29 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

29 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

an 5.1.6 KAN Km Yeni bir hakikat mey TAN çıkıyor: e le İLERİ RE Yeme Coe - Luiz, Şmeling maçı üzerinde Amerikalı büyük bir rolü olmuş! haydutların Dre Ta ii PAY Bundan on söne evvel şampiyon Botling Siki de Amerikan i ik Goçende Amerikada yapılan büyü! boks maçının dedikoduları hâlâ kapa- Damadı. Zenci şampiyon Co? LuVİZ- ih Alman şampiyonu Şimelinge hiç beklenmiyen bir gekilde mağlübiyeti bin bir hikâyeye meydan verdi. Okuyucularımız belki unutmamış- lardır; arap şampiyonun döğüşece “f Bi gece iki boksör üzerine tutulan ü ler bire kargı on İki Alman boksörün şansıma bir dolar koyan on iki dolar kazanacaktı. Bu derece yksek bahsimüşterekler ya - Plan bir boks maçınm danışıklı dö- ğüş olması ihtimali oldukça kuvvet- liydi. neticesi kimsenin tahmin €- önemi bir tarzda, çıktığından arap la Almanın evvelce kararlaştırılmış bir şekilde döğüşmek için sahaya pi tıkları şüphesi artmıştı. Böyle — #üşten kimlerin kâr edebilecekleri a- Taştırılırken Amerikan haydutlarınm boks maçları çoktan ele aldıkları: Ba dair izler keşfolundu. ii Hiç beklenmiyen bir şekilde mağlâ. biyeti ile Araplara yüzbinlerce do- larlık bahsi müştereki kaybettiren Lavizin maçtan evvelki bir fotoğrafı Amerikada gangster denilen hay - dut sınıfınm nekadar müthiş çeteler teşkil ettiklerini, neler yaptıklarını da gazeteleri takip eden okuyucuları" mız unutmamışlardır: Gangsterlerin Amerikada toplu bir gekilde, şehir çeteleri halinde işe baş- lamalar, içki yasağı tarihlerine te- sadüf eder. Yasak içkileri pl arak mühim r - Sami haydutlarla hükümet kuvvetleri aylarca uğraşmışlardı. Hattâ denizden kaçak suretiyle soku- lan içkileri yakalamak üzere torpito filoları çalıştırmışlardı. Hükümet kuvvetlerile, mitralyöz , lerle çarpışan. haydut kuvvetlerinin şefleri de yavaş yavaş belli olmağa başlamıştı. Haydut geflerinin en &- xılıları arasnda meşhur Al Kapon, tebeşir yüzlü Karter, bir. numaralı halk dilşmanı Dilinger gibilerinin i - #imlerini ve sürdükleri zengin haya- tı Amerikan gazetelerinden öğren” miştik. İçki yasağı kalkınca, boş kalan haydutlar çocuk kaçakçılığına, ban: | ka soygunculuğuna başladılar. Ame- Tikan polisi aylarca mücadele ettiği haydutlara bir türlü mâni olamıyor - du, Amerikan polisinin âciz kalması- na sebep olan şeylerden biri de ce ?a kununları idi. Bir katilin cürmü- meşhut halinde yakalanması veya cürmün ispatı o zamanki kanunlara Böre çok müşküldü. Nihayet ceza ka- hunlarmda bazı tadilât yaparak po - Wâlere kolaylıklar temin olundu. Ve haydutlarla döğüşmek üzere polis müfrezelerinden ayrı olarak “Cimen,, dedikleri bir nevi fedat teşkilâtı ya- Pildı, Cimenler Amerikan haydutla- *! kadar atıcı, onlar kadar pek göz lü ve onlar kadar kurnaz gençlerden- di, Halk düşman: ilân edilen haydut. ları nerede görürlerse habersiz ateş etmek hakkı ân verildiği için Cimen- lerle Gangsterler arasmda korkunç #okak muharebeleri başladı. O müharebeler esnasında azılı ay- dut şeflerinden «birkaçının ve fedai teşkilâtr memurlarından birçoğunun Kurşun altında can verdiklerini & - Şanslar bildirmişlerdi. 'Gimenlerle hâlâ sokak muharebe- leri yapan haydutlar ceza kanunları İ değişelidenberi epey müşkülüta du - İçar olduklarından son zamanlarda fa aliyetlerini başka bir sahaya geçirdi. ler. Bu yeni sahanın boks ve güreş müsabakaları olduğunu öğreniyoruz. Güngsterlerin boks ve güreş işle- rinde oynadıkları rol bir bakışta ba - gittir, Fakat devamlı bir şekilde tat- biki pek güçtür. Bekin haydutlar na lışıyorlar? cenli biz boksörün diğer bir bok- sörle maçı var. Boksörlerden birinin galibiyeti muhakkak gibidir. Tabil tutulan bahsimüşterekler iki böksö- rün galibiyeti ihtimallerine göre dir nisbet alıyor . Kazanması Obeklenen boksörü tutanlar birekarşı beş veyaon kadar bahse girişiyorlar. Amerikan haydutlarmın içki ve sair kaçakçı - Irklarından esasen cepleri doludur. Hemen aralarında ittifak edip mağ - lüp olacağı beklenen boksörlin şansı. na binlerce dolar koyuyorlar. Ve a -| damları vasıtasiyle galip gelecek bok söre göyle bir haber gönderiyorlar: “Eğer filânca günkü matça hasmı. nı mağlüp edersen hayatına veda e - dersin.,, Yahut tuttukları bahsin şekline gö- re böyle bir haber: “Biz karşına çıkacak hasmın sana, sekiz devre dayanacağma dair büyük bahislere giriştik. Sekiz devre zar - (mda herifi yere yuvarlarsan, biz te senin cesedini mezara yuvarlarız. Se- kizinci devreden sonra ne İstersen 0- nu yapmakta serbestsin, Haydutların bu gibi dalavereleri nasil becerdiklerine dair Fransız m harrirlerinden birinin aşa mız ve canlı satırlarla dolu mek- tubu son yaj n Çoe Laviz - Şimeli; maçınm esrar perdesini kaldırmak i- tibariyle pek mühimdir, bu mektubun bilhassa şayanı dikkat olan tarafı, Fransız muharririn Amerikadan u - zaklaştıktan sonra yazmasıdır. Şi- meling - Coe Luviz maçını takip için Amerikaya hususi muhabir gibi gön- dermiş olan Paris « Soir gazetesi muharriri Gastone Bende Amerikan bhaydutlarnın bazı sırlarını meydana veren bu milhim mektubu Amerikan hudutları icinde iken korkusundan yazamamıştır. On sene evvelki bir cinayetle son maçın alâkası Büyük boks maçları tertip eden Jim Johnstonu ziyaret için dünya şampiyonluğu maçlarınm yapıldığı Madisou Skare girdim, Bu yerin bil- hassa 49 ncu sokak tarafı boks İşle- rini kanuna karşı paravan gibi kulla. nan gangsterlerin çok dolaştıkları haydutlarına boyun eğmediği için on kurşunla öldürülm Pe Di üştü On sene evvel haydutlar tarafından öldürülen yarım ağır siklet şampi. , yonu Ba ttbing Siki yerlerdir. Yanımdaki ahbabtm Jo bir mağaza camekânına baktığımız sirada birden re koluma dokundu ve kulağıma nedemi dişleri arasından fısıldadı — Sakın arkanıza dönmeyin. Bal- tığımız camekânm dibindeki aynadan şu arkamızda duran dört kişiye iyice dikkat edin! Bunlar, Nevyorkum en müthiş öldü- rücüleridir. Şu kırk yaşlarındaki kül rengi $ap- kalısı yok mu? O meşhur Al Kapo- nün bir zamanlar en bağ muhafızı idi. Bu adamm vücudunda epey kurşun vardır. Derisi delik deşik olmuştur. Fakat görüyorsunuz ya daha ayakta dolaşıyor. Ortadakiler bu işlere yeni başlamış iki gençti. Henüz çıraklık devresindedirler, Sol baştaki zayıf, cılız, sarı suratlı olanı... Eh, bu hep- sinin dehşetlisi, hepsinden daha mer- hametsizidir. O mektepli tavri ile mahcup mahcup duran gencin İsmi Georges le Siager'dir. Nevyorkun €1 korkunç ustura kullanan gangsteri- dir. Arkadaşımm arkamiızdaki insanlar Alman şampiyonunu yeneceği muhakkak görüldüğü için bire karşı on ikiye kadar bahsimüşterekler tutulan ve maçta kimsenin anlıyamı- yacağı şekilde mağlüp olan zenci bohsör Cos Luviz boks eldiveninin arkasından fotoğrafa bakıyor İk si rı bu şekilde bana prezanta etmesi zerimde kuvvetli bir tesir yapmıştı. Amerikan haydutlarından çok çekin- meme rağmen arkama dönüp karşı dört kisiyi birde gözüm Me görmekten meni nefs edemedim. Amerikalı arkadasım Jo yaptığım ihtiyatsızlığı hemen arladı. Beni on- lara takdim etmediği takdirde şüp- heleneceklerini biliyordu. Vakit kay- betmeden el işaretiyle kendilerini ta- nımak istediğimi anlatarak beni ko - lümdan tuttu, karşı tarafa geçtik. İsimlerimizi söylerken Amerikan «- vari, iki parmaklarını şapkalarnın güneşliğine kadar yükselterek, beni selâmlıyorlardı. Kaldırımda konuş - mağa başladık. Dünya boks yıldızla” rından bahsediliyordu. Tabii muhave re hemen heticesi halâ kapalı kalan Coe Luviz - Şimeling maçına intikal etti. O maça dair hepsi bir şeyler söy- lüyorlardı. Son sözü ve son hükmü Netyorkun en korkunç ustura kulla- nan adamı sakin sesi ve gevgek tav- rıyle şöyle hulâsa etti: Bu işte asıl rol öyntyan kazanmak manevrasıdır. Galibiyet hasmmızdan ziyade sizin" elinizdedir. Arap boksö- rün ne yapacağını Alman evvelden biliyordu. Halbuki Luviz Almanm ne yapacağından haberdar değildi. Bu manidar ve kapalı sözlerden sonra o gruptan ayrıldık. Şimdiki dün ya şampiyonu Bradukun idman etti- ği Stiliman jimnastikhanesine yollan dık. Amerikan dalaverelerinin iç yü- züne vâkıf birine orada rasladık. Bana on senedenberi gizli kalmış bir cinayetin perdesini kaldırarak gösterdi. Coe Luviz'in iki meneceri Arap boksörün iki maneceri Juli- an Binek ile Roxboroug'dur. Bu iki adam Amerikan zencilerinin klımar oyunlarını kontrol ederler. Arapların kumarbazlıklarını slevlendirir ve ku- mar oynatan yerlerden adamları va- sitasiyle mano alırlar. Mezileri karanlık olan bu adamlar spor muhitlerinde epey sevilirler, Bu iki adam boks bahsimüştereklerinden başka Amerikada çok rağbet gören “999” oyununu icat etmişlerdir. Bu oyunu her gün bir milyon kişi oynar. Cos Luvizin manecerleri her gün oyniyan bu bir milyon kişiyi de kon- trol ederler, Ikisi de karışık işlerden dolayı birkaç kere hapse girip çik- muşlardır. Bunlar için boks şampiyonları ile uğraşmak ikinci derecededir, Asri iş- leri oyun ve bahsimlişterekler Üze- rinden büyük kârlar temin etmektir. Cinayeti bilen adam Bundan on sene evvel Amerikada öl- dürülen ve katlinin sebepleriyle bera İnanlılar ve Bizanslılar elinde — Dıl tetkikleri 'Dardanel eski Türkçede i dar uzun su demektir Tarih mukaddes boğazların hâki- miyetini, onu hilkatten beri elinde tutan Türke, bir daha verdi. Cümhu- riyetin bu büyük zaferinden yalnız İ yaşayan Türkler değil, bundan beş bin ve belki on bin sene evvel, boğaz- lara gelip te ilk defa onu gören, ve lilk defa ona Türk ruhundan, Türk dilinden Dardanel diyen ve bu veren ruhları da şadetti, Çanakkaleye “Çanakkaleden, ev- vel bugün beynelmilel ismi olan Dar- danel ismini eski Türkler vermiştir. Dardanel kelimesi üzerinde büyük müsteşrik Carra de Vgux'nun derin bir tetkikini göz önüne koymak: bi- taraf bir kalemden yükselen bu sami- mi itiraf ile Türkün kıt'alar o keşfe den, iklimler ve denizler aşan ve ons yapışıp bir daha bırakmak İstemiyen kahraman destanını söylemektir. Bu boğaza ilk defa Türk geldi; Türk buraya kendi dilinden, kendi i- sarından İsim verdi; bir müddet Yu- birak- tıktan sonra, yine hasret ile inliyen bu berrsk sulara Türk yetişti, Türk aldı, Türk hâkim oldu. Adriatigue'in ismini koyan Türk, ismi Adriyatigue'i Dardanelden sonra gör dü. Oraya buradan geçerek gitti. Carra de Vaux'nun, Etrusca'sında gösterdiği gibi, Adriyatigue kelime- si de halis Türktür. En eski Türk İ Etrüsk dilinde, bu kelime ter ve tar aslındandır. Uzun bir vahayı veya bir denizi gösterir. Yine bu &limin büyük bir tetkik ile gösterdiği gibi, derya kelimesi de Türkçedir, bu kelime Ari- lere intikal etmiş, ve Etrüskler vası- ——————— m... ber katili meçhul kalan dünya ağır sıklet şampiyonu Batling Siki- nin macerasını hakkiyle bilen Ame. rikada bir adam varmış. Bunu bana tanrtacklarını vdettiler. Bir Fran- sız tebaası olan o zavallı arabın es- rar perdesi kaldırılamıyan katli beni çok meraklandırmıştı. Fırsattan isti- fade etmek istedim. Batling Sikinin katline dair en doğ- ru şeyleri bilen Amerikada bir tek adam kalmıştı. O da boksörün Ameri kadaki maneceri Levisti. Fakat Le- vis boks hayatından çekilmiş ve gm rük komisyonculuğu yapmağa başla» müşti. Onu yanımdaki dostumla bir lokantaya davet ettik. Cinayetin iç yüzünü anlamak istiyordum. Levis davetimizi kabul etti. Fakat bir gey- lerden korkuyor gibi, mütemadi etra- fına bakmarak konuşuyor, asıl hikö- yeyi açamıyordu. Karanlıkta yedi tren geçiyor yedi kurşun arabın gövdesine gömülüyor Yanımdaki Amerikalı ahbabım Le- visin benim yanımda konuşmıyacağı- nı hissetti, Göz işaretiyle öteki masa- ya gitmemi söyledi. Ve cinayeti an- latmağa başladı: Arap haydutları dinlemezdi Sikinin nasıl ve neden vurulduğu- nu soruyorsunuz. O kendi idammı kendisi imzaladı. Gangsterleri müte - madi huylandırır, onların arzularına boyuna ters yüzü çevirirdi. Kazanacağını ümit ettikleri maç- ları kaybettirerek haydutlara birçok paralar kaybettirirdi. Çünkü malüm ya, gangsterler boks maçlarında müş terek bahislere çok girerler. İdam hükmünün verildiği müsabaka Bir gün arap boksör gangsterlerin İ tuttukları bir Amerikali böksörle döğüşecekti. Haydutlar Arabın kendi boksörlerini döğemiyeceğine dair ba“ hislere tutuşmuşlardı. Sikiye haber gönderdiler. Hasmını döğmemesini, aksi takdirde işinin fena olacağını bildirdiler. Arap müsabakaya çıkar çıkmaz, söz verdiği halde, fikrini de- Ziştirdi. Hasmını iki yumrukta yere yıktıktan sonra gülerek bağırdı: — İşte gangsterlerin adamını böy» le yere sererim! O dakikadan itibaren Arabm idam hükmü verilmiş bulunuyordu. Fedai seçiliyor , Haydutlar Arabı haklıyacak feda- iyi bulmuşlardı. Sikinin gövdesine bir kaç kurşun gömmek işini üstüne a- lan Harris isminde, #olük benizli, kı- sa boylu, msafsız bir adâmdı. O gü. ne kadar verilen her vazifeyi gözl- nü kırpmadan tamamlamıştı. 8 nci sokaktaki meyhanede karar verildikten sonra haydutlar biribirle- rinden ayrılmişlar; Harris de Arabın her akşam devam ettiği meyhanelere tasiyle de lâtinceye geçmiştir. Dardanel'e - gelince; (Lâtinlerin Türklerde görerek aldıkları bu keli- İme Türkçe üç asıldan müştaktır. | “Tar, tan, il, veyahut doğrudan doğ- İraya Dar, dan, el. Dar yine darlık ma nasından olan az mesafeyi göster- mektedir, Dan, yani eski Türkçede tan uzun- luk bilhassa nehir ve deniz uzunluğu- nu ifade eder. Danub, don, davols İbundan müştaktır. Şu halde (dar * dan). dar uzun su, veya deniz demek- tir. (el) e gelince bu kelime, bugünkü gibi en eski Türkçede'de, Etriliskçe- de de halk ve memleket demektir. Altay lisanında “el, omemlekettir. Uygurcada “il, halktır. Bizim Türk- çede de &ynen mevcuttur. Lâtinler bu kelimeyi de Türklerden alarak bu- günkli Yunanistan dediğimiz ülkeye Ellas ismini vermişlerdir. Fransızlarda da el ve il ismi ile başlıyan bir çok şehir isimleri vardır, İ-lion, İl-las gibi. Şu halde, dar $ dan $ el Dar üzün su ülkesi demektir. İşte bir Fransız âliminin bu keli menin etimolojisi hakkmda yaptığı İtetkikler bize Çanakkalenin ezelden beri Türk olduğunu ispat eder, Türkün elleri arasında doğan, 'Tür- kün kucaklarında ilk defa isim alan bu ülke, pek tabii olarak Türkü, üze rinde en haklı veraset iddiasma sahip kılan bir ülkedir. Onun sahibi, onun hâkimi sade Türk olur ve Türk ola- bilir. —Ç doğru karanlıkta yollanmıştı. Siki Hüdson nehrinin sağ kenarma yakım 10 ncu caddeden girilen 12 nci sokağın köşesine doğru bir Hollan- dalı külhanbeyinin işlettiği meyhane- ye her akşam giderdi. Harris meyha- nenin kapısını açarken cebindeki ta- bancanın sapını adamakıllı sıkıyordu. Etrafma ehemmiyet ermiyor gibi, yorgun bir halle masanm birine o- turdu. Yan gözle Arabm çıkmasını gözetliyordu. Gecenin oyarısından sonra Arap hesabını Verip kapıdan çıktı. Ve havai trenin geçtiği cadde- ye doğru saptı. Arkasmdan kisa boy» Ju, kafası omuzları içine çekilmiş bir gölge elirliyordu. Tam havai trenin üstünden geçtiği karanlıkça sokağa daldıkları zaman gecenin zifirinden vahşi bir ses şöyle haykırdı: — Alçak fellâh gangsterlerin bok- sörüne karsı nasıl döğüştüğünü gös- terir misin? Bu ses Harrsin sesiydi Arap sese doğru döndü. O sıra enddeden bir ha vali şimendifer son süratiyle geçiyor» du. Cadde havai trenin bışırtıları ile dolmuştu, Top atılsa duyulmazdı. Siki haydudun üstüne doğru tem o sırada ilerliyordu. Birdenbire Arap boksör sendeledi. Harris arka arka geriliyerek bek- liyordu. Yukardan bir havaftren da- ha geçmeğe başladı. Arâp bir dalia sendeledi. Harris e- İlini cebinden çıkarmadan ateş ettiği İ ve atışlarını havai trenin geçtiğine tesadüf ettirdiği için ortada olan fa- cin farkedilemiyordu. Böylece yedi havai tren geçmişti. Yedi kurşun da Arabın gövdesine gömülü kaldı. Zavallı boksör düştüğü #aniyeye kadar neye uğradığını bile- meden bağırıp çağıramamış, yalnız Ateş ettiğinin farkma vardığı baydu- dun üzerine yürüyebilmiştir.Manyeti 2e olmuş gibi ağzımı açamamığtı. Ve her kurşun vücuduna girdikçe mecali | biraz daha kesilerek adımları yavaş- lamıştı, Mahkemedeki şahitler ne dediler Arâbm yıkıldığını ve kısa boylu bir adamın kaçtığını görenler olmuştu. Harris'i şüphe üzerine tevkif ettik- İleri vakit o şahitleri mahkemeye ça- ğırdılar. Fakat şahitler mahkemeye girmeden birer mektup almışlardı. Mektupta bu satırlar yazdıydı: — Mahkemede gördüğünüz adamm kısa boylu ve sari benizli olduğunu söylerseniz, çocuklarınıza veda edin. Mahkeme dört şahit dinledi, Şa- hitlerin dördü de Araba ceketinin ce- binden ateş eden adamım uzun boylu, kırmızı yüzlü olduğunu söylediler. Mahkeme Harrisi serbest bıraktı, O gündenberi Harris Nevyork 80 kaklarmdadır. Bu hikâyeden sonra büyük farkir bahsimtiştereklere | girişiimiş boks maçlarının neden dolayı beklenmiyen neticelerle bittiğini daha iyi anlamış oldum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: