29 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

29 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

«—— s Şİ Buğday Suriye ve Filistine yeni ihracat başladı Buğday fiyatları gün geçtikçe da- ha normal bir hale gelmektedir. A- danada yeni mahsulün birdenbire 3 kuruşa düşmesi, buğday tacirlerini endişeye düşürttü. Bilhassa elinde pahalı olarak tedarik edilmiş stok bulunan tacirler daha ziyade endişe etmişlerdi. Bu sene mahsulün çok olduğu hakkındaki haberlerin teey- yüt etmesi üzerine, müthiş bir suret- te bir fiyat düşkünlüğü olacağından süphe edenler olmuştur. Halbuki or- tada şahıslar, ve ellerinde stok bu- Iunduran tacirleri endişeye sevkede- cek bir piyasa mevcut değildir. Zira- at Bankası heniz buğday piyasasin- da ne gibi bir siyaset takip edeceği- ni de beniz tanzim etmemiştir. Ban- kanın muhtelif buğday mıntakaların- daki şubeleri rekoite hakkında haki- Ki malümat almağa çalışmaktadırlar. Ziraat Bankası rekolte hakkında kat İ bir hükme varmadan evvel mubs- yaata başlamıyacaktır. Diğer taraftan dış memleketlerden buğday almak için Ziraat Bankasma Şam panayırmdaki Türk payyonu- nun pek acele olarak tertip edilme si, gazetelerde şikâyetlere sebebiyet vermiştir. Bilhasaa Suriyede çıkan türkçe Vahdet gazetesi, Türk pavyo- ununun, Türkiye ekonomis'ni bil - hassa endiistri inkişafmı temsil ot- mekten mahrum bulunduğunu, pav- yonda sanayi mamulâtı diye birkaç gige Vlkörle bir İki deri parçasmdan başka bir şey teşhir edilmediğini yaz muşta. Şâm panayırı, bize, dış memleket lerdeki sergilere daha fazla bir itina ile iştirak etmemizi hatırlatmıştır. Bu eski bir meseledir. Bu Kâdise yal- niz Şam panayırında olmamıştır. Bir kaç sene evvel Milâno sergisinde açi- Ian Türk pavyonunun da elelâde Mahmutpaşa dükkânı mahiyetinde bir pavyon olduğu da yazetelere ak- selmişti, Hattâ Milâno Başkonsolo- sn, serginin iyt tertip edilmediği hak kında alâkadar makamlara birer ra- por bile vermişti. Görüyoruz ki bu gibi hâdiseler arasıra tekerrür et- mektedir. Bütün bunlara meydan Yaabncı memleketlerde Açılacak sergilere dikkat etmek mecburiyetindeyiz tin: teşhir ettikleri çok görülmüştür. Sergiler bugünkü nianasile, yalnız ti- cari mahiyet arzeden bir müessese değlidir. Modem serğicilik bilhas » sa propagandanm pek kuvvetli bir si- âh olduğu bu devirde daha geniş bir manayı taşımaktadır, Beynelhilel bir sergideki Türk pavyonunu, yalnız birkaç ihracat maddesini gösteren bir pavyon olmaktan ziyade, 'Türki- yeyi, sergiyi gezenlere tanıtan bir propagarla meşheri olarak kabul et- mek lâzımdır. Beynelmilel sergilere iştirak yalniz Ücarel işi olmaktan çıktığına göre, dış memleketlerdeki sergilerle olan münasebetlerin sıkı bir surette devlet kontrolu altma 2- Ummasından başka bir çare yoktur. Bu bir zaruret haline girmiştir. Dış memleketlerdeki sergilere iştirak me selesi kadar memleketimizde açılan yerli mallar sergilerini de muraktbe etmek Jüzemdir. Şehrimizde, ana dolunun muhtelif yerlerinde sık sık yerli mallar sergisi açılmaktadır. Bu | sergilerde basilarının sergi yersitini haiz olmadığını itiraf etmek lâztm- vermemek, beynelmilel sergilerdeki Fotoğraf Tahlilleri Fotoğraflarınızı bize gönderiniz, karakte- rinizi size söyliyelim! San'atkâr ruhlu, istikbalde, çalış tığı, kabiliyetleri- ni inkişaf ettirdi- ği takdirde mw vaffak olacak bir şahsiyet. o Ahenk hissi vardır, Niş betleri gözetir. Iç- timaf sahada ken- tir. Çok düşünme 8. Işik * : . Muhayyelesi ve hisleri ile zahal- dir sız bulunan diğin! yalnız ken- dine inhisar ettir. mek ister. Hoşlan- madığı şeyleri ve kimseleri açıkça tayin eder. Kendi- ne bağlı kimsele- rip (o hatıraların muhafaza (eder. " Neş'eli ve sevinçli -omanları vardır. R. Ozarda Karımı vermiyorlar ? m e “28 Lise mestimiyuimi gönderenle: Askerliğimi yaptım. 15 yaşında gü- M ke zel dir kızla sevişerek evlendim. Bir Bize mektup gönderen sayan oku- müddet ana ve babasından ayrı ya- | yucularımızdan çok — mühlm rica- şadık. Fakat dlinyamı miz var. getirdiler. Beni ailemden alarak e-| 1 — Yasıları sayfanın yalnız bir gimle yanlarında bulunmama istedi. e a or yazma ler. Usakça bir yerden ekmeğim çıktı, | £ — Mektupları mümkün olduğu sl, seyâhat etmesi | Gitmek ilzere iken babası beni alda: | takdirde makine ile, olmassa satır kumas lâzım. | tarak kısın: memleketine alıp götür- aralarını geniş birakarak, okunaklı b v dü, Şimdi do bulunduğum yer uzak im vi mi ve hastalığını bahane ederek ya noktaya dikkat ettikleri ta pi iyorlar. "Sen Burada | dirde, hem bizim işimiz kolaylaşmış bir iş bul? diyorlar. Halbuki şimdi. | olur, hem de kendilerine daha çabuk İ dan belki de a; kalacağız. Iş bulsam | onun ana ve babasinin elinde oyun- i koymanasm, oadalos bizden daha genç | cak olduğunu gösteriyor. Sizin yaşı- ruhlu ve haddinden fazla müsrif ve | 7 Küçük amma, mektubunuzdan | haddinden fazla huynuz, bir saat bi: | antik ve makul bir genç olduğu- ie yanında durmak istemiyorum. E. | uzu anladık. Sakin, işinizden ay- şim anasından ufacık bile huy alma- rılmayınız ve onların sözlerine kan- mış, pok muktesittir. Daha maymız. Bugün de sizin sldığınız pa- EL Zevcenizin yaşının küçük olması, olduğu için ana ve babasının sözle. rine tapıyor. Beni de bu mantıksız tekliflere uydurmak için çalışıyor. tayı bulabilmek için çalışan yüzlere ce işsiz var. Her halde, tekrar edi- yoruz, #evcenize vakur ve ciddi bir mürsesatler vaki olmaktadır. Banka, bü siparişler için de henüz piyasa- Türk pavyonlarını daha mükemmel dan mul almamıştır. Alman firma -| bir hale koymak zamanı gelmiştir. larına geğen yıl mahsulünden mal Her şeyden evvel, beynelmilel sergi- dır. Iküsat Vekâleti bir serginin a- çılması için ne gibi şartlarm mevcut | olduğunu yine bir nizamname ile tas tih etmelidir. Meselâ: Sanayi birliği- Musikiye hassastır. Gençliğin ve za banrnızm ıstirap” lârinı hisseden bir hadsiz, hesapsız seviyorum. mektup yazınız, serlan gelmesini, ak- Di seviyor. Fakat yanıma | si takdirde mahkeme vasrtasile getir. gelmek istemeyişi, ana baba sözleri- | 160083: izi söyleyiniz. verilmektedir. Yunun firmajarı da 'Trakyanın sert buğdaylarındân İste- mektedir. Alman haberlere (göre, Adanadan Suriye ve Filistine ihracat başlamıştır, Fındık rekoltesi ne vaziyettedir? Ticaret borsasında alâkadar tacirle- rin merak ettiği mesele budur, Son günlerde Karadeniz fmdik rekoltesi bakkında, hakikate uygun haberler almak kabil olmuştur. Giresun mın- takasda mahsul vaziyeti iyidir, Trabzonda son dolulardan mahsul zi- yan görmüştür. Umumiyet itibarile mahsulün geçen senekinin yarısı ka- dâr oldcağı anlaşılmıştır. Patateslerin tiplere işünülüyor Patates tacirleri patateslerin tip- lens ayrılması için ticaret odasında bir toplantı yapacaklardır. Piyasada patates nevileri, pek basit bir suret- te baş kelle, orta mal, sira mal diye bir tasnife tâbi tutulmuştur. Patates tacirleri bu tasnifin bugünkü ticaret gartlarma uygun olmadığma kani - dirler. “Tacirler patatesleri tiplere ayırmak İçin aralarında toplantı yap mak ihtiyacını duymuşlardır. Geçenlerde elma tacirleri de elma- ların tiplere ayrılması için ticaret 0- dasında bir toplantı yapmışlardı. Bu suretle ticaret odası, muhtelif züm- min hazırlıyacaktır. lerde hangi malların na şermitle teş- | İ hir edileceği, ve bü sergilere hangi ibrâcat tetirlerinin Oiştirak e- | deceği bir nizamname ile tasrih edil melidir. Her önüne gelen ihracat ta- ciri, birkaç parça eşva alarak istedi- ği sergiye iştirak edebilir mi? Avru- panın muhtelif yerlerinde açılan ser gilerde bazı komisyoneuların hattâ Türkiye ile alâkası olmıyan tacirle- rin bile, sergilerde Türkiye mamulâ- AAA 2 HAZİRAN Paralar Alış Satiş Sterlin G,— s0 1 Delar m— o 20 İsviçre &. o $14— O Bl 20 Belçikn Faamgı BO— 34 20 Drahmi 2 2350 20 Çek kuron o Bi— s8— 20 Te 11— 16— 20 Dinar ..— S2 Liret vesika 190— (o 196 Florin si— W— Avasrurya gilin 28— tir Mark 28 30 Zloü 10— 22 Pengo U— r— Leva 22— 25 Yen 3 34— İsveç kuronu 0 31— 33.— Altm M3— Ogs Banknot 25. Çekler Paris üzerine im Del L , Belg Cenevre Sofia Çekoslovak Avusturya Mark İsveç karonu Ispanya pozeta ne veyahut herhangi bir teşekküle | varidat temin cimek için, bir bahçe de birkaç fabrikanm. pavyon açarak etraf'ma da pastacı, dondurmacı; ge- kerlemeci gibi toplanmasına sergi evi ismi verebilir miyiz? Bu mahiyette açılan sergiyi bir ecnebi ziyaret ettiği gaman, Tür- kiye ekonomisi ve endüstrisi hak- kında nasıl bir fikir edinebileceğini tahmin etmek kolaydır. BORSA CUMARTESİ aa ai Esham İş Bankası M& 1.— “m N 0,0 “ “ Hamiline 590 Anadolu 95 60 2450 ” *..100 *1— Şirketkayriye 16.0 Tramvay 1675 Bomonti Nektar 9,0 Terkon 1250 Aslan Çimento Kupon kesik | 935 Merker Bankası 67,50 Osmuni: Bankası Kuponsuz 21— Şark Merkez Ecraneni 440 Istikrazlar Türk Borcu 20,81,0 ” ” nu 19,80 "m 1 19,65 İstikrazı dahili 9m Ergani A. B.Ç. el Srvas Errurum 9705 Misir tahvilleri 1903 TE 91.50 98.50 Sir » $— diy Tahvilât Rihtem Kaş 10,40 Anadolu veli 4285 Eg 1450 Anadolu Mümessil s127 küçük pavyonlerm! £ karakter. « Inkişaf etmek istiyen fa- kat oimkânsizlik- larla karşılaşarak "yerinde sayan" ve manevi bir hu- zür bulmak için hayallere, fikirle - re #iğinan bir "şahsiyet. Az Konu- şur. İçini yalnız samimi arkadaş - C, Sayar larma açar. An nesine bağlıdır. o Musikiye karşı hassastır, Fakat musikinin özünden siyade ahengini sever, » Mücadeleyi seven, hayali kuvvetli bir karakter, Hâ- diseleri olduğu gi- bi görmekten ise, tasavvur ettiği ge- kilde görmek is- ter. Kendini gör- termeği, hoşa git- meği sever, Teg « vik görmezse meş galesinden soğur. Iddiaları o vardır, fakat © izhardeh çekinir, Tatlılıkla karışık bir otori- Yaşar te tarafından Idare edilmesi ve dost muhitine dikkat, çok dikkat etmesi lâzimdır. Sert sporlara kabiliyetleri vardır. Benlik kaygusuna düşmediği takdirde muvaffak olacaktır, Egelilerin deniz gezintisi Eğeli gençlerin tertip ettikleri de- tahsis edilen vapliria Yulovaya gi - rayarak gece geç vakite kadar eğlen / mişler ve sorira İstanbula dönmüşler idir. Gezinti, parlak ve samimi ol - j muştur » ne fazla kiymet verişi, muhakkak on ların muhitinden ayrilmamaklığım için yalvarışları beni dehşetli güpho- Tendiriyor, iyor miş olsam seninle evlenir mi idim” diyor. 2 — Yoksa mühitinden ayrılmak islemeyişi ebeveynine olan itaatin - den, koca hizmetini henüz bilmeme. sinden mi? » pi Annesini de yanna almak iste - | diğim halde bile hep birlikte bu tek- lifimin de reddi beni verem #decek. Ana babanın bir tek çocuğu olmak, irekardanberi yazdıklarıma bir ba - küme çlabilir mi9 Eşimi fevkalâde sevdiğimi biliyorlar? Oraya gitmiş | olsam büyük bir şehir, haydi iş bul- dum, ya sonu olmazsa! En mühim şeyleri düşünen yok. Polise müracaat edip ailemi getirt sem sevgilerimize halel gelecek. Mu- İhitte de resil olacağım. Daha doğ- rum bu şekil gururuma dokunmuyor. i İçinden çıkılmaz bir dert. Gece gün- düz düşünceye daldım, tssızlarda mü temadiyen ağlıyorum. Bu şatırlarım gözyaşlarile landı. Ölüp to kartul- mak nerede ise en iyi çare olacak. Halimi kimseye açamıyorum. Ne ya- r Meseleyi izam ediyorsunuz. Soğuk- kanlı olunuz. Ve şayet zevcenizi se- viyorsanız şöyle hareket ediniz! "Kendisine bir mektup yazarak, 0- na, yanmıza gelmesini, gelmediği takdirde mahkemeye müracaat ede- ceğinizi ciddi bir şekilde anlatınız. Zevcenizi , bunu ya - pınız dedim. Sevmiyorsanız da ken- disine bir daha ne mektup yazınız, ne de ârayıp sorunuz. - le o sizi deri . Eğer gelmezse, sizi sev- miyor MER , Ve o zaman sizde hakikati anlamış olursunuz, ona gö- ve hattı hareketinizi tayin edersiniz. * Bir müddet bekleyiniz Istanbudan H. H. E.İmzesile: Yaşım 26, Vatani vazifemder bir milddet evvel döndüm. Universitenin #debiyat şubesine devam eden 19 yaş larında bir kızla tanıştım.Beni sevdi ğinden bahsediyor. Birleşmemize de hiçbir mani olmadığını ileri sürerek evlenmemizi, hiç olmazsa nişanların» ca serbest hareket edeceğimizi müte- madiyen söyleyip duruyor. Ben de o- nu pek çok sevmekle beraber biraz tecrübesiz buluyorum. Bazan olmeya- cak hareketleril beni üzüyor. Onu bir ülkmektep talebesinden farksız ve gocuk buluyorum. Diğer taraftan a- Fakat onun higbir şeyden hüberi yok, Birincisini daha çok seviyorum. Tav- rı hareketleri hoşuma gitmiyor. Be- ceriksiz görüyorum. Fransada tahsil. de iken ticaretin ayni sınıfında bera- ber bulunduğum bir arkadaşımı dün gördüm, Orada iken çok gezmiş, her gün buluşmuş, fakat samimiyetimiz bir arkadaşlığı geçmemişti. Ona te- sadilfüm bütün tasavvurlarımı yıktı. Şimdi bir miesaesede müdür muavin Hiği yapmaktayım. Bizim eski arka- daşa izdivaç teklif ofsem muhakkak reddetmiyecektir. Bundan katiyen 6- minim. Çünkü vaziyeti bumu ima edi- yor. Bu üçü arasında Yapacağım in- tihapta bana yardım etmeyi kıymetli güsetemden beklemek elbette hakkım dır. Acele etmeyiniz, Evvelâ, aileniz « den olan kızi bertaraf ediniz. Esasen kendisinin sizin meylinizden baber- dar olmaması bu işe kâfidir. Sonra, geriye kalan ikisi arasında mukayeseler yapımız. Hangisi tabla- tınıza uygun, düşüncelerinize muva- fık gelirse onu intihap edersiniz. Fakat birisinden birisine verilmiş olan sözünüz varsa bunu da nazari dikkate almak mecburiyetindesiniz, Bırakınız, zaman, size intihap hu- susunda yardım etsin, kekçe konuşuyor ve bana Meralden | kırdıları bana emniyet veriyor. No. Gi Âdemle Havva Bürhan CAMP Onun hiçbir o yalanını tım. Fakat bu meselede beni aldat- tığım gördüm. Bırakacağım dedik- ten sonra onun daha sik olarak mor- fine devam ettiğini hissediyordum. Londra'daki yeşil odasının esrarlı a zamanlar da ber halde bu vasıtaya baş vuruyor- du. Kim bilir belki viskilere de af- yonlu bir şey karıştırıyordu. Bunları düşündükçe Mery'den ay- rıldığıma seviniyorum. Oh. Hakikat içimde bir ferahlık var, . Savoy, Otelde ilk gecem çok rahat geçti. ferah bir oda. na değildi Burast az çok işime de yakın. Biraz vicudüm ve başım da din- lensin bakalım. Şu mevsimi atlatsak. Kış gelse, Kahire her halde neşelenecek, Şimdi çokları Lübnan ve İsviçreye gitmiş- ler. Mısırlılar eskisi kadar İstanbu- İa rağbet etmiyorlar. Seviyorlar, bah sediyorlar. Hangi Mısırı zenginle konuşsam bana hep Boğaziçinin ma- vi, serin sularmdan hasretle bahset- tiler. Boğaziçi benim gibi onların da hayallerinde bir arzı mev'ut gibi ya- şıyor. » Bugün İstanbuldan, Meralden tel- graf aldım. Bu telgraf, bana acı bir haber ge- tirdi. Bu beni daima düşündüren bir â- kibetti, Annemden sonra babamı da kaybetmek beni çok yaraladı. Çalı şamadım. Bütün çocukluğum, genç- liğim gözlerimin önüne geldi. Baba- mt annemden çok severdim. Benim için çok uğraşmıştı. Hayatının son niçin yanmda bulunma- N | leşmemde ısrar etmişti, Muhakkak ki o, çok emek verdiği oğlu için diiştündüklerine kavuşmak zevkini tatarak öldü. Ne çareki ben yanmda bulunamadım. Meralden aldığım ikinci bir tel a, kabilse bir hafta İçin olsun bula gelmem doğru olacağı ha- ber veriliyordu. Içimde öyle bir yeis ve bıkkmlık var ki! Gece, direktörle telefonla konuş- tum, P Ne iyi kalpli adam. Oradaki İşleri teknik şefine bırakarak on beş gün Kahireye geleceğini söyledi. Bu on beş günü ben de İstanbulda geçirebileceğim. Fakat niçin gidiyorum bilmem! Istanbulda bir, Meralden başka kimim kaldı. Amıcam İzmirde tık o hareketsiz bir insan, Aile işlerimiz çok karışık. Istanbuldakiler, eğer başka bir yerden haber almadılarsa, Hayali be nimle beraber biliyorlar. Mektuplar» da dalma üstü kapalı cevaplar veri- Banyosu yanmda, | günlerinde Telefonu da var. Öğle akşam yemek- |dığıma da üzüldüm. Burada hayatı- yorum. Meral her mektubunda Ha- yale sevgilerinden, selâmlarından ve ar- | O kadar yalnız kaldım ki! Bir taraftan babamı kaybediyo- rum, Bir yanda çocuğumun yüzünü görmekten mahrum yaşıyorum. Direktör geldi. Nekadar olsa baba ,teessürlerime o kadar samimi alâkadar oldu ki te- selli buldum. Beni evine götürdü. Bu evin havası, hepsinin ayrı ayrı ve ha- kikaten #amimi slâkası kalbimi kap- layan ıztırapları sildi, yıkadı. kardeş gibi teselli ettiler. #. Niçin geldim sanki! Istanbul hiçbi? zaman bana bu ka dar bozuk ve melânkolik görünmedi. Meral teessürümün farkmda.. Be- ui her halde fena görmüş olacak ki, salışıyor. geldiğimiz zaman kendimi haftadanberi hızlarını almışlar. Benim teessürümü belki de daha ziyade destek oluyor. Köşkün içi berbat. Arnemin emektar kalfaları, hiz- mumya gihi büzülmüşler, Babamın odasına girmedim. Beni salona oturttular. — Niçin çağırdınız, diye Merale çıkıştyorum, — Geldim işte, ne olacak? Metal beni bu kadar hırslı ve te- Derhal kalktım, Gilneş batmış, her taraf loş. İflemizden bir kz da haşema ydtyor. Yaz sonunun Çiftehavuzlar, Fener | metçileri karanlık köşelerde birer | yolu taraflarına getirdiği yorgun, soluk hali bana çok dokunuyor. Ha» va ağır ve tozludur. Ağaç dalları ar. tık gökyüzüne uzanmaktan uzanmış, bıkmış gibi çökmüştür. Yapraklar bütün yaz güneşinin ateşi ile renk- lerini kaybetmişlerdir ve havada te- neffüsü ağırlaştıran bir bulanıklık ğızlarda çiğnenen etmek insanı mahvediyor. Meral beni iyi bildiği için yanıma | rüyor. kimseyi sokmuyor, Akşam, Meral ni dığı zaman kocası elimden tuttu: timde vermiştim. Hayat yürüyor. lerini de İstersem burada yiyece- | mi kazanmağa mecbur değildim, Öy- öm. le iken zavallı babam sirf beni bir iş Akşam yediğim yemek hiç te fe-| sahibi görmüş olmak için Mısıra ver bahsediyor. Ben de sanki o yanımda imiş gibi cevap veriyorum. Simdi ne yapacağıfh. fazla buluyorlar, Meral yanımda bir| . — Seni biraz Feneryoluna kadar | Insanlar değişiyor. Her (yaşıyâin gölge gibi. : götüreyim, dedi. Dolaşalım. Kocası, cok nazik na Er-| Bilmem neden bu çocuğun hali, lâ-

Bu sayıdan diğer sayfalar: