13 Mayıs 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

13 Mayıs 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 4 — VAKIT 13 Mayıs 1930 WENKIT Gazeteciler Yalovada Matbuat cemiyeti bayramın ikinci günü bir Yalova gezintisi tertip etti. Bu gezintinin faidesi yalnız matbuat yn bi geçirmekten ibaret kal- 2 ayni zamanda şimdiye ka- dar Yalovayı görmemiş olanlara da İstanbulun yanı başında bir sene icinde meydana çıkan bu asri su ve tenezzüh mevkiini ta- nıtmış oldu. Ben de şahsen Ya- lovayı ilk defa olarak bu vesile ile görenlerdenim. İskeleye çıkıldığı zaman sabil- lerin manzarası hakikaten gü- zeldir. Fakat arazinin tabii te- mevvüçleri, ağaçların ve yeşil- liklerin imtidatları umumiyetle Marmara sahillerinden ve Ana- dolunun yeşil topraklarından he- men hiç farksızdır. Onun için vapurdan dışarıya çıkar çıkmaz daha evvel okuduklarımdan ve işittiklerimden bayâlimde teşek- kül etmiş olan Yalovayı aradım ve bunu göremeyince biraz mü- tehazzir oldum. Maamafıh sahil ile asıl kaplı- calar arasında epice bir mesafe bulunduğunu bildiğim için iske- lede, otomobile bindikten sonra da yolda giderken mütemadiyen etrafımda gene o aradığım man- zarayı bulmağa çalıştım. Yol pek az arızalı bir vadiyi takip ederek uzadıkça adeta içimde aradığımı bulamamaktan müte- tevellit bir eza hissetmeğe baş- ladım. Meğer Yalova daha ileride dağlar ve dereler arasında san- ki saklanmış duruyormuş. Ta ya- nna kadar yaklaşmadıkça onu bütün bususiyetlerile (görmek . mümkün değilmiş, Filhakika kaplıcalara varırken insan küçük bir tepe üzerine bina edilmiş olan “Grand Hotel, i görünce derhal manzarada bir değişiklik başladığını anlıyor, sonra ağaçlıklar (ve ormanlar arasında kaybolan kaplıcalara varınca tamamen yeni bir âlem içinde kendini kaybediyor. Bu- rada ağaçlar'n, ormanların, dağ- ların derelerin ruhları tesbir eden vahşi ve tabi güzelliğine Avrupada meşhur tenezzüh mer- kezlerine mahsus zarif binaların ve medeni tesisatın ruhlara em- niyet, sükün veren manrarası karışıyor ve hakikaten Anado- lunun yoksul mubhitleri arasında bir cennet yaratıyor. Eğer Yalovada dünyanın en kıymetli sularından biri bulun- masaydı, burası mevcut vesait ve şerat it barile gene memleketi- miz için müstesna bir tenezzüh ve istirahat yeri olabilirdi. Kal- dı ki banyoları ve hamamları Avrupanın en maruf kaplıcala- rından geri kalmıyacak şekilde temiz ve fenni tertibat ile techiz edilmiştir. Bu noktai nazardan Yalova bundan sonra Türkleri Av- rupa kaplıcalarından müstağni kılacağı gibi bir çok ecnebilerin memleketimize ( celbedebilecek bir kabiliyeti haizdir. Şu kadar varki Yalovaya gi- dip gelecek olanların Tamamen Yalova Târkiyenin emsalsiz bir sıhhat ye istirahat meykii olmya namzettir; ancak halli icap eden bir vesaifi nakliye meselesi vardır .| dar Yalova memnun olabilmeleri için her şeyden evvel yol ve vesaiti nak- liye meselesini halletmek icap etmektedir Vakıa hazirana ka- iskelesi . ile kaplı calar arasındaki yolun inşası ikmal o edililereği (o söyleniyor; fakat bayramın ikinci günü bu yoldan gelip geçenlerin gördük- İeri vaziyete ve oralarda mev- cut vesaite nazaran maddeten buna imkân yoktur. Binaenaleyh şimdiye kadar sarfedilen emek- lerden ümit olunan neticeyi ala- bilmek için bu hususta biraz daba fazla gayret göstermek lâzımdır. Diger taraftan Yalova iskele- sinden biraz ileride sabilin ge- niş bir parçası üzerinde plaj tertibatı yapılmaktadır. Gerek plâjı için İstanbuldan sabah gelip akşam dönmek istiyenlerin rağbetleri deniz vasıtasının da biraz daha tekemmül etmesine bağlıdır. Bir kerre şimdiki ve- sait ile İstanbuldan Yalovaya ancak iki buçuk üç saatte varı- hyor. Sabahleyin giderken bu mesafe yolculara okadar uzun ve müşkül gelmese bile akşam dönerken bilbassa vapor kala- balık ise çok müz'iç oluyor. İh- timal ki her gün için devamlı surette daha sur'atli deniz vası- tasını temin etmek kabil olamaz. fakat hiç olmazsa sıcak mevsim- lerde pazar ve cuma günleri için bu vasıtanın temini imkân- sız değildir ve eğer bu noksan da bertaraf oluna bilirse Yalo- vanın İstanbul için emsalziz bir istirahat ve tenezzüh mevkii olacağı şüphesizdir. Mehmet Asım Kaç talebe var? Maarif vekâleti tarafından tan- zim edilen bir istatistikle mek- teplerimizde yarım milyon tale- benin okuduğu anlaşılmıştır. Dahiliye vekli Dahiliye vekili Şükrü Kaya B, Yozgat vilâyetinde teftişlerde bulunmak üzre hareket etmiştir. Işıklı lavhalar Şehremaneti cadde isimlerinin geceleri de okunabilmesi için Almanyadan, gece elektrikle tenvir edilen bir ışıklı lavha nü- munesi getirtmiştir. Müessif bir irtihal İstanbul da Düyünü umumiye civarında Bakır fabrikası mües- sislerinden namus ve istikame- tile tanınmış merhum Hac Agâh Efendi mahtumu Hac Hilmi Bey kısa bir rahatsızlığı müteakıp bayramın 4 üncü gü- nü irtihal etmiştir. AMES bugün öğle nama- zı Emirgân camii şerifinde kı- lındıktan sonra mahalli mezkür- daki aile rae defnedile- ah rahmet eylesin. haberer odasında İstanbul limanının islâhı için toplanan komisyon hazırladığı raporunu şehir mütahasısı M Jansene vermiştir. gnç kesenlerin derhal mahkeme- ve verilmesi tebliğ olunmuştur. chremaneti bir semtteki bütün fi- tınların gerek doğrudan doğruya veya muvazaa tarikile bir şahsın ve ya- hut bir grubun elinde bulunmasının ka- nunen teminine imkân olup olmadığını tetkik etmektedir. Buna bir imkân bulu- mâamazsa hükümetçe bir karar verilmesi için vekâletten rica edilecektir. — Geçenlerde bir akşam Fransız &- su da i Muhittin B. tarafından Suat B. muhakemeye mü- racaat etmiştir. — Ticaret odasının tüccara | daha müfit olabilmesi için ikusat komisyan- larına ayrılmasi takarrür etmiştir. 4 A düm Mü üm di de EE £ enneir © e O Yalovaya dair alovaya giden gazeteciler ip pi Karagöz başmı harririni görünce : — Tam Yalova safası! dedim. * Liman şirketi müdürü Hamdi Bey, üzeri külrengi bulutlarla örtülü denize baktı ve gülümse- di: — Ne dümdüz yol! dedi. * Şirin Yalovanm üzerinde bu- ğular tüte tüte akan derelerini dolaşırken, arkadaşlardan birisi bana şu suali sordu: — Sen niçin Toplu iğnesin de dikiş iğnesi değilsin | Suların kükürtlü harareti bur- numa dola dola cevap verdim : — Açık göz değilim de on- dan... Yol arkadaşlarımdan birisi bu cevabımı duyunca benim bazır cevaplılığıma hükmetti. Halbuki ben bu suale daha eskiden de maruz kalmış, aynı cevabı iki sene evvel de vermiştim. » İtiraf etmeli ki sahilden kap- kcalara giden yol henüz munta- zam bir şekil almamış Biz kamyonlar içinde bocalar- ken denizde korkan bir tanıdığım; — Kara lodosu deniz lodosun- dan fenai diyordu. Toplu İğne o Bulmaca o Dünkü bulmacamızı hallede- medinizse bugünkü £ halledilmiş şekle bakarak yeni bulmacamı- zm sırrın meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için aşağıdaki tarife- yi tatbik ederek üç beş dakika meşgul olmanız kâfidir: İl rr 2 IŞ SOJAMAWNM öve uRnUAaWM Soldan sağa ve yukardan aşağı: i — Kök (5), parasız (5) 2 — Hane (2), şafak (5), hayır (9) 3 — Duygu (9) 4 — Es Gi), nota (2) 5 — Aleşh değil (3), bayağı (5) aha. ki (3) 6 — Esir bir müslüman memleketi (9) 7 — Eski şapka (3), bir peygamber (8), mani olmak (3) 8 — Utanç (2), nota (6) 9 — İsim (3) 10— Çıkma (2), put (5) nota (2) 11— Eyip yakınında bir köy (5), ek- mek (5) Muharriri: Örmer Ri Mezarından çıkan Mehd tekrar mezarına atıldı Mehdi, saltanat kurmak üzere ikf bir Türk kumandanı onu ve büt adamlarını mahvetmişti Zikreveynin bir çokları kızlı olan ve sair vatandaşlar arasına ona casusluk eden adamları Soratkinzadenin kuv- vetleri hakkında aldıkları ma- lümatı ona bildirmişlerdi. Zikre- veyh ancak bir tuzak kurmakla ve hasımlarını bu tuzağa düşür- mekle muvaffak olacağını anla- dığından cephe gerisindeki a- damlarına haber göndermiş, So- ratkinzade ile iyice tutuştuktan mütemadiyen hazırlanıyofi 294 senesinin Rabi “Ti yında bu hazırlıklar Ul oynamak istediler, fa fakat imkân verilmedi. İki şılaştığı zaman muti larla biçilir gibi öldürü kaç li bun ları tuzla buz ölminl Kırmıtiler bir aralık lerini kurtarmak için u a » onun el mezbuhane bir harekette mak istemişler, buda bir vermemiş, Peipaerini İN” munun özlediği ve pere ila ineği ederken harp meydanında lanmış, ve bütün a akrab kâtibi ve daileri ile yak: | esir edi ı 4 Zikrevyeh Bağdada göt ken yarasından ölmüş, b beraber Bağdada kadar “iğ onun kellesi ta Horanatifi l derildikten sonra herke$ elin e Kâbeyi soyar yo katli sarmış, onları meflüç bif askerlerinden bin beşyüzü dö- ğüşe döğüşe mahvolmuşlardı. Kırmıtilerin bu galebesi önleri maddeten ve manen çok küv- vetlendirdi. Bir kerre mezann- Ş etirmiş, fakat imha ede dan kalkan Mehdinin kerameti | Zikreveybin ölümünden görülmüş ve Kırmıtiler Zikre- | onun Babreyndeki dailef'i Cennabi bunların başıns miş, bir kaç sene g bunlar yeniden Basrays akınlarına ğe İ 301 de kimin teş: hs” ettiği anlasılmıyan bir ü nabiyi hamamda iken ö Cenabiden sonra onun oğlfi Tahir Kırmıtilerin başma £ ve onların irtikâp eti şanaatları irtikâp ederek tilerin defterini doldurmu Ebu Tahir Basraya halife Muktedirin in rumar etmekle, ortalığı “4 sovana Geliş ei ususuna dü veyhin etrafında canlı bir duvar teşkil etmişlerdi. Bundan başka harp meydanında ölen askerlerin silâhları onlara geçmişti. Zikre- veyh bu silâblarla adamlarını çoğaltmış ve maksarla doğru yürümek istemişti. Filhakika bu vak'adan sonra Kırmıtilerin şımarıklığı hiç bir hat tanımıyordu. Bunlar haç yol- larını keserek ele düşürdüklerini Gi yollardaki su kuyu- larını leşlerle dolduruyor, ras- geldikleri kadınları esir ederek kendi yurtlarına götürüyorlardı. Bağdat hükümeti bunlarla uğraş- makta devam etmekle beraber onları tenkil edemiyordu. Bir kerre bunlara karşı yirmi bin kişilik bir kuvvet gönderilmiş, fakat bunlar susuz bir sahaya atılarak susuzluktan mahvolmuş- lardı. Vuku bulan mukavemetler sa- yesinde Zikreveyh devletini ku- ramamış ve Kufeyi zaptedeme- miş, fakat müthiş bir musibet kesilmiş, her tarafa dehşet sal miş, 3İlde Makber ei tün huccacı

Bu sayıdan diğer sayfalar: