21 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 İkinciteşrin “Ben bir tımarhane kaçkınıyım !, -Den bir tımarhane kaçkınıyım *» Nihayet Adli Tıb'da Polisler üstümü dikkatle aradılar, bir kaç anahtardan ka bir şey çıkmadı. Bunların ne anahtarı olduğunu sordular. Cevab verdim : “ Madridin anahtarı .. Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) Muharrir Adli Tıb müessesesinin ömünde -- 4BİIIL'Ahi Pangaltıdan mevcudlu geldi- için Taksim merkezi de üstümü a- amıştı. Genç polisin ikazı üzerine lavin gözlerini açtı: — Sahi, dedi, Üstünü aramadık. Gel Salım evlâdım. Üstünde bir şey var 4 bakayım., — Yok paşacığım. Bende öyle şeyler he Bezer? a >— Gel. üsüldendir. Arıyacağız. SA tümü, başımı, ceblerimi hattâ kol- h.k rım; aradılar, bıçağa, çakıya Mzer bir şey bulamadılar. Yalnız pan li M ceblerimden iki kocaman ve bir Üçük anahtar çıktı. Muavin sordu: — Bunlar ne? — Anahtar. — Ne anahtarı? — Madridin anahtarı. — Anlamadım.. — Canim, anlamıyacak ne var? Ben neral Franko değil miyim? Şu bü- Yüğü Madridin, $U ortancası Valansi- Yanın, şu küçük de Barselonun. — Haydi oğlum, haydi Farukcuğum, Bene saçmalamıya başladın. Siz de me- T efendi, alın şunu götürün. ( Sokağa çıktık, Hava öyle güzel ki, n bu temiz, ılık havayı doya doya k istiyor. Yür, Harbiyeye kadar yayan geldik. O- n bir tramvaya atladık. Genç me- T beni bir an bile gözünün önürden| girince yavaş yavaş ağırlaşır, yaklaş-, lan bir piton yıla - AYırmak istemiyor. '€rak ediyorum. Bizim vak'a acaba Eietelere aksetti mi? Aksettiyse acaba Yazıyorlar? Merak ediyorum. Ah bir Zete müvezzii geçse de gazete alsam. 'aksim durak yerinde bir müvezziden Son Posta aldım. Okumağa başla- e Birinci sayfada kocaman bir ser- ha: Bir deli bir pastahaneyi altüst etti Dün bir deli Pangaltıdaki Haylayf hanesini altüst etmiştir. Tahkika- kişa A Hataran saat 14,5 raddelerinde boylu birisi elinde bir gazete vl- r_*:y""h gayri tabil vaziyette ::ı;: € girmiş., muhtelif masaları Ahhhın sonra garsondan dondurmalı hahve istemiştir. Gelen kahvenin yarı- içlikten sonra birdenbire hiç tanı- Badığı avukat Kadri isminde birisine :.:"" ederek yazmakta olduğu isti- Yi Parça parça etmiştir. İsminin Fa- Kak olduğu anlaşılan hasta derhal mer- keze göl lmüştür. Yazının altında avukat Kadrinin kol- 'a Barulmuş bir vaziyette yırtık kâ- Gları tutarken alınmış resmi.. yn'f"*'_"vay bir türlü yürümek bilmi- tin İçimde, ilk randevuya giden 18 lıi'ı"'ldı delikanlıların ateşi ve sabırsız- N'i;, Var. Ne olacak, ne olacak acaba? ayet Gülhane parkının önünde liş dvzman iniyoruz. Yanımdaki po- Yar yzabita doktorunun yerini bilmi- * Vilâyetin arka kapısındaki nokta- 'N Soruyoruz, ; Müteferrika hinasında.. p Bu:kl_h“'it"rye binasının karşısındaki Füz, g_“n içine giriyoruz. Sağa sapıyo- Odaya / Sede çıkiyoruz ve alt katta bir labal, iriyoruz. İçerisi mahşer gibi ka: ik. Oda bekcilerle tıklım tıklım.. Yaşamak arzusu geli-| y — Bu bekciler burada ne yapıyorlar? — Muayeneye gelmişler.. Polis evrakı orta boylu bir adama u- zatıyor: — Bana değil, içeriye götür, Daha karanlık bir odaya geçi; Bu defa evraki esmer bir adam âlıyor. Okuyor ve bana dünü; — Faruk sen mi — Hayır efend — Peki sen ki — Ben general — Ne? Kim? — Kim olacak, general Franko de- |dik ya. İspanyadan geldim. Malüm a Madridin zaptı yaklaştı. | Bu martavalları tatlı tatlı aı:ı!au.-lr:enW doktör ve odadaki diğer memurlar kâ- tıla katıla gülüyorlardı. Doktor: — Anlaşıldı, anlaşıldı, dedi, dur ten seni şimdi Barselona göndereyim. Adamakıl l galiba: — Yürü bakalım, general hazretle. | oSi Frankoyum. ri. Polisin ihtarı' beni kendirne getirdi. Bordum:; — Nereye? — Nereye olacak, Tıbbı Adliye.. Dışarıya çıktık. Adli Tıbba doğru yürümeğe başladık. Dehşetli hicab i- çindeyim. Âdeta ayaklarım gitmiyor. Adli Tıb bana doğru bir dev gibi geli- or. Bilmem istasyonda hiç yolcu bekle- |diniz mi? Mübarek lokomotif makastan' tıkca büyür. Bir an gelir ki onu karşi-| İnızda dev gibi dikilmiş- bulursunuz. Gayri ihtiyari size bir - haşiyet gelir,l İtitrersiniz. İşte'Tıhbı Adlt binasi da tıb- kı bir lokomotif gibi bana doğru ilerli- İyor, ilenliyor, tlerledi. Geldi, ağzını açmış, beni yutmağa hazır bir dev gibi karşıma dikildi. * Kapıdan içeri girdik, Burnuma serin, küf kokan bir manast, ; Karşımızda bir divan, sağ ve sol ta- yaflara uzanmış iki koridor. Merdiven başında camdan bir kapıcı, kulübesi.. altında bahçe kapısı, Polis kapıcıya- sordu; — Nereye götüreceğiz'bunu? — Şu taraftaki son oda. Sol tarafa gittik. Odadan içeri girdik. |Orta boylu bir adam evrakı aldı. Göz | gezdirdi: — Doktora götürün, dedi. — Nerede doktör? — Yukarıda.. Merdivenlerden yukarı çıktık. Demir; bir kapıdan girdik. Kapı dibinde bir masada oturan lâciverd elbiseli, esmer yüzlü, uzun saçlı birisi biz daha bir şey söylemeden: — Bekle, bekle, acele yok.. doktor| bey yemek yiyor.. edeyim.. siz sonra ne isterseniz yapın., — Olmaz diyorum. Amma da sert ha! yarattım tavırlı bu adam polise bö)._'le muamele yaptıktan sonra zavallı biz- lere ne yapmaz. (Arkası var) thhıwıkıııı-mııııırfıııw borcudur. eee eee “rici muhitten - 19 | ğer ortalıkte nor - — İyi ama kardeşim ben bunu teslim | zerine SON POSTA W z aPi Bunları biliyor mıydınız? Et insanın boyunu büyütür mü? Arjantin halkı nın, Avrupalıla - ra nisbetle hi iriyarı — oldukları Bgöze çarpmakta - dır. Bazı âlimler, bunu, Arjantinde pek çok et istihlâk edilmesine atfe - diyorlar. Sayın doktorları- mızın fikri nedir acaba? * Güneşin yaşı Bugünkü nâza - riyatı ilmiyeye Bgö- re güneşimiz B0 milyar seneliktir. Maamafih, EJ"'—'“' in, daha 1500 mü!- ş: gene kâinata ışık — verebileceği tahmin olunuyoz. * Yabani arılara karşı bir tedbir Yabani — arılar bala dadandıkları takdirde biçare ehli arıların kökü- nü kuruturlar, Çünkü bal namı - na bir şey bıtak - mazlar. Fakat bu- nun farkına varı - da bal peteklerine bir mikdar kinin eştirilirse, bu belâdan ilelebed kur- tulmak mümkün olur, * Yılana meydan okuyan yegâne mahlük Dünyada — yıla- nın zehirine mu - kavemet' edebileri , iki hayvân var - AT ” diti atü ve kirpi. “——e — Fakat genç Tatu yaşlanmadıkça yı- lana kafa tutamaz. Kirpi ise her zaman yılanı alt eder ve zehirinden korkmar. * a (D ) ,//J YS Sayfa 7 Bir hanedan ailesini ölüme atan tayyare kazasının acıklı hikâyesi Enkaz altındaki cesetler doğmuş bir bebek Kazada kurban giden 26 yaşında Gran d Östend'dan 5 kilometre ötede bulunan Steehede bir fabrika bacası, bir tayyare kazasının yegâne bir âmili olarak bütün İbir hanedan ailesini feci bir surette ölü- İme attı. Londrada bulunan akrabalarının düğününe acele yetişmek' için hususi bir tayyare ile yola çıkan ve İngiliz hanedan ailesi ile de sıhriyeti bulunan bir Al » man hanedan ailesi hususi bir tayyare ile Londraya bir an evvel ulaşmak isti - | yorlardı. Belçika tayyarecilerinin üstadlarından Lambotte'in idare ettiği düğün tayyaresi |müthiş bir sisle karşılaşınca, selâmeti ka- raye inmekte bulmuştu. Bunun iç.8 alçalmıya karar veren pi'ot birden ne olduğunu anlamadı. Makinesi sert bir şeye çarpmıştı. Ve anide bir ka- nai ile motör gövdesinden ayrılıvermiş- ti. Teyyare, cehennemi bir gürültü ile yere düşmüş ve hemen bir alev sütunu Hararet derecesi 49 olan yılan yürsetmeğe - başlamıştı. - Kazayı - gören Yumurtaları ü- zerine oturmuş Ö- "'_ T manın harareti, ha- derece fazladır. E- köylüler, ameleler kaza yerine koşuştu- lar. Fakat kazgın aleşin karşısında kol - larını kavuşturmaktan başka bir şey; yı pamadılar. Hikâyeyi, bir de, kazanın ricik şahidinin ağzından dinliyelim: «Kaza günü saat 230 sularında güneş vardı. Derken şehre deniz tarafından ge- ma! hararet (30) İse yumurtaları üzerin: |len müdhiş bir sis kapladı: Öyle kı ara - * bde yatan yılanınki 30-4.19—49 derecedir. |dan daha 15 dakika geçmemişti ki 3 met- re ilerimizi görmek imkânı kalmamıştı. 'Tayyarenin havada iki devir yaptığını Meme'eri sırtında olan hayvan | duydum. Bir müddet uzaklaştıktan sonra Ragonden denilen küçük hayvanın se- | tekrar ses geldi. Yalnız gürültü işitiyor, kiz meme Parti ocak Kongreler.nde ileri Sürülen miütalea Rşadiye caddesinin liman — idaresi tarafından tasarrufu hakkındaki mü - racaata belediye red cevabı vermiştir. Reşadiye caddesi nisanda asfalta tah - vil edilecektir. C. H. P. Ocak koöngrelerinde halkın yol yapılması temennileri arasında. bu asfalt işi de münakaşa edilmektedir. Belediye asfaltı parke kaldırım üzerine Göktürmektedir. Ocak köngrelerinde asfultlanan caddelerdeki parkelerin sö- külerek yerine Arnavud kaldırımı. ya- pılması, aslaltın Arnavud kaldırımı ü- dökülmesi, parkelerin de asfalt- lanması mutasavver olmiyan ikinci 've üçüncü derecedeki caâde ve sokaklara döşenmesi teklif edilmektedir. Moa - mafih bu mütaleanın fennen kabili tat- bik olup olmadığı tedkik ve münakaşa edilmiş değildir. Yalnız bir parke be - lediyeye vasati 14 kuruşa mal olduğu- na göre eğer teklif kabili tatbik ise be- lediye bir tarafdan asfalt yaparken di- yık olduğu alâkayı göstermek bir vatan || ser tarafdan da parkesiz sokakları hiç masrafsız parke ile döşeyebilecektir, vardır, sekizi de sırtındadır. | tayyareyi görmüyordum. Kendi kendime, muhakkak, tuğla fabrikalarının üstünde yükselen bacaya sçarpacak dedim, deme- dim, müthiş bir gürültü koptu. Tayya - renir. sol kanadı bacaya çarpmış, yarısı- nı koparıp etmişti. Kazaya uğriyan tay- W 1 arasında vaktinden evvel cesedi de bulundu ük Hesse'in karısı ve çocuğu yarenin yere düştüğünü ve hemen yatı rarva başladığını gördüm. Bir iki infi'âli oldu. Yolculardan hiç birinden tek bir xıes bile çıkmadı. Yanan tayyareye yak « laşmak istedim, imkân bulamadım. Lâ » züm gelen yerlere telefon ettim. Onlar da bir şey yapamadılar. Pilotun bacayı gör- düğünü sanıyorum. Zira sağa doğru kıve rıilmak istediğini ve muvaffak olamadı - © aşikârdır. Aşağı yukarı 120 bin #metre uçuş yapmış ve Sabeno a arının en mahir pilotlarından biri olan pilot, Brük- selden Kâlktiktan Sonra, Östend hava meydanı ile üç defa telsizle konuşmuşta | Sön seferinde, Nicüpont'a kadar gelmiş- Kken, geri dönmek niyetinde — olduğunu söylemiş ve vaziyetinin bildirilmesini is- temişti. Kendisine telsizle icab eden — talimat veriimiş, nereye ineceği bildirilmiş, la » ket zavallı daha bunu tatbika imkân ve vakit bulamadan kazaya uğramıştı. Kazada kurban gidenler şunlardır: 68 yaşında Grandüşes Hesse Elönore, 31 yaşında Grandük Hesse Güörge, 26 yaşında Grandükün kafisi, Yunan krâl: Jorjun yakın akrabasi ve Kent dü- gesihin kuzini Cecilie, çocukları, 6 ya - 'ıırdıı Prens Lodviç, & yaşında Prens A. Jexanderdir, | Ayrıca çocukların dadısı, dükün ya « veri, meşhur bir Alman pilot, tayyare « nin pilotu, makinisti ve telsizel de bu ka- zada ölmüşlerdir. İşin en acıklı tarafı, grandükle karı - sı, «seyahat edemez» diye en küçük 9 - Bullarını köşklerinde bırakmış olmala « rıdır. , Enkaz altındaki cesedler arasında vak tinder evvel doğmuş bir de bebek ce « İşedi de bulunmuştur. —— ——— .. avkusuz bli gece takip eder. Het şey Tena görünür. İnsan huysuzlanın, kederlenir ve'hiç bir yevden memnun olmaz. Me: muvaflakiyelin İlk şark dan dinlenmiş bir vücut ve dinlenmiş sinirlerdir. Epet sinirli iseniz, Bromural -knoli- komprimeleri sizi kurtarır. Müsekkindir ve uykuyu temin eder ve hiç bit zararı yoktur, dünye 1zmız * e x © bütün Kamprimeyi havı p gerar ecizmelerde reçene Be sarlılır Knoli A-O, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshaten #|Rhin a

Bu sayıdan diğer sayfalar: