7 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Sayfa BSON İOIİ:l' ( Tzi Kuyealı UCUZ HAYAT Bir gazetede okuyorum: orada kadınlardan biri kendine yüz ver- «Bir adam, kendisine rakı ısmarlama- | memiş; filânca şahıs bunu bir izzeti nefis dığı için arkadaşını bıçakla dört yerin * | meselesi telâkki ederek kadını ustura ile den vurarak öldürmüş.. “ |boynunun şah damarını kesmek sure - ayyarede cinayet Sevgilisini öldürmek istiyen kadın muhakeme ediliyor | Nihayet garsonlar için de bir mekteb açılıyor Garsonlar cemiyeti reisi diyor ki: “ Garsonlara bilhassa büyük adamlara nasıl hizmet edeceklerini * Gazetede okuyan biri anlatti; «Bir gün bir adam sokakta yürüyer - müuş, cebinde bir portakal varmış, diğer biri portakalı para zanni adamı bir kurşunla yere sermiş,> * Kahvede bir bafrasına altmışaltı oynı- yanlar arasında kavga çıkıyor. Oyuncu - lardan biri, ötekine bağırıyor: — Hile yaptın? — Yapmadım. — Yaptın! — Yapmadım, diyorum, ya bafrayı â- Lı'rşm. ya bugünden sonra kendini ölmüş D * Duyuyorum: Fi aaarin 'a şahıs bir eğlence yerine gitmir, tile öldürmüş. * Görüyorum: Biri siyaha: — Beyaz! Diyor. Öteki: — Siyah! j Diyor. | — Hele siyah mı, beyaz mı bir aııhya-l . Hangimiz acaba haklıyız! ı | meden bıçağa, tabancaya sarılıp bir- |birlerinin canlarına kıyıyorlar. ' * Ben bunları düşünürken gazetelerin bi- rinde bir serlevha gözüme ilişiyor: *Hayatı ucuzlatmak çareleri» |' Şaşırıyorum ve kendi kendime: bi İren Sehmeder mahkemede Tayyarede cinayeti ilk defa olarak | Diyorum. Fransız adliyesinin tarihi kaydetti. , İsmet Hulüsi Vak'anın falili İren Sehmeder adını -— | taşıyan bir kadındır. Cinayete kurban gitmesine ramak kalan da Lallemand a- dında bir pilot. —Bundan ücuzu can sağlığı! ( Baunları biliyor mu idiniz? —| Senede 9 milyon yumurta * | yumurtayan balık | Avrupa hindiyi ne zaman tanıdı ve yıdi ? Bir Morina ba - * İ) / Avrupadaki is lığı vasati olarak Ç> v tatistiklere — göre, 9 milyon yumurta AY Ğt ilk hindi, insan- yumurtla- ların — sofrasında maktadır. Şimdi- Pra(-ısı'ı kralı ©n ye kadar yapılan birinci Şarlın dü - g F d “ğününde sarzı e- . müşahedeler morina balıklarının sayısın- dam> etmiştir. da bir fazlalık kaydetmediğine göre, bu Çünkü hindi, A - yumurtaların 8,990,098 milyonu bir işe merikalıdır. ve oradan Avrupaya idhal yaramamaktadır. İşe yarıyan ancak iki edilmiştir. umurtadır. * Ür e Ci En derin kuyu Renk değiştiren kara kedi eline Törbaş'en D” dabilmiş olan en N x büyük deliğin u - zunluğu iki kilo - metredir. Bu de - lik, bir maden ga- lerisidir ve yuka - Tı*Silezyada kâin Bir vapur,kari - nesinde otuz iki gün bırakılan ve| : unutulan bir siyah z P kedinin, — ambar kapağı açıldığı za- tuz madenlerinde man — tüylerinin| (. Münteha noktaya varabilmek için bembeyaz olduğu görülmüştür. daha (6365) kilametre kazmak lâzımdır. Ankarada Lir otemobil kazası | Antalyada yakacak buhranı Ankarada bayramın birinci günü| Artalya (Hususi) — Yeni orman ka- bir otomobil kazası olmuştur. Şoför Sü|nunu hükümlerini tamamile kavrıyamı- Teymanın idaresindeki 690 numaralı o-| yan köylülerden bir kısmı, alâkadarlar | tomobil, Selânik caddesinden geçenek-| tarafından tenvir edilmelerine rağmen, teyken İsmet İnönü caddesinden ge -bodun kesmemektedirler. Bundan dolayı, çen ve şoför Abbasın idaresinde bulu-|odun ve kömür piyasaya az gelmekte ve nan belediyeye aid otobüsle Çarpış - /pahalı satılmaktadır. Bunü gözönüne a- mıştır. lan belediye, kendi namına mahrukat te- Bu çarpışmada otobüs zedelenmiş, m'ni işini bir mütcahhide ihale etmiştir. otamabilin ön tamponu kopmuş, elek- | Bu suretle, yakında, piyasaya bol ve ucuz trik lâmbaları kırılmış, ön çamurluk -| mahrukat çıkması temin edilmiş olacak- * İren Schmeder kocasından ayrı ya - şıyordu. Tayyarecilik öğrenmeye he - ves etmişti. Tayyare mektebinde ona Lallemand isminde bir pilotu hoca ta- yin ettiler. Kadın bu erkeği sevdi. O - nun metresi oldu. Ona mütemadiyen: — Kocamdan ayrılayım, evlenelim. diyordu. Tayyareci bekârdı, fakat bu müna- sebeti geçici telâkki etti. Kadın sinirli ve yapışkandı. * Pilot diyor ki: — Bir gün tayyare meydanının üze - ZN Lallemand mahkemede rinde çifte idareli bir tayyare ile uçu - yorduk. Ben öndeydim. Kadın arka - daydı ve tayyareyi o kullanıyordu. Bir aralık Kommand denilen idare meka - nizmasının gevşediğini hissettim, ar - kama dönüp baktım. Kadın tayyare « nin idaresini bırakmış, yarı doğrul - muş, elinde bir rovolver.. Konuşmak istedim, motörün gürültüsü mâni idi, ları ezilmiştir. İnsanca zayiat olmamış- tır. Yapılan tahkikatta otomabilin fren lerinin tutmadığı ve şoförünün ehliyet- siz olduğu, otobüsün de sür'atli gittiği anlaşılmiştır. Yaş farlının Doğur. uğu Bir mesele Yazdıklarının bir aile sırm olduğu #çin isminin yazılmasını istemiyen bir erkek okuyucum, şimdi yirmi dokuz yaşındadır. Bundan dokuz sene evvel, yani yirmi yaşında iken akrabasından otuz yaşında bir kadınla evlenmiştir. Yaş farkını izah ediyor, karısının kıs- kançlıklarından bahsediyor.. Ayrılma- yı bir vicdansızlık addettiği için ayril- mamış. Benim yerimde siz olsanız ne yapardınız? diyor. * Okuyucum vicdanlı bir insandır. Vie danlı insanlar gibi hareket etmiş.. E- sasen başka türlü hareket etmesi de hata idi. Onun yapacağı şudur: Karısı- nin ihtimal bir çok İyi tarafları var - dır. Onun yaş farkını değil, iyi taraf - GÖNÜL İSLERİ! tır, Hekimhan hü'ümet doktorluğu Hektmhan (Hususl) — Rükümet dokto- ru Zeki Onat gölmiş, vazifesine başlamıştır. fakat gayri tabibi bir vaziyet önünde bulunduğumu görünce idareyi ele al- dım, azami sür'atle yere indim. Tam toprağa konacağımız sırada arkamdan rovolver patladı, yaralanmışım, aa eener | * Kadm diyor ki: « — Yaptığım hareketten pişmah ©- larak yaralıyı arada bıraktıktan sonra tekrar tayyareye atladım, açık — deniz üzerine gitmek istiyordum. Denizi gö- rünce korktum. Karşıma bir - toprak gıktı, oraya indim. Meğer burası İngil- (Devamı 13 üncü sayfada) Kğrinı görmiye çalışmalıdır. İzdivaç- ta saadete muhakkak nazarile bakıla- maz ki, kendi yaşında biriyle evlenmiş olsaydı, acaba mes'ud olabilecek miy- di? Kim bilir. En iyisi karısile dokuz senedenberi birlikte yaşadığı gibi bun- dan sonra dâ yaşamasıdır. 'i Ankaradan adresinin ve isminin ga- zeteye yazılmasını istemiyen bir di - ğer okuyucum benden, gazetede ev - velce kendisine cevab vermiş olduğum bir başka okuyucumun adresini isti - yor. Ankaradaki okuyucumun ilk ar- Zusunü yerine getiriyor ve adresile iszmini yazmıyorum. Fakat öteki oku- yucumun da adresini ve ismini ona bildirmekte mazurum. Okuyucuları - nin adreslerini birbirlerine vermek Teyzenin yapmadığı ve yapmıyacağı bir şeydir. TEYZE gösterecek, onlara âdâbı muaşeret ve lisan öğreteceğiz.», Bir biz geeeteciler kaldık. Çünkü cez günde, nihayet garsonlarımız için de bir mekteb açılacakmış. Bu mekteb açıldık- tan sonra, ceblerinde o mektebden alın- mış yaldızlı birer diploması olmuyan gar- sonlar iş bulamıyacaklarmış! Evvelki gece oturduğum gazinoda, dün gece yemek yediğim lokantada, ve dün oturduğum kahvede bana içki, yemek, ve kahve getiren bütün garsonları biretbi- ret dinledim. Onların hepsi de kendile- rinden emin. İçlerinden birisi: — «Garsonlar mektebi» mi? diyor ve soruyor: — Garinolar, kahveler, Jokantalar, bar- lar, oteller garsonlar için birer mekteb değil miydi sanki? Bu, açılacak olan mektebde, bize, bu yerlerde öğrendikle- rimizden fazla malümat mı verilecek? Bir başka garsonun suali de şayanı dikkat. O da: — Acaba, diyor, açılacak olan bu mek- tebde, hangı hocalar ders verecekler? İşllüğime göre garsonlar imtihan edile- ceklermiş. Bana sorarsanız, bir garson, her rün imtihan geçiren adamdır. ve garsonun geçirdiği bu imtihanda en adi'âne nolu, en bitaraf mümeyyiz olan «müşteri» verir ve gene bana sorarsanız, garsonlar mek- tebine, bir müşteriden daha isabetle nu- mara verebilecek ne hoca, ne de mümey- yiz bulunabilir! Bir üçüncü garson: — Biz hazırız! diyor, Bu kadar sene Bgarsonluk ettikten, bunca tecrübe geçir- dikten zonra, böyle bir mektebin imtiha- raın: da veremezsek yuf olsun bi Hem bana kalırsa, garsönlük ta, tıpkı gşairlik gibi dadı haktır, Bu işi kavrama- ya, becermeye doğuştan Istidadları olan- lar, mektebe, medreseye girmeden, üç gün içinde mesleği kavrarlar, Kabiliyet- leri olmuyanlara gelince, onları mekteb muallimlerine değil, nefesleri en kuvvet- li hocalara okutsanız, netice sılıra sıfır, elde var sıfırdir! Misal ararsanız, gazinolar, |barlar. meyhaneler açık. Üç bafta evvel peşkir almış garsonlar görürsünüz ki, meslekte mütehassız ke- silmişlerdir. Otuz senelik garsonlara ras'larsınız ki, 30 para etmezler! Konuştağum garsonlardan — birisi de, mektebin açılmasını dört gözle bekledi- ğini söylüyor, ve: — Ancak, diyor, öyle bir mekteb saye- sindedir ki, garsonluk, becerikli, ve te- miz ahlâklhı vatandaşların mesleği ola- caktır. Cünkü, bugünkü halde, sırtlarına kahveler, - İkirli bir gömlek geçirenler, garson diye VN HD D D ortaya çıktıkça, bu işin iyı bir meslet itlbarı görmesine imkân yoktur! Bana bu cevabları verenler, Ambasa« dör gazinosu garsonlarından Bay Zeki ve Bay Alâeddin, Çağlıyan gazinosu garsona larından Bay Süleyman, ve Bay Hasan Pakyürek, İzmir gazinosu — garsonların- datı Bay Aziz ve Özcan lokantası garson- larından Bay Mehmeddir. Ben, onların cevablarını evvelâ hafızama, sonra def- terime not ettikten sonra, bir de, garsım- lar cemiyeti reisi Bay Recebi dinledim. Bay Receb söze: — Kazın ayağı öyle değil! diye başla- dı ve açılacak mekteb etrafında şu şaya- m dikkat izahatı verdi: — Garsoniuk, bir meslek değil, adetâ bir ince san'attır. Birçok dar düşünceli kimseler: «Canım, garsonluk değil mi? Kahnve fincanımı, bira şişesini, meze ta« bağını müşterinin önüne kim olse da« yar!» derler. Halbuki, hakikat, hiç te böyle değildir. Eğer böyle olsaydı, bu kadarını, hâşü hu- zurdan, tarbiyeli maymunlara, hattâ kö- peklere bile gördürmek işden bile dü- Bildi. K Açılacak olan mektebde, talebelere, â- dâbı muaşeret, ve ahlâk dersleri veri'ce cektir. Garsonlar, bir sefire, bir vekile, misafirimiz bulunan bir ecnebi devlet re« isine, nasıl hitab edeceklerini, nası! muü- mele edeceklerini öğreneceklerdir. Gene bu mektebde onlara, resmi, ve büyük bir ziyafet sofrasına hizme! ede- biümenin bütün hususi âdâbı gösterile- cektir. Faraza bir garsonun; icabında, bir ec- nebinin süallerine cevab verebilmesi için, memleketi tanıması, memlekette çı- kan bütün maden sularını, memlekette yapılan bütün içkileri, memlexette vuru-' lan bütün av hayvanlarını ve memleket sularında avlanan bütün balıkları, bü« tün çeşidleri ve hususiyetlerile bilmesi Yazımdır! Lisan ve tahsil meselesi de mühimdir, Biz, gar$öfların, asgari (lk tahsıl görmüş olmalarını şart koyuyoruz. İyi, kötü bir ecnebi lisanı bilenlere ve vücudce. sima« ca, boyca yakışıklı olanlara, bu meslekte daha geniş bir şans payı ayrıtacaktır. Bu mesele Üüzerinde aylardanberi ça'ıe şıyoruz. Almanyadaki, Fransadaki, İngil- teredeki garson mekteblerinin program- larını getirttik, tedkik ettik. Siz onları görseniz, garson olacaklarda uranılan öve salın çeşidleri karşısında şaşırır kalırsi«e nız. Bizim, garson olacaklardan istedik- lerimiz, oralarda istenilenlere nisbeten, devede kulak, hattâ devede kene mesa- besindedir. - (Devama 13 üncü sayfada) ı Bacaksızın maskaralıkları : Faksızlığı tamir I

Bu sayıdan diğer sayfalar: