27 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

27 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 27-6-935 AFT E TTTT ÇŞ Ankara TT A SERFRORAFLAR KUYU KAZARKEN Ankarada Bir Arsada Petrol Bulundu (HUSUSI MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR)| Ankara, 26 Polis memuru Ahmedin dikmendeki arsasında petrol teza- hürlerine tesadüf edilmiştir. Dikmenin bu kısım sahasında böyle bir imkânın varlığı kanaati hasıl olmuştur. Petrol göründüğünü haber aldığım yere hemen gittim. Polis Ahmet arsasını kazdırmağa başlarken su çıkmış ve bu suyun ma- vi renkte oluşunu ve petrol koktuğunu görünce hükümete haber vermiştir. Burasının, ticart mahiyete değer bir petrol sahası olmasa bile, İstifade mümkün olacağı zannedilmektedir. Ankaranm en güzel sayfiye yeri olan Dikmende bu yeni vazi- yet üzerine arazi kıymetleri yükselmeğe başlamıştır. imar Plânları Beğenilmedi Ankara, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İstanbul için yapılan imar plânları Iç Bakanlığınca beğenilmemiştir. İstan- bul vali ve belediye reisi Muhittin Ustündağ Avrupadan dön- dükten sonra, yeni plân yapılması işi bir karara bağlanacaktır. Asker San'atkârlar için Yeni 'Ankara, 26 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Askeri sa- natkâr yetiştirme talimatnamc- &i Bakanlar Heyetince onanmış- tır. Talimatnameye göre, aske- Ti sanatkâr yetiştiren eski aske- Ti fabrikalara çırak mektebi as- keri sanat lisesi olacaktır. Bu mektebi ikmal edenler iki ay kıtada staj görecekler ve son ra da stajda ayrıldıkları sınıfla- ra göre, tüfekçi, kamaçı, demir- ci, marangoz olacaklardı. Makinistler nakliye mektebi- ne, nalbantlar baytar — tatbikat mektebine, Saraçlar Beykoz fab Orikasına Talimatname sekiz ay tatbikat göreceklerdir. İhtiyat zabiti olmak üzere ayrı- ca altı ay daha tahsile tâbi tutu- lacaklardır. Tatbikat ve tahsil esnasındaki iaşe, iskân ve ibate- leri Harbiye mektebi talebesi gibi olacaktır. Fabrika ve müesseselerde tah sillerini muvaffakiyetle bitiren- ler, ihtiyat yarsubayı ve muvaz- zaf askeri sanatkâr muavini o- ldank—hulırı sevkolunacaklar- a. Talimatnamede sanat kısrmla rına göre, ameli programlar ve | askerf müddetleri ayrı ayrı tet- J kik edilmektedir, Yerleri Değişen Valiler 'Ankara, 26 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Tasdike ik- tiran ettiğini dün bildirdiğim vali tayin ve tebeddülleri arasın da şunlar da vardır: Urfa valiliğine eski Erzurum valisi Necati, Denizli valiliğ'ne Çoruh valisi Ekrem, Çoruh va- liliğine Kars — valisi Cevdet, Kars vali vekâletine mülkiye müfettişlerinden Osman Nuri, Mus valiliğine birinci umumi müfettişlik asayiş müdürü Ni - yazi, Ağrı valiliğine birinci u - mumi müfettişlik emniyet direk törü Burhan, Van valiliğine Burdur valisi Saip, Burdur va- liliğine Sinop valisi Abdülhak, Sinop valiliğine Çanakkale lisi Süreyya, Çanakkale valiliği ne Urfa valisi Nizamettin, Es- kişehir valiliğine Mardin valisi Talât, Çorum valiliğine İçel va- lisi Hakkı Haydar, Maraş valili- ine Ankara belediye reis mua- vini Adli, Van vali muavinliği- ne Edremit kaymakamı Mitat, Trabzon vali vekâletine mülkiye Müfettişi Tevfik Talât tayin e- dildiler. Aydın valisi Fevzi, Tekirdağ valisi Adli tekaüde sevkedilmiş- lerdir. Eskişehir valisi İsmail Hakkı vekâlet emrine alımmış- tır. di Buğdai SatıŞı Başladı (Baş tarafı 1 incide) ? * 7,10 kuruş arasında muamele gör- müştür. Bu fiyatlar dünkülere naza - Tan, 20 para bir düşüklük göstermek- tedir. Buğday fiyatlarının düşmesi, un fiyatları üzerinde daha çok kendini göstermiş, evvelki gün çuvalı 7.30 ku Tuşa satıdan birinci yumuşak unların fiyatı dün 660 kuruşa kadar düşmüş- tür Barkanın satışâ girmesi ve Ana- Golunun bitçok yerlerine bereketli yağmurların yağmağa başlaması buğ- day piyasasını baştan başa değiştir - miş, istikrarsız vaziyet ortadan kal- karak fiyatlar düşmeğe mütemayil bir hal almıştıt. Alâkadarların verdiği ma Tümata göre, genel durum bir hafta- n kadar tamamile düzelmiş olacak - . Ekmek indirilmeli ,Belediyece evvelki gün ansızm tes- bit edilen yeni nark, dünden itibaren tatbik edilmeğe başlanmış, ekmek fi- yatları bir kuruş zam görmüştür Narh isyonumun acele toplanması, fırın tıların şikâyeti ve zarar iddialar: üze- Tine olmuştur. Komisyonun on beş Bünde bir toplanması yolundaki tea- Tnüle rağmen, fiyatların bu müddet ::ıl:ı“!hn değiştirilmesi her tarafta itirar ve şikâyetlere yol a tır, Kaldı ki, narh komisyonunun va. kitsiz toplantısı da nedense büylik bir İtina ile gizli tutulmuş, fiyatlara bir kuruş eklendiği ancak geç vakit bir lebliğden öğrenilmiştir. Fakat dün, — buğday piyasasının yeniden düşmeğe ve yn fiyatlarınm büyük hiz farkla ucuzlaması, artan narhının tekrar indirilmesini icap et- tirecektir. Şehrimizde en aşağı iki ay- lrk ihtiyacı karşılayacak stok un bu- lunduğu halde, fırnıcıların müracaat. lart üzerine narhı arttıran komisyo - mun derhal toplanarak fiyatları indir- mesi beklenmektedir. Niçin artmış ? ,Narh komisyonundan salâhiyettar bir zat, un fiyatlarının 880 kuruşa ka- dar çıktığımı, fırnıcıların ön beş gün arka arkaya kiloda bir kuruş zararla satış yaptıklarını söylemiş ve son fi- yat artışını bu şekilde izah etmiştir. Ekmeksiz kalan yerler Ekmek satışlarının, belediyenin ver diği karara rağmen, birçok semtlerde kontrolsüz — bırakıldığı " görülmüştür. Bu yüzden, Ortaköy ve Eyüp semtle- rindeki fırmlardan bazıları az ekmek çıkarmışlar, halk frrn kapılarında u- zun zaman beklemek vaziyetinde kal- mıştır. Bunun sebebi, fırarların az ek- mek çıkarmalarıdır. Yoksa ne şehri - mizin nülusu, birdenbire çoğalmış. ne de halka oburluk gelmiştir. Kon - troldan uzak kalan ikinci bir nokta da, ekmeklerin kalitesi meselesidir. Bir - çok fırınlar, dün de bozuk ve ikinci çeşit ekmek çıkarmakta devam etmiş lerdir. Bu gibi fırınların giddetle ceza- landırılması, zarvri ihtiyaç maddeleri üzerinde sulistimal yapılmasına mey- dan verilmemesi beklenmektedir. Vali muavini ne diyor? Ekmek vermiyen veya az çıkaran Şiruek, becmler habieada vali Söaçisi Bi | Türkofisin Yeni tayinleri Ankara; 26 (Tan) — Tokyo ile İskenderiyeye tayin edilen yeni kon- seye komersiyaller ile Atina ataşe ko- mersiyali ve Viyana ile Bükreş sekre- ter komersiyalleri yakında memuri - yet mahallerine hareket cdeceklerdir. Hayfa ve Bombay ataşe komersiyal - kiklerine kimlerin tayin edileceği he- nüz malüm değildir. Türkofis önümüzdeki sene mevcud şubelerine ilâve olarak Kaliforniya ile Rio de Janairoda birer gube açmak kararındadır —— İzmirde sıhhi zabıta “Ankara, 26 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — İzmir bele- diyesince hazırlanan sıhhi zabı- ta talimatnamesi iç bakanlıkça tetkik edilmektedir. Talimatna- mede esnafın sıhhi vaziyetinin nasıl olması lâzım geldiği ayrı ayrı gösterilmektedir. —— | İstanbul Belediyesi barem projesi Ankara, 26 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — İstanbul be- lediyesi barem cetvelinde yapı - lacak değişiklikler hakkında İs- tanbu! umumi meclisince kabul edilen proje İç Bakanlıkça tet- kik edilmektedir. Bakanlar kurulu » 26 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Bakanlar kurulu bugün saat on ikide top- lanmıştır. Siyasal Bilgiler okulu yeni kadrosu Siyasal Bilgiler okulası adını alan Mülkiye mektebi önümüz- deki yıldan itibaren Ankarada tedrisata devam edecektir. Bu mektep için yeni bir bina yapıla caktır. Mektep için yeni bir pro- fesörler kadrosu tesbit edilmiş, eski maaş vaziyeti kaldırılmış- tır. Kadroda (125) lira asli ma- aşlı bir profesör vardır. (100) lira asli maaşlı (2), (90) lira as- K maaşlı (2), (80) lira asli ma- “| aşlı (3) profesör vardır. Bunlar- dan başka (70) lira asli maaşlı (4), (55) lira asli maaşlı (12), (45) lira asli maaşlı (2) mual - lim vardır. Şekeri yüksek fiyatla satanlar Bazı bakkalların şekeri yük - sek fiyatla sattıkları, bilhassa Beyoğlu civarmdaki dükkânla- rın toz şekeri 29,5, kesme şeke- fi 30,5 kuruşa verdikleri görül- müştür, Bu semtteki belediye polisinin de dükkânları kontrol etmediğinden şikâyet edilmiş - tir. Belediye bu hususta tetki - kata başlamıştır. İhtikâra sa- panlar cezalandırılacaklardır. —< ——— ıkıieddin Sözerle görüştük. Bize dedi — Bu hususta gazetelerin yazdıkla zınr okuyorum ve tahkikat yaptırıyo- Tum. Suçlu fırmcılar varsa haklarında kanuni muamele yapılacaktır. Bu ve- sile ile bilhasta söylemek isterim: Bir 'vın ve ekmek buhranı yoktur. Herhan gi bir frmmnda bir defaya mahsus ola- Tak ekmeğin bitmiş olması endişevi mucip bir hal değildir. Ekmek hak- kında evvelce on beş günde bir narh werilirken, şimdi temevvüçleri daha sık takip etmek ve halkın lehine ola- çak tenzilâta daha kısa zamanda im - kân vermek için ekmek narhımr hafta- da bir veriyoruz. Tekrar ediyorum, endişeyi mucip yet yoktur ve olmıyacaktır, TIR N darcık sos YAL KONUŞMALAR Mahmut Esaf Bozkurt'un Söyledikleri (Mahmut Esat Bozkurd'un gaze- temizde çıkan iki yazısına Ağaoğlu Ahmed'in ıııriıişı wplı n:d:_jı_'ıı'- bi yazıyoruz. Şüphe yok ki, ilmi ola:.b.: tarz yazılardaki fikirler sa- hiplerine ait Sayın Bay Mahmut Esat “Tan” ga- zetesinin 62 inci saş “Ağaoğlu- nun Dedikleri” başlığı altında bir ma- kale çıkardı. Makaleden anlaşılıyor ki kasdı, benim fikirlerimi tenkit et. mektir. Fakat daha başlangıçta birtakım geyler karıştırıyor ki, bu maksatla ili- iği yoktur. Meselâ benim yazılarımın tığı tesiri göylece tarif ediyor: 'Hiç değilse doğrunun ortaya kon- masına hizmet ediyor, Kulaktan kulağa fiskoslanan, Sonra alaylı gülüşlerle karşılanan, Hakikatlerin bütün çıplaklıklarile gözlerde belirmesine yardımı dokunu- yor. (Yazı tarzı Mahmud'undur.) Şimdi ben de Mahmud'un yazıları- tun bıraktığı izleri söyliyeyim : Fikir. lerinin aydınlığına ve derinli; weçizelerinin kuvvet ve kesinliğine, üslübunun abenk ve güzelliğine bayı- lan bayılana, gaşyolan gaşyolana! Demek ki Mahmut, ulusun dimağı- nt besliyor, zevkini açıyor,ben de onu güldürüyor.eğlendiriyorum. Ne yapa km,herkes kendi kaderine kani olmalı Te Sonra, Mahmut bununla da kalmı- yor, neden ise İzmir gazetecilerini işe karıştırıyor ve güya ben onları: “Öz- gür (serbest) konuşmalara şevklendi- Tiyormuşum. ” Beş altı yıl evvel İzmir gazetele- rinden birisinde (Anadolu) yazdığım iki üç makale haricinde hiçbir İzmir gazetesi ve gazetecisi ile alâka ve mü- nasebette bulunmadım. Zaten o arka- daşların benim — “şevklendirmekliği - me” muhtaç olduklarını hiçbir zaman hatırıma getirmedim ve getiremem. Daha sonra Mahmut heyecanlanı- yor ve kendisi hakkında şöyle diyor: * Ben düşüncelerimi, özgürlüğün (serbestinin) son smrrlarına ,bunların ta ötesine kadar Doludizgin d-necek bir halde Kamiâlist rejimi içinde söyledim. Gür sesle gazetelerde ve her yerde” (Yine yazı tarzı Mabmud'undur.) Ben kendimden bahsetmeği sev- mem. Fakat mademki bana bir ders verilmek isteniyor, hiç olmazsa şu ka- söyliyeyim ki, Mahmud'un hiç olmazsa on- dan geri kalmadım, bunu da elbette ki o kabul eder. İşte bütün bu “mühim ve kıymet- li” mukaddemeden sonradır ki, Mah- mut asıl mevzua yanaşmağa başlıyor. Fakat nasıl yanaşıyor? Bunu da kehdi dili ile anlatayım: “Ağaoğlu'nun son zamanlarda or- taya attığı tezlerin bence mibenge vu rulması gerekmlerini şöyle kısaltabi- liriz.” Demek, Mahmut benim tezlerimi “mihenge” vurmuş, “gerekenlerini” çıkarmıştır. Alâ 1 diyecek yok! Bu “gerekenler” şunlar İmiş: 1 — Demokrasi ekonomsal liberal- liği bir sınıra kadat geçebilir. Demokrasinin ekonomsal işlere ka- rışması korumacılıktan (himaye) ile- ti gidemez. 2 — İngiltere, Fransa gibi demok- rasiler sermaye İle işçi arasına girmiş değildirler. 3 — Uluslar son zamanlarda cüm- huriyetten kraliyete doğru gidiyorlar- mış. 4 — Türk ardası (ailesi) düşüş ha- lindedir, Soysal Kanun (Medeni Ka- nun) buna çare bulamadı. Bu gerekenler hakkında söyliyece- ğim şudur: 1 — Üçüncü gereken bu ayın on döküzünda "Tan” da yazdığım “Geri- ye Doğru Hareketler” başlıklı maka- İenin hem başlığının, hem de içinde taşıdığının anlaşılmaz bir maksatla yapılı ü bir tahrifidir. 2 — Dördüncü gereken, Türk aile- Si hakkında yazdığım birçok makale- derde w * diğim fikirlerin yanlış ifa- desi ve Medeni Kanuna ait beslediğim düşüncelerin muharref bir şeklidir. İlk iki gerekene gelince, eğer biri- si sokaktan iki çocuk getirip, bunlar senindir ,demiş olsaydı bu kadar hay- Tet etmesdim! Hayır! Bunlar benim değildir! RBun- lar Mahmuad'undur! Mahmut kendisi için açık kapı hazırlamak için onları yaratmış ve bana isnat eylemiştir. Bütün yazılarım arasında Mahmut, bu gibi gerekenlere benzer yahut hiç olmazsa akıldan onların çıkması için uygun “risini bulamaz. Bulamaz, çünkü benim tezlerim tam bunların tersintdir. Fakat Mahmut burada da bununla kalmıyor. Mahmut makalesine benim narmrma cümleler sıkıştırıyor, cümle- lerin etrafım giymeler içine alıyor. Şöyle ki, her okuyucu cümlelerin be- nim olduğuna, benim yazılarımdan alındığına hükmedecek. Meselâ maka- lesinin bir yerinde diyor ki: “Ağaoğlu diyor ki: Demokrasi eko- nomsal liberalliği bir sınıra kadar bir yana bırakabilir ve bu bırakış koru- culuğu geçemez!” Yine makalenin başka bir ha ileri giderek diyor ki: İngiltere ve Fransa gibi demokrasiler sermaye ile İşÇİ arasına girmemiştir.” Ne bu cümleler ve ne de onların ifade ettikleri fikirler benim değildir. Mahmut onların benim olmasını arzu eylemiştir ve herkesin yapamıyacağı bir kolaylıkla arzusunu tahakkuk et- tirmiştir. Fakat başkasına fikirler ve cümle- ler isnat ederek üzerine çullanmak,ko laysa da, herkesin tenezrül edemiye- ceği bir taktiktir. Meydanda at oynatmak, çekicidir; fakat binebilmek şartile. Yoksa insan gülünç olur! Mahmut kendisi için bu açık kapı- lar: temin ettikten sonra, alabildiğine hızla hücuma başlıyor : Bir çok âlimlerin — adlarını sıralı- yor, bir çok şeyler söylüyor. Fakat ne için ve kime karşı? Kendi hayalinde yarattığı gereken- lere karşı! Benim tezlerim, hiç olmazsa mü- nevverlerimiz için malümdur. Onları bir daha hulâsa edeyim: z Demokrasi hakkında diyorum ki: “Demokrasi ulus eğemenliği demek- tir. Ulus egemenliği ise, ulusun ken- di mümessillerini seçmesi ile, işleri kontrol edebilmesi ile, sözün ve yazı- nın serbest olması İle ve hükümetin mes'uliyet altında bulunması ile teza- hür eder, Bu esaslar ihlâl edildi mi, demokrasi yoktur.Nasıl ki, bugün Al- manyada, İta'yada, Rusyada demok- rasi yoktun Devletçilik hakkında diyorum ki: “Her devlet mahiyeti itibarile bile dev letçidir. Onun vazifesi ulusal ahenk ve muvazeneyi temin, ulusun refah ve saadetini düşünmektir. Bu yolda eko- nomsal devletçilik yapmak lâzımge - lirse tereddütsüz yapar. Ve zaten öte- denberi yapmaktadır, başta ekonomik liberalizmin beşiği olan İngiltere, Fransa ve Ameı bulunduğu halde. Fakat devletin bu faaliyeti bir şart- la meşruttur: Demokrasi esaslarını bozmamak, o esaslara bakmak şartile! Bu esaslar bozulunca, hem devlet kendi vazifesinin haricine çıkmış olur, hem de ulus egemenliği - silinmiş e- lur,.. Ve bütün, bütün düşüncelerimden çıkardığım sonuç şudur: Benim görü- şüme göre, bugün devletçilik yapan devletler ikiye bilirler: Dermok- rasiyi yani ulus egemenliğini kaldır- ve yerine şahsi diktatörlükler mıvym, DiT mşd “Almanya gibi ve demokrasiye bakan liberal devlet- çiler: Amerika, Fransa ve İngiltere gibi. Mahmud'un bunlara karşı diyeceği var mı? Varsa, münakaşa edelim. Yoksa, mevhum gerekenler etrafında münakaşa edecek değilim. Bir nokta daha: Mahmut makalesinin sonunda ben- den şu suali her nedense sormak lü- zumunu hissetmiştir: - “Ağaoğlu'nun ağzından bir şey öğrenmek İsterim: Kamâlizm, ekonomsal alanda devlet. çidir. Demek ki koruyuculukla kal - mıyor. Halbuki Ahmed'e göre koru- yuculuktan ileri gidemez. Şu halde Kamâlizm ve ondan esinlenen yeni Türk rejimi, demokratik değil midir? Kamâlizmin “egemenlik ulusundur” prensibine bir şaka mı diyeceğiz?” Bu ayın a“1smda Cumhuriyet ga- zetesinde yazdığırm “Demokrasi — ve Devletçilik” başlıklı bir makalede ay- nen şu fikirleri söylüyordum: “Bize gelince bizim devletçiliğimiz demok- ratiktir. Çünkü ulusun egemenliği dimdik duruyor, Ana Yasamıza cl vu- rulmamıştır, bu yasanın temin ettiği âmme hakları bakidir, parlmanımız iş- liyor, kontrol yapmaktadır ve hükü- met te mes'uliyet kakdesine tâbidir!” Mahmud'un suali ile ancak yirmi gün evvel yazılmış olan bu makale yanyana getirildiği vakit Mahmud'un benim yazılarımı “hangi mihenge” vürmüş oldudu ve onlardan nasıl ge- rekenler çıkarmış olduğu da kolaylık- ha anlaşılır. Ahmet AĞAOĞLU Edirnede nehirlerin Taşmasından Korkuluyor Edirne, 26. A.A. — 48 saatten be- vi Edirne ve bağlantısına ara ile sü- rekli yağmurlar dün ir. Yağan yağmur miktarı 55 milimetredir.Yağ- Mur toprağı iyice kandırmıştır. He- nüz arkası kesilmiyen — yağmurların devamı zazarlı — sayılmaktadır. bazı kimseler yağmurların devamı halinde mehirlerin taşmasından korkmaktadır Eârinede bifinci ekmek 9 — kuruş 10 para, ikinci ekmek 7 kuruş 30 pa- raya yükselmiştir. Balıkesir, 26.A. A. — Dün ve bu- gün Balıkesir ve çevresine — bol yağ- mur yağdı. Yaz Ürünü için faydalı o- lan yağmur çifçiyi çok sevindirdi. Uşak, 26, A.A. — İki gündür hava " Ulubey kamunu- üştür. Dün buraya pek az yağmur yağdı. Her taraf yağ. DAİA yi : — İNSANIN TARİFİ Bir tahaf manzara karşısın- dayız. Afrikanın biricik imparatorluğu Habeşistana kıı" şı Avrupanın büyük devletleri alâka gösteriyorlar. Bunların bu ilgileri kâh göya onu koru- mak, kâh sanki oradaki halkı medenileştirmek içindir. Vaktile yine bu devlete köle- liğini. kaldırtmak için de bazı muahedenameler itmza ettirmiş- lerdi. Bu muahedelere göre Ha- beşistanda kölelik olmıyacaktı. Ne âlâ değil mi? Lâkin kör kör parmağım gö- züne, Bügün görüyoruz ki bir takım devletler Habeşistanda menfaatler aramaktadırlar. Bel- ki aralarında bu memleket aley- hine bir anlaşma olabilir. Bşı anlaşma ile o memleket, takımi-' le, esarete sevkediliyor “demek- tir. Gülmez misiniz?.. Habeşistanda Habeşinin esir olmaması için insaniyet namına Habeşistana muahedeler imza ettiren Avrupalılar şimdi bütün memleketin istiklâlini tehlikeye koyabilecek tedbirler düşünü « yor gibi görünüyorlar. Vaktile bize mantik okutur- fardı. Orada insanı tarif eder- lerdi. Ben, insanın tarif edilme- sine ne lüzum var?... diye güler- dim. Bu tarifte insanı “görüşen hayvan,, diye tarif ederierdi. Bu gün artık bu tarifin hiç bir şey anlatmadığını görüyorum ve sa- nıyorum ki insanım en güzel tarifi şudur: “Mürai bir hayvandır,, " » Müstesnalarile beraber -. B. FELEK Roma Konuşmaları (Baş tarafı 1 incide) sız bükümetine verilecek cevap İngi- diz kabinesinin bugünkü toplantısın « da incelenmektedir. İtalya Uluslar kühüe mundan çekilecek Roma, 26 (A.A.) — Eden - Mosso- dini konuşmalarının sonunda Muzsoli- ninin Tngilterenin araya girmesini ke- sin olarak reddettiği sanılmaktadır. Eden taraf adan izah edilen İngiliz te zi şudur iltere hükümeti, ancak Italya ile isi arasında imza edil- miş olan 1935 söz bağını değiştirmek- te özgürdür. Fransa tarafından imza edilmiş olan 1906 andlaşmasile, ulus lar sösyetesi tüzünün e değişiklik ya- pılması İngilterenin elinde değildir. Eden İtalyanın, Eritre ve Somali sö- mürgelerini Habeşistandan geçen bir demiryolu ile birleştirebilmesi hakkın da bir önerge (teklif) yapmıştır. Bu yapıldz takdirde İnziltere bu zarara karşılık, Habeşistana kırmızı denizde” hir mahreç verecektir. Habegistan sta tüsünün kökünden' değiştirilmesini is teyen Musaolini bu önergeleri (tek- lifleri Yreddetmiştir. Meselenin arstue Tusal sonucunun, İtalyarım uluslar kü rumundan çıkması ve Lehistan ile Ma caristanı kenı ile beraber sürükle- mesi ihtin.ali o0''n” - sanılıyor. İngiliz gazeteleri ne diyor? Londra, 26 (A.A.) — Eden - Mus- solini konuşmaları hakkında Dailye Telgraf gazetes' şunları yazıyor: “1 — Habesistar bir iyi komşu o- Jarak tanımaya- İtalya, bundan dola- yı, hiç olmazsa Addis - Abeba hül Ü- meti nezdine yönetim bakımından ge- niş yetçisi olan işyarlar yerleştirmek or. Habeş bükümeti bunu kabul 2 — İtalya deniz meselesini Ingil- tere ile diplomasi yolu ile konuşacak- tır. Zamanı gelince İtalya Londraya ekisperleri yollayacaktır. Konuşmala- rm, Avrupa bakımından verimli, Ha- besistan bakımından dâ ters sonuçla. ra varacağı sanılmaktadır. —— Yörük ali plâjı Şarbaylık fen heyeti tarafın - dan Büyükadada Yörükali plâjı hakkında yapıları tetkikat bit - miştir. Fen heyet direktörü Hüsnünün başkanlığında bir komisyon toplanmıştır. Bu ko- misyon bir rapor hazırlamıştır. Bedava Hediye YEDİGÜN bütün okuyucularına birer hediye veriyor. Ankara cadde- müracsat ede-

Bu sayıdan diğer sayfalar: