22 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A .4 İstanbul muhasarasında bulunanlardan biri o zaman (600-750) kilo- luk gülleler atan Türk toplarının bir tek atışı hakkında şu satırları yazıyor: «Muhasaranın on dördüncü günü bu büyük güllelerden yal- nız biri beş mazgalı biçerek surun üzerinden aştı ve bir kilisenin ara duvarına di bin oldu.n Yazan: Kadircan Kaflı İstediğiniz saate ge- tirirsiniz. — O saalte ça - lar mı? - Çalar, ama ba- gzan da çalmadığı o- tur, fakat bunun da kolayı vardır. Saa- hi elinize alır, sallar- sanız muhakkak ça- lar. — Burada dört şişe içki var. — Kabahat benim değil bayım.. vapur, rıhtıma yarım sa- at erken geldi.. Mahkemede Hâkim — Müebbeden hidematı şakka- ya mahküm edil. diniz. arıyordum. — Çok şükür mahkemenin tavassutu sayesinde ben de bundan sonra işsizlikten kurtul. muş oldum, ömrüm oldukça da işsiz kal- mıiyacağım demek. ISİCYSCIIIZ Kadın, ressamın atölyesine girdi: — — Başka ressam« lar da var ama, bilhassa ben size geldim, dedi, çün- kü siz yalnız güzel kadınların , resim- Terini — yaparmış. — Şu kadinin başındaki küçük şapka ne kadar güzel., herhalde son moda olacak. a ' — Evet bayan, eskiden öyleydi ama, azaldı, isterseniz sizin de — Sen evleneli henüz ancak iki ay ol- muştu, İkl ay son« ra karı koca ayrıl. mak için mahke- meye — gidiyorsu. nuz öyle mi? — Bu kadarı kâ« fi değil mi? Bir şaka yapmıştık. Bu şaka daha fazla de« vam etseydi sonu kaka çıkardı. e Öyle mi Erkek taksiye gitti, şoför pencereyi açt — BSerbest değilim! Dedi, erkek şoföre baktı: — Vah, vah, demek sen de benim gi- bi evlisin öyle mi? — Hay Allah belâsını versin, yanan yerin bir heykeltraş atölyesi oldu. Şunun farkına varmamışım! - Onu istiyorum Genç adam, yaşlı adamın yanına git- ti: — Kızınızla evlenmek istiyorum. — Hangi kızımla? — Şey, hani parmaklarında bir çok yüzükleri, boynunda bir inci kolyesi, göğsünde pırlanta plâkası olan kızınız 'Var ya... İşte onu istiyorum. İrst mi Konuşuyarlardı: — Zekâ acaba irsf midir? Düşündü ve cevab verdi: — Size bu hüsusta hiç bir cevab ve- rTemiyeceğim? — Niçin? — Hiç çocuğum olmadı da.. e Ne hakları var — Karıcığım bir şarkı söyler misin? — Söyliyeyim ama saat on ikiyi geç- ti Komşular ne derler? — Ne demiye hakları var..-her gece #tiların köpekleri havlıyor! — Garib bir söz.. sen Bir yokuşu tırmanan insan eriştiği yüksekliği iyice anlıyabilmek için geriye — Evet ama komşunun radyosu bu- | bakmalıdır. Bir başkasının veya kendi- Saatçide İşidilir Saatçiye — girdi, Misafiri, yeni yaptırdıkları apartı « e İ manda bir salona aldılar: Münebbihli saat a - — Burasiı muzik salonumuz. Jacaktı. Saatçi bir Misafir iki tarafına bakındı: Baat çıkardı. — Burada hiç bir musiki âleti yok — Bunu kurarsı * kit.. tız, dedi, küçük kadranı — uyanmak radan çok iyi işidilir. e Biliyordun Erkek odasında oturuyordu. Karısı koşa koşa içe"i girdi: ı — Ne var? — Hizmetşi pencereden aşağı düştü. '— Zarür yok.. —-191?9? — Buğün izin günü değil mi, evde kalmıyacağını biliyordun! Avcılar arasında — Avcıilik iyi şey ama çok pahalıya maloluyor. Bir ke- re düşün, av tez- keresi için para vereceksin, av ye- rine gidinciye ka. da var: Tüfek parası, fişek parası.. ÜÖteki sözünü kesti: — Dahası da var: Balıkpazarına gidip vurulmuş av hayvanı da satın alacaksın! | Televizyon Televizyonun taammümünden — sonra evlerde bu tarzda konusanlar — ola. cak: — Beana bak, te- levizyon makine-| sinin önünde fazla durma, — Neye? — Neyesi var mi, şarkı söyliyen kâadı- nin gözü hep sende!.. ı e İşte bu fena Hava perisi — İşte bu fena, iki saattir telefonla rasadha- neleri Peki ama yârın ne yapacağımı ne bi- leyim, yağınur mu yağdırayım? Kar Mi yağdırayım? Güneş mi açılsın? Fırti- na mı çıksın? e Uzak — Yanındaki kimdi? — Uzak bir akrabam, — Söyliyeyim: Biz on dört kardeşiz.. ben en büyükleriyim.. dün yanımda gördüğünüz en küçük.. birbirimize on iki batın uzak akraba oluruz. Nasıl yakalariar — Gayet kolay — çocuğum, Biraz pud EÜZ LAŞ | ra, biraz ruj, ve bir fsağ| gülümsemeyle! e Güler ya - Lise mezunu, âli- ÇA| me sordu: — Siz neyle işti - gal edersiniz? — Kimya ile, Lise mezunu gül- | dü: — Biz onu lise - — Bana, seni bir kere kucaklasam, içimde dünyadaki bü- NİN Üçüncü sınıfın- tün kadınları birden kucaklamışım hissi hâsıl olacak, dedi da iken okumuş, bi- okıdıriı:!ı ııııııılı_öld?u - dürmiştik! Ş sinin, başlangıçtanberi yaptığı ilerleyişi safha safha takib etmesi (geriye bakış) kadar bariz bir fikir veremez. Çok za- man arkamızda kalan derinliğe hayran kalır da: — Buraya kadar nasıl ürmanabilmi- Şiz? deriz. Tarih te bir bakıma göre İnsanın bir yokuşa tırmanışının hikâyesidir. Bu en realist romanı baştan sona doğru oku- ruz. Fakat sonundan baş tarafına doğru okursak verdiği fikir çok daha kuvvetli olur, Bir büyük adam bunun için şöyle demiştir: — Tarihi tersine okuyunuz! Konyalı bir okuyucumuz bize yazıyor: «Yazılarınızdan çok faydalanıyoruz. To- pun icadı hangi tarihtedir ve mucidi kimdir. Buna dalr yazınızı Son Postada görmek istediğimizi saygıfarımla bildiri- rİm.» Haydi bugün de tarihi tersine okuya- rak bunları araştıralım. * Bugün topçuluk pek ilerlemiştir. Tay- yare görünmese bile motörünün sesile fyar edilen tayyare topları var. Raylar üstünde giden, traktörlerle çekilen ağır toplar son sistem orduların en mühim si- lâhlarındandır. Fakat bunların en ağır- ları beton ve çelikten yapılmış kalelerde ve gemilerdedir. İngiliz donanmasında 30-40 santim kalınlığındaki çelik taretler içinde ufuklara ölüm kusmağa hazır dü- ran (406) milimetrelik toplar bugün dün- yanın en büyük toplarıdır. Amerikalılar yeni gertilerine ayni büyüklükte toplar kayuyorlar. Bunların her biri 120 ton a- gırlığındadır ve birkaç yüz kiloluk mer- milerini 20 mil yani 33 kilometre mesa- feye atacaklardır. Bir tek merminin aç- tığı çuküur. yüzlerce insana mezar ola. bilir. Büyük harbde Almanların yaptıkları 42 lik toplar daha büyüktü; Parisi bom- bardıman eden şişman Berta topları (120) kilometreye ateş - edebiliyorlardı. Demek ki artık topçulukta top başında bulunanların hedefi görmelerine lüzum yoktur. Bugünkü toplar seri ateşlidir. Daha evvel topun namlusuna evvelâ — barutu “|doldurmak, sonra gülleyi - yerleştirmek ve daha sonra ateşlemek lâzımdı. Şimdi kovanlar bu zahmeti ortadan kaldırmış- tır. Geriye doğru gittikçe topçuluğun hem mermi, hem de top cihelinden basit ol- duğunu görürüz. On dokuzuncu asrın ilk senelerinde Napolyon Avrupayı — kasıp kavuruyor, haraca kesiyordu. — İspanya- da onunla harbeden ve nihayet Vaterle- da silâhini biraktıran İngiliz generali Vellington'un ordusundaki toplar arasın. da patlayıcı mermi atabilenier pek azdı. Bunları Shrapnell adında bir İngiliz za- biti yapmıştı. Ondan evvelki topların at- tıkları gülleler yuvarlak taşlar veya de- mirlerden ibaretti. Düştüğü yerde patla- mayordu. 1421 senesine inilinciye kadar da vakit vakit böyle patlayıcı mermi tec- rübeleri vardır. Bunlar bir tarafları de- lik kumbaralardan ibaretti. İçine barut ve kurşunlar karışık olarak kanuyordu. Fakat çok zaman topun namlusunda pat- hyor, düşmandan ziyade onu kullanan- lara zarar veriyordu. Gülleler taştandı. (Şarlkenin on iki to- pu) meşhurdur. 1563 de (Aire) kasaba- sını bombardıman ederken bunlarla de- mir gülleler, içi demir parçalarile dolu kumbaralar attı. On birinci Luinin on iki topu Feodalitenin mezarını hazırladı. Daha geriye gittikçe Avrupalıların top- çuluğa lâyık olduğu ehemmiyeti verme- diklerini görürüz. Bunda (kabadayılık) iddiasının mühim rolü vardır. Ayn! ruh bazı şark devletlerinde de vardı. Bir Ve- nedikli Mısır sultanına topun faydaları- nı anlattı, tecrübeler yaptı. Fakat eyiğit. lik değildir. diyerek kabul edilmedi. A- damcağız p lar yıkacaktır!» dedi. Yavuzun Misir ge< ferinde muvaffak olmasınım en büyüli sebeblerinden belki birincisi Türk top« çuluğunun kuvvet ve ustalığıdır. Çaldı« randa Şah İsmail de Türk topçuluğu kar- şısında dayanamadı. Büyük Türk hü« kümdarı Babür Han Hind seierinde ken« dinden sekiz on misli orduya ve fil sürü- süne galib geldiyse bunu evvelce Türki« yeden getirtmiş olduğu ustaların dök. tükleri toplara ve Türk topçularına borçludur. Fatihin İstanbul muhasarasında —kul landığı toplar o devre göre birer harika idiler. Türkler bu işde Avrupaya çok üs. tün bulunuyorlardı. Tunca altın karıştı. rıldığı için Türk topları emsalinden daha sağlam, dayanıklı ve kullanışlı olurdu. O meşhur toplar (600-750) kilo ağırlı. ğında gülleler atıyorlardı. Muhasara esna sında bulunan birisi şöyle yazıyor: «Muhasaranın on dördüncü günü bu büyük güllelerden yalnız biri beş maz. galı biçerek surun üzerinden aştı ve bir kilisenin ara duvarına düşüp orada bin purça oldu..» Bu toplar gündüz yedi, gece bir defa âteş ediyorlardı. Demek ki (1453) e top- çuluk oldukça ileri bulunuyordu. Daha evvelki yüz yılın içinde topçulu- Bu ön safta ve lâyık olduğu ehemmiyette göremiyoruz. Vakıliı ordularda top vardı, fakat zafer hususunda birinci rolü oyni« yacak derecede değildi. 1389 da Kosova muharebesinde her iki tarafın da topları vardı. : 1340 senesi haziranın 24 üncü günün- de Holandanın küçük bir llmanı olan Eklüzde iki yüzden fazla Fransız harb gemisi toplanmıştı. Bunlar İngiltereyi abluka edeceklerdi. Fakat İngiliz amirali Morley, Fransız amiralı Kidre'nir gafle. tinden istifade ederek müdhiş bir baskın yaptı. Büyük bir zafer kazandı. İlk defa bu harb sırasında Kristof ismindeki Fransız gemisinde üç top bulunuyordu. Daha evvel harblerde top kullanıldığı. jna dalr kayıdlara tesadül —edemiyoruz. Ancak ağızdan dolma ve gayet basit tü- fekler pek ender olarak varmış. Topun icadı, düşmanı uzaktan vurmak ihtiyacından doğmuştur. Sert bir şeyi u« zaktan atınak san'atı üç bin senedenberi malümdur. Yaylar, sapanlar, mancınıke lar buna yarayan âletlerdir. Baru! keşfes dilince kol ve yay kuvveti yerine barut kuvveti kullanılmaya başlanmıştır. Son zamanlarda bir Rus heyetinin Cen. giz Hanın payitahtı harabelerind> yaptı- ği araştırmalar sırasında birkaç ta top bulunduğu bildiriliyor. Cengiz Han 1154 de doğmuş, 1227 de ölmüştür. İmparator. kuğun kuruluşu 1210 senesinden sonradır, |Barutun çok eskiden Çinliler tarafından keşfedildiği ve yalnız şenlik gecelerinde eğlence olarak kullanrıldığı malümdur. Cengiz, Çinlilerle çok münaschette bu« kunan hattâ bu büyük Ülkenin şimal ta- rafını zapteden, zafer uğurunda her vae sıtaya baş vuran müdhiş bir askerdir. Belki gerçekten top ilk defa o devirde yapılmıştır. Fakat harbde rol oynadığı« na dair malümat yoktur. Hülâsa bütün araştırmalara rağmen topu ilk defa kimin yaptığı öğrenilemi: yor. Beşeriyetin iyi veya fena pek çok büyük keşif ve icadlarının sahiblerini de bilemiyoruz. Meselâ ok kimin eseridir? Ekmek yapmayı kim akıl etti? Yemek pişirmeyi ilk düşünen kimdir? Kumaş dokumasını insanlığa mal ederek onları çıplaklıktan kurtaranın adı nedir? Hele Şu (tekerlek) denilen harika hangi dâ- hinin eseridir? Pusula, bakır, tunç, des mir, altın hakkında da ayni sorguları sü. rabiliriz. Keşif ve icadları tescil usulü pek ye- nidir. Bunun içindir ki birçok büyük dâ- hilerin isimleri insanlık tarihinin lâbi - rentlerinde — kaybolmuştur. — Milletleri kurtaranların en büyükleri (meçhul as- ker) ler olduğu gibi insanlık ta bugünkü refahını en çok (moçhul dâhi) lere borç ludur. Bakalım aonun âb'desi ne zaman ve nereye dikilecek? S oe . sğrün Ğ Y

Bu sayıdan diğer sayfalar: