29 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POST DEDE “VA TI Büyük şair Tagore'un dilimize | çevrilen eseri: Meyva zamanı YAZAN: HALİD FAHRİ OZANSOY Yazan: si müş Ruhtan, geceden ve ebediyetten bahse-| şarkıdır: neş'e kadar elem de... ah, bil-'kün! Ölen unutulamaz ki... O, onun kal- den gürleri sever misiniz? Hayatın acı-| hassa elem... İşte böyle, bu ızlırabla © ları içinde ölümü bir son, yumuşak tüyor, yaralı bir kuş gibi. ötüyor ve b çifa telâkki eden, fakat gene hayatı isti-| bu yıllar görmüş uzun öm yen çünkü tablate, tabiatin güzellikle bü; kuşun seşinde bütün rine doyamıyan, çünkü kardeş insen alev olmuş duygularını bul kalblerinde kendi kalbinin çarpıntıları- Bı, kendi hüsranlarını, kendi derdlerini, kendi beşeri zâflarını bulan san'atkârla- rın bazan bir ilâhi kadar deri: Tennümlerini duymak İster misin Öyle ise (*) Meyva Zamanı'nı okü Bahçıvan'dan sonra büyük Hindli Tagore'un bu diğer eserini de çok vaffakiyetli bir tercüme fle dilimi | ve geçici mevsimlerin Ç zandıran İbrahim Hoyi, bunun için, ede- örtülüdür. biyat Alemimize ve milli rr bu himmetile de hiç şüphesiz çok yerin- yö de bir hizmet ifa etmiştir Meyva Z Rabindranath Ta- gore'un, ölen karısı ve iki çocuğu arka sından yazdığı çok lirik bir eserdir. Y kın kısa ve uzun manzumedm mürekkeb olan bu eserde, vakiâ, udlerin isimlerini bulm bile rasla: ü insanlığın yoruz. n hallede- bu Fakat gene her şeyi kalbir Bı gibi - yolunu bulacağına emindir ların başladığı bederim, y ben yolumu eniş suda, mavi gökte bir yol iz: bus Şair | İunmaz. kl, ri ile Ve ben kalbime, kasının, görünmey ların hikmetini taşıyıp anı örüyorsunuğ ki şair, an geliyor, böy- lece hikmete baş vuruyor, şifayı ondan Fakat i bütün varlığı ile, en Sonra, Tagore'un, hayatta ve et te mukaddes sev kı da bu mahrumeler al: bir fü £ ti ile şöyle se iyor. bi anlı iy riyet a zli si olan b . yine gibi j tatlı ray un zan o kelimeyi gizlemeden, bütün suda, yaprakta, güneş sanki bu sevgili ruhlara hitab onlardan teselli umuyor: $ ne onlardan, gece iseler gene onlardan,| ler. Zira senin ismin hattâ adem iseler gene OM-| çasınld lardan sükün bekliyor. Başkalarını bik) ffiç kimseyi bekleme! mem, fakat ben bu şiirleri bu hisle oku-| yorum. Bana telkin ettikleri bu bunun için Tagpre'un bu eserine de sızlamadan ve başım nihayetsizlik'erin uçurumlarında döner laşmıyorum. Büyük şi «Hayatım taze iken Öyle bir çiçek ki, k şarkısıdır: «Uyan, aşk uyan veya iki yaprak düşse de, bahar vü:Gİr kadehini ağzına kadar doldur; kapısına gelip dilendiği zaman bu kâwbt kı soluğu ile geceyi heyecaı asla duymaz, Yukarda, Tagore içi Şimdi, gençliğinin sonünde, hıyrtım, rulmayan büyük kuş idare edecek hiçbir şeyi olmıyan, v hü- kendisi de kuşlara âşı tün tatlıhk yükü ile kendisini tamömile kuşlara... Hele sabah kuşu ötse teslim etmeği bekliyen bir meyva Gidİ-İ lir ona ne teselliler, ne ümidler, dir> İne sandetler getirecek! Heyhat! o acılaşın meyva, kim bilir| Evet Sabah kuşu öter. Ancak nice İnsan talihinin sonunda sallarığ «Daha sabah olmadan Şair bunun için mızrabını insan ka en derin yarasına vurmuş, oradan yerine hıçkırıklar yükseltmiştir. «Uyandım ve sabakla beraber mektubunu buldum» diy: başlıven şürinin sonunda «Aradığım Tum, diyor, öğrenmek muyorum; fakat bu okunmayan mektwb mi Lİ Ey kalbim ileriye doj mt atılmaya ha- bahsalar nr ol, ve bırak mechr olanlar geciksin- sabah sonsuzluk ve Göncanin isteği gece ve sebnemdir. VE! Fakat acan w ü çimİ o Mahfozanı parçala yet! içen ağlar. kalbim, ve görün! akat o geceleri de bitmez diyor rı var bu eserde!,.. çiçek gibi idi.) şenlendirecek olan onur #ğinden, bir gönül öt y demiştim. Fax yalnız en, hat k e ğuk, halka ? 1 se al bedenile sımsıkı t İsabahtan haber getirebilir?» Ne var ki, güneş Y İlesin! bulamsyo-| onun bir dadır. bunu iyi » «... Güneş yoldadır. diye bağırd anmadı. sanma artk ç stediğim! anlıya- Tes. benim yüklerimi hafifletti lerimi şarkıya çevirdi. Evet, Tagore için artık her şey birlikte şark a ı söylesin Ts i ükün verebilirs N — disine sakin sakin gülümsediğini görül Ona de mak isliyerek hafif, baş döndürücü bir hareketle kalktı ve diliğinden gelip k arasına bıraktı O zaman o, saçlarını okşıyarak ve bu ılık ve ince küçük dişi geyik ersesin teşli kocaman Tatar eli içinde sıkarak, aşka dair hiçbir şey bilmiyen bu çocuk yüzünü kendisine doğru iğdi. İ Uzun müddet, ar i demir gö- züni gibi, iradesi haricinde derhal ken- İşakakları, bir ilkbahar meyvası gibi do- ir | kunulmamış yanak'arı, öpülmeğe Tazı , Sanki esrarım deşmek ist yormu ie çehavetle lanmış v0 Ki Ke erin, | SAPRESİZ ilk defa olarak ikların il > , n acemi dudakları öp- ANSIZ sarmış olan bu sakin mavi bak Rİ liğine daldırdı, , ruhü râdılışın ebed! bi önünde çırşıplak bir Yalta ğı Alte ve sanki bu bakışta, derin yer alt dindeki Aksel'in berrak y Jaçılıyordu. B emen ır, diğeri he: Snimiyetin at sanki tabi du. Fakat biraz evvelk samimi inu ne vardı? Şüphesiz, zemberek öyle oynar oldu aşar. VÜ ten göz'eri kamaş ten başka O zaman, ilm elenin niçbir i ndadır. iü > Kim bilir hangi müyteki dehşetle b sef baş racon bilen bu kaşarlan: ince o yevkperest, iri aslan suratı estolmuş saf çehreye arhoşluğundan ayılan Rozeli doğru iğdi; sedef gibi alnı, acelesiz, üzün | Kendiliğinden geriye doğru bir harekette usun, taddan anlıyan bir hazla yudum | bulundu. Hayret dolm bir nevi elem © kirpiklerin arasında mavi|mavi bakışı kararttı; bu bakış, şimdi, İm- cildi pek tatlı olan sıhhatli İparatorluğun dragon askerlerinin hücu- denbire ç| İsü! Birbirine denk olmıyan bu çiftin a-| alçaklık arasındak! mesafe o nedir?| © zaman çilekeş! ne, bu kalble - bir çoban yıldızının! "inanıyor, ölen sevgi" taşimadığını | veriyor. Fakat o sev Ba-| İ "İlıyan kalbi i'e bi Ayni zamanda, ne derin gece ilhamla-| ii e İk - de nakleden İbrahim Heviy we dün Tur | E grirum .İcak, © kadar gari İyerden ziyade er binde oturmuştur. Bunu bir di kendine şöyle itiraf ediy Kalbimde oturan, ebedi; olan o k Ona muhabbetimi o etmeğe muvuf? Onu çelenklerle bez. den şarkılar söyledim. izünde bit lâhzu bir gülüm dadı, sonra kaybo şiirinde ken- ir: kimdir? e onu elde Y | Kederli kadın: — Sende İ neş'e Uulamıyorum. Yol; kuşların kanadları, yıldız yanoın-| Sahiden kimdir bu kadın?. B sadete bir ruh... Tagore adetü tenasüha e hayalinde can , beklediği neş'e- yi ondan bulamıyor ve ağlıyor. Öyle ya, hiç ruhlar bizim dünyamızda neş'elene bilirler mi? Tagore şim k ıztırabile kıvr: paralayıcı fe U Maamafih hayat yürüy zaman durur ki?... T ba ilerideki bir sayfa kadar ufak bir şiirind atin gibi sevinçle p u şehirde ihtimal bir er olabilir ki, | bu sabah tulüun 31 ebediyen açılır, ve ışığın * Bahçelerde ve çi ; alp b bu zman € ihtimal ki bir ç içek! vde Sonsuz e bulunan hediyeyi sabah, beri sey ilrmuşrur.a Ve nihayet, gittikçe aydınlanan, ferah- kn bir şiirinde (sayfa 97) daha engin teselliyi bulabiliyor: «Dünya, diyor, derhal ve ebediyen se İ nindir.» boş İ bissetmeğe başlıyoruz dâr ki, şiir bütün yıldızla inde Wi 4 bissediye sah çiçek'e İ çeklenen, kanayan kalblerin üzeri a > hey-!doğ, ve gururun cümbüş ejder et Artık tabı masamızın köşesine bırak anki bizim de ruhum İgore'un güneşile aydı İ gibidir. O güneşi, Ta mız zama; mış ve a bize den çek samimi bir şükran duyarak, edebiy dan daha güzel bir he için TERCÜME muna uğrıyan Bavyı bibelerin ba- kışı idi; Agamemnon'un çiçekli bançeri- ni görünce İfijeni'nin yalvaran bakışı Kurbanlık kuzucağız, kasabının elin- İde: Ah! hayır... Hayır, mösy üm size, Diye hafif hafif inledi O Kadar korkmuş, o kadar göze çarpı- sürette korkmuştu ki, M Sakal, cesareti k stemeye kollarının lütufkâr cen verici bir 8 Fakat.. beb yok, çocuğum; benden kork burada dünyada her sin Ve ona, birde leşen, tama- mile kendisine hâkim olan bir tavırla gü- İimseyerek, yanına gelmek için ani su- pette bıraktığı koltuğu gösterdi: — Otur... bir şeyden korkma... bir * İzilin düğmesine ilk nır mısın? atin altında koluma gi sür Karaköyde, İren ve beni köprüye doğru dostumun yüzüne bayretle baktı Nasılsın, iyi misin? Dememi Seni epey zan İ Bugünkü tesadütümü: andır görmemiştim. memnun oldum Sen de köprüden şı. Beni sürüklüyor Ben de klendim ve tam köprünü: ortasında durdüm, Çünkü koluma giri beni sürükleyen dostum da durmuştu: — Bahsi müşterekten hoşlanız » sormi süri — Hani şterek — O am birkaç defa oluyor Şimdi zamanı da değ şu at yarışlarındaki bahsi (7 a, at yarışı senede — Daha iyisi var. sen hele şu parmaklığa Parmaklığın önü kalabalıktı, Sıfı lar, İber yaştan insan vardı. Köprü dayanıp kat her parmaklıklarına enleri görürdüm, İzaman bu adamların neden bu seyre düş- ı olduklarını merak ederdim. sen de merak edersin. üzüme baktı: Dedi, Ne demek istediğini anlam , O anlamadı ım farkına ovar- maşta 1smiş e ben mi, yoksa bahsi müşte- reke mi girelim? — Val'ahi' sözlerinden hiçbir şey an- si'ne demek? Seninle ben AŞKA İNANMAYAN ADAM . . EDEM Yazan: Jorj Delaki Susadın mı?., raz şeyden korkma. şampanya içer misin? — Oh! evet, mösyi İdim! | Bir kadeh doldurdu ve gene gayri ih- İtiyari: Bir şeyden korkma, korkma... Sözünü tekrarlıyarak kadehi zattı. Sonra, büyük şöminenin yanındaki bir astı ve başka bir k dan doldurar ofun ikisi, sessizce, kibar ettikten sonra kadehle Gaspar içeriye girdi Baron: ; öyle, çok susa- bir den k içmek üze- rere gelip onur geliş Jka> rken Her — Gaspar, dedi, otomobili sen kend kullanır, bu çocuğu evine götlirürsün. — Başüstüne, patron. Rozelin ayağa kalkarak: — Fakat mösyö, dedi, ben giyinmeli- n de) ancak | hem şimdi zama- Mart 29 | İsmat Hulüşi : su hafiften kumar. Nar mi, sen şaşırdın mı azizim? medim, Pokı şu balik tutanlara bak, Belli & Bilsir evvelâ hususiden başlıyalım. usiden mi, Arab o iki kayık ver yıktan biri senin ols — Kayıklar senin de birini bâha mi orsun? Değil canım, birini Dostumun ben görmiyeli aklını kaçır- mış olduğu muhakkal Deliye karşı da jinad etmek zararlı olacağını bilirdim. ediğin gibi olsun tutayım amma, m buradan o sandala kadar w- | | az kil — Buş kuruşun var mı? Hepsi beş kuruş üzerine mi, hemen beş kuruşun var mi, — Bende de mutlu — Şimdi mavilinin sandal: senin ok İstersen kırmızılının! Sandal istemiyor: sun n, iki sandaldan birini sen tutacaksın, ötekini ben, senin dalın n bet sandalımdakin İdeh evvel balık tutarsa ben sana beş ku: ruş verecoğlm, eğer aksi olursa sen bana — Şimdi anladım. Haydi bakalım, kır. mızı yelekli b — Öteki de ben! Kırmız yelekli denizden oltayı çeki- yordu. Oltanın ucunda bir balı Dostum elini cebine soktu, bir bej p bana verdi: — Kacandın al beş kuruşu, m olsun . Başladık. yim. Evime böyle gidemem. larınızı .. Yobunuzu,.. şik çamaşı zı geri verm Çamaşır sende kals Jerini geçir. Ve, ej istersen, yarın gere gel buraya, saat 5 te, Sana al& bir şey © favi Sakal, müstakbel Paris kra- k bir işaret ve spa”a da hiç şüphesiz anlaşma icabı çenesile başka bir işaret yaptıktan sonra Jsıkta. İ deği ben şu fikirdeyim ki sen evde adamakıl- cek de- im; fakat, eğer fırsallan İstifad i lirsen çok ileriye gidebilir: lin, masumane: n şöy nâ rak ona Y e böyle bakmazdı a maz şeyi amus v | — Hani bilme İoynarak istiyorsun? keyfi yerinde dir. patronun e bu ısul değik a, VAY) T97 Parigot (go), Parigote (gol) Köylü lehessile Parisli erkek ve Parisli kadın de. mek.

Bu sayıdan diğer sayfalar: