18 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

18 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir Hiç için Kopan Kavga- lar, Yapılan Cinayetler FP M. Kemalpaşa, (Özel aytarımız bildiriyor) — Bir hafta için- de burada birkaç zabıta vak'ası olmuştur: 1 — Feyziye mahallesinden 8 yaşında Adil isminde bir ço- cuk, kendisile zorla güreşmek istiyen arkadaşı Osman'ı sol ka- sığından çakı ile ağırca yaralamıştır. Osman memleket hasta- nesine gönderilmiştir. 2 — Hamzabey mahallesinden İzzet ve İbrahim isminde iki çocuk kavga etmişler, koltuğunun altından ağır bir yara alan İbrahim tedavi altına alınmıştır. 3 — Kasap Süleyman isminde birisi fazla sarhoş olduğu hal- de kayınbiraderlerinin oturduğu eve gitmiş, ileri geri sözler söylediğini duyan ev sahipleri Süleyman'ı sopa ve küreklerle adamakıllı dövmüşlerdir. Başından beş yara alan Süleyman, kanlar içinde hastaneye kaldırılmış, diğerleri tevkif edilmiş - lerdir. Yarası ağır olan Süleyman ölmek üzeredir. Sultanhisarda Hal Yapıldı F Sultanhisar, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kasabanın bayın- dırlığı için çok emek harcanmaktadır. Altı ay içinde altı sılı- hi kasap dükkânı yaptırılmış, manifaturacılar için 16, sucular için 8 daireli bir hal yaptırılmıştır. 200 - 40 metre uzunluğunda, 8 - 5 metre genişliğinde yeniden 10 cadde açılmıştır. Kamuna gelen ve portakal bahçelerini sulıyan suyun geçtiği yerlerde beton setler yapılmağa başlanmıştır. Kamunun ihtiyar kurulu 6.652 lira gelir temin etmiştir. v Peçe, Çarşaf Yasak Edildi Malatya, (Özel aytarımız bildiriyor) — Şar kurulu üyeleri peçenin yasak edilmesine karar vermişlerdir. Bu karar eylül baslangıcında tatbik edilecektir. Kütahya'da tetkikler yapılıyor .* Kütahya, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kütahya'nın plânı VE vayanumugı işin gerici Muvudanl8 Cluucumc Düzsasliğe tır, Mütehassıs, Kütahya Kalesinden başlıyarak Dirvan, Ulu Cami, İsak Faki camilerini ve diğer tarihsel izerleri gezmiş, fotoğrafları çekmiştir. Bu anıtlar göz önünde tutularak şeh- rin plânı hazırlanmağa başlanacaktır. Yapılacak işler iki kıs- ma bölünmektedir. Ön plânda yapılacak işler arasında Küçük Çarşı ve eski Tahal yeri ile Yeni Bulvar ve Cümhuriyet Alanı- nın müstakbel plânı meselesi de vardır. i . .. . * izmirde Üzüm Piyasası Açıldı ii (Özel aytarımız bildiriyor) — Uzüm açılmıştır, b Mazhar Nurullah kısa bir söylev vererek yeni mahsulün uğurlu olmasını dilemiştir. Bundan sonra piyasa hakkında görüşme- ler yapılmış, fiyatlarm kaç kuruştan açılması lâzımgeleceği görüşülmüştür. Saat 11 de ilk alım Şerif Rıza tarafından kilosu 8 kuruş fiyatla ve iki çuval olarak yapılmıştır. Arkadan diğer ihracatçılar da işe girişmişlerdir. Fiyatlar 7 - 14 kuruş arasın- dadır, Bugün ilk piyasa açılış günü-olmasına rağmen muame- Jelerde diğer senelerde görülen fevkalâdelikler olmamıştır. Bu- nun sebebi, piyasanın fazla mal biriktikten sonra açılmasıdır. asası bugün ayırdıkları gecenin sabahı idi. Fazıl sinirli, rüyalı, arada bir kesilen, çırpmtılı bir gece g€- MEMLEKETTE TAN ———————— YOSMA! Etem İzzet BENİCE tındadır derler. Fakat, buna karşı bu en güçlü tarafımı bile kaybetmedim. Verirken hiçbiri- sini gözüm bile görmedi! Fahrettin Kerim, sözü şakaya boğdu: a — Galiba yine acısı içine çökmüş ki, bu sızıyla apart- manların lâkırdısını ediyorsun. Ve o: — Yo.. yoo.. Hiçbir acı duy» madım., Derken, ötekiler hep birden gülüşüyorlardı. — Belli, belli.. Acisı söyleti- yor! Ve gitmeğe hazirlanıyorlar - Günaydın Jik yataklarını ve odalarını ' gülerek, | çirdikten sonra tanyeri ağarır- İ ken uyandı, yataktan fırladı, gözkapakları şiş şişti, Kafası kurşun doldurulmuş gibi ağır - laşmıştı. Kendi kendisine söy- lendi: — Ayrı yatmak ta boş şey! Daha iyi olacağıma daha kö- tü oldum.. Hiç uyuyamadım. Kafam yerinden kalkmıyor! Ve içli içli düşünüyordu: — Evlenmemek varmış ilkin- den ama, yapamadık. Acaba Güney uyuyabildi mi? Bensiz rahat edebiliyor mu? Ve kendi kendisine bu soru- İların cevabını vererek yatak odasından çıktı: — Sevgili karıcığım. o da uyuyamamıştır!, Muhakkak ki, benden ayri yattığına çok üzülmüştür, Mudanyanın Iki Dileği Bursa aytarımız > “Mad Mudanyadan | ç ya'nın bayındırlık / işle rinde göze çarpan bir ilerleyiş var. Mudanya urayı, iskele civarını gü- zel bir park ve birkaç gazino ile çevirmiş, her taraf elektrikle do- natılmış, eski kireçli su yerine ne- fis sular getirtilmiş.. ,Bütün bunlara rağrsen, birçok kimselerin | akıl erdiremediği iki | önemli eksik var: .Birisi, bütün nakil vasıtalarının Birleştiği ve yüzlerce insanın uğ- rağı vaziyetinde olan binlerce liraya « ptırılan a lânın yıktırılmasıdır. İşin garibi he lânın yerine, ihtiyaç olmadığı hal. de ikinci bir gazino yapılmış olma- sıdır. İkinci mesele, Mudanya Şarbay- lığının elektrik işlerine fazla önem vermeyişidir. Herhangi bir arıza karşısında Mudanya'lıların elek - yın, bu konu üzerinde daha hassas davranması ve ilgi göstermesi lâ- zamdır,”» ağ e BAŞLARKEN Şatranç veya birçok dillere geçtiği adiyle Şah oyunu, evrence, oyunla rm şahı olarak kabul edilmiştir. Bu asil eğlenceye, her devirde özel bir yer verilmiştir. Bunun için herkes bu entellektüel sporun kaidelerini bilmelidir. Biz bu sütunlarda bunla» rı göstermeğe çalışacağız. I — Muharebe oyunu Şatranç ufak mikyasta bir muhare- bedir. Şatranç taşlarına piyade, at, fi), araba, başkumandan ve saire ad- larını veren eskiler, bütün bunların, bir taarruz ve bir müdafaa plânma göre hareket edeceklerini ilk iş ola- rak kabul etmişlerdi. Şatranç, insa- nın mücadele yle doğduğu dü- şüncesine en uygun gelen bir oyun- dur. Şatrançta iki millet harbeder. "Mat,, hanesi, bir "Şah,, m aklar ve karalar üstüne ezcmenlik kurduğu yerdir. İ 2 Fen Sayısız kombinezonlardan | doğan meçhuller taşıdığı ha ld e'Şatranç bir fen sayılabilir. Çünkü oyunun bazı prensipleri, “Ustalar, tarafın dan geliştirilmiş ve öğretilmiş usul- lerle emri hale getirilmiştir. Jar Öteki gürel san'atlar gibi, Şatranç da, hayali kombinezonlarile, ustalı- ğin ve bazı kere dehanm kendini gösterdiği bir zekâ eseridir. Bunun- la beraber şunu da söyliyelim ki: insan faaliyetinin hiçbir kolu, zekâ. nın kat'i ve en yüksek noktası de- ğildir. Şatranç da bu kaide dışında kalamaz. 4 — Spor Beynin jimnastiği olan Şatranç, zekâ ve kuvvet yardımiyle, sanki bir sinir mücadelesidir. Şatrançta, mü- cadele cden uzuv, en asil uzuvdur: Beyin, Şatranc oynamak, gençleri birta- kım engelleri aşmağa | alıştırır, ihti“ yarlarda düşünce kıvraklığın: muha- fabrikasının me demiryolunun ve işçi pavyonla- rının ihalesi yapılmıştır. Fabrika ela- nında uzmanlar sondaj işleri ile uğ» raşmaktadırlar. Fabrikanm su ihti- yacını karşılamak için açılan artezi- yenlerde 66 metre su bulunmuş ve saniyede 6 litre su akmağa başlamış” tr. Bunlardan birisi daha gür su çi karmak için 130 metreye indirilmiş, fakat müspet bir netice alınmadığı için eski halinde bırakılmıştır. Fab- rika alanında daha 6 arteziyen kuyu- $u açılacaktır. Çıkarılan su çok iyi ve soğuk olduğundan aşağı Nazillili- ler bu sudan kullansmaktadırla, ix ÜÇÜK TELGRAF | HABERLERİ | neşesi ynam * Koçarlı, (Tan) — Aydın Halk- evi köycüler kolu ve hi kurumun» dan bir kürul buraya gelmişler, Par- ti ve Ocak başkanlarile konuşmalar yapmışlardır, Kamonumuzda . hava tehlikesini bilen“üye sayısı 60 olmüş- tur. Köylülerimiz ürünlerinin 1,5 u- ğunu taahhüt etmişler ve bunun yüz- de 80 ini kuruma teslim etmişlerdir. * Koçarlı, (Tan) — Dede köyün. | de köylümüzün o yaptıracağı beş &- nıfl: yeni bir mektep binasının temel töreni yapılmış Güney'in yattığı odanın kapı- $ına geldiği vakit, elini kapınm tokmağına attı, fakat, birden açamadı, düşündü?, — Acaba uykusunu aldı mı? Ya şimdi uyuyabildise?. Belki de hiç uyuyamâmıştır!. Ve; — Ne olursa olsun karıcığı- mı görmeden edemem! Dedi, içine birdenbire doğan bri “hodgâm” duyguyla: — Uyumuşsa bile uyansın ne olacak?. Ben de onun hastası- yım, O, bir saat, iki saat, üç sa- ât uykusuz kalacak, Ben yaşa- dıkça artık uykusuzum. Diye kapıyı açtı. Güney, en yüksek bir resim artistinin elinden çikmiş öğme bir tablo gibi yatağın içinde uzanmıştı, Mışıl mışıl uyuyordu. Fazıl ayaklarının ucuna basa basa o- nun başucuna kadar gitti. İçin- de ayaklanan bir aşk deprenme- si vardı. Kalbi damarlarını çat- fazaya yardım eder. 5 — Makine fenni tranç taşlarının değeri, duruşla- artar veya azalır. Bu, ma- öne sürmek» irçok musiki üstatları iyi satranç oynamışlardır. Meselâ; Pbilider ve Chopin. Hele, şatranç tahtasını görmeden oynanan oyunlar, tam bir senfoni- dir. Çünkü şatranç taşlarının kendi- | si zihinden silinir ve yalnız onların | hareketi, zihinde, bir musiki parçası gibi “final,, e kadar sürer. 7 — Moral zevk Şatranç, birçok masraflı oyunların yerini tutar, Çünkü kumar dan, insanı eğlendirir ve meraklan- dırır. Bırakınız ki bu oyunu icat e den hintlinin, efendisine ahlâk der- si vermek İçin bu oyunu İcat ettiği de meşhurdur. 8 — Tesadüf | Şatranca biraz tesadüf de . girer. “Zayıf,, veya "Yanlış, hamlelerde tesadüfün rolü ne: nispettedir? Bu nispet, sinir bozukluğuna, dalgınlığa bağlıdır. 4 — Sonuç Şatrancın bir fen, bir spor, bir san'at olduğunu söylemekle beraber, ni *, bir oyun olduğunu dd açık- latacakımış gibi atıyor, elleri, bacakları zangır zangır titri - yordu. Bu bir odadan çıkıp öte- ki odada uyuyan karısını gör - meğe giden bir kocanın gidi- şinden, duruşundan artık, gece- leyin sevgilisinin odasına kaçak giren kara sevdalı bir âşığın durumunü andırıyordu. Böyle titriye titriye, kendin- den geçe geçe genç kadmı sey- retti etti, sonra dayanamadı, hekimin koyduğu zincirlerden boşanan bir hızla bu güzel, de- yumsuz güzel kadınm üzerine birden atıldı ve onu yanakların- dan öptü. Güçlü, azgm bir atışla ya- naklarmın ısırılarak öpüldüğü- nü duyan kadın hemencecik: — Ah.. ne oluyor?.. Diye uyandı: — Ne yapıyorsun Fazıl?, Sen misin. Korkuttun beni!.. Diye, söylendi. Fazıl, sadeçe KENDİKENDİMİZE ÇATIYORUZ ÇOCUKLARIMIZ VE OYUN FAZLA SÖZE Kadına Söz Atanlar Var! Geçen gün Sarıyerde, Çırçır yolun- da genç bir kadın gördüm. Çocuğu- nu elinden tutmuş, gidiyordu. Hiç de oynak bir kadın değildi. Ağır başlı, hatta biraz da övüngeç (mağ. Tur) bir yürüyüşü vardı. Derken, bu ağırbaşlı, ana Olmuş kadının ardısıra bir hayta belirdi. Bakıyorsun, önüne geçiyor, bakıyor. sun arkasında kalıyor, ve her önüne geçiş, arkasma kalışta, ona meril me“ ml bir şeyler söylüyordu. Kadın bu sirnaşık gölgenin yapış- kanlığından kendini kurtarmak için yolunu değiştirdi, olmadı. Bir keldı- rımdan ötekine geçti olmadı, ters yü- züne geri döndü olmadı. Ve cn son- râ ne yapacağını şaşırarak yolun üs- tünde durdu: — Sizde hiç utanma yok mudur? Arsız herif bu sorguya kargı yal- nızca sırıttı. Belli ki, sarhoştu. Bir ispirto fıçısında gecelemiş gibi, her yanından iç bulandırıcı bir kokü se- gıyordu. Zavallı ana, yüzü kapkırmı- zı, ve elleri heyecandan (titriyerek, KARİ DiLEKLERİ| Vapurların kontrolü “Cumartesi postadını yapan Kara deniz vapuru ile Trabzondan geli- yordum. Trabzondan yüklenen bir hayli koyun baş ambara yerleştiril- mişti. Diğer iskelelerden de hayvan alabilmek için, baş güverte yolcuları arka güverteye alındılar. Hayvanlar balık istifi gibi gıkestrlar, Bu w en doğan şikâyet her- esi acındırdı. Yolcu ve yük mesele- lerinde gemilerin daha Sıkı kontrol altna alınmaları lâzımdır. — Avu- kat: Rüştü Uğur.,, Plâj mı, deniz hamamı mı? Fenerbahçedeki deniz banyosu 84- hibi yamyor: Z “Kadıköy karası fen heyeti geçen yil yaptığı bir keşif neticesinde Fe- nerbahçe banyosunun deniz hamamı olduğuna karar vermişti. Birkaç de fa muameleye konmasına rağmen, bu keşif raporunun şimdi hükümsüz sayılması hayretimizi uyandırdı. Biletlere asgari beş kuruşluk dam- ga pulu konulmak istenişi bunun a- çık bir misalidir. Halltıki bu banyo, deniz hamamı olarak tesbit edilmiş ve birçok kereler ona göre muzmele yapılmıştır. İlik keştin hükümsüz sa- yılmasını icep ettirecek bir vaziyet olmadığı halde, banyonun plâjlar gi- bi farla resme. tutulmak sebebini anlıyamadık., » CEVAPLAR * Ayvalığın Hayrettin paşa ma- hallesinden Osman oğlu Hüsnüye: “Şikâyetiniz üzerinde meşgul ol-, duk. Bu işte siz tamamen haklısı- kanunda muhacir- homurdanır gibi: — Günaydım., Dedi, yine bu çılgın öpüşle- rini sürdürmek için genç kadı nm dudaklarını dudaklarına çekmek istedi. Güney birden ya- takta doğruldu, kendisine uza- nan, dudaklarını dudaklarınm içine almağa hazırlanan bu ba- şi itti: En — Ne yapıyorsun delirdin mi? Doktor sordu: — Niçin delireyim?. Güney birden sertelmiş, dik- leşmişti: ie — Doktorlar sana ne söyledi- ler?. Fazıl, bir saniye düşündü, sonra: — Doktor. doktor” oo Diye bu kelimeyi üstüste ve içli içli birkaç kere mırıldan - dıktan sonra: — Bakma, sen onlara. Dedi ve her türlü yaşama ta- 16.8.935 Ad NE HACET? gocuğu ile meşgul olmıya çalışıyor du. Fakat çok geçmeden sıznaşık sarhoş, işi biraz daha ileri götürdü Dil ile sarkıntılıktan sonra el ik de sarkıntılığa başladı. Btesini “berisini sıkıştırmağa kalkışı” yordu. Kadın, bu rezilin elinden a“ cak, kaçarak kurtulabildi. Sarhoş, avının arkasından, ağıf dolusu uzun bir küfür savurdukta” sonra geri dönerken, ben de kendi kendime düşündüm: — Yoluna giden temiz bir kadına söz atan ve hele el ile dokunan bir adamın baba olmağa: hatta bir kadını sevmeğe hakkı ver | mıdır? Ne yazık ki, kadının erkeğile omuz omuza yürüdüğü bu mutlu çağ” larda bile, ağızlarını zifos saçan rer bataklık olmaktan kurtaramamığ kimselere raslıyoruz. Böylelerini, dünyaya erkek olarali geldiklerine pişman etmelidir! Salâhadlin GÜNGÖR lerin, kendilerine verilen emlâk ve © âraziyi satamıyacakları hakkında bif madde vardır. Fakat, bü beş yıllık muhacirler içindir. Size şiimulü yok” tur. Bu vaziyeti alâkadar memur$ anlatınız. Gene bir netice alamazsa” nız bir istida ile vilâyete müracaat ediniz. Sy * Söke okuyucularımızdan £ A. M8 Uzman meselesi hakkmdaki şikâ“ yetlerinizi ilçebaylığa bildiriniz. O* vee ŞEDAYIRA, eme * Sultnahmette Yarma şeftali kağında 36 numaralı evde Fikrete: Bayındırlık Bakanlığına yapt müracaati yenilemek lâzımdır. kın Ankaraya gönderildiği tarih numara ile posta, telgref ve tel genel direktörlüğüne bir daha taat ediniz. Bir kadın yüzünde iki kişi dövüştü Dün gece, Galatada Tophianede cinayet olmuştur. Oğrendiğimize l se, Sevim isminde bir kadın yüzü den Ibrahim adında birisile arkada. kavgaya tutuşmuşlardır. Döğüşün *.. nunda İbrahimi ağır surette yara” yan suçlu kaçmıştır. Polis. bu i aramaktadır. R. * Galatağa Liman şirketine ait kele civarında Tibtem önünde, İL | dibinde bir ceset bulunmuştur. şi | lan tahkikata göre cesedin seyyi” mi cu Hamdinin 6 yaşındaki Şehnaz | daki çocuğuna ait olduğu ani tır. Çocuğün deniz kenarında oYMU | a gö ken kazaen düştüğü umulms! idını kaybetmiş, kendisinde 5 / dünyasından da yi vi jaldırmamazlığı içinde: çe Ran bende, Ben de İİ torum. Ne olacak, sanki?” o Dedi, ilâve etti: — İnsan yaşıyacağı kada" ri ! a Ama dığı kada” az i Gl yaşadığı malı! Onun için hekimi dediklerini dinlemelisin- Doktor gülüyordu: en d8 ye — Canım ipini de haklısın, ben de, o asa edi kimler bir görürler, sayarlar. Onların her herkes. yapmağa kalksa pi zünde 'hastalık rejimi “ka” kalmıyan beşikten — dar tek adam kalma? | Diye yine karısının asi rını, dudaklarının. igin* i istedi. Güney:

Bu sayıdan diğer sayfalar: