10 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

10 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Hergün İstanbul yeni Vergiler verebilir mi? K....... Yazan: Muhittin Birgen elediye Reisimiz, İstanbul mec- 5 Yisinin yeni açılış gününde İs - tanbul şehrinin ihtiyaçlarından bahse * derken şehir varidatının şehir ihtiyaçla - tmi tatmine kâfi gelmediği meselesi ü » zerinde de durdu. Hattâ yeni ÜRE koymak lüzumuna bile işaretetti. ünl Belediyesinin vatidatı ile İs- tanbul şehrinin medeni döğl, hattâ ipti * dai ihtiyaçlarına bile cevab vermek kabil olmadığı hakikati üzerinde durmıya bile Yizum yoktur; bu, isbata muhtaç bir da- va değil, basit bir mütearifedir. Fakat, İstanbul halkı gibi gelir derecesi düşkün, kazanç sehaları mahdud bir memleketie halktan yeni vergiler istemek te hayli insafsızlık olur. Bununla beraber İstanbuldan yeni ver- giler istemek bir zaruret olursa acaba İs- tanbül bu vergileri verebilir mi? Buda ayrıca bir meseledir. Ben, bir İstanbullu mfatile, İstanbul belediyesine yeni. bir vergi vermeğe, önun varidatıni artır - maya, hiç değilse kendi hesabıma, Tazi- yım. Yalnız, bunun için bir kaç şartın tahakkukunu isterim. * O şartlarda gunlardır: 1 — İstanbul şehrinin belediye maki - nesinin esaslı surette ıslahı. Fakat, bu ıslah işi, kâğıd üstünde ale « iâde sözlerden Ibaret olacak değildir. En başta Şehir Meclisi olmak üzere, beledi. yenin bütün cihazı değişmeli, yenileş - meli ve her işin başına bil isa$ kuvveti getirilip bunlar sıkı bir idare ve halk kontrölünün hakimiyeti altına konul - mah. Şehir Meclisi, bugünkü Jâfzı murad ve yalnız âdetin yerine gelmesi için teş- kil edilmiş bir kontrol organı olduğu müddetçe bunun idaresi alımda işliyecek belediye makinesinin hiç bir zaman düz- gün çalışamıyacağı muhakkaktır, Diğer taraftan valinin hükümet tara - fından tayin edilmesini kabul ederim. Fakat, vu vali üzerinde Şehir Mecl'sinin de bir mütakabe hakkı bulunmalıdır. Bu hak, nazari olmakla kalmamalı, filli ne- #iceler tevliâ edebilecek bir kudreti haiz bulunmalıdır. 2 — Bu suretle ıslah edilen belediye makinesi, İstanbulun bütün tabii hakla- ını kendi eline almalı ve onlardan azami istifade etmenin yollarını temin eyleme. Ydir. İstaribul şehrinin kendi kabotajı, elektriği, gazı, tramvayı vesaire vesaj - resi mutlaka belediyenin eline geçmek Jâzımdır. 8 — İstanbul şehrinin hazırlanmşt olen imar programının tatbikatı için de bir program yapılmalı ve bu #üretle tatbi - kat için ne kadar paraya ihtiyaemmz var- sa, bunlar da tesbit edilmelidir. # Bütün bu şartlar ifa edilmek şartile, e- ğer belediye benden vergi istiyecek olur» $a ben vergiyi. muayyen bir ölçü içinde, vermeği memnuniyetle kabul ederim. Böyle olmaz da, belediye benden vergi is tiyecek olursa, vereceğim paranın İsraf edileceğinden emin olarak bu vergiyi ya hiç vermemeğe çalışırım, yahud da ver- meğe mecbur olduğum zaman bunu bü » yük bir hoşnudsuzluk içinde yaparım. İstanbul gibi büyük bir şehir, hükü - metin yardımma muhtaç olmaksızın, ted- ric! bir surette kendi kendisini imar ve kalkınmasını temin edebilecek Kuvvetle. re'sahibdir. Belki bu kudretler onun bu kalkınma kabiliyeti bizim ihtiyacları - mıza cevab vermeğe kâfi gelir. Bundan dolayı hükümetten ayrcı yardımlar iste. meği, ben İstanbul şehirlisi ve Türkive vatandaşı sıfatile, lüzumsuz sayarım. Bundan dolayı, eğer İstanbul belediyesi, evvelâ kendi makinesini ıslah eder, ken- dişine Avrupaf tarzda bir imar, bir ma - Hye ve bir iktısnd programı yapar da benden yeni vergiler isterse bu vergiyi kabulde asla tereddüd etmem. Buna mukabil, işler bugünkü gibi bir gekii borokrasisinin elinde kalır, Bele - diye Meclisi, dostların biz: alışverişte görmeleri için yapılmış bir meclis olmak- ta devam eder, yahud İstanbul Belediyesi ne İstanbulun haklarını müdafan eder, ne de kendisine modern rolde bir faali- yet programı yapmamış bulunursa ben, vergiyi ancak kerhan veririm, Bu tarzda SON POSTna Para kazanmak bahsinde insanlar ekseriyetle iki kısma ayrılırlar, borinci kısımda bulunanlar için para kazınmaz bir gayedir, sırf kazanmak için, biriktirmek için, saklamak için kazanırlar. İkinci kisimda bulunanlar için ise para ka- zanmak sadece ele bir vasıta geçirmek için istenilir, En güzel fotograf | “Oğlunu Bekleyen anne?,, Mr Hergün bir fıkra Minaredeki deli Bir deli bir gün minareye çıkmış, bir türlü indiremiyorlarmış. Yalvar- mışlar inmemiş, korkutmuşlar inme- miş. Velhasıl ne yaptılarsa indireme- mişler, Bir başka deli; — Ben onu indiririm! Demiş, deliyi almış, birlikte yola : çıkmışlar, deli bir aitar dükkânında eli kılıçkı bir karagöz görmüş: — Bu karagözün kılıcın isterim! Demiş, deve derisi karagözün elin- delâ gene deve derisinden olan kıl- cn koparıp deliye vermişler. Deli, öteki delinin bulunduğu minarenin altına gelince bağırmış: — Bane bak, ye minareden iner. Sn, yahud da minareyi şu elimde gördüğün kâragöz kılıcile keserim. Minaredeki deli korkmuş; — Hemen iniyorum! Demiş ve minareden inmiş. Ale e realite SM Bisiklete binen Bu sesim, Nevyorkta açılan matbuat Kedi #6tografcıları sergisinde birinciliği ka- yanmıştır. Resmi çeken Arthur Sasse is.) Bu kedi üç bu- minde bir gazete fblografcındır ve ese-|çuk (yaşındadır. rine: İngiliz olan efen- disini (o ziyadesile «Oğlunu bekliyen anne; ismini ver- miştir, ki hakikaten de, eser bu hissi bü- yük bir kudret ve belâgatle ifade et- mektedir. am öz — > alınan vergiden de kimseye hayır gel - sever ve hergün, bisikletinin arka sına, resimde gör- düğünüz gibi ku- rularak Ooonunla şehri gezer. Bu ke- di o otomobilden hiç hoşlanmaz. Öl dürseniz, otomobi- le binmez. Gürül * Şu noktada ısrar etmek isterim: İstan- bul kendi kendini idareye ve hayatını 15- laha kadir bir şehirdir. Eğer, İstanbul şehrinde de bu kudret, bu hayst kabili -İtüden de hazzet- yeti yoksa, nafile yere uğraşmıya lüzum mez. Klâsik musi- olamaz. O zaman dükkânı kapamak Vel kiye bayılır. caz «iflâs!» borusunu çalmak icab eder, Tür-|sesi duyunca ta- kiyenin bugün dahi, gerek iş ve gerek İn-| banlarını yağlar, evin en sessiz köşeleri san evsafı bakımından kaymak kısmını), kaçar. teşkil eden İstanbulda, belediyenin “Tür. | mama ihya edebilmelidir. İstanbul ne kadar) KiYede 'cadı tarihindenberi işliyen ve hiç| veririm, Fakat, yalnız bu halde kaldıkça düşkün olursa olsun, kendi kendisinin bir zaman iyi mahsul vermemiş olan | devletten para istemek ayıp, millet büt- cansız şekil borokrasisini canlandırmak. çesine yük olmak günah, istikrazlarla İstanbul şehrinin kalkınması için birin-) belediye bütçesini ağır masraflar altına ez ge YSA tecrübe | sokmak ta hata olur.» eski usulün bir paralık kıymeti olmadı -| #iâve edeyim ki Lütfi Kırdar, bu za - ğını göstermiştir. Bir keze de şu şehirde | sureti anlıyan insandır. Yalnız cenin. yeni bir belediye ruhu yaratma tecrübe- den cesaret ve cüret istemeliyiz. Ancak, sine girişmeği istemek hakkımızdır. Bul,.. i El wan böyle bir fikir ve ruh hamlesiledir ki, İs» «— Bay Kırdar, sen İstanbul belediye. | tanbulda yeni tarzin bir belediye kur » sine yeni bir ruh verirsen, sen de benden | 71Y4 muvaffak olabilecektir! takatimin son haddine kadar para iste, Muhittin Birgen İSTER İNAN, İSTER Bir iki gün evvel Denizbank binasında çalışanlar camla. rın birdenbire şangırdamıya başladığını duydular, masalar da sa'lanıyordu. Sokağa fırlıyacak derecede fazla korkan- lar olup olmadığını bilmiyoruz, fakat sarsıntı zelzeleye hamledildi ve ilk heyecan geçince rasadhaneye baş vurü- İSTER İNAN, İSTER Para surfedi'diği, muayyen bir hedefe doğru yürümek için kullanıldığı, işe yaradığı takdirde bir kıyme,, kasada veya bankada saklandığı halde ise sadece bir kâğıd parçü- sından veya bir maden külçesinden maldır. Parayı hercetmek için kazanınız. SÖZ ARASINDA larak zelzele hakkında malümat istenildi. Halbuki zelzele olmamıştı, olmayınca da rasadhanede malümat yoktu. O zamn hükmedildi ki Denizbank binası kaypak bir toprağın üzerine yapılmıştır, toprak zamanla pekleşerek bina otur- dukça sarsılmaktadır. Fakat bu hükmün doğru olduğuna: Şubat 10 Sözün kısası Yaraşır Haspaya! E. Talu i Ss eneler var ki ona akşamları, İm tanbulun, Beyoğlunun içki içiler yerlerinde raslarım. Pencereye yakın bir masanın başında, bahçe gibi donattığı sofrasından neş'e ve neşatını taz ler, Akşamcılığın acemisi olmadığı, âdağ ve erkânını uzun bir tecrübe neticesi larak herkesten iyi bildiği, kadeh tutu şundan, meze seçişinden bellidir. Kahve içmek niyetile karşısına oturaM, yarım saat zor dayanarak, imrenip ba tam çıkar. İçkiyi o, bir âyin mertebesine yükseltmiştir. Kendisine mahsus düsturları, ahkâmi vardır. Güneş ufukta kaybolmadıkça ka deke el sürmez. Raşeye mâni olur diye meze sofrasında mutlaka yoğurt, yahud ki beyaz peynir bulundurur. Suyu rakv ya ölçü ile katar. Ayaklı kadehle, mu? tar kalmadıkça, içmez. Hâsılı, tam bir işret meraklısıdır. Geçen bayram, çocukları, torunları, ziyaretine gitmişler. O da, bunlara biraz. cık bahşiş, bol bol da nasihat vermiş. V4 bu meyanda, işretin fenalığından, ispir“ tonun maddi ve manevi mazarratlarım ibaret. faydasız bir Holivudda yeni Bir izdivac ae le lunan, Bekleniyor nalarından biri, çocuklar el öpüp gitti ten sonra, ona sormuş: — Bu sözleri hangi yüz, suratla söyl& din? Verdiğin öğüdleri kendin değil ml sin tutmıyan? Herifceğiz zarif adammış. Gülmüş ve şu fıkra fle mukabele etmiş: — Softenın biri, camide, kadınlara düzgün hakkında vazediyormuş. Düzgild sürmek şöyle mekruhtur, böyle fenadıf; mezmuddur, falandır, filândır. diye. Cemaatin arasından biri kalkmış: «Be hoca! demiş; bunları sen ne yüzle söylük yonun? Senin karın bir gün bile sürme siz, düzgünsüz gezmez!» Hoa gülümsemiş: — Evet. hakkınız var. var, yaraşır haspaya!.» Ben bu fıkrayı de beğendim, işret me 10fu olan zata da hak verdim. Her şeyin bir «püf» *srafı vardır. Bülün mesele dt onu bulup, iyiyi de kötüyü de kendi ken; dine yaraştırmaktadır. Doğru mu? rare earaa resen ramen esere eyi esrarengiz infılâklar devam ediyor Londra, 9 (A.A) — Tedhiş hareketi devam etmektedir. Bu sabah, yangın ç” karıcı bir bomba, Eâgware-road mahalle sinde bir yangın başlangıcına sebebiyet vermiştir. Derhal haberdar edilen İti# iye efradı, bombayı süratle söndürmüf lerdir, Ambalaj kâğıdı tomarlarına ko * nulmuş olan diğer iki bomba da Ging” gross istasyonu ântreposunun önünde İM filâk etmiş ise de bir güna hasara sebe * biyet vermemiştir. Bulgar Kralı Prens Pol ile görüşecek Sofya, 9 (A.A) — Bir kaç gündenbe" İsviçrede bulunan Kral Boris, buraya dönecek sanıldığına göre de dÖ nüşte Belgrad da bir milddet Kral Naibi Prens Pol ile görüşecektir. aenenensenerasenasesesssesanesnssanamesnssenanmaams TAKVİM amına Sinema artisti Clark Gable ile Carole Lombard, ik defa olarak bir arada 60- Gable'nin, bu yıldızla evleneceği söylen- mektedir. Resmimiz iki artisti, kol kola gösteriyor. Çiçekten, ışıktan nefret eden bir kadın evinde ölü bulundu İngilterede her türlü ışıktan nefret eden, kimseye yüzünü göstermiyen, 9 senedir satın aldığı, etrafı türlü türlü yabani ağaçlarla bürünmüş, kapanmış villâsmdan bir adım dışarıya atmıyan yaşlıca bir kadın, evinde ölü olarak bulunmuşjur. Filvâki, yüzünü daima kalın bir peçe ile herkesten saklıyan bu esrarengiz kadın, geceleri sokağa çı- kardı. Evinin pancurları daima nik durur, pencerelerde kalın kâğıdiar kapa lu bulunurdu. Kapının önünde biriken süt şişeleri şüpheyi mucib olmuş, po - lis içeri girdiği zaman 65 lik kadar gö- rünen kadım ölü olarak bulmuştur. Evde, yiyecek, içecek namına hiçbir şey bulunmamıştır. Esrarengiz kadın çiçeklerden nefret ederdi. Bahçesinde bir gül açınca he - men koparır, komşularının bahçesine atardı. İNANMA! INANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: