22 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

22 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vecizeler Bir kadın - sevil. için ku malıdir: Kolu | kafası — Orada ne işin var? ; çenesi ku — Bahrimuhiti bir sandal içinde geçebileceğime bahse tufuşmuştum da. Akdlı, — tevazulle; abdar, kibirile kendi- sini belli eder. — * vayı da çürütür. Akıllı ke runu kendi bilir, bu- dala — başkalarından naya öğrenir! |C Resimli fıkralar — İki kelimede İki arkadaş konuştular: | — Dün nişanı İma iki kelimelik 23 İ|bir mektub yaz - Öyü diım. Akşama da 44 inı aldım. t Cevabda ne diyordu? İ Şöyle başlamıştı. <Sevgili nişanlım, mektubunu aldım, bu seferki mektubun- da da gene iki tane imlâ yanlışı yapmış- | ce Sin...> | * Papağan Çirkin kadın, papağanlı evin önünden | Reçiyordu, - papa - — Hayır, ben hürriyetime sahib ola- rak yaşamak isterim. MearrerenereaerereeeneerereeneeeeELerErRer e reneee |ğan Onu — görünce K— Hoş sözler | | —-— | Kıpırdanmayiın Kadın, balıkçıdan balık alacaktı — Taze mi? Diye sordu. Balıkçı: — Taze de söz mü, canit bile, Balıklara dönüp bağırdı: — Canlı, dedim, diye yerinizden kı -| pırdanmayın, hepinizi gebertirim! * Sinema Apartımanın hizmetçisi, komşe apar - fimanın hizmetçisile konuştu: — Ben sinemaya bayılıyorum. — Demek her vakit gidersin? — Hayır hiç gitmem.. Bayla, bayan giderler, ben apartımanda yalnız kalır, Tahat ederim do.. Çi pağana döndü: — İnşallah yakında geberirsin! Papağanın. sahibi d — Papaği yüz elli sene yaşarlar bu da daha i yaşında, Çirkin kadın düşündü: — O kadar sene bu pisin bana çirkir bunak demesine tahammül edecek mi - * Neye olmasın ? Çok şişman kadın kocasına: Öyle radyolar varmış ki, dedi, iç - lerindeki bir tek lâmba iki tâtbaya mua- dilmiş. Olur şey mi? ğ ğ Erkek, karısının iri vücudüne baktı: — Neye olmasın, öyle kadınlar da var- dır ki.. bir teki üç, hattâ dört kadına mua- dildi — Bayanın saçlarını undüle yaparak bir fedai arıyorum. Ve öSzeler Bir kadın varacağı erkeği bir kere olsun hiddetli iken görme - lidir. Bir erkekse a- |G7 lacağı kadın: gene bir kere olsun boya- sızken görmelidir. . Bir aşkın devamı Şişmana, için gerek — kadınım, — Birinci nazik aslan — İkinci nazik aslan — Rica ed lefine âşık olmaları | Jünmidir. . İstidarl — yalmızken elde edilir, ahlâk her- kesin arasında iken. . Herkes; — tenkidde i, Vakit cömerd, medihte ha — Fener Dekçilerinin canları sıkıldığı nt belli. vi sistir. geçirmek için ikide bir feneri söndürüp tekrer yakıyolar. —İ—: Casusluk tarihinden SON POSTA Büyü tayyarecinin bulduğu usu Amerika, askeri casusluk bakımından | fe» ye seçilmiş bulunuyordu. Umumi Avrupaya nazaran geri kalmış sayıla » harbde «hususi vazife> demek, Alman bilir. Bununla beraber cihan harhinde | harb mıntakası üstünden tayyare ile ca- casusluğun en şayanı dikkat yenlliğini | sus geçirmek demekti. Bu vazifeyi yük- icad eden bir Amerikalıdır. lenen pilot, iki büyük müşkülü yenmek Bert Hall adındaki bu genç | mecburiyetinde idi. Birincisi: Günün en gece vakti düşman safları gerisine tay -'ışık-m saatinde uçmak. - Çünkü ancak yare ile catus götürmek gibi son derece ' alacakaranlık casus için emin bir - saat Çesaret ve soğukkanlılığa ihtiyaç göste -| sayılıyordu - ikincisi: Karanlıkta rast - tren bir usul ortaya attı ve başardı. Bu| gele meçhul bir sahaya inmek. sluk tarihinde hakiki| Bir kere indikten ve casusu düşman toprağında bıraktıktan sonra yalnız ba - şına uçmak nisbeten Kolaydı. Fakat ara- dan bazan bir, bazân iki hafta; bazan da hattâ iki üç gün geçmeden ayni tehlikeye yeniden atılmak, muhabere güvercinleri- le haber yollhyarak işini bitirdikten, dön- miye hazır olduğunu bildiren casusu düş- man mıntakasından memlekete döndür- mek lâzım geliyordu. | Hall bu yeni usul tecavüzi eııuslugu' daha Balkan harbinde tam' bir” muvaffa: | kiyetle başarmış bulunuyordu. Bu defa | sadece tecrübesini kuvvetlendirmiş ola - caktı. Mahirdi, soğukkanlıydı. Bu sayede bir çok kereler, hiç bir ârızaya uğramak- zın, düşman arazisine casus götürüp ge- tirdi. Yalnız bir defasında az kalsın yakala- du. Alman mukabil casusları Bert Hall'in ineceği yeri ve saati öğrenmiş - lerdi. İcab eden askeri tedbirler alınmıştı. Talihinden, bu sefer de, bekliye bekliye sinirleri gerilenler tayyareye ateş aç - makta acele ettiler. Bu suretle Halli tam vüktinde İkaz etmiş bulundular. Tehlike- nih birdenbire farkına varan pilot kur - Şan sahasından yükatılara havalandı, Ö- lüm korkusunun ilham ettiği cesur ma- nevralar yaptı. Kalçasınran hafilçe yara- â giz «|landığı, tayyaresinin kanadları delik de- ışma « Şi kolduğu halde kaçıp kurtulabildi. Bu dığını isbat edecek bir delili de yoktu.| hâdiseden az sonra onu, «hususi vazife> Mahkemede o, alamadığı paraları isteyip deki fevkalâde muvaffakiyetlerine mu - durdu. Mahkeme heyeti ise onu, düş - kabil, harb madalyesile taltif ettiler. man hesabına çalışmadığını isbat edeme-| Bert Halfin açtığı bu çığır «müttefik |diğinden, kurşuna dizilmiye mahküm et- devletler, harb tayyarecili, ti. | muntazam bir vazife halini aldı. Gerek Bereket yanındaki Fransız mekanisye- Ipılcmn, gerek tayyarede yolculuk eden ni Andrâ Pieree salâhiyettar makamlara | Casusun işini kolaylaştırmak üzere bir müracaat etmeyi akıl etti. Bu uğurda bü- | Sok tedbirler, hileler bulundu. Tayya - tün kesesini boşalttı. İkisinin de kazanç- |Yenin gelişi güzel bir sahaya inip tehli - larını verdi. Güçbelâ mülâzimi muayyen | keye girmemesi için, daimi olarak düş - | şafak vakti kurşuna dizilmekten kurtar- | Man içinde kalan, casuslardan birinin e- ai |vinin bacasında, y ukarıdan bakı -| Bert Hall'in ilk cür'etkâr teşebbüsü de İlhca gi cek - kuvvetli bir böylece bitti yakması âdet edildi. Pilot bu nlarda bir e usul, dünya ca: bir terakki oldu. Bert Hall ilk defa Balkan harbinde bir Fransız tayyaresile ve yanında bir Fran- sız mekanlsyeni olduğu halde Osmanlı devletine müracaat etti. Günde bit dö- lara mukabil tayyare keşşaflığı yapmayı teklif etti. Harb başladıktan sonra da mukabil tarafa geçti. Aymnı teklifi Bul - arlara yaptı ve kabul ettirdi. Fakat Bulgarlar kendisinden * yalnız keşşaflık istemekle kalmadılar, döğru - âan doğruya askeri casısluğu alâkadar e- den bir vazile de vermek istedi rikalı pilot önce, keşşaflıkla cas aresine alarak, pek u, Osmanlı devleti arazi eyi deruhde etti. Elindeki bo- are ile bu pek müşkül işi | Arızasız bitirdi. Fakat vâdedilen parayı alamadı. Bul - garlara geçmekle hata etliğini anladı. | Meraleketine Günmek istedi. Bü - sefer| kendisini bir düşman casvsu diye tevkif| edip divani harbe sevkettiler. Bert Hall Bulgaristana gelmeden Osmanlı devleti hizmetine girmiş olduğunu evvel- ce gizlememişti. Elinde, şimdi hâl liden gizliye onların hesabına ç € a) k harb patlar patlamaz bu macsraperest adam yeniden ortaya atıl-| !00e 5 dı. Harbin ilânından iki gün sonra Av - ÂAYNi işaret mühim bir rupaya sevkedilen lejyonlara yazıldı. Ve | dü- Şayed, memleketin? dönecek casus Prarisa ordusuna askeri pilot olarak ka - | feVkalâde bir vâziyet karşısında kalır da bul edildi. Aradan üç ay geçmeden pi -|© Bün tayyareye binmiye hazırlanamazsa lotluktaki mehâreti dikkate çarptı. Meş-|$ik yakılmıyor, bu süretle pilot ta boç hur Lafayette filosuna ahndı, Bert Hali | Yere toprağa inmektea — kurtuluyordı daha buraya alınmadan önce - yeni yeni Bundan başa bazı hâdisdlerde yeni yeı başlamak üzere olan ve bütün tayyare- tedbirlerin alınmasına lüzum Kösterdi. €ilerin yüreğini titreten - <hususi vazi- | Bir defa Fransız ordusunda çalışan Bach sayfalar j k harbde ortaya çıkan bir tâbir: “Hususi vazife,, Balkan harbinde Osmanlı ve Bulgar ordularında çalışan bir Amerikalı | casuslukta büyük bir merhale teşkil etti Büuyük nurude fayyare vasıtasile denizaltı gemisine gönderilen tahrirt emir adında bir Amerikalı ile çavuş Mangot adında bir Fransız - Hall gibi - tayyare ile düşman arazisine casus götürmek ü - |zere yola çıkarılmışlardı. Bunlar ele geç memek için aralarında şu kararı verdi « ler: Önce Mangot karaya inecek, casır sunu bırakacaktı, sonra da Bach... Böy lece hem iki tayyarenin bir arada indiği görülmiyecek, hem de havada kalan taye yare gözcü vazifesini ila edebilecekti Yere inme bu şekilde ârızasız geçti. Fa » kat dönüşte daha bitaraf bir mıntakaya ulaşamadan iki tayyare de ele geçti. Pi » lotlar kıyaâfetlerini değiştirmiye imkân bulamamışlardı. Derhal tanındılar — ve tevkif edildiler. Amerikalhı zengindi. Ber- Jinden, arkadaşını ve kendini divani harb — de müdafaa etmek üzere sivil avukat ge- tirtti. Fakat bundan da bir fayda çıkmadı, On gün ara ile yapılan iki celseden sonra iki pilot ta hapse tıkıldılar. Ve büyük harbin-bundan sonraki üç korkulu sene- sini Almanya hapishanelerinde geçirdi « ker, Bunun üstüne hava aslarına - ica « bında kiyafetlerini — değiştirebilmeleri için - asker ve sivil iki türlü elbise ve - rilmiye başlandı. Casus yere inince Fivil giyiniyor, geceleyin tayyareye binerken givilleri çıkarıyor, asker kıyaletine giri « yordu. Bir yandan bu türlü kolaylıklar art rılırken, öbür yandan Alman işgali al « tında kalan Belçika ve Fransa köylerin- de, çivar araziyi karış karış bilen yüz « Jerle kâdın erkek İngiliz - Fransız hava casuslarina el uzatıyor, arazinin her ten- ha köşesinde «hususi vazife» tayyarele- Yine “gizli meydanlar hazırlanıyordu. Müttefik devletler çok f ını gördük- leri bu işin her gün biraz daha inki - şafına büyük bir ehemmiyet veriyorlar. di Ayni usule Almanlar da baş vurdülar. Onlar Fransa, Belçika safları gerisinde köylülerden istifade edemiyorlardı. Bu- nun yerine, zaptettikleri yerlerde hapis- ten kurtardıkları, sabıkalı Fransız ve — Belçikahıları kullanıyorlardı. Fakat bu — sabıkalılar, kendi topraklarında uzun za- man tutunamıyor, ergeç zabıta tarafın « — dan tanılıp yakayı ele veriyorlardı. Mü< cadelenin bu türlüsünde hep kendinin zararlı çıkacağını tecrübe ile yan Alı — manya tecavüzi casusluğu bırakıp bülün tedafüi casuslukta — toplamayı ydalı saydı. Fransız tayyareleri « nin inebileceği bütün uzak, tenha arazi« ye en ufak tayyare sesini haber verecek mikrofonlar konuldu. Buna mukabil müttefikler <hususi va- #fe> tayyarelerinin her casus taçırkat oprağa iki yerine bir kerec melerini temin 'edecek bir 'çare buldular. Bundan sonra casus ilk gittiği vakit 5 il paraşütle inecekti. Tayyare, ane — cak döneceği zaman, inip onu alacakta (Devamı 18 ncü sayfada,

Bu sayıdan diğer sayfalar: