Muhterem üstad, şimdi süyliye bilirsiniz, sizi dinliyoruz. Süleyman Nazif güldü: — Boşuna söylemiş olurum. Çün- kü zamanı geçti. — Zamanı geçti, ne demek? Sizin sözlerinizi duymak - bizim için bir Şereltir. — Zamanı geçti. Çünkü ben o za- man; tabağıma biraz daha pilâki al mama müsaade eder misiniz? diye- cektim. —üi € Pariste dilencilik Yasak değilmiş! Bir Fransız gazetesinde biz bü ser- levhayı okuyunca hayret ettik. Dilen- ciliğin her yerde yasak olduğunu ve bilhassa dünyanın en büyük seyyah celbeden merkezlerinden biri olan Pa- riste bu yasağın bazi yerlerdeki gibi nazari olmayıp fi'li olduğunu da zan- nediyorduk. Âhiren Paris belediyesi bir kararla bu usulü bozmuştur. Dilen- cilik fakat bazı şartlar dairesin, Pariste serbesttir. Bu şartlar şunlardır: a) 1 — Dilenci, kalabalık -olmıyan zamanlarda vesaiti naklyie içinde di- lenecek , 2 — Bir musiki âleti çalmak ve bil- hassa akortdeon ile kemanı tercih ede cekmiş. Bu suretle halk ufak ve ihtiyari bir ücret mukabilinde musiki dinliyerek yolculuk edecekmiş. Etratınızda düşüncelerinizden isti- fade edebllecek düşman bulunabile - ,ceğin! düşününüz. Düşman önün - de plân yapan kumandana benze « mekten çekininiz.. ASINDA Hasta bakıcıların Evlenmeleri Doğru değil Son zamanlarda hâkimleri - nin nazarı dikkatini celbetmiştir. Ka - rılarındân''boşanmak isteyen erkekle - Tin ekseriyetini muhtelif hastanelerde çalışan hastabakıcıların kocaları teşkil ediyormuş. Hâkimler: «Acaba hastabakıcıların evlenmeleri doğru değil mi?» diye dü- şünmeğe başlamışlar, fakat bu düşün- celeri çobuk çözülmüş ve meselenin iç yüzü bir mahkemede anlaşılmıştır. Davacı gene bir hastabakıci ile evli bulunuyormuş, mahkemede derdini şöyle yanmış: «Karımı on beş günde bir kere göre- bildim. Bir kere göreceğim geldi. Has- taneye gittim. Müsaade etmediler, içer ti kaçtım ,yakalandım ve üstelik para cezasına da çarpıldım. Ben karıma has- ret kaldığım için kendisinden ayrılmak istiyorum, O haştalarini bana tercih ediyor. İçtimaf vazife yapıyormuş. Ben bu kadar içtimatliğe gelemem.» Mabkeme hastabakıcının haftada 2 *Nisan * 1 Sözı'.in Kisisi | Çiviye dair E. Talu D ünya yüzünde, çakılı çivim ol « madığı cihetle, şimdiye kadar >dür, soğuk ve sevimsiz Ja ehemmiyet vermemiş- bu ufacık, nesneye fTazi tim. Meğer, ne kadtr önemli, kıymetli imiş haspat.. Kendini azıcık pahalıya satacak oldu da, az kakdı yer yı len oynuyordu. Çocukluğumuzda: «Bir küçücük Ar rapçık, başındadır. tablacık!» dıiyerek istihfafkâr bir bilmece İle tezyif et mek cüretinde bulunduğumuz bu büs cür, bir parça büyüklük taslamakla kos koca devlet mekanizmasımı harekete getirdi, hükümetin müdahâalesini ve A« nadolu Ajansının da resmt tebliğ neş. 2|. yetmesini mucip oldu. Bakındı şu işel «ÂAteş olsa, cürmü ka dar yer yakar» derler a, hani? Çivi a& la böyle değil, Onun tahrip sahası ken di cürmü ile nisbet kabul etmiyecek derecede büyük öOlüyormuş ta, benini haberim yoktu, Nereden olacak? Benim çivi ile ülfetim, kışın. kocar karı, bahara karşı da öküz soğuğunda dır. O zamanlar, bol bol çivi«keser, mü bareği hatırlarım. Bunun haticinde de, bazı klişe olmuş tabirler münasebetile karşılaşırız. Meselâ,nerede bir cimri adam gön sem, çivinin farsçası olan «mıh» aklır ma gelir.. Birisindem birşey dilesem de, diler ğimin husulü gecikse, fırsat bulur, mat labımı çivilerim.. Eskiden, sıhhatim müsaitken, sabar ha kadar süren eğlentileri müteakıp, başağırlığını gidermek için «çivi çiviyi söker» darbı meselini bir iki kadeli limonlu ile tatbik mevkiine koyardım.. İşte çivi ile Ülfetim bunlardan ibaret kâlırdı; ve önüh' içindir ki mübareğin bahsini bile etmezdim. Mejer, erbabının indinde ehemmiyt ti, kıymeti, itibarı varmış!. 2 Ben de bugün onul in çiviyi, fik» rama mevzu ittihaz etlim.. n Biliyor musunuz ? | — Pariste gündüz saat on iki iken bizim Vat şehrinde saat kaçtır? Bu iki şehirden hatgisinde sabah daha erken olur? 2 — Paduali Varsalins kimdir? 3 — Türkiyede ilk rasathane hangi şehirde, ne zaman kurulmuştur? 4 — İranın bugünkü nüfusu ne ka dardır? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Bügünkü İtalyan başvekili Mi Romagne eyaletind& Predappio kere eve gelmesini şart koşmüş, hasta- kasabasınida doğröüştür. Bugün-54 yas ne müdüriyeti de buna müsaade etme-| ondadır. Başvekilliğe 1922 de gelmiş yince, boşanmaya karar veriİmiştir. Dünyanın ençok futbolcusu nerede var? Futbol, Sovyetler Birliğinde en zi- yade taammüm “etmiş olan bir spor- dur. Geçen sene Soövyetler Birliği şehir ve kasabalarında yapılan Tütbol maç- larına 800 bin kişi oyunc uolarak iş- tirak etmiştir. Bunların miktarının bu İsene bir milyona çıkacağı kuvvetle tah min olunmaktadır. 1937 futbol mevsimi çok entere- san olacağa benzemektedir. «Savyet- ler Birliği Kupası» bu sene, geçen se- nekinden 32 fazlasile, 128 takım ara> sında oynanacaktır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir kadın dilencilik yaptığı için tutularak Düşkünler evi'ne yollanmıştı. Geçenlerde oradan getirtilerek sulh ceza mahkemesinin huzuruna çıkarıldı, kadın sorgu esi nasında boyuna: «Bay hâkim bana ne ceza verirsen ver, razıyım. Yal -| nız sana yalvarırım bana bir koca bul» diyordu. İSTER İNAN İSTER İNANMA! tir. 2 — Mutsu - Hito eski Japon impa - ratorlarından biridir. 1652 de doğmuş, 1912 de ölmü: » Çin - Japon, Rus « Japon harpleri kendisi tahtta iken vu- kua gel 3 — Yer yüzünde bugün 6,5 milyon hıristiyan vardır. 4 — Amerikalıların San Fransiskolva yaptıkları büyük köprünün uzunluğu 475 metredir. gameseeeseesek kerer e ne e erenAne Jüpiter hortluyor Son zamanlarda Almanya, Avut- turya ve Yumanistanda taraftarlar bur Jan yeni bir din ortaya çıkmışlır. Bunu kuran Astrions isminde birisi ortodoksluğu bırakıp Kadim Yüunan ilâhlarına tapmak lâzımgeldiğini söyles mekte ve etrafına bir çok adamlar top” Tamaktadır. Şimdi bunlar Jüpiter'e dua ediyor- |larmış. Ortodoks kilisesi bu vaziyetten hiç memnun olmadığı için Astrions ile te- vabiini, dint bir mahkeme huzuruna çikarmağı düşünüyormuş.

Bu sayıdan diğer sayfalar: