24 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

24 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 İkinciteşrin o —. İstanbulda gö ——— —a mülü SON POSTA milyarlar etrafındaki gizli harb j Madmazel Magda başını yaralı bir geyik gibi kaldırıp hayretle yüzüme baktı. Fakat bu iri mavi gözlerde bir hiddet yerine, garib bir şefekatin yanıb söndüğünü gördüm Mösyö ABraham evin zaton pek harab ve eski olduğunu söyliyerek yıkıntının kendi kendine vukua geldiğinde ısrar ediyordu. Bunun Üzerine meselenin hükümete ih- bar meselesi tekrar müna olmağa başiadı. Profesör kanalda hafri- yat yapılması icab ederse mutlaka hükü- metten müsaade almak istiyordu. Fakat Abraham büna asla lüzum olmadığını, başımıza birçok mi Mt çıkarılacağını söylüyerek profesörü bu fikrinden vaz- geçirmeğe uğraştı. Ben de, kim bilir bel- ki kendi payıma düşen endişelerden do- layı, Mösyö Abraham'ın fikrini tasdik edi- yordem. Fakat itiraf ederim ki, profesörle Mösyö Abrahamın o geceki münakaşalarına ben sureta karışmakta idim. Hakikatte, bü- tün aklım Magda ile bir saniye yalnız kalabilmekte idi. İşte bu sıradadır ki profesör, Mösyö Ab- tTahama koleksiyonlarından bazı vesika- lar göstermek üzere öbür odaya gittiler. lik defa Mağda ile yalnız kalmak fırsa- tını buluyordum. Zihnimi şiddetle yak- makta olan merakımı teskin edecek ilk sualleri, bilmem neden, Magdaya tora- bilirim gibi içimde garib bir emniyet var- dı. Nitekim yalnız kalır kalmaz, bazı sü- aller sormak üzere hemen Magdanın yü- züne baktım. Fakat, güzel Magdanın bi- lâkis benimle görüşmekten şiddetle çe- kiniyormuş gibi gözlerini önüne eğdiğini gördüm. Bir an tereddüd geçirdim, fakat sonra ne olursa olsun, diye o anda geli- veren bir cür'etle; — Madmazel Magda! dedim. Başını alı bir geyik gibi kaldırıp hayretle yüzüme baktı. Fakat bu iri ma- vi gözlerde bir hiddet yerine, bilâkis ga- rib bir şefkatin yanıp söndüğünü gör- | düm. O vakit birdenbire büyük bir cesa- ret duydüm: — Madmazel Magda! dedim. Sizinle | hususf görüşmek istiyorum. Magda birdenbire fevkalâde heyel yüzüme baktı, Sonra elim bir şey yormuş gibi: — Sakın! dedi. — Ben parmağınızdaki bu yüzüğün işaretlerini pek başka bir yerde de gör- düm, Madmazci Magda. Magda tasdik makamında gözlerini yumdu, helecanla: — Biliyorum! dedi. Fakat sakın bunu öğren kalkmayınız.. — * Bu, bu kadar korkulacak bir l ç şey mi? — Evet. Madmazel Magda, beni bu kadar| korkak olacak derecede alçak zannetme- yiniz.. Magda ağlıyacak gibi muztarib bir hal- deydi. Yalvaran bir sesle: — Oh, rica ederim, başka bir zaman Bgörüşürüz. Şimdi susunuz, dedi. — Niçin, burada bir şeyden mi korku- yorsunuz? — Hayır.. — O halde, niçin beni susturmak veya korkutmak istiyorsunuz? — Korkutmuyorum, fakat sizin pek Baf ve temiz yürekli bir zat olduğunuzu gördüm. Tehlike içinde olmanızı iştemi- yorum.. — Tehlike mi? — Bvet.. — Garib şey.. Halbuki ne kadar bü- yük bir tehlike olursa olsun sizinle hu- Üiyyen azmettim? $ Abraham konuşa- Tak geliyorlardı. Magda muhavereyi kes- İ , dedi. Gayet kısa bir müddet düşündü. Sonra: — Evime gelirsiniz.. dedi. — Adresinizi Tütfedin., — Parmakkapı 14 numaralı Mman, 2 nci kat. Bu adresi, zaten tarih muallimliği mes- leğimde pek kuvvetlendirmiş — olduğum hafızama o anda nakşettim! Sonra gayet manalı bir tma ile: — Madmazel Magda bu akşamdan ev- vel gelmek istiyorum, dedim. Sehhar kadın ilk defa bir şimşek gibi Büldü: — Yarın akşam, — Kâaçta? — Dokuzda apartı- Madmazel Maçda elim bir şey söylüyormuş gibi: — Sakın!.. dedi. “ Son Fosta ,, nın sergüzeşt romanı —'2— — Mersi.. Profesörle Mösyö Abraham tekrar ya- nımıza gelmişlerdi ve esrarengiz Magda gene, hiçbir şey olmamış gibi, o esrarlı kederi ve sükütu içine gömülmüştü. Ben- se, ansızın, kendimden hiç ummadığım bir cür'etle muvaffak olduğum böyle bir mülâkatı elde ettiğim için son derece he- yecandaydım. O kadar ki heyecanımı zaptedemiyeceğimi gördüm. Ertesi gün, Kariyedeki eve gene beraber gitmek ü- rden müsaade alıp hemen 0- telden çıktım. * CİNAYETLERİ DAHA O VAKİT DAHİLİYE NEZARETİNE NİÇİN İHBAR EDEMEDİM? Profesörün Perapalastaki dairesindeki hususi ziyafetin ertesi günü beni müthiş sürprizlerin beklediğini nasıl aklımdan geçirebilirdim? Profesörle Kariyedeki evin kanalının esrarını daha dikkatle tedkik etmek için öğleden sonra saat birde buluşmağa ka- rar vermiştim. Ben heyecan ve merak içinde pro- fesörü gene büyük bir sabırsızlıkla beni bekler bir halde bulacağımı zannederek Perapalasa gittiğim zaman akıl ve haya- limden geçmiyecek bir vaziyet karşisın- dâ kaldım. Zira, otelden, bana profesörün öğleden evvelki Bağdad trenile alelâcele Suriyeye hareket ettiğini ve bana hususf bir mektub bıraktığını “haber — verdiler. Hayretimden dona kalmıştım. Bizans ha- zinelerinin izi üzerine düşmüş olmanın sevincinden titriyen profesör Ulştayn birdenbire kararını — değiştirip alelâcele | Suriyeye hareket etsin, buna imkân mı var? Profesörün bana bıraktığı mektubu ©- rada hemen yırtıp okudum: «Sevgili muallim! «Sana bu mektubu ayak üstünde a- lelâcele yazabiliyorum. Burada bir sa- niye daha durmama imkân yoktur, Si- zi memleketinizi seven bir dostum ola- rak tanırım. İstanbulda kana susamış define hırsızları yardır. Bir saniye vaktim olmadığı için dahiliye nezare- tine hitaben ancak yolda yuzabilece- ğim izahat mektubunu eşyama nezaret etmek üzere yanıma aldığım otel gar- sonile zatıâlinize göndereceğim. Hu- susi olarak dı_hili" nezaretine verme- nizi bilhassa rica ederim. Adiyö'e Sapsarı kesilmiştim. Hemen mektubu cebime koydum. (Arkası var) Çektiği ıstırabla - rın mes'ulü kendisidir NEVROZİiN kaşelerini teecrübe eltmiş — olsaydı ona cehennem hayaltı yaşatan bu muanald büş ağrısından eser kalmıyacaktı, NEVROZİN Bütün ıslırabları dindirir, baş ve diş ağrılarile üşütmekten müte. vellid ağrı, sızı ve sancılara karşı müessirdir. NEVROZİN Mideyi bozmaz, kalbi ve böbrek'eri yormaz. İcabında günde3 haşe alınabilir. İsim ve Markaya Dikkat. Taklitlerinden sakınınız. FT SS YG G SDT TT UTT Baş, diş, nezle, grip, romatizma nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. - İcal bında günde üç kaşa alınabilir. Taklitlerinden sakınınız ve her yerde ısrarla Gripin isteyiniz. Şehir Meclisinin devre sonu toplantısı (Baştarafı 1 inol sayfada) le edecek, okşayıp, sevecek. Kat'iyyen el kaldırmıyacak. Canını sıkacak, neş'esini kaçıracak, arzusunu kesecek hareketler- de bulunmıyacak, üşütmiyecek, terlet - miyecek. Akşamları, onü sığırtmaçtan — korücü teslim' alacak. Korucu da sığırtmaç gibi, ona azami ihtimam ile mükelleftir.. Onu vaktinde, ve rahal bir yâtağa yatıracak, gıdalarını baytarın tesbit edeceği saat - Jerde verecek. Böyle davranmıyan koruücu ve sığırt - maç, işinden çıkarılacak, bu vazifelerini iyi becerenlere de mükâfat verilecek.> Dün, bu devrenin son içtimamı yapan | Şehir Meclisine girdiğim zaman, Feridun Manyas, elindeki yeşil kablı defterden yukarıya yazdığım sözleri okuyordu. Yanına eturduğum meslekdaşa: — Kimden bahsolunuyor? dedim. Köy- lerimizi ziyaret edecek seyyahlardan mı? O güldü: — Ne münasebet? Ve ilâve ettiği cümleyle beni şaşkına çevirdi: — Köylere tevzi edilen damızlık bo - —- Olamaz! dedikten sonra, noktai na * zarlarını müdafaa etti. Necib Serdengeçtinin, bu işi de bitim mek için kullandığı terviçkâr lisana rağı men, makamdan gelen bu talimatname kabul edilemedi! * Şehir Meclisine, bu devrede gelen mü< çin dördüncüsü de, zabıtai J ağı işile, ve afişaj talimatnamesile birlikte, o da gelecek şu« |bata bırakıldı ve böylece evuslat, kaldı | gene £ ! Üç saat süren celsea ler yapan meclisi gayretsizlikle — ithara etmek, ilk bakışta insafsızlık gibi görüe Fakat toplantı. zabıtlarını doldüran münakaşalar tedkik edilirse derhal gö-< rülür ki, sadece vakit israfına sebeb öl « muş bir çok sözler s#öylenmiştir. Bu dört mühim meselenin dört ay das ha encümende kalmasından âzalar mes'u) dürler. Fakat artık olan olmuştur. Ve artık, «Boşuna söylenmiş sözler» i tenkid eta Balardan! Ben, bir çok bedbaht insanlar namına, köylerde, iki lâlalı, 48 metresli ve yirmi dalkavuklu birer şehzade saltanatı süre- cek olan bu bahtiyar boğaların talihleri- ne imrenirken, Kartal âzası Şeref uyağa kalktı ve: — Benim, dedi, bir noktaya itirazım var... 50 haneli köüylerde, boğalara bu ta- MHmatnamedeki biçimde bakılabilir. Fa - kat, faraza benim kazamın, 15 haneli bir köyü var ki, orada bulunanlar, kendi gi- dalarını bulmaktan, kendi hizmetlerine yetişmekten bile âcizdirler. Onlar koca boğayı nasıl, neyle beslerler? Hem boğa- lara, hem de onlara yazık olur. Çünkü boğalar açlıktan ölürler, sığırtmaçlar, korucular, öğretmenler, muhtarlar da, boğa yözünden işlerinden, güçlerinden kovulurlar! Bu itibarla, bence, 15 haneli köylere boğa verilmesin! Bu cihetin köylere damızlık dığnınl.u'ı tarafından düşünüleceği — söylenilince Kartal vekili, koskoca bir boğanın şerrin- | den kurtardığı biçare müvekkilleri namı- na geniş bir soluk aldı! Dünkü toplantıda evvelâ şu kararlar verildi: 1 — Gazino ve kahvehanelerde bölme ile ayrılmış berber bulundurulmıyacak! 2 — Bebek - İstinye yolu, asfalt olarak yapılacak! * Meclis tarafından tasdik edilen bu ikinci kararın mazbatasında şu cümle vardı: «— Bu yolun inşa masrafının kısmı a- zamı, 937 mali yılı bütçesinde vukua ge- lecek tasarrufattan çıkacaktır!» Bu cümle okunur okunmaz, Kartal & - zası, derbal kartal kesildi: — Bu tasarruf, nereden yapılacak? Ya- pılması kararlaşmış bulunan Kartal Maltepe, ve Kartal - Yakacık yolları için ayrılan tahsisattan değil mi? Kartal öâzası aldığı cevabla, endişe - sinin tahakkuk ettiğini görünce, isyanla gürledi: teklif âdilâne değildir. Çünkü Kartal - Yakacık ve Maltepe - Kartal yollarının tesviyei türabiyeleri yapılmış bulunuyor. Hattâ taşlar bile kırılmış, toz haline sokulmuştur. Şimdi, başlanılmış bulunan bu çok elzem yolu, İstinye - Be- bek yoluna kurban etmek, o havalinin can damarını kurutmak demektir! Bu müdafaa, Bay Şerefi emeline kavuş- turamadı. Çünkü, reisin reye koyduğu mazbata kabul edildi. Fakat band öyle geliyor ki, reis Necib Serdengeçti, mazbatayı tasdik maksa - dile kaldırılan elleri biraz daha dikkatle saysaydı, Kartal âzasını meyus eden ek- seriyeti bulamıyacaktı! * Geçen toplantıda, «marga manası anlaşılamamıştı. Di da da, afişaj kelimesinin manası meçh kaldı. Okunan afişaj maddesinde: e— Müesseseler, binalarında yapacak- ları ilânlar için, belediyeden müsaade &- Tacaklar! deniliyordu. Buna ilk itiramı yükselten, maruf tüc- carımız havlucu Receb oldu. İsmail Şev- ket de, tıpkı havlucu Receb gibi: talimatnamesinin — bir |lardanberi eski İstanbul su şi! |met okutan Halkapınar mü [gibı mek te, boşuna söz söylemektir! Naci Sadullah İzmir belediyesi de Su ve elektrik Şirketlerini alıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Elektrik ve tramvay şirketile Nafia Vekâleti arasında yapılan mukavelena- me elli seneliktir. Henüz ©on bir senesi geçmiştir. Şirket, bütün tesisatı iki mil « yon liraya tamamlamıştır. 933 senesine kadar senevt 900,000 lira varidat yapan Güzelyalı tramvayları, bu tarihten sonra otobüs rekabeti yüzünden ziyan etmeğe başlamış ve iddiaya göre varidatı 500,000 liraya kadar düşmüştür. Şirket bu yüz « den, mukavele mucibince yapmağa mec- bur olduğu bazı şehir hatlarını yapama - mıştır. Gene bu yüzden elektrik kilovat ücretleri de tenzil edilememiştir. Su şirketine gelince: İzmir şehri, yı! « rketine rah ssesesinden: bezmiştir. Halkapınar su şirketinin mu < kavele mucibince 47 senelik müddeti var dır. İzmirde su ücretleri pahalı olduğu her gün bir çok şikâyetlerle karşıla- şılmaktadır. Su şirketi, tesisatını devretmeğe hazır- dır. Çünkü çıkardığı hesablara göre dar- lıkla masrafını çıkardığını bildirmekte ve satış mukavele: minnetle yapacağını ihsas etmektedir. Ancak elektrik şirketi için vaziyet aksinedir. Bu şirket, otobüs rekabetinin önüne geçilmesi şartile diğer hatları tamamlıyacağını ve belki de e « lektrik kilovat ücretlerini indireceğini de vüdetmektedir. Fransa, Rusya ve İtalyada casuslar (Baştarafı 1 inct sayfada) Fransız - Alman hüdudunda yaka$ lanan bu casuslardan birisi Almandın Casusların, Majinot yeraltı müstah. kem hattının bazı krokilerini elde et « miş oldukları anlaşılmıştır. Dün, Fransanın Şark hndudlırır.dı, tedkik seyahatine çıkan harbiye naz a| rı Daladier ile erkânıharbiye reisi Ge- neral Gamelain'in seyahatinin bu ca « susluk işile alâkadar olduğu söylen « mektedir. Rusyada bir Alman casusu d Londra 23 (Hususi) — Leningrad « dan bildirildiğine göre casuslukla it « ham edilen iki Alman, 25 (er sene hep se mahküm edilmiştir. Romada yakalanan Fransız casusları Londra 23 (Hususi) — Romada, hu- susi bir mahkemede, casuslukla ithamı edilen bazı kimselerin duruşması ya « pılmaktadır. Muhakeme celseleri gizli olarak cex veyan etmektedir, Casusların Fransa hesabına çalış « makta oldukları anlaşılmıştır. Harbiye nazırının teftişleri Paris 23 (A.A.) — Harbiye nazırı Da- ladier yanında Fransız ordusu başku - mandanı General Gamelin olduğu halde şarktaki Maginot hattını bu sabah tefti- şe başlamıştır. Bugün Lanter müstahkem mıntakasını teftiş eden Daladier, yarın da Sar müs - tahkem mevkilerini teftiş edecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: