12 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

12 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«Son Postas nın zabita semanı; 13 Ad Vard — Kazan: Sapget Z SON !oııi Türkceye çeviren: Hasmun Uşaklığll Kırık kollu garson Lâmba sol elinde olduğu halde yata- ğa yaklaştı, sağ etinde ise şimdi bir bıi- çak vardı. El kalktı, fakat inmedi, bi- Tâkis bıçağı tulanın göğsünden kapana tutulmuş bir hayvanınki gibi soğuk bir hırıltı çiktı. e Bıçak ve lâmba adamın elinden düş- tü, Madam Polen bu müddet zarfında tek bir hareket bile yapmamıştı. Der- ken odaya ışık doldu. Adam, kırık kolu ile birdenbire gerisinde belirivermiş olana, hem de bu sırada birinciye ilti- hak etmiş olan ikinci şahsa dehşetle bakıyordu. Bu ikinci şahıs Standişti. — Gürültüyü işittim, ne oluyor? di- ye soruyordu. Drummond: — Öldürme teşebbüsü, dedi. Yatağın başucundaki komadun üzerinde duran bardağı almıştı, koklayordu. İlâve etti: — Kadını da uyutmuşlar. — Bu adam kimdir? — Kim olacak suçlu. Kolunu kır - Gım, hüviyetini kendisinden soralım. Adam mırıldandı, fakat cevab ver - medi, Drummond arkadaşma: — Zile basınız, dedi, bir yerde gece bekcisi olacaktır. Otel müdürünü u - yandı a Gözleri uykudan şiş bir garson pan- talonlarını sürüyerek göründü. —Onu müdürü uyandırmaya yolladılar. Be- reket versin gürültüden başkası rahat- siz olmuşa benzemiyordu. Bir iki da- k.lkı_ sonra Mösyö Lidet geldiği zarnan iki İngilizi pencerenin kenarına yas - lanmış, sigara içer buldu. Drumnmmond gülerek: — Bizi sıkıntı veren müşteriler sıra- gBına koymanızdan körkuyorum, dedi. — Fakat ne oldu? — Şurada gördüğünüz adam henüz yerde duran bıçakla madam Poleni öl- dürmiye teşebbüs etti. Daha evvel ma- Gamı ilâçla uyutmuştu. — Ne demek? Fakat bu adam kat garsonlarından biridir, adı Luidir. Otel müdürü kıpkırmızı kesilmişti. 'Adama dönerek bağırdı: — Haydud, kendini nasıl müdafaa e- deceksin bakalım? Drummond müdahale etti: Söyliyecek bir çok şeyleri olacak- tır, fakat dilini çözmiye karar vermişe hiç benzemiyor. Ötel müdürü tekrar adama döndü: — Haydud, söyle bakalım, madam Poleni neden öldürmek istiyordun? Adam başmı salladı, ağzından sgöz yerine bir homurtu çıktı. Drummond: — Kolumu kırdım, diye izah etti. Po- lisi çağırtırsanız iyi olur, belki dili çö- zülür. Sonra madam Polenin de bir da- kikadan, öbürüne kadar —uyanması mümkündür, isterseniz gidelim, me - murların gelmesini başka yerde bekli- yelim. Kadın uyanınca kendisini bir müfrezelik erkek arasında görürse sı- kılabilir. Grup hole indi, garsona dönerek: — Tek bir hareket yaparsanız öbür kolunuzu da kırarım, dedi, e Fakat katil narnmzedinde herhangi bir hareket yapacak enerji yoktu. Bir san- dalyeye oturmuş, gözleri yerde, polis memurlarının gelmesini - bekliyordu. Drummond arkadaşına sordu: — Ne düşünüyorsunuz bütün bu iş- ler hakkında? Çok yavaş sesle söyle - mişti, ayni şekilde yavaş sesle cevab aldı: — Sebebin hırsızlık olmadığı mey - dandadır. Ben sanırım ki bir taşla iki kuş vurmak hniyetindeydi. — Ne demek? — Farzediniz ki yarın sabah madam Polen ölü olarak bulunmuştur. Siz ve ben garip bir vaziyete düşecektik. Ken- disile en son konuşanlar olacaktık. O- tele geç vakit gelişimiz, kadınla daire- sinde konuşuşumuz şüpheleri üzeri - mize çekvecekti. Sorulacak suallere ce - vab verirken epeyce terliyecektik. orada Drummond «— Eğer başladığınız tahkikatı derin leştirecek olursanız siz de ayni âkibete uğrıyaca kemz!» — Doğru ama, şimdi de vaziyette de- gişmiş bir şey yoktur. — Evet, yalnız şu farkla ki şimdi o- tel müdürünü meselenin ört bas edil- mesi lüzumuna ikna etmek hâdiseyi kapatmıya kâfidir. Hatırlıyor mısın z? r aralık bitişik odada bir ayak sesi Ve bütün bu meselelerin sebebi de bi- zim otele gelişimiz ve kadınla konuşu- şumuzdur, fakat meseleyi zabıtaya ha- ber vermek zarureti var mı? Drummond parmağı ile Luiyi işaret SOLDAN SAĞA: 1 — Besli gülüş-kamer, 2 — Ölekine berikine söyleyip yapmak- sirayet edici. 3 — Bir Gim-komşu ve dost bir derlet. 4 — Taharti etmek. 5 — Müfsidin yaptığı. 6 — Zaman-lfare tutan hayvan-beyaz. 7 — Ezan okunan yer-Bal yapan böcek. 8 — Belli-Hamamda kurnadan su almıya yarıyan kap. 9 — Yer kazınıya mahsus — Glet-boyuna sarılan kumaş. 10 — Haddinden fazla. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Kiraya vermek. 2 — Arazi vergisinden evvelki vergi siste - mi-yalyarmak. 3 — Yıkanılan yer - işve, 4 — İknme edilmiş-aldanma. $ — Harbde muvaffakiyet- yemek. 6 — Taşa 7 — İsyan eden - bir nota-san'at. & — Buğdağın Wardeşi-atmak mastarın- rından mazli şühudi müfred üçüncü şahis 9 — Fasilh-baş tarama Aleti. 10 — Şimdi de-çocuk doğurmuyan, — Ama söylememesi de mümkün- dür, Eğer tahmin ettiğimiz gibi kuvvel- li bir teşki n karşısında bulunuy! sak itiraftan çekineceği tabildir. Hele e Lidet geri geliyor. Ötel müdürü odaya girmişti: — Polis hemen gelecek, dedi. Fakat baylar başıma gelen müdhiş bir şey - — Fakat gene ucuz kurtuldunuz, de- di. Yüzbaşı Drummondun müdahalesi sayesinde kaza hafif geçmiştir. * Bunun içindir ki size bir tavsiyede bulunaca- & (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından Hava banyoları Çocukların vücüdlerini mukavemet - lendirmek su ve güneş banyoları ile de- Bü, hava banyoları ile olur, Hava ve ha- vanın derecesi, kıymeti, hava cereyani, bavanın mualiyeti ve elektrik bassası.. işle bunların vücudü mukavemetlendir- meğe tesiri çoktur. Süt çocukları ile kü- çük çocukları ikllmin tesirine alıştırmak için fazla elbise veya diğer ısınma vasi- talarına lüzüm yoktur. Bulunduğu ikli- min havasına evvelâ evde sonra da s0- kakta yavaş yavaş alıştırmalıdır. Hava- landırilmış bir yalak odası hava cere- yanlarının zararlarına karşı gelmek için şayanı Lavaiyedir. Çocuklar için soğuk su fena bir muka- vimleşme vasıtasıdır. Çünkü — ekseriya yanlış tatbik edilen soğuk su, soğukla- ma hastalığını husule getirir. Soğuk su ile vücudün mukavemetleşmesi tanlünde hangi derecedeki soğuk suyun — zararlı olduğunu bilmiyoruz. Bence soğuk sa dökünenler ve duşlar çocuklar için fay- dasızdır. Ve bu usul çocukların vücudle- rinin mukaremetleşmesi için kâfi gelmez. Çocukların vücudlerinin mukavemet - lerini arttırmak için umuml ahvalini kuvvetlendirmeli, hastalıklara karşı vü- cudünün koruma hassalarıniı arttırmak lâzımdır. Bunun için de çok sıcak ve çok soğuk günler hariç olmak üzere her ik- Bmde usulü datresinde ve dımaği faali- yete getirecek şekilde serbest havnda tekmit vücudüne hareket yaptırmalıdır. Yalnız burada diktat edilecek nokta bu hareketin çocuğu yormuyacak şekli- de otması ve giydirilecek elbiselerin de havaya göre giydirilmesidir. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yolamalarını rica ederiz. Aksi tak- Girde İstekleri mükabelesiz kalabilir. HALK OPERETİ ÇERE ALAY BU akşam Gedikpaşa Azak bahçesinde Perşembe günü akşamı Beykoz is- keîo tiyatrosunda Cuma günü akşamı Bebek belediye bahçesinde OR İzmit yarışlarına giden Sporcular sokakta yattılar Yazan : Ömer Besim İşte bu çocuklar geceyi uykusuz geçirdikten sonra bitkin bir halde müsabakalara Nihayet korktuğumuz başımıza geldi. Hazırlıksız, tertibatsız, hattâ mes'uliyet- siz ellere bırakılan İzmit deniz yarış ve . | müsabakaları verilen isme çok uygun bir gekilde festival olarak başladı ve bir fes- tiyal olarak sona erdi. «Otel hazır! »dediler, han odası ile kar- şılaştık. Han odasına razı olduk, «ayni odada rakı sofrasını kurmuş keyif eden- lerle beraber yatacaksınız!» dediler, ken- dimizi dışarı zor attık. Çantalar ellerimizde, alaca karanlıkta sokak sokak otel ararken ismini burada yazamıyacağım bir oteli bize tahsis ettik- lerini öğrendik. Köy kahvesinin üst kısmındaki bekâr odalarında işin pek safasız olacağını an- ca pılıyı pırtıyı toplayıp dişarı ken- dimizi güçbelâ atabildik. Bir gün sonra müsabaka yapacakları, dört kol balinde peşimize taktık. Çalma- dığımız kapı, vurmadığımız baş kalmadı. «Necatibey okulu size ayrıldı!» dediler. Saat onu bulmuştu. Büyük bir ümide düşmüş ve kendimizi hemen yataklara at- mağa hazırlamışlık. Heyhat! O ümid de suya düştü. Deniz müsabakaları için İstanbuldan gelen ala- mandatçıların reislerine tahsis edilmiş o- lan mektebin de kapıları yüzlerimize kar- gı kapandı. Biz Bebekten, İzmite kadar götürdüğü- müz, üstelik klüb kasasından masrüf et- tiğimiz amatör sporcuları hamamda bile yatırmağa razı olmuştuk. Onun da ka - pıları erken kapanmış.. Gelişi güzel çe - keceği yağlı kürek için 75 lira ikramiye alan alamandatcılar mektebde iken, bi- zim mektebli sporcular hâlâ sokaklarda sığınacak yer arıyorlardı. Son ümidle polise müracaat ettik.. Al- lah razı olsun, emniyet müdüründen. Karşısında boyunları bükük, gözleri uykusuzluktan kızarmış çocukları görün- ce acıdı. Her birine kim olduğunu, hangi klübde bulunduğunu sorduktan ve inceden ince- ye tahkik ettikten sonra emniyet mü - dürlüğünün üst katındaki yatakhaneyi emrimize tahsis etti. Yüzücü Halilleri, Orhanları, Mahmud- ları, Şamilleri Vedadları emniyet mü « dürlüğünün emniyetine havale ederek ra- hat bir nefes alabildik.. İş bu kadarla bitmedi. İzmit festivalini iyi bir şekilde idare etmek için son gün- lerini geceyi gündüze katmak — suretile birleşttren su sporları federasyonunda | muvakkat rels Vildan Aşir, bir ayak ev- vel İzmitte bulunmak kaygısile peşine taktığı beş arkadaşla beraber gecenin on ikisinde İzmite gelmesinler mi? Ben Vildang değil, ona inanarak yola çıkan arkadaşlara acıdım. Nihayet bırişi organize edenlere emir verecek mevkide olan federasyon reisi açıkta kalmazdı a- ma, bu beş arkadaşın hali nice olacaktı? Meğer federasyon relsinin de talihi a » cıklı imiş.. İstanbul veya civardan gele- ceklere mahsus olmak üzere berayi ihti- yat on oda olan istasyon oteli, yüzlerce insanı İzmite soevkeden federasyon Tel- sini tanımadı. Otel sahibi biraz da haklı idi. Böyle umacı gibi bir kelime olan <fe- derasyon» yerine daha açık bir tabir kul- girdiler Jansaydı, hiç değilse baş koyacak bir yas- tık bulunabilirdi. Gecenin saat ikisi olmuş, çalmadığımız kapı kalmamıştı. Yüzücülere büyük bir iyilik eden emniyet müdürlüğüne yüzü- müz kızararak, mümkün olduğu kadar çekinerek tekrar baş vurduk: «— Bir avuç adam yersiz, ve yataksız kaldı!» dedik. Telefonlar işledi. Bir kaç saat istirahat için yataklarına şöylece ilişen memurlar tekrar — ayaklandılar. Festival programıma ilâve edilmemiş ol- masına rağmen İstanbuldan gidenlerle, İzmitte asayişe memür olanlara o gece uy- ku nasib olmıyacaktı. Polis marifetile bir otelin kahvehane o- lan kapısını gene zorladık. İçeriden bo- ğuk bir ses: — Anahtar bizde değil, dışarıdadır. Bir otelin dükkün kepengi gibt dışa * rıdan kilidlenmiş olduğunu ilk defa gör- düm. Memur küçük bir münakaşadan sonra kapının yukarıki sürgüsünü açtırdı. Se- lâmete erdik sandık. Dört yer yatağı do- lu. Bir yatak boş. Bir an içinde kendimi- zi dışarı attık... Burada yatmak her ba- bayiğitin harcı değildi. Saat üç buçuk. Federasyoön reisi baş « ta, davetlileri peşinde, Hat boyunda a « heste, beste piyasa yapıyorduk. Kimin aklına geldi halırlamıyorum. Walinin kapısını çaldık. Kısa bir intizardan sonra, İstanbul ve- ya civardan geleceklere on oda tahsis e- den otele yerleşildi. İzmit deniz festivaline gitmiştik. Müsabaka günü, İstanbuldan dört hu gusf tren İzmite yüzlerce insan boşalttı. Dört tencere yemek pişirmiş olan lokat- talar tıklım tıklım doldü. Yemek değil, dayak yiyorduk. Açık göz lokantacılar, hem yemek bulamıyor- lar, hem de mevcuda zam yapıyorlardı. Dört tabak yemek, üç şişe bira Üç yüs otuz kuruş! — Bu ne pahalılık? dedik. — Bugüne mahsustur! dediler.. Pazaf günleri İstanbulda da böyledir; diye bif de misal getirip hesab pusulasını burnu” muza dayadılar. Karada yandık, denizde ihmal edildik- Unuttuklarımı bana bağışlayın. Yirmi dokuz saat süren festival, hak katen festival oldu. Ömer Besim İzmitteki kürek müsabakaları ve bir tashih İzmitte yapılan kürek müsabakaları * nın neticeleri yazılırken dörtlük - kllsik tekne birincisi yanlışlıkla Beykoz ekibi olarak gösterilmiştir. Bu müsabakayı Güneş ekipi kazan * mıştır. Tashih ederiz. erecoLeLELLAEEALALAAAAAEULEREEEER BEELERAAEEEEDAAESERESA Ankara Tiyatrosu San'atkârlar! Yarın gece: Kadirga bahçe uyıu'oıun, (HARUNURREŞİT) Tariht piyes 4 perde. Caz. Komedi. Solo.

Bu sayıdan diğer sayfalar: