31 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA —: Sayfa ? “ Ben bir tımarhane kaçkınıyım!,, 'Tımarhaneden ayrılırken Çok mu gülüyorsun ? Manyaksın. Yahud çok mu konuşuyorsun ? Erken bunama var sende. Konuşmuyor musun? Ohalde Melankoliksin aziz dostum Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve ikübas hakkı mahfuzdur) T_aYYare kupası maçları dün bitti teşiktaş Galatasarayı 3 - 2 Jenerek konan kupayı t bir türlü biti - dün ”.f' kupası maçları ni * Y. %k:n stadyomunda Ga - Teticeyi üŞ karşılaşmasile bit- hıî'uh diün m_er“h bekliyen İstan- B ÇA Bin ye p dyomu doldürmüştü. Va göy eki de daha fazla seyir- :.ğ'ı“hmı.m'“kur havanın güzelliği & :b'.rm.ç akılh uslu oyunları %?" bir & Bİbi anla gF k::y:—mm sebeb ol- Bi söylemeden maçı Ol- M ü lamn: q,:&ı; m_kl—ıı başladı. Maç müsa- —% y Nı_yan ediyor. Bir aralık Sonra H firsatı kaçırdı. Bir N onfonla yarkkının bir şütünü Sa- I:ı:i"ldu artardı. Ve gol olması- ÖL gü önünü h,ğh Çekti, : boş bularak topu sür- Yükalağı VSt Mehmed Ali ra - :” bir mh'!ıhk]; oluyor. Galata - Satı daha kaçırdı. Gü - £ 0 & y'ylıkulın Sarı Kır - G l Necdete - geçirdiler. âh_’— l?y:h.fnd”'di Süleyman kafa b 4 İtej İOp üstten avuta gilti. tü a Necdetten aldığı quı İhhl_bn Bülend, nefis - bir M""âı“ KI #ole çevirdi. .—ü aldığı h sonra Muzaffer Peuusıqqn l.lî" _:mbenbeılik Ve "'fih! Hiristo girdi. :':uıı& Üzere... Eşref topu or- Bi - Şeret N Yavaş şütünü Sacid m_lşi wâ'“!dl Şüt.. ikinci gol. B % Sanra devre bitti. —d:lhd.;. © Galatasaraylılar dur Setteri İtltağı Sâcidin gene bir hata- W 1 e:::.H;::ı topu Mu - t kaleye gol Ma nnn eşinbi N.n. İÇin 'lh. T Mağlübiyetten kur Yerlaşıiı üyorlar. Beşiktaş sa- Bi Ser, Fakat gol çıkmıyor. “Em )ıçiağ“' basıyor. Beşiktaş Hiz Vd çok 1 BeTi çekildi. Bu ara- "&;:'*ut ı,ezınıeı bir şekilde iler - =u,ul:aâ'l“ıı. Penaltı,. fakat t Ççalmadı. O da gü- %?’“n 'ğrabırm; golünü e ai Siraypıli Tetine 13 Gakika kala yhi E:xh :"" sıkıştırdıkları - bir -s.qdis*"d topu hep birden Ag'):: s'r: Beç çıkmasından is - Stayi klrşf üçüncü golü attı. a ilikli geçiyor. Galata - %&?k Bolünü atmak | - * Bu aralık hakem Ga- keell X Ş ff KK Rî'd' oyundan çıkardı. .ohllq“_ ;!'* Galatasaray ka - İF avut çekilirken maç n * 2 kazanan Beşik - MMMHĞ: :'ğPl. ve bu ıumu:*a - —*ııf" 1ğer on bir takıma da Bün ]:'Ğiı ."' tilâtından kupalar me- ğ“îı hö,şı u’:luhüınyet kazanan büyül ea dlğer bir klübümüzü ve bir vatan vazifesine takımları tebrik e - aldı Beşiktaşlılar, hak ettikleri kupalarııe beraber Beşiktaş: Mehmed Ali - Fethi, Fa - ruk - Fuad, Feyzi, Rifat - Hayati, Mu- zaffer, Hakkı, Şeref, Eşref. Galatasaray: Sacid * Reşad, Adnan- Fazı', Salim, Eşfak - Necdet, Süley - man, Bülend, Haşim, Danyal. Hakem: Adnan Akın (İstanbulspor) Bu maçda hasılat 1907 lira yetmiş beş kuruş olmuştur. C. Ş. < Vefa: 4 - Kasımpaşa: 2 Dün muhtelif sahalarda şild maçlarına da devam edilmiştir. Alınan neticeleri sıra Hie bildiriyoruz: K İki takım, geçen pazar günü iki sa- at oynadıkları halde berabere kalmış - lardı, Oyun Vefanın bir hücumile başla - Hakkı, gol peşinde dı, On sekizinci dakikada — Muhteşem sıkı bir şütle ilk golü yaptı. 36 ıncı da- kikada kornerden gelen topla Süley - man ikinci golü yantı. İkinci devrede Velalılar çok güzel bir oyun oynuyorlar. Sağdan gelen topu Huscyuı elile tuttu, Vefalılar penaltıdan üçüncü go- dü yaptılar. Tam bu gölden biraz sonra, Hüse - 'yin dördüncü golü yaptı. Bu ara Ka - sımpaşa canlandı. Sabri Kasımpaşa - nın ilk, biraz sonra da ikinci golünü yaptı. Çok geçmeden oyun 4 -2 Vefa- nın galebesile bitti. Şeref stadında da şild maçlarına de- vam edildi. Anadoluhlsar - Ortaköye 3 - | ga - Hb geldi. Beylerbeyi - Davudpaşa | - | berabere kaldılar. Altınordu da Gala - ta Gençleri 2 - | yendi. Doğ SKeiğürcüik | Doğanspor ile Karagümrük takım- Jarı ikinci küme lig maçı için karşıla - şacaklardı. Fakat Doğanspor gelme - diğinden Karagümrük hükmen — galib sayıldı. Gineş: 2 - Fenaryılmaz: 0 Herkes Güneşin bu maçda muhak- kâk bir gol rekoru yapacağını zanne - diyordu. Halbuki netice hiç de zanne - dildiği gibi çıkmadı. Güneş birinci dev- renin 30 uncu dakikasında Necdet va- sıtasile ilk golü yaptı. İkinci devrede de frikikden ikinci golü yaparak maç- dan 2 - O galib çıktı. | Fenerbahçe: 6 - Süleymaniye: | ı Oyun Fenerbahçenin soldan bir hü-| cumile başladı. Şarı Lüciverdliler der- hal hâkimiyeti ele alarak Süleymaniye kalesini sardılar. Fikret sol açıktı, boyuna süğa, sola pas veriyor. Fakat arkadaşları bundan istifade edemiyorlar.. Nihayet Bülesd ilk gölü ve yirmi beşinci dakikada ikin- ci göolü yaptı. Oyunun sonlarına doğru Süleymaniyeliler- 'merkez — mühacim Hamdi vasıtasile ilk ve son goüllerini yaptılar. Çok geçmeden bunu Esadın yaptığı üçüncü gol takib etti | İkinci devrede Fenerliler Bülend vasıtasile (4) üncü golü yaptılar. Bi - raz sonra bunu Nacinin üstüste yap - tığı iki gol takib etti. Ve bu suretle Fe nertiler bu maçdan 6 - | galih çıktılar. Dün Bakırköy sahasında yapılın müsabakalar Dün Bakırköy Barüutgücü İdman - yurdu sahasında dört tane maç yapıl - miştir. Havanın güzel oluşu sahaya bir çok meraklıların toplanmasına — sebeb olmuştu. Ööğleden evvel karşılaşan Bakır - öy Rum klübü, Yeni Perayı 4 - 3 yen- mistir. Öğleden sonra yapılan maçlar - da Barutgücü genç takımı Sirkeci İd- manyurdu genç takımını 3 - 2, B. ta -| kımı, Sirkeci İdmanyurdu B. takımını 2-0 ve A takımı da Sirkeci İdğmanyur- du A takımını 7 - 2 mağlüp etmiştir. Dün yapılan Kır koşuları İstanbul Atletizm Monitörl! ta - rafından tertib edilen kır koşularının — 99 — — Söyledim ev - lâdım.. aşağı gide - cekmişsin.. Ne yaparsın, a - şağı gidip yemek yi- yoruz. Yemekten sonra yüzümü yı « kayınca bir parça açılıyorum. Fakat bu açılış — muvakkat. küçük kafamdan beynime doğru ha - fif hafif bir ağrı başlıyor. Bu ağrı ya vaş yavaş — çoğalı - yor, Nihayet taham- mül edilmez bir ha- le geliyor. Kendimi yatağa zor atıyo - rum, Halimi gören eczacı alay ediyor: — Nasıl Faruk.. kaç gündür hepi- , mizle alay ediyordun. Bir an geliyor ki başım kopacak gibi bir hal alıyor. Gözlerimden yaş fırlı- yor. Dayanamıyorum artık: — İzzet, aman bir baş ağrımı hapı, Al- lahaşkına, ölüyorum... — Başın çok mu ağrıyor?. — Pek çok.. — Musluğa git, başını soğuk suyun altına sok... Kalkıyorum, fakat iki adım atmadan özlerim kararıyor, yere yıkılıyorum. * hemen beni kaldırıyor, koluma gi- yerex musluğa kadar götürüyor.. başı- mı musluğun altına sokuyor. Soğuk su... Ooooh.. gözlerim açılıyor. Su evvelâ ba- şıma buz gibi dokunuyor. Sanra bıçak gibi kesmeğe başlıyor. Akmakta devam ettikce başım donuyor.., âdeta buzlaşı- yor. Böylece yarım saat kadar musluk altında kaldıktan sonra tekrar yatağa Gönüyorum. * Tımarhanedeki hayatımın bundan son- rası, ağır bir baş ağrısı altında geçti. Ba- şıma sanki kurşün bir şapka giymiş gibi idim. Ve bu hal, bende dışarı çıkmak, bu- radan kurtulmak için çok şiddetli bir his uyandırmıştı. Hakikaten — ve adamakıllı çıldırmak korkusu içimde büyük bir en- dişe yaratmıştı. Bir kere içeri girmeye gör. Derhal deli damgasını yersin. Dışarda normal görü- len, göze batmıyan her hareketin bura- da bir manası vardır, en küçüğü bile akli müvazene bozukluğunun tezahürüdür. Çok mu gülüyorsun? Manyaksın. Çok mu konuşuyorsun? Demauosz, erken bü- nâama var sende Konuşmuyor musun? — Melankoliksin- İdir. Gözlerini çok mu kırpıyorsun, bur- nunu mu karıştırıyorsun, ne münasebet, şey gibi kelimeleri fazlâ ı sarfediyor- sun? Sağlam hastasındır. Başı lâtince baş- Jiyan, sonu yunanca İle biten bir isim ta. kılır hastalığına.. Zaten buradaki mütemariz bastalar da bunu bilirler... Sonra birçoğumuzun zannı hilâfına akli müvazenesi bozuk olanlar mütema- diyen saçmalamazlar. Anormal hareketleri nihayet mahdud kriz saatlerindedir. Diğer vakitlerde |bunlar dünyanın en normal adamlarıdır. İşte Yusuf peygamber, çember sakallı hoca, işte cananım dediğimiz hasta, işte yankesici Hilmi,.. Nibayet iki gün sonra beni ziyarete ge- len Fuada yalvardım, beni dışarı çıkar- mak için vasıta olmasını rica ettim. O da Mazhar Osmanla konuşmuş. Ne ise sayın sertabib, tahliye edilmeme müta- ade etmiş. Yalnız benim deli olduğuma kat'i surette kanaat getirdiğinden, dışa- rıda tedavi olmamı da şart koşmuş. Size, gider ayak burada tanıdığım' tip- lerden ikisini daha anlatayım, Bunlar E- girneli Hasanla Eşref peygamberdir. Edirneli Hasan, 22 senedir bu müesse- ikincisi dün üç ve yedi kilometrelik'şenin misafiridir. Toptaşından Bakırkö- mesafe dahilinde yapıldı. Birinci mü -ı_yu.ı'ı- devrolunmuş hastalardandır. Ken- İsabakaya nazaran daha az bir kadro i-|disile konuşun, size siyasetten, edebiyat- le yapılan bu müsabakalarda idare ve|tan, ilimden, günlük vukuattan, her şey- klüp cephesinden gördüğümüz acıları|den, her şeyden, birçaklarımızdan daha bir kere daha kaydetmek lâzundır, makul bir surette bahseder. (Devamai 9 uncu sayfada' Fakat sonra öğrendim. Edirneli Hasan Tumarhanede veda sahnesi katildir. Umumi! harb içinde hirisini güme Jetmiş. Bunun sebebini kendisine sorunca size şöyle anlatır: — Bana 100 kişiyi öldürmek için vahyi Hâhi geldi, Birisini öldürdüm.. 99 u kal- dı, İnşallah ölmeden evvel o 99u da bece- ririm... Eşref peygamber de buranın ikinci pey- gamberidir. O da buranın 26 senelik mi- safiridir. Yusuf peygamber gibi ona da vahyi ilâhi gelmiştir, o da 41 inci peygam berdir. O da yeşil takke giyer.. Yusuf peygamber müşrikleri öldürmek için gazve açacak, herkesi kendisine iman ettirecektir. Eşref peygamberin bunda gözü yoktur. Onun hayatta tek bir arzü- su vardır, Miraca çıkmak, yani göğe e- rişmek. İşin en tuhafı Eşref peygamber bun- dan üç sene evvel iyileşmiş, peygamber olmadığından filân bahse başlamış. Bura- nın en yaramaz fisafirleri olan ercinciler iyi olan bu adamcağıza bir muziblik yap- mağı düşünmüşler, nereden bulmuşlarsa bulmuşlar, bir çift zil almışlar, Eşrefin yaştığının altına koymuşlar, Sabunla da bir mühür yapmışlar, onu da zilır yanına yerleştirmişler, sonra kömürle tâlik bir yazı ile duvara yazmışlar: «Eşref, kulum., sen benim peygambe- rimsin.. bunu sana Cebrail vasrtasile mü- teaddid defalar bildirdim. Bugünlerde beni unuttun. Yastığının altını kaldır, 0- rada bir mühürle bir çift zil bulacaksın. Mühür 7isalet mükrüdür. Onu - cebine koy.. zilleri parmağına geçir, çala çala |dönmeğe başla... Bir müddet sonza ayük- ların yerden kesilir, göğe, yanıma gelir. sin.> Ertesi gece yarısmına doğru koğuşta bir şıkır da şıkır, şıkır da şıkır başlamış.. Yastıktan kafasını kaldıran ne görse beğenirsiniz?, Eşref peygamber zilleri parmağına takmış, dönüyor, Tabil eroin- ciler fırlamışlar: — Aman Eşref peygamber dön, ayakla- tın yerden kesiliyor. O gündenberi Eşref peygamber her ak- şam zilleri takar; şıkır da şıkır, şıkir da şıkır döner.. millet de: — Aman Eşref peygamber, ayakların yerden kesiliyor... diye bağırır. * Nihayet birçok merasimlerden sonra tımarhanedeki dostlara veda edip dışarı çıkıyorum, Ne dersiniz? Sokak bana bir tuhaf görüküyor. Caddeler daha aydın- hk, insanlar daha canâ yakın.. fakat ben şaşkına dönmüşüm... Uzun müddet ka- feste kalarak uçmasını unutan kanarya- iar gibi şaşkın şaşkın yürüyorum. Bakırköyünden çıkalı bugün üç ay olu- yor, hâlâ kendime gelemedim., Arkadaşım Ömer Besim bile: — Faruk, diyör, sen cskiden böyle de. ğildin, Çok neş'eli, çok hafiftin. Şimdi çok ağır başlı olmuşsun. Tımarhane sana ya- ramış, akıllarnmışsın. Kim bilir? Belki doğrudur. Yazımı bitirirken, şaka bertaraf, bu kota müesseseyi ve bir sürü zırdeli ile yarım akıllı adamı idarede cidden mü- vaffakiyet gösteren ve Bakıtrköyünüe tam manasile modern bir akı! hastanesi kurs makta belli başlı rolü oyuıyan Mazhar Osman ağabeyimizi de Kik etmek İ8« terim. —BON— Faruk Küçük

Bu sayıdan diğer sayfalar: