13 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

13 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki Analı Çocuk Davası Paylaşılamıyan Yavru Şimdiki Anasının Yanında Kalacak Asliye İkinci Ceza mahkemesi, dün, iki kız kardeş tarafından paylaşılamıyan bir çocuğa ait muhakemeyi neticelendirmiştir. İddia şudur: Şimdi hizmetçilik yapan Madam Pilomi, altı sene evvel bir ço- | cuk doğurmuş ve adını Aleksandra Mikel koymuştur. Paketlenerek Denize Atılan Çocuk Cesedi Dün sabah jandarmalar, Yeşilköy- de memnu mıntaka yakınındaki sa- hilde küçük dalgaların üstünde iple! re sarılmış bir paket görmüşler ve dışarıya çıkarmışlardır. Paket, sicim- le muntazam ve itina ile sarılmıştır. Açıldığı zaman içinden 2 aylık tah. min edilen bir erkek çocuğu cesedi çıkmıştır. Vaziyet derhal müddelu - mumiliğe bildirilmiştir. Müddelumu- milik, cesedi istemiş ve tabibiadil Sa ih Haşime de muayene ettirmiştir. Cocuğun yeni öldüğü anlasılmak- tadır, Hattâ diri olarak paket yapıl. dığı ve sonra denize atıldığı da tah- min edilmiştir. Ölüm hâdisesinin ye- Dİ olmasına göre, çocuğun uzak ei lerden dalgalarla gelmediği, Yeşilköy cıvarlar.ndan denize atıldığı zanne- diliyor. Polis, encwğu denize atanları arn- maktadır, Ceset, ölüm sebebi tesbit erlilmek üyere morga gönderilmiği YENİ. NEŞRİYAT "Bir Adam Yaratmak, Necip Fazıl Kısakürek tarafından gazılan “Bir adam yaratmak,, piyesi, 15 şubatta Şehir tiyatrosu tarafından temsil edilecektir. Piyeste baş rolü, Ertuğrul Muhsin oynıyacaktır, . Yeni Adamm 211 inci sayımı çıktı, Ayrca gazeteye ilâve olarak Yeni A- dam Ansiklopedisi adlı eserin yedin- ci forması verilmektedir. . Çocuk dünyası — Çok faydalı yar | glar ve resimlerle 16 ıncı sayısı çık- mıştır. . —— O vakit mali vaziyeti çocuğuna bakmıya müsait olmadığı için kız kardeşi Emelya ile kocası Civaniye bu çocuğu vermiştir. Onlar, yavru- yu vaftiz ettirmisler ve büyütmüs- lerdir, Sonra Madam Pilomi, çocuğu istemiş, fakat, “Çoçuk bizimdir., ce- vabile karşılaşmıştır. Dün mahkemede davacı kadınla suçlu kız kardesi ve kocası bulunmuş lardır, Rels celse açılır açılmaz, ha zırlanan kararı okumuştur. Karara göre, çocuğun 23 temmuz 1930 yılında kilisede vaftiz edildiği | anlaşılıyorsa da dava nesebi yok et- mek olduğu için vaftiz tarihine göre, |2330 numaralı af kanununa girmek» te ve bu süretle suçlular hakkında İtakibat yapılmasına imkân bulun » mamaktadır. Kararı tefhim ettikten sonra reis, davacıya: — İsterseniz hukuk mahkemesine gider, çocuğunuzu istiyebilirsiniz, de miştir. Takas Yolsuzluğu Davasında Dün asliye üçüncü ceza mahkeme- sinde altmış suçlusu bulunan takas #uiistimali davasına devam edilmi, İE MEENKEME EVE SUÇTUR lara ait dosya ile memur olmıyanlara ait dosyaların birleştirilmesine ka-! rar vermiştir. Suçluların avukatları, tanzim edilen fatursların tarihine nazaran hâd'senin 2330 numaralı af kanunu çerçevesine girdiğini ve dava nın düsmesi lâzım geldiğini söyle - mişlerdir. Müddei umum! Hakkı Şüksü, bu isteğe ititaz ederek, hâdisenin yalnız af kanunu noktasından değil, | ezea kanununun 445 inci maddesi na zarı itırara anmakla berster Türk parasını koruma kanununa görede takibi lâzım geldiğini Mahkeme müzükereve erkilâtinn sonrâ davsnm devamına kârar ver. söylemiştir. Sinema objektifi — Bu salan mec-|miş ve mutaksmeyi şubatın ikinci müasırın 14 üncü sayısı da çıkmıştır. gününe talik etmiştir. Mantarlı Tabanca İle Korkutmuş Sultanahmet birinci ceza hâkimi Reşit, dün, bir sarkıntılık ve tabanca patlatma davasına başlamıştır. Suç- lular, Salâhattin, Necati ve Ruhi ad- lı on yedişer yaşında üç mektep ta- lebesidir. Şikâyetçi de Kıztaşında 0- turan 19 yaşlarında Ferihadır. Mah- kemeye gelmemiştir. İlk sorgusu va" pılan Salâhaddin hâdiseyi şöyle iti- raf etmiştir; — Ben bu kın eskiden tanırım. Kendisile konuşurum. Dün onu baş- ka bir gençle gördüm. Yanıma Ruhi ve Necatiyi alarak onu tramvayla Şehzadebaşından Taksim ve Gümüş suyuna kadar takip ettik. Kendisile konuşmak istiyordum. Gümüşsuyun- da gözümden kaybettim. Taksim tramvay durak yerine geldim. Oda İ yanında üç erkek arkadaşile geldi. İvaya atladık. Aksarayda indik. Kız evine gidiyordu. Ben de onu takibe lâşınca kız koşmıya başladı. Ben ih- disile beraber gelen gençler dövmiye başladılar. Cebimde mantar tabancası vardı. Onu patlattım. Kor- kularından hepsi kaçtılar. Ben de kurtuldum. Diğer Iki suçlu da ayni şekilde i-! fade vermişler, hâkim, muhakemenin | serbest olarak yapılmasına karar ver miştir. Beyoğlu, Susuz Bir Gece Geçirdi Dün Beyoğlu Larafında öğleden son ra sular kesilmiştir. Bu kee'lişin geçi Gi Dir sebepten olduğunu zannedenler bir müddet bek'emşler, fakat suların akmadığını görünce aXyam saat yedi imami dir. Oradaki nöbetçi memur, € | haberi olmadığını söylemiş, sonra ter sanede ana torunun patladığını ve iratım ancak bu sabaha kadar b'. tirilebileceğini bildirmiştir. Bunun ne ces'nde aböneler susuz kaldığı gti | Beyoğlu tarafı da susuz bir gece ye çirmek tehlikes'ne marfuz bırakıl . miştir. Ara sıra görülen bu gibi rat. iJayış'arın önüne geçilmesini temenni ederiz. j Yeni Maliye Şubesi Binası rasimi dün, Hüdavendigir caddesn. de, Şahinpaşa otelinin yanındaki arsa |& yapılmıştır. Yeni bina, beş ayda bitirilecek ve çok modern olacaktır. 13.1.9889 NİN EN GÜZEL - EN NEFİS - ŞAHANE VE MUHTEŞEM FİLMİ SG N, "5 a GP ii İli M7 İ NE önüne geçmek ve halkımızın istirahatini temin için iPEKvSMELEK Mim sinemalarında birden gösleriliyor. Bugün seanslar saat 2 de başlar. İSPANYOL ÇİÇEKLERİ Ispanyolda büytük operet — Yıldızları : çi operasının en meşhur ar. #stleri Primadonna Rapnel Rodrigo - Tenor Roberto Ray . Miguel Lege ro . Dolores Cortes Müzik Madrid Filârmonik Orkestrası. Ispanya tem sil san'atinin en güzel eseri, neze, eğlence, Ispanyol şarkıları ve rakısları. — TURK Sinemasında | tamvaya bindiler. Biz de ayni tram- | başladım. Evlerine elli metre yak-| tiyarsız üstüne atıldım, kolundan tut, | tum. Yere yuvarlandı. Bu sırada ken | beni Hocapaşa maliye tahsil şubesi için | yeni yapılacak binanın temelatma me | Bu akşam SARAY Sinemasında En güzel, şen ve neşeli filmleri yaratan FP AIMU İlâveten: Acıklı Bir Kayıp Mora eşrafından es- velisi .ve. 18- yiddin Manço vefat | en ton ve en fevkalâde temsili olan ve MİGHELE MORGAN ile beraber çevirdiği MARCEL ACHARD'ın meşhur piyesi filminde görünecektir. İki sevimli saat... FOX JURNAL dünya havadisleri sm - - ı a PuAkşam'E uarara Tiyatrosunda Büyük fodakürlıkla birkaç temsil vermek Üzere celbedilen , HARRY FLEMIİNG | AMERİKAN REVUSU: 40 artist sahnede — Beynelmilel dansözler — HEDDAROVA bale heyeti Solist kızlar — XLOPHON Kralı— FLEMİNG caz orkestrası, Ayrıca: Sanatkâr NAŞİD ve arkadaşları tarafından YARIM SAAT ODUNÇ kömed 3 perde, Tafs'lât el ilânlarmda, Telefon: 22127 Zehirli Gazden Yenişehir Korunma Teşkilâtı : —sihhiye Vekâleti, vii yetlerdekt ze hrili gazlerden korunma teşekkülle- rini cihazlandırmıya başlamıştır. >) Cenazesi bugünkü pergembe günü yılı sonuna kadar 18 vilâyet süzücü, | âjeli Koska caddesi Kanatlı apartı ayırıcı maskeler, gaz elbisesi, gaz te-| manımdan ka'dırlarak Valde caralin. mizleme püskürtücüsü, kireç kayma- | de öğle namazı kılmdıktan sonra Si- ğı vesaire gibi korunma malzemesi | yivrikapıdaki sile kabrine gömüle sipariş etmiştir Başta Adana vilâye- «ektir Merhum muhterem ve tam ti olmak Üzere, Aydın, Mardin, Bal. bir insanı kâmildi. kesir, Kocaeli, Trabzon, Maraş vilâ- | yetleri hazırlıklarını bitirmişlerdir. 1936 da malzeme ve muallim teda rik ederek kurs açan vilâyet sayısı 38 iken, 1937 sonunda bu miktar 50 ye çıkmıştır. ! Vekâlette de memurlar için 20 gün lük bir kurs açılmıştır. Zehirli gaz-| lerden korunma kurslarına devam ©- TOPLANILAR g DAVETLE © BUĞUN: * Sabri Esat Siyavuşgil, saat 170 da Bugune roman ISTANBUL RADYOSU OGLE NEŞRİYATI: Saat 12,30 Plâkla Türk marikisi 12: Havadis, 13,09 Plâkla Türk musikisi, 1330 Muhtelil pâk neşriyatı, 14,00 Son AKŞAM NEŞRİYATI: Saat 19,30 Çoruk tiyatromu ÇTilei He Mitil ormanda), 19.00 Nebil oğlu Ismail Hakkı ve arkadaşları tarafmdan Türk ywugik'si ve halk şarkıları 1930 Spof münahabeleri, Eşrel Şefik, 19,55 Bors&: haberleri, 20,00 Cemal Kâmil ve arka daşları tarafından Türk müsikisi ve hali sarkıları, 20,30 Hava Yaporu, 2033 O. mer Rıza taralından arapça söylev, 20.4 Fasıl Sat Heyeti: Okuyanlar Küçük SA fiye, Ibrahim, Ali kanun Musmmer, ilâ | rinet Hamdi, keman Cevdet, tanbur 8a Mibattin, ut Cevdet Kozan, (saat ayarı) 21,15 Bedriye Tüzün şan: Orkestra re | #akatile, 2145 Orkestra: 1 — Lehaef | Ciecle potpourri, 2 — Translatenr; Valet rverie, 3 — Delibes: Muzurca, 4 — Pİ noasl; Serenade, 22,15 Ajans haberleri, 22.30 Plikla sololar, Opdik ve operet parçaları, 22.50 Son haberler ve ertesi Sözün programı 23,00 Son ANKARA RADYOSU OGLE NEŞRIYATI: Saat 12,30—12.50 Mubtelif plâk neşri yatı, 1230—13,15 Plâki Türk musikisi Bü halley 13180 a AKŞAM NEŞRİYATI: Sant 18,30—4,00 Mahtelif plâlk neşri yatı, 19,00—19,30 Türk masikizi ve hali şarkıları, (Servet Adnan ve arkadaşları) 19.301045 Bast ayarı ve arapça neyri yat, I945—20,15 Türk masikisi ve halk ları, (pci ve arkadaşları), 20,15 Metcoroloji mevzuunda konuşma | Tevfik Göymen, 20,0—21,00 Pilin dan mus kösi, 21,00—21,1$ ww haberleri 21,15—21,55 Stüdyo salon orkestrası, 1 — Offenbach: Les Brigande, 2 Neruda: Berecuse Slave, 3 — Çaykovski Romanze, 4 — Lisat: Notturno, $ — Honegger: Le camp de sağl, 6 — Lal9 | esse, 21,55—22,00 Yarmki program ve Estiklâi Marşı: RTUGRUL FEK TIYATROSÜ Pazartesi denlerin sayısı 1937 nihayetinde se- kiz bini bulmuştur. Kadıköy - Süreyyf SUT KARDEŞLER Ba'nönü Halkevinde “Çocuk ruhiyatı ve terbiye, mevzulu bir konferans verecektir, Küğıdı büküp cebine koydu: — Hiç merak etmeyiniz, dedi. Yarın, erkenden Is tanbula geçerek emrinizi yerine getiririm... (Yedinci kâğıt) *.. Işte, telgraf çekileli on beş gün oldu... Hâlâ #önden bir haber yok!, Yoksa İzin alamadın m: Ke nan!.. Ah bilsen ne kadar mustaribim!, Vesime bazan kalemi elimden almıya ve beni din lendirmiye çalışıyor... Biçare kadın! Döktüğü göz yaşiarınm beni ne kadar üzdüğünü bilsel.. Bu sabah Afif Beye tekrar rica ettim: — Kuzum doktor bey... Bir telgraf daha çekiniz. O Kenanın eline değmedi galiba, dedim. Başını salladı: — Telgraf çekmesi kolay!.. Fakat ötekini almamış olması kabil değil, dedi, — Nereden biliyorsunuz? diye sordum. — Eline değdiğine dair cevap aldım.. Çektiğim âdi telgraf değildi. O gittikten yarım saat sonra İlhami geldi. Bu a damdan o kadar nefret ediyorum ki, ismini yazar. ken bile elim t'triyor.. Her seferki gibi odada gez'n. di, gezindi, Bitişik odaya geçti, yine geld. Yarı kapalı göz kapaklarımın arasından onu gözetliyordum. Yüzü asıktı. gözleri derinleşmiş, yüzü limon gibi sa. rarmıştı. Acaba vicdan azabı duyuyor müuydı Adım atışları sert ve kaba idi Parmak darbelerle taranmiş uzun kumral saçları alnının üstüne döklü. aşin, anut adam; bir zamanlar bana güzel m. en ufak bir iste an nazik, ince erkek miydi?. Dişüinüyorum Kenan, eğer senin olsa idim, bugün. kü sevg'nin yarısı kalmaz, her doyan, kanan 'nsean gibi benden bikardın?.. Bu sözlerim seni gücendirme. sin!.. Düşün ki, daha bıkmadan, kanmadan, bans her kesten fazla fenalık ettin!.. Afif Bey geç vakit, nefes nefese geldi, Elinde bir iz i yerine getirmek için İYİ —:0— telgraf vardr. Onu bana uzatarak: — Gözüntüz aydın!, Pek memnun oldum, deği. Kâğıdı açtım. Yutacakmış gibi şu satırları oku. dum: “.. Kenan bir hafta evvel hareket etti, On yedi gü. ne kadar Istanbuldadır, Sevindim ve üzüldüm. On yedi gün!.. Nekadar v. zun yarabbi!., O zamana kadar yaşıyabilecek miyim acaba ?.. Kenan!.. Seni şu son glinlerde her zamankinden gok seviyorum... Bana öyle geliyor ki, gimdi şurada, yanımda olsan, bütün acılarım duracak!,. Ayağa kal- kacağım... Lâkin ben nekadar divaney'm!, sevdiğimi ni çin itiraf ediyorum?.. Hayır, hayır! i sevmiyo - rum Kenan!,. Ben senden de nefret ediyorum... “Sekizinci kâğıt,, “..Dün gece ve bugün hiç durmadan kan tükür . düm... Şurada birkâç gün ömrüm kaldığı halde hâlâ yazmıya çabalıyorum... İşte bir haftadaha geçti. Gözlerim kapıda!.Işittiğim her erkek sesine kulak veriyorum.. Halbuki sen daha gelmiyorsun!.. Koş, Koş Kenan!.. Biran evvel yetiş!.. Seni ölmeden bir kere daha göreyim. Yaşamak istiyorum... Olmek istemiyorum... Ben daha hayata doymadım... Çocuğuma doymadım. Aş. ka doymadım... Nefesim daralıyor. Ciğerlerim yanı. yor. Göğsüm parçalanıyor. Boğuluyorum. Boğulu - YOPUR vayy “Dokuzuncu kâğrt,, *“.. Ölüyorum Kenan!.. Neredesin ?.. Ne zaman ge- leceks'n? Günleri hesap ed'yorum.. Üç gün sonra İstanbula gelebileceğini sanıyorum, Ben üç gin daha yaşıyabilecek miyim? Gözlerim. den yaşlar akıyor... Vücudüm yanıyor... Gel, gel Ke. nan!!., Seni son bir defa bu hümmalı ko'larımın ara. sında sıkayım.. Dudaklarımdan aldığın ilk kanlı bü. seyi, son bir kanlı büseyle tamamla! O zaman belki seni affederi Fakat şimdi; asla, asla! Bu kâğıtlara beraber parmağımdaki yakut yüzü- ğü sana bıraktım. Fakat onu, cvlend ğin zaman ka- rmin parmağına takacuksın.. Bir de kız'ma yazdı. ğım mektup var k', onu sana emanet ediyorum.. Han dan on sekiz yaşma girdiği zaman onu ona ver... Ka. lemi tutamıyorum.. Gözlerim alacalanıyor... Kulak. larımda birtakım uğultular var ki, onları, bahçede oyniyan Handanm sesine benzetiyorum... Kenan, şu sırada kapı açılıp içeri girsen!.. Bunu düşinmek bile bana çılgın bir saadet veriyor, Boğu. Tuyorum yarabbi!,, Nefesim Kkesiliyor.. Artık yazamı- İ yacağım.. Yarm büsbütün yazamıyacağımı zannedi- yorum... Hava, biraz hava ne olur?.. Işte dışarda biz ayak sesi var... Acaba sen misin”.. yine yanılıyorum. Bu sesler bir kapı tıkırtısından başka bir şey değili, Sana muhtacım... Bana biraz hayat, işte yine sesler var. Handan beni çağırıyor... “An rcuğı! diye seslerigıni işitiyorum... Sen geldin i?.. Yanımda misin sevgilim... Bak, seni göremiyö. TUM, Bundan sonraki yazılar gözyaşlarıile o dere. ce ellihmiş ve karışın:şı: ki: “Kenan,, ben.. hiç., zaman., ölmek..., gibi bir takma kelimelerden başka bir gey okunamıyor ve bunlar « dan da hiçbir şey anlaşılamıyordu. Yüzümü ellerimle kapadım... Saatlerce ağladım, ağladım... Zavallı Nalân!.. Ne olur, ne olur bir gün daha yaşasaydın!.. Sana edilen işkenceye sebep olduğum İçin mi yans" yün, çocuğuna ve bana hasret ölüp gittiğine mi yana- Yım; beni affetmediğ'ne mi yanayım ?.. Ya bütün buB lardan başka, seni ebediyen kaybettiğime mi yane” yım? Şafakla beraber odamdan çıktım. Beyhabam, bir lokma yiyemediği halde kahva)tı sofrasının başınd8 oturuyordu. Ondan Nalânın mezarın: sorarak öğrel Alm ve hemen yola çıktım... Karacaahmet yo'u bans hiçbir zaman bu kadar © zun gelmemişti. Sokaktan gelip geçenlerin nazarıd'ks katini celbetmemek için gözyaşlarımı güç tutuyor ve Adetm”koşan adımlarla ilerliyordu. N hayet mezarlığa girdim. Bir hayli yol daha al - dıktan sonra Nalânm mezar: buldum. Tki servinin arasmda yatıyordu. Mezar tazeydi. Ayak ucundaki tagm kenarina oturdüm; hıçkırmıya başladım. Demek şurada, şu toprağm altmda yatan kadm. benim yıllarca bir çılgm gibi sevdiğim ve hülâ da sev mekte olduğum Nalândı?., (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: