13 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

13 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

te görün, O da ağaca takılı kalmıştı. Müreğke_n lekesile resim rekkep damlatılmış, gon- t katlanmıştır. Kalemle bir âve edilince resimdeki oku- a çıkm Düdük kimde oyunu Arkadaşlarınızdan birini yere ya tırırsınız. ünü, başı da içerde kal » mak şartile bir bat le. örtersi niz. Ona göstermeden battaniyeye; u cu yarım metre uzunluğunda bir si cimle bağlı bir düdüğü iğneyle fliştirir- Düdüğü biriniz öttürürsünüz, sonrâ battaniyeyi kaldırırsınız: Düdük kimde? diye sorarsınız. O düdüğü içinizden birinde zanneder ve bulamaz. Sandalyada bekletme oyunu Arkadaşlarınızdan birini bir san - yaya çıkarırsınız. — Şimdi oyun başlıyor, dersiniz, sen orada duracaksın, Siz arkadaşmızla başka bir başlarsınız. O sorar: Ne olar ! — Oyün öyle, dersiniz, dur, sonunu göreceksin, O durur. Ve nihayet: — Sıkıldım, ineceğim! ; Der, o zaman söylersiniz: P — Asıl oyun seni o sandalyanın üze- rinde bekletmekti. Müselleslerle yapılmış resim d oyuna sen orada Bu insan'resmi müselleslerle yapılmış- tır. Bu tarzda hendese şekillerile resimler "yapmayı siz de tecrübe ediniz. YENİ BİLMECEMİZ Resimde gördüğü. nüz küçük yaramaz bahçeye çıkar çıkmaz tavşanların — kafosini açmış, tavşanlı çırmış. Şimdi - onları arıyor, fakat tavşane lar saklanmı iye şık bir kemer, bir kişiye bir cularımız — için yaptırdı; Ü zerleri çay fincanı, yüz «Son — Posta> SON POSTA Malayarda balıkçılar balıkları oklarla avlarlar. aa Bu iri taş şeklinde gördüğünüz kayık- lara Bağdadda tesadüf edilir. Bu şekil kayıklar 2000 senedenberi vardır. ovon Çekirgeler kokuyu nereden alırlar ? Çekirgeleri bilirsiniz, başlarının ön ta- rafında küçük boynuzlar vardır. Çekir- gelerin koku alma uzuvları bu boynuz- larıdır, Küçük okuyucularımız İstanbul Erkek Lisesınde 814 Vedad Özmen SONBAHAR Gitgide kararıyor, Göklerin gülmez yüzü, Yapraklar sararıyor, Kucaklıyor kış, güzü. var Gözleri bulut dolu, Hava yaslı ağlıyor. Kapandı yazın yolu, Soğuk yüzü dağlıyor. BARANE Yerler wslak, gök kara, Tarlada çiftçi day. Saçıyor topraklara Avuç avuç buğdayı, Eksiğini gören saltık, Dört gözle kışı bekler. Ötmiyor kuşlar artık, Soldu güzel çiçekler. araB Harcanmaz boşa zaman, Önde büyük bir yol var. Yürüyelim durmadan, Çalışalım çocuklar. Vehbi Cem Aşkun Hok Hokkabaz — Hey benim pehlivanım.. Çırağı — Gene ne var ustacağızım? Hokkabaz — Yahu neredesin? Gözlerim yolda kaldı Çıfağı — Ben gidip getireyim. Hokkabaz — Neyi getireceksin? Çırağı — Yolda kalan gözlerini. Hokkabaz — Öyle değil pelilivanım. Çırağı — Ben de farkındayım.. İkindi yaklaştı. Hokkabaz — Ne de lâf anlamaz şey- mişstin sen, öğleden, ikindiden bahset- Miyorum, Demek istediğim yani gözlerim yolda kaldı Çırağı — İşte ben de onları gelirece- ğim ya, Hokkabaz — Sen çok cahilmişsin, Gözk lerim yolda kaldı demek seni özledim dermnektir. . Çırağı — Öyle mi ben ne bileyim. Hokkabaz — İnsan doğru dürüst söy- leyip anlamasını bilmelidir. Çirağı — Ben de yavaş yavaş öğrene- ceğim. Hokkabaz — Balık kavağa çıktığı xa- man değil mi? Çırağı — Balık kavağa ne vakit çıka- cak usta. Hokkabaz — Hiçbir zaman, Çırağı — Anlaşıldı, ben de insan gibi lâf söyleyip söz anlamayı hiçbir zaman öğrenemiyeceğim. Öyle ama hiçbir man kaç gün sonraya gelir. Hokkabaz — Ne lâf anlamaz insansın, ben de boşuna çene çalıyorum. Çırağı — Sakın hem ayıbdır, hem de polis yakalar, Hokkabaz — Polis mi yakalar? Kimi yakalar? Niçin yakalar? Neden yakalar? Nasıl yakalar? Çırağı — Çiz.. çizgiyi Hokkabaz — Ne çizgisini? Çırağı — Lâfa yekün çizgisini! Hokkabaz — Yakalar da ne yapar? Ya- kalamasına sebeb nedir? Sanki ne olmuş ki? Çırağı — Sus canım, sus ki söyliyeyim. Hokkabaz — Yakalıyacağını nereden bildin? Sana kim söyledi? Ortada bir me- sele mi var, meselenin aslı nedir? Ne ol- muş? Çırağı — Sus! Hokkabaz — Sustum. Çırağı — Çok şükür.. Hani çene çalıyo- Tum, dedin. Biliyorsun çalmak bir cü- rümdür, Çalana hırsız derler, hırsızı da polis yakalar. Hokkabaz — Gene anlamamışsın, Çene Za- çalmak diye konuşmaya derler. Çırağı — Canım sen de ama karışık ediyorsun.. Hokkabaz — Peki bun âf etmem.. Şimdi sonra kâ bir oy Çırağı — Ne oyunu oyniyacağız? Hokkabaz — (Bir hokka çıkârır) F nu gördün mü? Çırağı — Gördüm Hokkabaz — Bu ne bu? Çırağı — Su bardağı! Hokkabaz — Su ba: adla, sanla hokkabazın hokk Çırağı — Anladım. Bi sanla hokkabazın hokkası isim. Kısaca olmaz mı? Hokkabaz — Olur. Şu süpürg Çırağı — Aldım hi ak? Hokkabaz Hokkaya balır, yazı ys Çırağı — Ben beceremem. Bu iş us işi! Hokkabaz T Çırağı — Evi Hokkabaz — Öyleyse ver hokkayı, Çırağı — Al! Hokkabaz — Hah Çırağı — Onu Hokkabaz — Süpürgeyi aldım. Küğr hazırladım. Bir de baktım ki hokkaya girmiyor. Çırağı — E sonra? Hokkabaz — Bu İ Çırağı — Ne oldu. Hokkabaz — Daha ne olacak, süpürel a da uzi hokkabazın hokkası dest Şimdi pel ial ta işi mi? er şu süpürgeyi süpür len vazgeçtim. rendin! Gemide bir aslanla bir da_pa var kalmış yoalcular artık sıkılmaya başlam ışlardı. Vapurun içinde öteye; beriye laşıyorlar.. birbirlerile denizden, derede n, tepeden konuşuyorlardı. Bir aralık yolcu kadınlardan ikisi sa lonların birinde bir slanla, bit danayı rasladılar. Avazları çıktığı kadar bağır dılar. Korku bir anda bütün gemiyi sardı. Kaçışanlar, can korkusundan ne yapa cağını şaşıranlar, öteye beriye atılanlar vardı. Vapurun kaptanına haber v rildi. Kaptan vapura ne aslan, ne de da na almıştı. Yolculardan bir cambazhane sahibinin sandık içinde gizli olarak gemiye bu hayvanları almış ölduğunu tah min etti. Tayfalara emir verdi: — Tabancalarınızı alınız, ve o aslanla danayı vurunuz. ar ellerinde tabancalarla aslanla dananın yürüdüler. Hem yürüyor öldü bir ma: İş anlaşılmıştı. Bu İki ç hem de korkuyorla k güçtü. Fakat gemideki yolcuların Salonun kapısını açtılar ve birdenbire şa şırdılar, B atlarını korumak da elzemdi. iri kara, öteki beyaz iki çocul ya oturmuşlar, masada bırakılmış dondurmay cuk, aslan ve dana | Bunlarla gemide kendilerini eğlendirecek bir oy ur. icad etmişlerdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: