7 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bay Delbosun Seyahati Yazan: Muhittin Birgen ay Delbos bir seyahate çıktı; k- sa bir zaman içinde küçük bir â- ecek olan bu seyahat, bugü- hâdiselerinden biridir. Kendinden evvel de Fransa hariciye nazırı bu kabil seyahatler yaptılar. He - men hemen ayni yolu, ayn! maksadlarla devretmiş olan Fransa hariciye nazırla - rının üçüncüsü Bay Delbostur. Yolda gi- derken Berlin istasyonunda ilk defa ola- rak görülen bir nezaket sahnesi, Alman le tatlı tatlı konuşmalar, vada parlak merasim, dünya | yidine dair güzel sözler - fa- l ve niha- yet Bükreşte, Prahada birbirini takib e - z ü şeylerden sonra hat yapmış öl- hu bir kere daha kurtardık ve yı emniyet altına aldık! Resimli Makale: Hayatınıza beklenmiyen bir vak'a ka! teessir olmayınız, programınıza bir aksaklık gel yeise kapılmayınır. Huekelız hıyıl ol ee a— SON POSTA »6 Hareketsiz hayat.. rıştığı zaman mü « ği zaman maz, | Fakat, bu seyahate uzaktan bakanlar, | hiç de o fikirde değildirler. Bitaraf se - yircilerin dikkat ettikleri bazı şeyler var- dır ki bunları saymak az enteresan de- | ğgildir: A — Pransız hariciye nazırlarının ay- ni memleketlere yaptıkları - ziyaretler, dalma, Almanyada göze çarpan bir hare- ferdasında vukua gelir. Almanya âhlanmıya karar veriyor mu? Ver - s m edesi tehlikeye mi girmiştir? Fransa hariciye nazırları derhal çanta - larının hazırlanmasını emrederler. Bu de- ia da, seyahati icab ettiren sebeb, şu Ber- lin - Roma - Tokyo mihverinin ciddi bir mahiyet 1 oldu. Demek oluyor ki, mesele dünyanın sulhu değil, dünyanın halline mecbur ve muhtaç olduğu me selelerin halli ve insanlığın huzur sazdeti de değil, sadece Fransanın emni - yeti, yani yer yüzünde bu kadar müs - temlekesi ve bu kadar serveti ile hüküm süren Fransanın rahat rahat bu hıy:m' yaşamakta devam etmesi ve keyif sürme- si meselesidir. Halbuki şu dakikada mil- Prınız. «Ne gibi bir husu: Ka z |diyeceksiniz. Hemen söş bütün başka bir şeydir; milletler, dünya- | Jetlerin peşind tukları dava da bi 'da hak adalet istiyorlar. «Hâkim ile eb bir dünya, mil - letleri ancak harbe sürükler. Bize hak ve şadalet içinde, müsavi haklarla yaşıyan vdost milletlerden mürekkeb bir sulh ve | 'sükün dünyası lâzımdır» diyorlar. | Halbuki Bartou ve Flandinin seyahat | rında böyle bir mevzu yoktu. smahkümdan mürel | sun programında da yok. sa Milletler Cemiyeti ideali - » başlıca naşirlerinden ve müdafilerin- de—î biridir. Fakat, bunda o kadar ifrata /varır ki bir Milletler Cemiyeti yerine iki Willetler Cemiyeti yapmak ister: — Biri les muahedesinin kurmuş olduğuYârân Meclisi, diğeri de Fransa diplomasisinin hep Almanya aleyhine çalıştığı ve adına türlü türlü yepakt> l1 isimler verdiği ikinci cemi, Fakat, Fransa hesabına esefle kayde. Hbiliriz ki bu iki ce a bir falso ü Cenevredeki | , farada bir felce uğrar, halledemediği önl” Wwayı «komisyona havale» eder. Ötekiler de kâh çözü: T, kâh yehiden bağlanır- 'xır Bizim gibi, bu işlerin daha ziyade 9e- yirdsı olanlar da şöyle düşünürler: Eğer dünya, Mületler Cemiyeti vasıtasile dü- -ızlmkm Şu öteki «pakt» örgülerile bağ- “lanan cemiyet ne oluyor? Hayır, dünya “bu paktlarla idare edilecekse bu takdir- de Milletler Cemiyetine ne lüzum var? | * İşte Fransa, bu içinden çıkılamaz po- 'İitika tezadınım elinde zebundur, Bun - dan dolayı da seleflerinin halledemediği ,davayı Bay Delbosun halledebilecoğine ,İnanmak güçtür. * Bu işlere bir kere de Türk olarak baktığımız zaman şunu görüyoruz: Şu koakoca dünyanın ük bir körfezinin etrafında minimi ir toprak parçası teş- 'kil eden Hatay hakkında Fransa müs - | temlekecilerinin şimdiye kadar tatbik et.' tikleri siyaset gösteriyor ki, hak ve adalet Üzerine kurulmuş bir dünya sulhu fikri, Fransa için ancak bir camekân Mostıra - sından Laşka bir şey değildir. Bizce Ha - tay bir miyardır; Fransız politikasını bu miyara ce, ŞU yı etmekten dünya, y bir (l;na oli i mülâhazaları aşka bir şeye yaramıyor. Bu z bir iki millete vâdedilmiş ve Çedilmiştir. Ve t. |dın bu maki Bir milyon dolara Sigortalı ayaklar Şa ayak bileklerine dikkatlice ba - $ yaklar tam bir milyon do! bahtiyar sahibi de, si - zin de tanıdığınız sinema yıldızı Mar-i lene Dietrich'dir. Amerikada sun'i gamze imal ediliyor icadlar ve keşifler merke- zinde son günlerde bir kadının yanak ve- ya çene çukuru kazanması çaresi de bu- |lunn Nevyorkun uştur. Çok hassas bir elektrik makinesi saye- |tinde bir kadını güldüğü zaman daha gii- zel ve sevimli gösteren yanak çukuru ik- tisabı mümkün olmaktadır. Yanakların- da böyle çukur bulunmasını yi yüzüne tatb siz şcmn'kh_ olduğundan yüzüne ubk| edenin en ufak bir rahatsızlık hissetme- | 5; sine de imkân bıra Çırkin kadın a'lelâde bir uyku çektikten soara güzel ve sevimli olarak uyan Şu Amerikan kâşiflerinin eserleri ha katen şaşılacak şeylerdi. ormüş. harb olacaktır ve böyle bir harbe meb- zul kan borçları ı)dn'ecek olanların ba « ş dünyayı bü tarzda idare etmek is- tiyenler bulunacaktır! Muhittin Birgen “İ|on beş günde bir, |yetle kabul edilmektedir. Klübün b İmesi HERGÜN BİR FIKRA | Medhıve yaımışlır Genç şairlerden biri, bir mecliste anlatıyordu: — Öyle bir şiir yazdım ki, bu tarzda ve bu mevzuda biy şiir yazan olmuş değil, yazmayı düşünen bile çıkma - miştir. Muharrir Selâmi İzzet bu sözü du- yar duyi yanıbaşında oturan Re - fik Ahmedin kulağına eğildi: — Şiirin ne olduğunu ben anladım, dedi, her halde kendi hakkında bir methiye yazmıştır. * * Amerikada “Evlenmek İsteyenler,, klubü Amerika Birleşik hükümetlerinden At- lant eyaletinde «Evlenmek isti; mile bir klüb tesis edilmiştir. Klüb her | danslar tertib etmek- evli claân kabul e- tedir. Bu dansları dilmemektedir. Bunlardan başka her yaşta her sınıfa mensub kadm ve erkek klübe memnuni- onlarında haftada iki defa da erilmektedir. Bütün klüb a: nın devama m bu ılııııdukla"ı lenmenin bekârlığa lb azaları ada sık sık evlenme- ile istifalar vukubulduğunu lüzüm yoktu Balık pişirmek hakkında hazırlanan rapor Londra balıkçılık ens: ler ve dolayı: kayda üsü batıkların | İgıdsi kiymetini azaltmadan nasıl pişiril- | m geldiğine dair uzun bir rapor şlir. Raporda balığın cinsini: olmamasmın çok ehemmiyetli olduğu ve | balıklarda bulunan yağ mikdarının cin- € ve mtvsime göre çok mütebeddil ol- duğu zikredilmektedir. Balık pişirilmesi öyle ahçının aklına | gelen şekilde olmıyarak yukarzıdaki — iki roktanın nazarı dikkate alınmasile yani alığın cinsi ve yağ mikdarı gözönüne almmak suretile yapılmalıdır. ği çok bulunan (şişman) balıklar ta vada kızartılmayıp kaynar suda haşlan- malı veyahud fırına gönderilmeli, ancak üsız yani zayıf balıklar da tavada yağ içinde kızarlılmalı imiş, neşve' | — İSTER Üsküdarda oturan bir dostu Son bir haftadanberi Ü dar mi huylu bir ziyaretçisindi çıkmakta, sabaha kadar Üsl dolaşmakta, mezar taşları üzerinde uzu ağaçlara dayanıp düşünmek, kit geçirmektedir. Bu adamın maks hiç kimse kat'i bir şey söyl lık kasdile dolaştığını, mezarları açıp öli ni söktüğünü söyliyeh var, İSTER 'ak telâkki edildikçe clbet |h. n uzun boylu bahi tadır. İddiaya göre bu adam, gece yarısından sonra sokağa üdarın büt huüd ötede beride gezinmek- yor. Mezarlıklarda hırsız- fakat gören aa İNAN, anlattı: ISTER İ lıklarının garib p durulmak- ez. Birçok kimseler de tün — mezarlıklarını gn uzün oturmakta, sadı ne? Bu hususta ülerin altın dişleri- yoktur. Siz bu İNAN, İSTER lar, Bazıları çok sevdi; zarı etrafında dolaştığını iddia ediyorlar. Fakat bütün bu iddialar hep asılsız çıkmıştır. Zabıta nihayet bu adamcağızı, gene mezarlıklardan bi - rinde dolaşırken yakalamış, mezar soygunculuğu iddiaları ortaya çıkınca garib odam, bu suçu şiddetle reddetmiştir. Hülâsşa bu adamcağızm gece yarıları mezarlıklarda niçin dolaştığı bugün de bir muamma halinde bulunmaktadır.> İNANMAI! ee Dümdüz akan bir nehirle şelâleler yaparak çağlıyan bir Nehri yan yana koysalar ikinciyi tercih edersiniz, hayat ta Hyled'r. fazla sakini can sıkar. ———7 a 20 sene arandıkdan Sonra bulunan hırsız Resmini göraüğünuz adam, İngiliz polisini yirmi sene uğraşlırdıktan son Y ve beş sene r hapse mahküm olmuştur. «Fanilâ ayaklı adam» diye anılan hırsız, hiç kimseye zararı dokunma - Te girmekte, ufak tefek şı leri çalmakta idi. Daha ziyade tasar - ruf kumbaralarına, şüphe davet etmi- yecek eşyaya musallat olan hırsız, bu Dstl ile senede 6000 lira kadar para toplamakta ve işin tuhafı da muhitin- de namuslu bir kâtib diye anılmakta di. Londrada tanınmış bir gangster öldürüldü Geçenlerde Londrada Patrik isminde öldüren Con Sulivan yalnız do- y hapis Cezdasına mahküm edil - bi kuz m: İtehlikeli bir gangster olduğu ve Ame - rikada Akapone nun muhafızlığını yap | ğ . Patrik ile Suli - aya tutuşmuşlardı. Sulivan kaptığı bir iskemleyi Pat - riğin kafasına o kadar şiddetle indir - mişti ki iskemle parça parça olmuş Pat rik de cansız olarak olduğu yere yığıl- mişti. Mahkeme Sulivan'ı daha ziyade sarhoşluk halinde bulunduğu için do - kuz ay hapse mahküm etmiştir. Mah - keme reisi bu hükmü tefhim ederken «bu ceza sarhoşluğun içindir, öldürmek meselesine gelince: Yaptığın katillikten dolayı vicdanının seni tec- ziye etmesini kâfi görüyorum.» de- NANMA! adamcağıza «deli'» diyeceksiniz, değil mi? Hayır, deli de- ğildir. Gündüzleri sağlam ve tabii bir kafa ile hareket eder. onun ölüme hasret çektiğini söylüyor- bir ölüyü unutamayıp onun me- r. Yapılan istintakda Patriğin çok| Patriği |" y gP . ]I Sözün___lîı sası Müşahede... E. Talu | aşlarında ayyıldızlı mekteb kasketi, arkalarında, esefe şas, yan bir kayıdsızlığın, iki gün içinde buruşturmuş, yıpratmış olduğu bay -| Tamlık elbiseler, bazılarının morarmış dudaklarında, simalarının pek taze manzarasile çirkin bir tezad teşkil e - den sigara.. Beyoğlunda caddeyi — baştanbaş& * enliliğine - tutmuşlar, kadın, erkek, çocuk, her ele geçiz diklerinin yakasına yapışıyorlar, Biri nda asılı petten şıkardığ: yeşi) Tözeti iğneliyor « ken, bir diğen de elindeki kocaman te 'neke kuluyu küstahane bir tavırla za- çvalb gal burnu dibinde şakla Hemen, arkasından bir muhavere: — Şadi, be! Herif ne tosladı? — Kuruş! — Vay ölüsü kandilli, oğlan! K.. oğk lu kalantora da benziy — Aldırma!. Koş! lxnc—ık.ınyı ense « ke — Moruğu çevir! — Gel, gel!, Sağdan gelenleri dikiz « le. Yanında aftosu var.. sağlam, pata « kozu uclanır! — Sek karşıya, be! Dızgallıyı kaçır * ma, — Ondan bir şey çıkmaz.. — Sen Sızdırırsın! A — Tuuhti Söl ı.!deı be!, Bayanı kol« lal, — Ne verdi? — Pendil!. Geciken tri meh ba , amvay arabası — bekle - te olduğum durak yerine gelince- kadar, ayyıldızlı mekteb kasketiniti da su katılmamış bir külhanbeyi taşıyan bu 'gençlerin h. kib ettim, muhaverelerini din- Ve yurdumun gençliğine karşı de İrtin ve temiz bir sevgi ile dolu olan gönlümde birdenbire bir yara açıldığı- ni duydum, şahid olduğum br manzara ve bu vaziyet, b;.h:ı bir hayış Ircr_ıp ı.<(an evlâdını (Çaml.'ı»h de vaktile yolkesen haydutları hatırlatıyordu.. AnyŞİlğa en müstaid olanlar artistlermiş Pariste son günlerde yapılan bir mü sabakada artistlerin en büyük ayyaş « lar oldukları anlaşılmıştır. Gene bu mü sabakada muharri sarhoşluğa iş-, tidatlarının az olduğu da tahakkuk e- miştir. | Franı İzetini arttırmak için bunların hass rını tecrübe ettirmeği üzerine alan Hr hey'et Paris beynelmilel sergisi içinde bir şarap içmek müsabakası tertib et « miştir. Bu müsabakalardan biri muhars rirlere diğeri güzel san'at erbabına, ü « çüncüsü de mankenlere aid bulunuyore du. Müsabakaya iştirak edenler beş$t muhtelif şarabı içecekler ve bunların a« Tasındaki fark ile mahalli istihsalleris| ni tayin edeceklerdi. Müsabaka netices. sinde verilen beş birinel mükâfatı beşi artist kazanmıştır. Bunların da birinci ile ikincisi komnedi Fransez artisti bu lunmuşlardır. Muharrir mankenlerden bile geri ye kalmışlardır. TAKViM ada muhtelif şarapların şöh «, İ Rumi sene 1358 Rosml sene 2 €i Teçrii v o Ti9087 ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: