1 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

1 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fransız Frangının Durumu Aralarından Belçika da ay- rıldıktan sonra, altın blokunda tek başlarına kalan Fransa, Holanda ve İsviçre'den ayrı ay- rı her birinin, bu son günlerde, ulusal paralarını arsrulusal bir spekülasyonun hücümlarına karşı müdafaa etmek mecburi- ğetinr!c kaldıkları görülmekte- ir. Önden Holanda Florinini, o- nun arkasından İsviçre Fran- ginı ele alan bu spekülasyonu, Kolanda Milli Bankasile İsviçre Federal Bankasmın önlemeye muvaffak oldukları sanıldığı bir zamanda sıra şimdi, altın blo- kunun en sadık ve parasınm a- cunda en sağlam - temellere da- yandığı bilinen — azasına, Fran- sa'ya gelmiş bulunuyor. Bilhassa Brüksel ve Londra- dan hız alan bu uğu kadar Fransa'da da ken- disine eşdaş bulduğunu vaziyet açıkça göstermektedir. Şu fark- la ki, burada ulusal para piya- sasında, Devlet istikraz ve rant- larına karşı isteksizlikle başla- yan hareketin sebeplerini ulu- sal paranın teknik sağlamlığı- na itimatsızlıktan ziyade, doğ- Tudan doğruya Devlet finansla- rına karsı artan emniyetsizliğin doğurduğu psikolojik durumda aramak lâzımgeliyor. Filhakika, Fransız Frangınm, !ıı gün bile, kanun? miktarının iki mislini aşan bir altın karşı- spekülasyon, | memekle beraber, bunlardan u- arsrulusal para piyasalarında ol- | lığiı mevcuttur. Ancak, bu böy- le olmakla beraber, öteden beri | devam ede gelen ve daima da- hilt istikrazlarla kapatılması â- | det şeklini almış olan bütçe a- | çjgı bugün on milyar Fransız | Frangını aşmış bulunuyor. Hat- | 1â, Devlet Demiryollarının. 4 Mmilyardan fazla açığı bu rakka- ma dahil bile değildir. Diğer taraftan, devlet gelirinin, bu senenin ilk dört aylık rakkam- larıma nazarany bütçe tabmii rinden yüzde 17-NHAT*yüzde 20 bir'eksiklik gösterme! e bu- na mukabil sarfiyatm — ise, bil- hassa acunda siyasal durumun | askeri masrafların normal had- den aşırı götürülmesini — zaruri kıldığı bu sıralarda, mütemadi- yen artması, bütce açığının i- leride daha ziyade kabaracağı- na muhakkak nazarile — baktır- maktadır, Bu vaziyetin, Fransız Fran- - gint her türlü devalvasyon ve enflasyon temayüllerine karşı, var gücile koruyacağını her v sile ile söyleyen Flanden hükü- metini ergeç çıkmaza sürükle- yeceği endişesidir ki, ulusal ve arsıllusal para - piyasalarının Fransız Frangma karşı olan iti- madını sarsmıştır. Takriben iki buçuk aydanberi devamlı bir sürette Bank dö Fransın altın vermek mecburi- yetinde kalması ve Nisan baş- Tangıcındanberi — Fransadan çı- kan altının üç milyarı bulması, KIRMIZI VE SiYAH imalı imalı konuşmaktan kaçın- mıyan madame Derville'in ağ- zından, düşmekte olduğu tehli- keyi en çirkin renklerle gösterip korkutacak sözler dinledi. Madame de Rönal, Julien'le yalnız kalmak fırsatını içi yana yana kolluyordu; kendisini hala sevip sevmedi; soracak- tı. Huyunun hiç değişmez ha- limliğine rağmen birkaç defa, az kaldı, madame Dervill'e, ora- da bulunmakla cansıktığını his- settirecekti. Akşam bahçede madame Der- ville ne yapıp yapıp madame de Rönal'le Julien'in arasma otur- du. Julien'in elini sıkıp dudak larıma götürmeği bütün gün lezzetle hayal etmiş olan ma- dame de Rönal, ona bir kelime bile söyliyemedi. Hiç umulmadık bu engel, ma- dame de Rönal'in halecanını ar- Ivaziyetin çetinliğini | göstermektedir. | , Fransız Frangını korumak i- çin hükümetle elbirliği eden Bank dö Frans, klasik ve nor- mal yollardan yürümek sureti- le bu altın akımın i çekebileceğini — düş çen senenin Haziran ayından beri muhafaza etmekte olduğu iskonto haddini yüzde 2 1/2 dan 3 e ve yine bir iki gün fasıla ile nihayet yüzde 4 e kadar yük seltmiş bulunuyor. Diğer taraftan büyük feda- kârlıklar bahasıma bile olsa, devlet bütçesini denkleştirme- ge azmetmiş olan — Başbakan Flanden, bu hususta Meclisten “ geniş salâhiyetler,, talep ede- ceğini bildirmiştir. Bu salâ- hiyetlerin hadleri henüz bilin- açıkça mulan neticelerin — temin edii bilmesi için, sırf finansal ve eko- nomik alana inhisar ettirilme- yerek, aynı zamanda siyasal a- lana da genişletilmeleri zora- ğından bahsedilmektedir. Fransa'da ulusal paranın ko- runması için hükümetce — Mec- Tisten “geniş salâhiyet,, istenil- mesi yeni bir hareket değildir. Bundan evvel, aynı gayenin te- mini hususunda Poincar& de Meclisten vasi salâhiyetler is- temiş ve almıştı. Ancak, ekono- mik ve finansal alanda kabili- yet ve bilğisine rağmen, Flan- den icraatile, Poincar&'nin po- pülaritesini temin etmiş olmak- tan çok uzak bulunuyor. — Bil. hassa, talep edilen bu salâhi- yetlerin bütcede kabarık bir ye- kün tutan, yal yardım ma raflarının ve işsizlere iş temini ve aynı zamanda — memlekette ekonomik bir genişlik meydana getirmek mülahazasile girişilen melyorasyon — ve inşaat işleri nin durdurulması, memuür ka rolarının daraltılması, maaşla- azaltlmasıgibi Meclissek- yetinim'kolayca — kabul cdo- Ti fa temas &l | bu talebile bir kabine buhranımın — doğmasına | sebebiyet vereceği — ihtimalimi fazla görülmektedir. Nitekim, daha şimdiden ye- rini alabilecek — Başbakanların isimleri bile söylenilmekte ve Laval ve Bouisson kabincle- rinden bahsedilmektedir. Ne de olsa, Fransa bu gün u- | Tusal parasını korumak için çe- tin bir mücadeleye girişmiş bu- Junuyor. Fransız Frangmın de- ğerini koruyabilecek yezâne ça- renin devlet bütçesinin biran evvel denkleştirilmesi — olduğu tezahür etmiştir. Bu amacın el- de edilebilmesi için gidilmesi Zaruri olan yolun bir çok siya- sal manialarla dolu olduğu mu- | hak! ,'etir. | Bu arada, Fransada, bugün- | kü ekonomik ve finansal güç- lüklerin ortadan kaldırılması i- çin Fransız Frangınm deva- STENOHAL tırdı. İçini kemiren bir endişesi vardı. Bir gece önce Julien'e, odasına gelmekle gösterdiği ih- tiyatsızlık için o kadar sitem et- mişti ki bu gece gelmemesi ka- bil olduğunu düşünüp içleniyor- du. Bahceden erken ayrıldı ve hemen odasına çekildi. Fakat biraz sonra dayanamadı, Julie- n'in kapısına gidip içeriyi dinle- di. Gönlünü kemiren şüphe ve aşk ateşine rağmen içeri girme- ğe cüret edemedi. Bu hareket ona aşağılıkların en kötüsü gi- bi geliyordu, çünkü köylülerin ata sözlerine bile girmiştir (1). Daha hizmetçilerin hepsi yat- mamıştı. Bunun için madame de Rönal, Julien'in kı_pıımda durmanın büyük bir ihtiyatsız- lık olacağını düşünerek kendi odasına döndü. Onu beklemekle geçirdiği iki saat, ı_znb ğçinde geçirilen iki asır gibi geldi. 20 Framxız Frangi 167 20 Liret Z 20 Drahmi 20 İsviçre fe, 20 Leva Florin 20 Çek Kuron Avusturya şilin Mark Zloti Pengo 20 Ley Mecidiye Banknot ÇEKLER ——— Kapanış İsviçre Frangı Leva Elarin Çekoslovak kuronu Âvusturya Pezeta Mark Zloti #'an Çiret Merkez Bankası O:manlı Bankası Telefon İstihat değirmencilik T. A $- Şark merkaz eczenesi Ki aa lüasyonunu. faydak gören ve ||dedi Belçika Frangımm devalüasy nunu misâal olarak gösteren zümrenin — mevcudiyetini göz- den kaçırmamak gerektir. Fransa, bu mücadeleden mü- zaffer olarak çıkmağa muvaf- fak olsa bile, buhranm tesirleri- ni hafifletmek, ve memlekette ekonomik bir gen';'ik elde ede- bilmek için giriştiği işleri şim- dlik uzak bir atiye — terketmek mecburiyetinde kalacaktır. Çok yakın bir ileri, bize Fran- sız Frangmın ve onunla birlikte altın blokuna henüz sadık ka- lan Holanda ve İsvicrenin ulu sal paralarının ilerisini belirte- cektir. Bu günlerde, acunda, ulusal paraların iıtikrannmAb.ıran ev. vel temini temayüllerinin ve bu hususta sık sık isidilmeğe baş- lanan arzuların — tahakkukuna, altın blokuna — sadık kalan son paraların — da sarsılmış bulun- Fakat vazife bildiği şeye ['Jçk sadakatle bağlı olan Julien in, bir kere yapacağım dediğini yapmamasına imkân yoktu. Saat biri çalarken yavaşçacık | odasından çıktı ve evin efendisi- nin derin bir uykuda olduğuna emniyet getirdikten sonra ma- dame de Rönal'in odasına gitti. O gün, sevgilisinin yanında da- ha çok bahtiyarlık buldu, çünkü oynadığı rolü düşünmediği an- lar da oldu. Gözlerini açıp gör- dü, kulaklarını açıp işitti. Ma- dame de Rönal'in yaşı üzerine söylediği de Julien'in içine ra- hatlık verdi. Kadıncağız, hiç bir tasarı olmadan ve sadece bu dü- şünce yüreğini sıktığı için: — Ben sizden on yaş büyü- ğüm! beni nasıl sevebilirsiniz? diye tekrar edip duruyordu. Julien böyle bir sebeple içlen- meği bir türlü aklına sığdıramı- yordu, fakat madame de Rö- nal'in gerçekten üzüldüğünü gördü ve gülünç olmak korku- sunu hemen hemen unutur gibi oldu. Bir işçi oğlu olduğu için bir TA N— İIstiyoruz !. (Başı 1 incide) Türk kılcı mazlümların âhmı al- mıiş oluyordu. Bir memleket hürriye tine kavuşuyordu. . Acunun üç büyük bölgesi (kot'ası) Asya, Avrupa, Afrika Türk bayrağını göğsüne ulusal bir rozet gibi takın- dı. Bundan onur duydu. Denizaşırı illerde: Cavalarda, — Keçerat — önlerinde, Mayorka — adalarında, — Albayrak egzemenlik aşkınım — bir. — sembolü gibi göklere yüreğinin alevlerini fış- kırıyordu. Türk devleti elliden fazla taç ü tünde kuruldu. Türk kılıcı elliden farla taç paraladı. Tanrı bize kılter taçlar paralamak, ulusları hürriyetlerine kavuşturmak için verdi. Bütün acun dört asırdan öte uza- |nan bu büyük panoramayı ayakta sey- Tetti. Elpençe divan durarak!.. Buna, Türk ulusunun tarihe dedi. Bi anıt, âbide diyorlar!.. e Yayından fırlamış bir ok gibi; Alevden bir ok gibi, Paris önleri- ne, Roma karşısına dikilen Atilâları, sonra, Cengizleri, Helâgüları, Demir- ü ağa takatim kalmadı. bunlarla beraber dünya ta- ihi zaten bize dar geldi. Ve dar ge lecektir. Nereye sığdırayım ki?!. Türk genci! An o günleri ki atalarının ellerin- deki keskin parlak, yalayik palalar, insanlığı düstüği gecelerden kurta - ran birer ışk oldu. ı(('.eıılsi şimşekler gibi yaran birer aşık... Geceleri sabah yapan birer ışık... e Türk genci! g Gün geldi. Bütün bu ulusal varlı. n yok olur gibi bir hal aldı... ş Ona bülün acun, yok oldu, dedi. O vakit Atatürk haykırdı: “Türk ulusu vardır. Var olacak - ledi. Bücün ulus Atanın ardı sıra yürü- dü. Kadın, erkek, çoluk çocuk hepsi örden... Türk yurdu bağrına saplanan kı çekti. Genc onunla düşmanın vüreği- ni deldı. Alalürkün edeti yertal VüTdu. Ve bütün acun, Türk ulusu var, âl Bugün yaşıyoruz. Ve yaşataca- z " Yaşamanın bellibaşlı çarelerinden birisi karalarda, sularda, havalarda eçemen olmaktır. Şefler havalarımızın tehlikede ol- duğunu söylediler. Atalarımıza, zaman zaman karalar, sular dar geldi ise, şimdi havalar bize yol veriyorlar. Yurdu ve ulusu oralarda da bekle- yeceğiz, oralara da ün salacağız. Yirminci asır içinde, — gökler de; Türk rengini, engin göğüslerinde bi- ver rözet gizi taşısın!.. Bunu göreceğiz!. Egçemen olmak istiyoruz. Yardun, ulusun hürriyeti, erldinli- ği istiklâli için... Erkînlilı susamış uluslara örnek olsun diye.. Mat.mut Esat BOZKURT 31-5-935 Büyükada, —ASARR— masının belki de bir yardımı dokunabileceği ümit edilebilir. AHİ. şık olarak bile yine bir uşak sayılacağı endişesi, bu budala- ca endişe de silindi. Julien'in coşkunluğu, çekingen sevgilisi- nin içine rahatlık verdikçe ka- dıncağız bir az bahtiyarlık da duyuyor ve sevdiği delikanlıyı tedkik gözünden de geçirmeğe başlıyordu. Çok şükür ki Juli- en; bir gece önceki buluşmala- rma bir eğlence değil, sadece bir galebe hali veren o üzentili tavırları o gece hemen hiç ta- kınmadı. Madame de Rönal onun bir rol oynadığının farkı- na varsadyı bunu anlamanın vereceği hüzünle bir daha bah- tiyarlığın ne olduğunu bile ha- tırlryamazdı. Cünkü bunu, ara- Tarındaki yaş farkının bir neti- cesi diye karsılar ve artık ölün- ciye kadar iclenirdi, Madame de Rönal aşk teori- lerine hiç zihin yormamıştı ama tasra şehirlerinde aşk sö- zü edildiği vakit, beylik mal şa- kaların baş konusu, mal far- kından sonra, yaş farkıdır. Artık gencliğin atesine ka- vuşmuş olan Julien, birkaç gün £ 6-935 Egemen Olmak |120 Bin Lira Veren Yurttaş Duyagularını Söylüyor larını soran arkadaşımıza de miştir ki: — Başbakan yurdun hava tehlikesine karşı kâ" hazırlıklı bulunmadığını söyliyerek vatan daşları yardıma çağırdı. Benim yaptığım şey de bir yardımdır. Her yurdsever vatandaş gibi, hava kurumuna yardım için mü racaat ettim. Verebilece; rayı bildirdim. Bu para tayyare alınabileceğini - hava kurumu, bana bildirecektir. Fev kalâde bir duygum ne olabilir?. Herkes gibi, ben de vatani va- zifemi ve borcumu yaptım.,, Oğlunun anlattıkları Abdurrahman Naci, Istan bulda Göztepede oturmaktadır. Rıdvanpaşa caddesinde 18 No. lu köşk kendisine aittir. Bir yu- zıcımızı da dün Göztepeye gön- derdik, Yazıcımız gördüklerini şöyle ahlatıyor : Göztepede ilk sorduğum yol- cu, Abdurrahman Nacinin köş- künü biliyçrdu. Ve hemen gös- terdi.Geniş ve muntazam bir bahçeye girdim.Köşkün kapısı- ni çaldım.Kendimi tanıttım.Be- ni çok iyi karşıladılar.Abdurrah man Naci burada karısı, dört çocuğu ve annesile beraber otur maktadır. Çocuklarından üçü er kek, biri kızdır. İyi döşenmiş bir salona aldılar. Abdurrahman Nacinin en büyük oğlu 12 yaş - larında Turgut geldi. Konuş - tum... Turgut diyor ki: — Babam dün sabah bahçede oturuyordu. Gazete okuyordu. Gazeteleri okuduktan sonra, bir müddet düşündü, Ben de ona ba kıyordum. Ne düşünüyor, diye i - kendime soruyordum. Hayretle yüzüne bakarken ba - na : — Öğlum iceriden hir kğad kalem getiri dedi. götirdim! (Baş tarafı | inci sayfadal telgraf yazdı ve postaya gön derdi.,, Abdurrahman Naciyi bu gü « zel ve yerinde hareketinden dü- layı kutlularız, Bugün büyük bir topantı yapılacak Hava kurumuna üye yazılan- ların sayısı günden güne artı « yor. Yurdun, Başbakanın söyle- vi ile, bir hava tehlikesine karşı bülunduğunu anlayan vatandaş lar, hava kurumuna yardım için koşuşuyorlar. Bugün Cumuri « yet Halk Partisı vilâyet merke- | zinde büyük bir toplantı yapıla- caktır. Bu toplantıya bütün ce- miyet, müessese, kurum murah hasları iştirak edeceklerdir. Bu kurumlarda hava kurumuna yar Bım için açılacak defterlerin ha zırlıkları ve muavenet görüşü -« lecektir. Bütün vatandaşlar bu iş için seferber hale getirilecek- tir. Yarın sabah ta saat 10 da şehrimizdeki bütün kaymakam- lar hava kurumu İstanbul mer- kezinde bir toplantı yapacaklar ve mahallelerde kurulacak yar« dım teşkilâtı etrafınc> görüşe « | ceklerdir. Her mahallede yar « dım defterleri açılacaktır. Hava kurumunun kaza ve nahiye kole ları bugünden itibarex faaliye « te geçmiş bulunuyorlar. Bura « larda defterler açılnatşır. Va « tandaşlar buralara müracaat & « derek yılda verecekleri muay - yen parayı taahhüt etmektedir- ler. Hava kurumuna bütün var. hiğiyle yardım etmeğe azmet - miş olan vatandaşların bu mu « kaddes isteklerini yerine getir- mek için, her türlü kolaylık gös tericuca Nafıa: Bakanlığından: Haydarpaşada sif teslim şartile 20250 lira muham- men bedelli 270 aded ray kaldırma âleti kapalı zarf usu- lile eksiltmeye konulmuştur. Eksilttme 16 Temmuz 935 salı günü saat 16 da Ankarada Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde yapılacakdır. Kliring şarttır. İstekli'erin tekliflerini 1518,75 liralık muvakkat te- minat ve Ticaret Odası vesikasiyle birlikde 16-7-935 salı günü saat 15 c kadar Bâkanlık Malzeme Müdürlü- ğüne tevdi etmeleri lâzımdır. İstekliler şartnameleri parasız olarak Ankara'da bu husustaki Bakanlık Mal- Zeme Müdürlüğünden alabilirler. (2984) I İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: İdaremizin Cibalide kutu fabrikası lokantası 5-6-935 tar'hine müsadif çarşamba günü saat 14 de pazarlıkla talibine ihale edileceğinden yetnek listesini isteyenlerin şartname ve görmek üzere her gün ve pazarlığa iştirâk etmek üzere 150 lira teminat parasiyle yukarıda yazılr günde Cibalide birlikte Levazım ve mübayaat Subesindeki alım komisyonuna müracaatları. (2836) içinde, çalıdırasıya aşık oldu. | — Julien bu gibi düşüncelerdeti “Hakçası, diyordu, melek gibi iyi bir kadın; güzelliğine de bir diyecek yok.,, Bir rol oynamakta olduğu fikrini hemen hemen tamamile unutmuştu. Hattâ kendinden geçtiği bir anda bütün endişele- rini de itiraf etti. Bu hareketi, kadının kalbinde uyandırdığı aşkı son derecesine çıkardı. Ma- darne de Rönal şimdi sevine se- vine: “Demek ki, diyordu, ben- den önce hiç bir kadını gerçek- ten sevmemiş!,, — Julien'e, bir vakit ele geçirmekten pek korktuğu resmin, kimin oldu- ğunu sormağa da cüret etti; Ju- Hen, onun bir erkek resmi oldu- ğuna yemin etti. Madame de Rönal, soğuk- kanlılık gösterip de biraz düsü- nebildiği — vakitler, dünyada böyle bir bahtiyarlığın bulun- masına ve kendisinin bunu hiç farketmemiş olmasına şaştıkça şaşıyordu. “Ah! diyordu, Julien'i on yıl önce, güzel — sayılabileceğim gağda tanısaydım ne olurdu?,, çoök uzaktı. Onun aşkı da yint yükselmek hırsından geliyordu. yoksul ve hor görülen bir ada olduğu halde böyle kibar ve gü” zel bir kadını ele geçirdiği içifi koltukları kabarıyordu. Tapınıf gibi hareketleri, — sevgilisiniü güzelliği karşısındaki coşkunlu" ğu nihayet kadına, yaş farl nn verdiği üzüntüyü unuttur” du. Madame de Rönal, en F": deni memleketlerde otuz yaşı' daki kadınların çoktan | a edinmiş oldukları hayat bil€ sinden bir parça nasibi olsa! dl”' ancak beklenilmedik zevklef? lezzeti ve koltuk - kahartmağı yardımı sayesinde yaşıyabilet bir aşkın çok sürmiyece& titriyerek anlardı. <e Julien, yükseklere u"î"f.r sevdasını unuttuğu zamar İ madame de Rönal'in şap na, elbiselrine bile coşara ran oluyordu. Onları mak zevkine doyamıyordu: (Arkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: