4 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

4 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mini Tefrika No. ga Ayvalık Işgal Edilmişti Ali Beyin Maiyetindeki Kuvvetler Sahayı Genişletmek İstiyen Kuvvetlerle Müsademeye Başlamışlardı “Amiral muavipi miralay, Yu. nanlılarla Türklerin işine karış maması için o Amiralden telsizle aldığı bir emir üzerine, Ayvalık. tan ayrılmıştır... Mayısın 28 - 29 gecesiydi. Ali bey adası gerisine, üç düşman tor- pitosu ile iki nakliye gemisi gel. mişti, Adaya bir kısım asker çi. karmış ve daha sabah olmadan Ayvalığın şimali şarkisine girmiş. lerdi. Mevcudu beş yüz nelerden ibaret bulunan mıntaka kuvveti Ayvalığın çok girintili ve çıkıntılı olan sahillerini esasen tamamiyle setre ve müdafaaya madığı için, ihraç mıntal ufak müfrezeler, ilk müsedeme. lerini arslan gibi yapmışlardı ve yavaş yavaş, düşmanım İleri hare. ketine mâni olmak üzere evvelea zeytinlikler içinde (hazırlanılan #iperlere çekilmeğe başlamışlardı. Ayvalık rumlarının dilekleri ye- rine gelmişti, Ayaklanmışlar, ka. Tâya çıkan askeri karşılamışlar ve kilâvuzluğa başlamışlardı. Bu. Tası da salgına uğramıştı nihayet. Kaymakam bir kısım memurlarla (Gümeçi e çekilmiş, bir kısım me. murlar da Ayvalıkta kalmışlardı. Bu sirada, hain damat Feridin ka- binesi, Burhaniyeye çekilen kaza kaymakamlığına telgrafla şu em. ri vermişti: “Hükümet harpte olmadığı için işgali vâlıâ, ihtiras ve münazaalarını terket. melerini, e İstanbul hükümetinin, hürriyet ve itilâf fırkası umu! merkezinin hainane tavsiyelerine, boş vaatlerine inanmamalarını an. latmıya çalışmıştı. Çünkü, muhs- tapları arasında fırkacılık hirs le, makamı hilâfet ve saltenata hürmet ve merbutiyet daiyesiyle, işgali mütareke hükümlerinden görenler, işgal kuvvetlerini karşı- lamayı siyasi bir nezaket telâkki edenlerin bulunduğunu öğrenmişti. Mi beyin bu yerinde sözleri, özlü öğütleri hazır bulunanlardan Niyazi Mahir ile Ruhi Naci adında iki genci coştur- muş ve Akçay sahil müfreze ku- mandanından birer senet vererek aldıkları mavzerlerle cepheye Koş- turmuştu. O günün faal erliğini şehrin âtıl beyliğine tercih eden bu iki yurt yavrusu, Ayvalığa bir saat mesafedeki (o Kerem köyünü bulmuşlar, Hamdi beyle buluş- muşlardı. Sarmaşıp koklaşmışlar- dı. Yarı keder ve yarı meserretten boşanan göz yaşlarını birbirine karıştırmışlardı. Tatlı bir yurt sohbetine koyulmuşlardı. Hamdi bey, yurdun müdafaası için yapı- Yanları, yapılacakları heyecanla anlatıyor, anlatıyordu ve: — Ah çocuklar, diyordu. Şu ku- mandan Ali bey ne mert bir insan bilseniz. Ne yüksek ruhlu bir yurtçu görseniz. Çok iyi anlaştık. Milli kuvvetlerin teşkilâtı benim emrimde olacak. Askeri icaplara göre, sevk ve idareyi o uhdesine alacak. o Düşmana karşı koyaca- gız, biz öleceğiz. Faket, mübarek aziz yurdu. çiğnetmiycceğiz. ile möllesi bir de yurt acısiy- letmiyeceğiz. o Bütün civar üler bölük bölük koşuyorlar | cepheye... Bir aralık, Hamdi bey heye. candan kızaran alnı kırıştırmış- tı ve gözlerini de £ kırpıştırarak sormuştu: — Unuttum yahu, bölüğünüz ya? Bu sual karşısında iki genç kı. zarmış ve şaşalamışlardb. Verile- cek cevabı birbirlerine sorar gibi bakışmışlardı. Hamdi bey vazive- | ti kavramıştı, Muhataplarının ce. vap vermelerine meydan bırak. mamıştı. Mânalk bir tebessümle: — Korkarım ki, demişti. Koca Edremitten iki kişi geldiniz. Hay. di doğru Edremite. Ben de önü- müzdeki salı günü gelirim. Siz o gine kadar zemini hazırlayın, fi. Kirleri aydınlatın. Edremitten bö. lük, tabur'değil, bir alay çıkara. lum. Ben şimdi, Muradelindeki mıntaka karargâhına, kumandan ve Pelit köylü Mehmet beylerle görüşmeğe gideceğim. (Devamı yar) hani sizin Ya karşı mademki fiilen de pro testo edildi. Artık müsademeden tevakki olunması ve nezdinizdeki İtilâf mümessillerinin vasıtasiyle işin ve bukuku ahalinin temin €- RR TE —ilnya eye sesi retinden gönderilmek üzere olan emre imtisalen geri çekilmesi meclisi vükelâ karariyle tebliğ o. Yunur.,, Kaymakam, İstanbul hü min bü işarını bildirdiği zaman, kumandan yine acı aci gülmüş. Ve şu cevabı vermişti; — Böyle bir emir almmamıştır. Gelirse icabı düşünülür. Abim İşgali haberi, Edre- miti kara bir musibet bu. İutu gibi sarmış ve münevverleri. ni yıldırımla vurulmuş gibi sars- mıştı. Fakat, Ayvalık mıntaka ku. mandanı Ali beyin, maiyetindeki kuvvetlerle, işgal sahasının geniş. letmek istiyen düşman kuvvetle. riyle müsademeye atıldığı ve sa- bik Edremit kaymakamı Hamdi beyin de, civar köylerden topla. dığı fedakârlarla cephedo boğuşan arslanlara katıldığı haberi de sız. Iyan gönülleri, biraz olsun fe. rahlandırmıştı. Halâs Yolu arıyan gözler, muvaffakiyet haberi bekti- yen kulaklar hep, AYvalığın ya rım saat şarkında bulunan Mura. | deli köyüne, Ali beyin karargâhı. na dikilmiş ve çevrilmişti, O sı. Tada, vaziyeti tetkik için Ayvalık <İvârında bir tetkik seyahati ya. Pan Balikesir o mutasarrıfı Hilmi bey, avdetinde Edremite uğramış. kaymakamın evinde misafir kal- muşta, Mutasarrıf bey, (Edremitte de firkacılık münazaa ve münskaşa, larının şiddetle hüküm sürdüğünü bildiği için, ziyaretçilerine, mem- | lekete cüken musibetlerden uzun uzadıya © bahsettikten ve teselli | yollu bir çok sözler söyledikten sonra: — İş bir memleket davasıdır. İttihatçılık, itilâfçılık gibi sıfat. lar, siyasi hayatta birer teşekkül etiketidi Bunlar, meşgul olma. Ba değmez. Yurdun çocukları he- men elele verip birleşmeli, sözleş- meli ve üzerimize çöken bu felâ. ketlere © mukavemet etmek için milli bir cephe teşkil etmeli. Zemininde, çok özlü nasihatler vermişti. Bu nasihatleriyle mahal. li hürriyet ve itilâfçılarını uyan- dırmak istemişti. Nezaketle, fırka İ Arkadaşile Derse Çalışırken... Her sene, bu imtihan mevsi- minde ( gençlerin başma türlü türlü işler gelebilir. Kimisi iyice öğrenmiş olduğuna kanaat getirdi- Hi halde, Oimtihan (neticesinde — tabii, haksız olarak — iyi bir not alamaz. Kimisine do — aksi. ne — tali yardım eder de, iyi not almasına kendisi de şaşar... Fakat, Üsküdar tarafmdan mek. tup gönderen genç okuyucumuzun, bu seneki imtihan | mevsiminde başına gelen iş gibisini belki hiç duymamışsınızdır... Okurken gül. miyeceğinize söz verirseniz, bu gencin başına gelen İşi size de an- latacağım: Bu mektepli gene, bir bayan ar- kadaşiyle birlikte derse çalışırken —— kendisinin de mektubunda yaz. dığı gibi, affedersini karnın dan hir takım sesler çılınış... Dil. lerini oynatmadan, kurınlarından ses çıkararak konusan vantrilog- lar eskidenberi işitilir ama, genç okuyucumuzun — bayan arkada. siyle derse çalışırken — karnın. dan cıkan sexler o cinsten değil, kendisi hiç istemeden cıkmış. Hem de uzaktan işitilerek kadar yük. sek nerdeden... Okuyucumuz, bunun üzerine kı zil kan rengine girdiğini yaziyor. Fakat biraz sonra izah edeceğim #ibi, onun daha önceden kızarmış olduğu şimhesizdir. Kornından ses çıkınca, olsa olsa yüzünün kırmı- zılığı biraz artmış olacaktır. Bayan arkadası, onun yüzünün asma daha önceden dikkat ettiği şüphesiz olmakla beraber — genç kızlar insafsız olur — © acaip sesleri işitince, gülmeğe baş. lamış... Rereket vi ki, o ses- lerden daha senip bir ses, öğle dil. düğünün canavar sesi tam © <ırn- da ötmüz, zavallı genç hunu firsat tutarak dersi hırakımıs, onu bırak- mak bir sev değil, havan arkadası da bırakarak çıkmış gitmiş. Simdi hu illete bir çare arıyor! Halbuki, © genç okuyucumuzun anlattığı hal bir illet değil, hemen hemen tabii bir şeydir. Vâkıfi her delikanlı bayan arkadasiyle derse calışırken, mutlaka kar gurul- damaz. Fakat sempatik sinirleri çabuk müteessir olan — yahut bayan arkadaşiyle hirlikte derse çalışmayı sempatile sinirlerini faz. Ja müteessir edecek kadar devam etüren — delikanlının karnında gurultulur peyda olması da bir il let sayılamaz. Bu sempatik sinirlerinin ne ol. duklarını elbette bilirsiniz. Vücu- dümüzde nebati hayat dediğimiz işlere hâkim onlardır. İnce damar- larımızın ve zaten ilk defa keşfedilmiş işleri de o ince damarlar, geniş- letmek işidir. Bunu keşfetmiş 0. lan meşhur Klot Bernar, kendisi. ne yanlan bir tebrik mektubuna cevabındı Tebrikinizden sempatik si- heyecana geldi, yüzüm Diye yazmıştı... Üsküdarlı genç okuyucumuz da bayan arka le derse çalışırken sempatik si leri heyecana gelmiş olacak, İlkin yüzünün kızarmış olacağı şüphe. sizdir. Fakat o sırada önünde ay. na bulunmadığından bunun farki- na varamamış. Sempatik sinirleri mideye ve barsaklara da hükmederler. oOFn yeni fikirlere göre, mide bozuklu. ğu da sempatik sinirlerinin heye- cana gelm neticesinden başka bir şey değildir. Bu yeni fikri or. taya çıkaran ve kabul ettiren meşhur doktor Supo bu genç mek. teplinin bayan arkadaşiyle derse çalışırken, karnının guruldadığını duymuş olsaydı, kendisinin fik. rini tasdik ettiren bu hâdiseve pek memnun olurdu... Mahçupluk. tan yüz kızarması, midenin bozul. ması ve onun neticesi olarak kar. nin guruldaması bep sempatik xi. nirlerinin heyecana gelmelerinin tesirleridir. Onun içindir ki, bazı hekimler, aşkı da mide bozukluğu gibi sayarlar: Genelerde sempatik sinirleri daha çabuk heyecana gel- diğinden, âşık olanlardan bir ço- ğZunun ayni zamanda mideleri de bozulduğu için... Demek ki, genç okuyücümüzun aradığı çare, pek basittir: Dersle rine yalnız başina çalışmak... © zaman, yüzü kızarmaz. karnı gu- ruldamaz, dersleri de zihninde da. ha iyi yerleşir, Mutlaka bir bayan arkadaşla birlikte çalışmak ister- se, karnı geruldayınca, arkadaşı. nın gülmesive tahammül etmeli. dir. SA 0222223333323 >2227273233332X) Bir Çin Hikâyesi pe Chia - Ching ço. galan cürlyeleri için yaz - sarayında yeni pâvyonlar inşa €- dilmesini emretti.. Hang - Chov'ya kereste temini için bir memur gün- derdi. Memur döndüğünde oranın valisi için yaptırılan aynalı köş- kün vfak bir modelini de getir- mişti.. Vali bu modeli göndermekle beraber yeni yaptırılacak pavyon» ler için en mahir veen zeki sa. natkârlarını da göndermişti. Model Majestenin huzurunda baş harem ağası tarafından açıldı. Bu, enfes bir şeydi. Köşkün saçak- ları camdan, sütunlar; kıristalden- di. Duvarları ise ziyayı renk reak üzerinde aksettiren küçük ayna. larla işlenmişti. Ortada fildişinden bir yatak vardı. Imparator bunu büyük bir hazla seyretti, çok beğendi. Ve sanat- kârları görmek istedi. Biraz sonra hususi saray elbise- leri içinde Wang - Sön ve zevcesi göründü. Imparatorun önünde diz çökerek başlarını yere değdirdiler.. Her ikisi de semanın - oğlu “Impa- ratorun,, önünde heyecandan ütri. yorlardı. Sanatkâr kadının fovkalâ» de güzelliği, bilhassa beyaz teni İm. paratora çok tesir etti, Ve ona ba- şını kaldırmasını söyledi. Siyah göz- İerini çerçeveliyen uzun kirpikleri, parlak kuzguni saçları, alev gibi Yanan yanakları imparatoru mest etti, Bu güzellik, sarayındaki genç kadınlarda asla mevcut değildi. Imparator gülerek isimini sordu. Genç kadm — Tung M Diye mahcup ve titrek bir 5: vap verdi, — Dört senedenberi Majeste. — Bu thodeli yaparken zevcini- ze yardım ettiniz mi?. —eZvcim duvar işlemelerini, sütunları yaptı. Ben de iç kısım. lardaki tahta oymaları yaptım. — Her ikiniz de hakikaten mu- hir birer sanatkârsınız. Sizi sara. yımda himaye edeceğim. e Wang - Sön'in saray sanat kârları arasında bir yer al- masını, zevcesinin de saray kadın. ları arasında bay cariya olarak ta- nınmasını emretti.. Tung zevcin- den ayrılmış oluyordu. Her zaman da görmek mümkün doğuldi. Bu 0- nu müteessir etti ve epey düşün- dürdü. Bir gün imparatorun huzuruna çıktı. Onun iyi kalbli, kibar ve na- zik olduğunu biliyordu. “Zevcini görmek istediğini, söyledi Imparstor güldü. Ve “bir sene daha bekleyiniz. Sizi elbette yur- dunuza göndereceğim,, dedi, Kadın başını eğdi ve bir şey söyliyemedi. O günden sonra Impatötor Tun- gu sık sık çağırıyor ve uzun zaman odasında alıkoyuyordu. Bir gün imparator çok heyecan. li idi. O gün Tung açik erguvan renkli ipek kimonosu içinde bir zambak kadar ince ve güzeldi. Im- parator daha fazla dayansmıyarak ellerini tuttu. Kadın ürkek bir te- vırla geri çekildi, Fakat bu çelik kollardan kendisini kurtaramadı, Göz yaşları içinde yalvardı. — “Majeste. Sarayınızda emri- nize âmade binlerce güzel kızlari. nız varken niçin beni zevcelik fazi- letimden ayırıyorsunuz Bu sözler imparatora çok dokun- du, Ve gitmesine müsaade etti... Fakat o artık imparatorun baş cariyesi olmuştu. Saraydaki diğer kadınlar çok geçmeden bunu öğrendiler. Ve im. paratoru kendine bağlıyan bu fev- kattabii cazibenin karşımda ken- di âcizliklerini acı duyarak hisset- tiler: Ona içlerinde sarsılmaz bir kin beslediler. Ve onu düşürecek en alçakça yalanlara başvurdular. Imparator bunlara asla kulak a8. Yazan: Seven - DAK Hedin - Çeviren: miyor ve Tungu gün geçtikçe daha haris bir aşkla seviyordü.. Diğer taraftan Wang bu uzun ayrılıkta kendini büsbütün yalnız hissediyor ve giltikçe melânkolik oluyordu. Bazan gülüyor, bazan saatlerce ağlıyor ve günlerce bir yerde otu- rarak derin düşüncelerle kendini kaybediyordu. Arkadaşlar! da onu artık kendi haline bırakmışlardı. O, zevcesini görebilmek için baş harem âğasına yalvarıyor, fakat bu bir türlü mümkün olamıy Bir gin İmparatoru saraydan çıkarken gördü. Koşarak âyakları- Da kapandı ve karısının serbest bi. yakılması için yalvardı. Imparator sadece güldü ve: “ — Zevceniz gayet mahir bir sa- natkârdır. İmp oriçe uzun 2 man Onu Sarayında alıkoyacak. Malmszokaldığınızı biliyorum, bu- nun için size sarayımda hususi bir daire vereceğim. Burada bir çok genç kızlar sizi eğlendirecek. Siz de böylece yalnızlığınızı. unutmuş olursunuz... Wang karısına asla sadakatsizlik göstermemişti. Bu vaziyet ona çok tesir etti, Ve ruhi hastalığı art Günlerce karısının ismini sayıklar dı, dürdu. BULMACA | Dünkü bulmacamizın halledilmiş şekli 12345678 9 lo e e e e #UGÜNKÜ BULMACA 223 48618 9 10 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Türkçe bir #ikir gazetesi - Bir za- mir, 2 — Buutlar - Bir hayvân - Atılır. 3 — Atta bulunur - Susan, 4 — Köpek - Rahip « Bir harf. 5 —Bir sesli harf - Sucu - & —iİlk iki harf y raemleket olur. 7 — Almaktan emir « Bir tat 8 — Bir harf - Kurum - 9 — Atın yediği - Ahret yolu, 10 — Yayla atılır - Bir işaret zami- ri - Arz - Bir zamir, .>22 22934322233337733322732322732332222 222333 HIiKÂAYE AT M.N. Özerdim eececcececccee i OC CCS Imparator bunu işitti zamın Wang'in rütbesini / yölselterek 20,000 altın maaşla cana gür derdi., Cariyelerden biri deçnün- la beraber gitmişti... Wang kendisine zevce olmak is- tiyen bu kıza teessürle baktı. “— Karım bana ihanet etse dahi ben sadakatsizlik gösteremem,, diy teklifini kabul etmedi. Ve ona 3,000 altın vererek ailesine gönder- di, Ve kendisi gizlice saraya girdi. Harem ağasına geldiğini karısı. na hâber vermesi için bir çok al tınlar verdi. Iki gün sonra Wanga karısından bir mektup geldi. Tung, “zevcine dalma sadık kaldığını ve kısa bir zamanda tskrer kaVu- | saçlarını, yazıyordu. H“ Wangı çok sevindirdi. Ve büyük günün gelmeşini bekledi.. Bu müddet zarfında ha Tem ağasiyle çay salonlarında vâk- tini geçiriyor ve sarayda olan ©#- rarengiz hikâyeleri dinliyordu. Nihayet beklenilen saadet günü © geldi. Harem ağasına gölün ken. rındaki çay salonunda olduğunu söyledi. Ve zeveösini beklemiye T başladı.. Iki saat sonra haremağası i.. Wang beyecan ve merakla — “Zevcem nerede?.;, — Sakin ol dostum!.. Biliyorsun ki zevcen Majestenin yüksek tevee © cühünü kazanmıştı. Hergün; her ge- ce beraber oturuyorlar. Ve eğlen. © yorlardı. Imparator onu bir daki. ka bile yanından ayırmıyordu.. Bir gece imparatoru cariyelerden biri ile kendi dairesinde gördü.- Bu cas riye onun en büyük düşmanı idi... Işte bu gece büyük bir hâdise ol- du.. gece bekçisi saray kapılarında” birinin açık olduğunu görerek tes lâşa düşmüştü.. Gece yarisi uyku- mun arasında bir gürültü Işin ve bunun açık kalan bir pencere den gelen bir ses olduğunu zenne, derek tekrar uykuya daldım. Fa. kat sonra yardım istiyen bir kadın” sesi işitim. Hemen yanımdakiler uyandırarak etrafa koşuştuk.. © Açık olan pencerenin sizin 26 cenizin yatak odasının penceresi, o duğunu gördük. ogi Ve içeri girdik. Yatak bozuk muştu. Saç iğneleri ve terlikleri 3 bir tarafa atılmıştı. Bir iğne de ta- rasada bulundu. 4 i H emen Majesteye koştum. Ve vakayı anlattım. Imparator, onu arayıp bulmamızı emretti, Bir müddet sonra Tai - Yeb gölü üze- rinde kırmızı bir tülün yüzdüğünü. gördük. Imparator bunu gördüğü zaman zevcenizin olduğunu söy- | ledi, imi N Göl, uzun zaman arandi. Fakat hiç bir şey bulunamudı... Wa buraya kadar sabır ve heyecanla dilemişti. Fakat hikâyenin acıklı sonu onu büyük bir yeise sürükle- di. Ve zavallı, bir anda çıldırdı. Li

Bu sayıdan diğer sayfalar: