26 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı Meraklı ve Faydn!îı Bir günde bir kilo bal yapan arılar Bir günde bir kilo balı acaba kaç arı yapabilir? Bunun hesabını yapmışlar ve pa neticeye var- mışlardır. Her arı 6 yahut sekiz defa kovandan çiçekle- re; çiçeklerden ko- vana dönmek şar- tile bir günde 80000 arı ancak bir kilo bal yapabilirler, * Su getirdi su götürdü Bundan ,yiryii dört sene evvel Ohyo vadisini su basmıştı. Halk dağlara, çik- miş, suyün — çekil- mesini — beklemiş- lerdi. Su çekildik- ten sonra kendi &- razisine inen bir çiftçi arazisinin or- tasında dört odalı bir ev- bulmuştu. Odaların bazısında bir takım eşya da vardı. Çiftçi bunu her tarafa söylediği halde evin sahibi çıkmamıştı. O da evi yeniden tamir ettirip yaşıyordu. ine girmiş, orada Bu yıl ayni yeri gene su bastı, herkes dağlara çıktı. Sular çekildikten — sonra evine dönen çiftçi evi yerinde bulamadı. Yirmi dört yıl evvel suyun getirdiği evi | gene su alıp götürmüştü * Japonyada ipekten kösele Monoloğ Sakın benim boyuma bosuma bakıp Karamürse! sepeti yın.. Ben bugü- ne bugün belki bir şey değilim amma ev- velce Afrikada kaplan avına gitmiş. Kap- lan avlamıştım. Ne o benim elime bir si-| 1öh bile alamıyacağımı zannediyorsunuz.. Evet, bu doğru işte.. Ben silâhtan korka- rım. Bir tüfek değil bir mantar tabancası yanı buşımda patlasa yerimden belki ön metre., Yok atmıyayım, atlamakta da o kadar mahir değilim, haydi diyeyim beş yim iki met. e yükseğe metre, Haydi biraz daha ine re daha daha doğrusu bir me atlarım. Nemelâzım yalan söyliyeyim de yala- Doğru dağru dos- nım meydana çıksın. yapıyorlar Japonyada ipek çok fazladır. Japonlar Himdi bütün bayraklarını ipekten yap- Maya karar ver. mişlerdir. ' İpek kullanmak için yer arayan Japonlar nihayet ayakkabı altlarını (da ipekten yapma- min usülünü bul- muşlardır. Japonların yaptıkları bu tarz Ayakkablar çok sağlam olmakta imiş ve bu ayakkabıları giyenler, hiç gürültü çı- karmadan yürürlermiş. doğru.. İşte böyle, Şimdi diyeceksiniz ki: — Tüfekten korkarsın da nasıl kaplan avlarsın? Ben de işte onu anlat Afrikaya gittim. gözü kapkara, dili Kıpkırmızı bir uşak buldum.. Adı neydi bakayım?.. Rarahü.. Rarahüye sordum: — Sen kaplan gördün mü? cağım ya! Ben Orada kendime Dedi. Ben görmemiştim. Gene sordum: — Kediden büyük müdür? — Bon kedi bilmez.. Anlaşamamıştık. O kediyi bilmiyordu. Ben de kaplanı.. Amma herçebâdabad KAPLAN yüzü | —i7 DGi Y ) yöla çıktık. Gene sordum: — Kaplan ot yermi? — Yemez! —EBt! — Yer, seni yer, beni yer! O;bu sözü söylerken tüylerim diken diken olmuştu amma kendimi tuttum.. Yürüdük, yürüdük: — Burada kaplan çok. Kaplanlı yere gelmiştik. Etrafıma bak- ©m. Birçok ağaçlar vardı. İki ağaç yan- yana çıkmışt. Ağacın birini şöyle bir it- | k kini de tecrübe ettim, o da üm. Yay gi rild.. Bıraktım gene ye-| sine geldi. Öt öyle. — Şimdi Rarahü, dedim, iş kolaylaştı: Kaplanı avlarız. Ağacın her ikisine birer ip bağladım. Ağacın bir'ri Rarahü çekti, ötekini ben. İki ağaç yere yatınış bir vaziyete geldi. ler, İki ağacın tam gerisine de bir tane kuzu koydum, Amma şimdi gene sora- caksınız. — Kuzu mu, nereden buldun? Benim kauçuktan bir oyuncak kuzum vardı. Eşyamın arasında onu da götür. müştüm. Balon gibi şişiriliyor. Kocaman kuzu oluyordu. Nefesi bırakılınca yassı- laşıyor, ufalıyordu. İki ağacın arasına koyduğem kuzu işte o kuzu idi, Rarahü bir tarafta, ben bir tarafta| bekledik.. Ne kadar zaman geçti bilmi- yorum. Eğer rakamı şaşırmayıp kalbimin kaç defa küt küt çarptığını tastamam Ssa- AVI HİKÂYESİ beklediğimi dakikası dakikasına söyler- dim. Her ne ise Rarahü hafifçe: — Kaplan geliyor! Siz kaplar gi üz mü? Ben gördüm. Kedi.kadar değil. Kediden meğer çok çok pek çok büyükmüş. Amma nasıl ge- Jiyordü bir bilseniz bani belki at bile o kadâr hızli koğamaz. Kuzuyu — görmüş, Bözüne kestiri i. Tam iki ağacın üze- rinden atlayıp kuzuyu yakalayacağı za- man -Rarahü de ben de ağaçları bırakı- verdik. Kaplan neye uğradığını anlama- dan iki ağacın arasında sıkıştı kaldı. Hem ü Rarahü ile ben koştuk. Dört ayağını sıkı sıkı bağladık. Artık kaplan kurıldanamaz bir hale gelmişti. Uzun bir sırık bulduk. Kaplanı bağlı a- yaklarından sırığa geçirdik ve aldık, bu- Taya getirdik. Bizim evin bahçesine bı- raktık. Amma kaplan yavaş yavaş bana alışmıştı. Elimden yiyecek yiyor. Su Içi- yordu. O kadar alışmıştı ki sokağa bile benimle beraber çıkıyor, köpek gibi ar- kamdan koşuyordu. — Şimdi bu kaplan nerede? Diye mi soruyorsunuz.. Nerede olacak zim evde. İnanmiyor Musunuz? Ola- lir.. İnanmazsınız.. Esasen bunu bana da bir başkası anlatmış olsaydı ben de inanmazdım. — İnanmıyacağın şeye bizi inandırmı- ya mı çalışıyorsun? Diyorsunuz.. Yok canım ben Iİnanma- dım, amma gördüm. Bütün bunların ol- duğunu gördüm: — Afrikada mı? Hayır, hayır ben bu bacaklarımla Af rikaya gitmedim. Dün gece fazla yemek yemiştim. Yatmıştım. Bizim tekir kedi de benim odamda idi, Kediye baka baka Uyumuşum.. Uyuduktan sonra bu size anlattıklarımın hepsini rüyamda gördüm. ** yabilseydim. Şimdi size ne kadar zaman Resimli Hikâye YAMYAM Bir gün üç uçakçı bir arada bir uçağa binmişler, yamyamların bulunduğu bir köyün üzerinden uçuyorlardı. Köyü biraz eçer geçmez uçağın motöründe ufak bir bozukluk oldu. Motörü havada iken ta- mir etmek imkânsızdı. Çarnaçar yere in- Bu bir <8» harfi değil mi? İlk bakışta öyle amma; Dikkat edin sadece bir. «S> harfi değil., Beş parçaya ayrıl- miş bir. fotoğrafın parçaları, — yanyanar yapıştırılarak — «S> harfi meydana çık- Şimdi siz bu resmi diler. Uçağın yere indiğini gören ikiltinde mızraklar olan yamıyamlarla başa | kesin. Beş parçayı yamyam sevindiler. Koştular. Onlar ko- şuncaya kadar da motör tamir edilmişti. Uçakçılardan ikisi uçağa binmişt ler. Ü- çüncüsü binmek üzere iken yamyamlar onu yakalayıverdiler. Uçaktakiler — elle- çıkamıyacak'arını anlayınca — havalandı- tar. Yamyamlar yakaladıkları uçakçıyı bir kazana koydular. Kazanın altına çalı çırpı attılar. Hemen çalı çırpıyı tutuştu- ı. cak, adağuı pişireceklerdi. Uçaktakiler arkadaşlarını kurtarmak | gı bıraktı. Ve arkadaşını kazanla bera-|defa ayni yere döndüler. Yamyamlar ağ- için bir çare düşünüp buldular. Bir tane- «i kendisni bir iple uçaktan aşağı salrver- di. İpin ucunda bir değnek vardı. Tam arkadaşlarının olduğu yerden geçerken değneğe ayaklarını takıp kendini başaşa- ayırın, onları yeni- den o tarzda yerleşti. rin ki küçük, sizin kadar küçük.. Sevim. H, sizin kadar sevim: N.. Bir sinema artis. tinin Tesmi olsun! E. iğer bunu yapar, bize gönderirseniz bir ki. giye bir kol saati, di ğer yüz kişiye ayrı ayrı çok güzel hedi« yeler vereceğiz. Bu hediyeler ara- ber havaya kaldırdı. Uçağa kadar yük-|zı açık yukarı bakıyorlardı. Kazanı bi-| sında Son Posta'nın seldiler. Uçağa vardıkları zaman hepsi | raktılar. Kazan uçakçıyı pişirmek istiyen | küçük okuyucuları 1- sevinç içinde idiler. Yamyamlarıt ları dı_ngııı kadar çıkmıştı. bir|ve yamyam, yamyazsı oldu. m-| yamyamlardan birinin kafasına müştü |çin ısmarladığı ve İyaptırdığı — üzerleri Son Posta yazılı güzel birçok oşya da vardır. ı Oyunlar, eğlenc !erı Kibrit oyunları Aşağıda anlatacağımız oyunların hepsi kibritle oynanacaktır. * Arkadaşlarınıza beş tane kibrit verirs siniz; Bu beş kibritle «l0: misiniz? dersiniz. Uğraşırlar. Belki yaza- bilirler Fakat zamamak — ihtimelleri daha çoktur. Siz hemı j Bir kibriti dikleme koyarsınız, < Üen gdört kibritle de onun sağına bir muru©bâa yaparsınız. — Okuyun, dersiniz, 10 değil mi? kikaten on rakarm olmuştur. kâamını yazabilim İkinci bir kibrit oyunu Bu oyun daha başka türlüdür. Üç kib- riti fosforlu tarafları yukarı gelmek üze- re bir sehpa tarzında ayakta durdurur« sunuz. Düz bir masa üzerinde tecrübe e- derseniz muvaffak olacaksınız. Kibritleri böyle durdurunca; elinize bir kibrit daha alır: — Ben bu tek kibritle bu kibritlerin üçünü bu şekli bozmadan kaldırırım. Dersiniz, Arkadaşlarınız bunu tecrübe edemez- ler; çünkü ellerindeki kibritle ötekilere dokunsalar hepsi birden düşecektir. Siz: — İşte böyle kalkar! leki kibriti kibrit kutusu- na sürer yakarsınız ve yanık kibriti fos- forlu tarafları birbirine bitişik duran üç igkibrite yaklaştırırsınız. Onlar derhal alev alırlar. Biraz yanınca üfleyip söndürür- sünüz. Bu tarzda başları yarı yanmış üç kibrit birbirine yapışmış olurlar. Siz de elinizdeki sönmüş kibriti o üç kibritin altına sokarsınız. Üç kibrit birbirine ya- pışmış olduğundan şekli bozulmadan kal- kar, 4 İşte, dersiniz, oldu. nnn Geçen lıllıııeı:oınlııi:ı kazananlar Geçen bilmecemizde kazananların isimleri pazartesi günkü — sayımızda gçıkacaktır, Bir kol saati veriyoruz

Bu sayıdan diğer sayfalar: