31 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi tetkikler Donanmada topçuluk M d e n Fransız donanmasına yaptıkla: 24 Haziran 1340 da İngilizleri sırasında Fransız gemisi Kristol'un pr sesler yükseldi. Çünkü Fransızlar üç top ko rı baskın ovasından gök gürültüsünü andıran tarihte ilk defa olarak bu gemiye ymuşlardı Yazan: Turan Can 1340 senesiydi. İn> — Tasında (yüz sene harbi) başlıyalı üç sene olmuştu. Bu tam Manasile bir taç ve taht gavgasıydı. Çün- kü Kapet hanedanın- dan (Güzel Filip) in * kadın tarafından - torunu olan İngilte « Te kralı üçüncü Ed- Vard, Fransa tahtına varis olduğunu iddia şti. Halbuki Fran kız çocukların amıyacakla « Tiha dair bir kanun Bu itibarla Ed- Ardor krallık hakkı ta amıştı. Fransada p dö Valya kral giltere kralı da Fran- malikânesinden — do- Fransa — kralının tâbileri a - bulunuyor ve üsülen tâ - mini yapıyordu. Edvard önce bu aplı, fakat daha sonra Fransaya ya komşu memleketlerden bazı büyük şahsiyetlerin teşvikile yeminini inkâr etti. İşte yüz sene harbi 1337 de bu inkâr hâdisesi üzerine patlak verdi. O sırada Fransanım kuvvetli bir-do * hanması vardı. İngilizleri bir kaç mağ - lübiyete uğratmış; hattâ İngiltere kıyı larına hücum için hazırlanıyordu. İki yüzden fazla Frafısız gemisi, hazi- Tan 1340 da, Holandanın küçük bir limazı olan Eklüzde yatıyordu. Fransız amirale bunun tehlikeli oldu. Bunu anlattılar: — Burada kalırsanız hava İngilizlere Müsaid olduğu için kurtulamazsınız. Dediler, Fakat amiral şu cevabı verdi: — Buradan gitmek istiyen utansın! Filhakika 24 haziranda İngilizler müt- biş bir baskın yaptılar. Kristof adındaki Pransız gemis: Vasından birdenbire gök gürült Gıran sesler yükseldi. Dumanlar ve Dar- layıp sönen alevler bir an dehşet Uyan: Gırdı. Bir gemide bu sesler ve bu ŞİMS ler ilk defa olarâk görülüyordu. - Çünkü bulunuyordu. İ sadaki layı rasında Güyen n pro- Fransızlar ilk defa olarak bu gemiye ÜS| top koymuşlar ve ateş etmişle! Bu deniz harblerinde bir inkılâbi * Tan ilk adımıydı. Fakat bu ilk adım Fransızlara hiçbir andırmadı. İngilizler onları fenı y—ılı.:ıl;ınuşîaıdı_ Yüz altmış altı gemi U gemilerdeki yirmi bine yakın asker :_ıı Mahvoldu.. yahud esir düştü Fransız ali de ölüm derecesinde yaralanmış- da İngilizleri büyük zararlara Vi R - zî,hA nokta da denizcilerin bit ine ç ( ——— 1 | yük olürdü ve let milletler de gemilerine top koymağa r. Toplar terakki ettikce harb gitgide daha uzaktan Ş'lelmsğivb a rın menzilleri o kadar uzadı ki bu- uktan henüz görünmiyen bir gemi hedef olabiliyor. İbaşladıla g ğ KEZ bile topların güllelerine * nünde gene İngilizlerle Pransızlar arasın deniz harbin- de toplar biraz dâaha geniş zanıldı. On tarihine ka nikyasta kul dan evvel duğu kadar da en müh cak © tarihten sonra bazı vak sösniâ olmak üzere (rampa usulü) tâmâ- mile bırakıl ; deniz harbleri v İosu baline gelmiştir. rda topların mun! | tazam taraflarına allar veya top delik açmak da henüz keşfedilmemişti. Bunun #çin toplar yalnız ön tarafa, yani gemile- rin proyalarına konurdu. Burada topia: pek âz mikdarda sağa sola dirise etme kabildi. Bunun için düşmana mütever- cih olabilmek üzere geminin provasını O tarafa çevirmek lâzım gelirdi zaturet, düşmana dâima börda nizamı üzerin hücum etmekten ibaret herb usulünü tat- bik u. | harb gemilerinin üç toptan ortadaki h Hbrelik yani 14-15 kilo gülleler a- ve a yerin2 cam arı abıldığı önlerine konu ığında taştan yuvarlak tardı. Diğer İki top küçüktü gülleler 2-3 kiloluktu, Gü ve kutu içinde demir parç da çok olurdu. Daha sonra gemilerin bordi gal ve top delikleri açılm ü böylelikle yarlara da toplar kondu. Bit- tabi ba hal yalsız provadan hücum za- çuretmi da ortadan kaldırdi;. gemilerin ak bordalarını düş eri usulü umumi j ve on sekizinci larına maz- ğa başlandı. iskele veya San Hark tH. Hattâ on ye milerin topla dan sonra İngilizler ve diğer deriz- Vö ü — V'p__- ——— Y * CÖNÜL İSLERİN Kilit altında Saklanan genç kız Lüleburgazlı okuyucularımdan biT Bencin yolladığı mektup bana hayret Verccek bir hikâye öğretti, bu zat ayda irk beş Hra kazanan bir gençtir. Bir Eenç kızla sevişiyor. Kızı babusından İstiyor. Baba, kızını bir başka adama Vereceği için bu genci başından savü> Yor. Kız gizlice haber gönderiyor Ve *eğer beni senden başkasına vermek istorlerse varmam sana kaçarım» di * Yor. Anası, babası bunu haber alıyı lar. Kızı bir odaya kilitliyorlar. Bu arada genç erkek ye'sinden Ça - hşamaz bir hale geliyor, işinden çıkı- Yor, Şimdi bana: — Biz ne yapalım? Diye soruyor. asırda odaya kililenebilen — bir herhalde çok uysal huylu ol anın insan Üzerin- Bu aç kız malıdır. Baba ve an de hudutsuz hakları itant etmek borçtur. derecesi “olduğunu düşünmelivir. bitirmiş her genç kiz ebevey- lmak muhtardır. ut - sekizini ! ninin da müzaadesini seçmekte Je evlenirse | şartile kocasını kendi Sevgiliniz sizin lacağına kanidir. 7 ğ Size gelir ve derhal resmi muamele- yi yaptırır, evlenirsiniz. Kilit meselesine gelince; hiç bir ba- ba kızını kilitlemek hakkını haiz d(: - ğildir. Bu kilit icabında zabıta marife- de açılabilir. tile de açı TEYZE kları | SUN FUSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Bir hakikat ve bir efsane Evimin penceresinden sokağı seyredi- yordum. Biri kız, öteki erkek iki küçük çocuk karşıki evin bahçesinde öyun Oy- nuyorlardı. — Acaba ne oyunu oynuyorlar? diye baktım. Ufak bahçe sandalyelerine otur- müşlardı. Ortalarında bir sandalye daha vardı. Ortalarındaki sandalyenin üzeri taşlarla, teneke kutu kapaklarile dolüy- dü. Erkek ço — Buyurun! Dedi, kız — Siz bi Dedi. daly | rasından içi bi çocuk: n üzerindeki eşya â- murta kabuklarını al- 'Yanlarında yru vardı. Erkeklerle ka- ki kadın g “Ben bir tımarhane kaçkınıyım !,, Artık iş tımarhaneye girmeğe kalmıştı! Röportajı yapan: i ardı ehlerini boşal rular da onları seyrediyor- * bahçesinde bü mış. Çocuğu bu du ezmiş. Çocuk büyül niz ahlâklı bir deli ye geç biyeli, namuslu, kanlı olmu: dama sormuş ı kadar ahlâklı bir de- hçeme yaptırdığım Jedim, ve çocuğum İsmet Hulüsi geeeeeaeeeeee n eee d aa Bence a na cenceRRAREELEREEESEREARaA gara toplar konuldu. Bunlar Türk zejliğinde (üç amba: iye meşhur- ve (110) top taşıyanları vardı. * | Eski Türk donanmasında topların mev- kilerinin tayininde bazı başkalıklar var- dı. | Avrupalıların (galer) dedikleri ve şim- diki harb kruvazörlerine muadil olan ge- ek denizcileri (kadirga) &- dur | | Kadirgaların baş taraflarına üç top ka- tadaki top büyüktü. O zam kları (40) ği olmazdı. Ortadaki bi ni baş omuzluklarına konul uzun- 3 (4-12) kiloluk gülle aval) diye meşhur hağa on karış ol Bun namlulu topların bir cinsiydi ) derlerdi ler atardı. ylan uzun K 1 verilen koca i. Bunlarda ekser Sekiz taneş tarafa, c B K n daha büyüktü atarlardı. Diğer altı topun ına konurdu ya, ra Üstüne yerleştirilir- ki dört. topun ak ve ikisi de kisi omur luklarına konurdi! Bordaya kanan toplar daha küç Bunların yerleri kürek aralarında v malar noktalardı. Venedik kadirgalarında ise baş tarafa valnız bir ağır top konurdu. Çapları kü- İçük olan iki veya dört tane hafif topla- rın bulundukları yerler, bordalarda kü- İveklerin aralarıydı. Bazılarınm kıçların- |da da başlarında olduğu gibi birer tane ağır top bulunduğu görülmüştür, Bununla beraber ancak üç beş yüz metreye taş gülleler atabilen, iki gemi vaklaşırken ancak bir iki defa ateş ede- hilen bu topların zaferdeki rolleri ikinci üzerindeki muayyen ve müsavi caladıktan sonra, kılıç, pala, balta, topuz gibi silâhlarla boğazboğaza yapılan harb- 'erin ehemmiyeti an yedinci asrın son- Yarına kadar devam etti. ömüz- |. derecedeydi. Rampa ederek düşmanı kan- | Nastl delirecektim? Bir müessesenin cü Polise kendimi deli diye yakalatacak ve maksadıma muvaffak olmıya çalışacaktım. Fakat arkadaşlarım beni bu fikrimden caydırmıya çalışıyorlardı Faruk Küçük (Tercüme ve Iktibas hakkı mahfuzdur) mlarını ma indirmeli, yoksa sokaklarda | garib garib hareketler mi yapmalı idim? | Okumağa başladı. Ök açılıyor, bir m yüz tuba bakıyordu. | “Mektubu bitirdikten sonra yeni büş- |tan bir daha okudu. Tekrar bir daha o- kudu. Sonra yüzüme baktı. Dayanama- dım: — Aman Melik, dedim. Ne yazıyor? — Şimdi onu bırak da söyle baka- lım, Ne yaptın doktora? — Hiç.. canım sen şu mektubu ter- üme etsene! Melik okudu: «Çok eski ve muhterem dostum Me- lük; «Gönderdiğin hastayı kemali dik- katle muayene ettim. Kendisi Nevras- İteni melankoliye mübtelâdır. Bu, ileri- de, hem kendisi, hem de etrafındakiler için tehlikeli olabilir. Nitekim bunun bir misalini, bana karşı da gösterdi. Verönal almış. Kendisine bir de reçete İverdim. Üç dört gün kullansın. Bu |müddet zarfında siz muamelesini ikmal lettirerek kendisini bir. tımarhaneye |yatırınız. Bu, hem sizin, hem kendisi - nin, hem de etrafındakilerinin menfa- ati iktizasındandır. Hürmetlerim..» Dr. Cezairliyan. Yani daktar, benim, deli, hem de icab jukça gözleri e, bir mek- turac yoksa Evet, i kadar hasta erinde tecrübe sına nasıl imkân de bir, delilik bir dokt olurdu? O, i bulmuş O halde bende bir noksanlık vard Tamamile deli değilsem bile, mut! nimde bir ârıza mevcuddu. Ben deli almuştum... Ben deli Deli... Zir deli! kaklarım terliyordu. Başıma bir ağrı çökmüştü. Garib bir hissin tesiri altında bulu idim... Melik soruyordu: — Söylesene Faruk ne y maka bertaraf, sende gali bir şeyler var? Ne bileyim ben? İşte meşhur mü- tehassıs dediğiniz, hastadan bu kadar anlıyor. Yoo.. bak, Dr. Cezairliyana lâf söyleme.. gayet kıymetli bir doktor- dur o.. mutlaka gende bir şey bulmuş olacak. Doğrusu şaşırmış kalmıştım. Aklıma Voltaire'in Zadig adındaki piyesinden v Bu yapan Jbir Bahne geldi. Romanın kahramanı Zadig'in sol gözünde bir çiban çıkar, Tedavi için Mısır'dan meşhur Hennes'i getirirler. Uzun uzun neden sonra âlim doktor, çib: gözde çıktığı için iyi olamıyacağını söyler, Fakat doktorun (d beş gün sonra çıbi leşir. Bunun üzerine doktor ilmi bir kitab yazarak nazari bir gözün iyi olmaması lâzimgeldiğini is- bat eder. Bu şekilde mektuba inanmak lâzımgelirse, Doktor Cezairliyanın 1d. diasına göre ben şimdi, mükemmel bir |deli idim. Öğleden sonra Meserrette rastladı- ğim Fuada reçete ile Meliğe yazılan mektubun tercümesini uzatara — Al, dedim Fuad mektubu okudü. O & gibi beni başlan aşağıya süzdü. Sanra: — Şüphelerimde haklı imişim gali- , Sende mutfaka bir çey var. lik bulmasa, doktor böy- le şeyler yazar mı? an kaybol 'e i seni? anlat uayene © Muayenenin - tafsi sonra ilâve ettim: Doktor Cez a oynadığım o- | tımarhâ miyacağım. Çil- e resmen ti- marhaneye sevkedileceğim, — Faruk vazgeç vu sevda ını ktan ) sahiden çıldırması lüzimdi Ben de yalandan çıldıracak 'ar ediyorum, bu » bir defa sahiden n şler- ı çıl- — Nasıl basbaya — Allah Allah. ben de onu yapa bir deli ne rağ hım. Kendim se yakalatacağım ve boy marhaneyi, olie ı Üle — Polise kendini nasıl yakalatacak- sın? Amma da ahret suali soruyorsun ha! Polise kendimi deli zannettirerek yakalataca Ne yapacaksın? - Ne bileyim ben? Meselâ Taksim meydanında anadan doği oyunaca ğum, bir müessesenin c çerçeve- sini indin m. Yahud ktan ge- çen güzel bir bayanın boynuna sarıla- ına ım. — Sana bir şey söyliyeyim mi? Bu kafa ile hareket edersen, tımarhane yerine hâpishâneyi boylarsın.. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: