5 Temmuz 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

5 Temmuz 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir “otuzunu geçmemiş, ile mülâkat Fransada edebi nesillerin en genci «otuzunu geçmemişler » | neslidir. Bu nesle dahi olan şairlerdir ki “sürrealist, beyan- namesini neş- rettiler. Bu şa- irlerin başında Andre Berton vardı . Fakat «sürrealizm» bu güne kadar de- bu beyanname- den maksat, kendilerinden evvel gelip de bütün © yerleri işgal etmiş olan nes İlere karşı “bizde varız, diyen bi e | ketti, ve beyannameye ii yan gençlerden SOğu, © «slirrea- lizm. | Sebine mensup olduk- larından “eğil, bunu edebi bir hadise talakki ederek heyecan: larından yaptılar. Bu nesle men- sap Belçikalı, fakat ow seneden m yi riste kalmış olan M. 1:0 iki gün evvel şehri- mize gelmiştir, Güzel bir tesadüf, kendisini bana tanıttırdı.. Fransanın eski nesline mensup bir “Pol Jeraldi, şair olan Yâ yaptığı tespit eden usyı “Mes Şir mec- * » Ütü- asılmıştır, Fakat, maalesef buradaki iliş panelerde bulunmuyor, Her halde ihracat edebiyatından © olmasa gerek. Daha doğrusu, tabi, bu, cins kitapları bizim memleketi. miz için «aniaşılmaz» kaydi. ya göndermemiştir, yahut burası getirtmemiştir. Eğer bu kitaplar kıymetli birer eserse, “Marsel Şvob,, un dediği gibi “anlaşıl. ması anlamıyanlar için müşkül, dür. Şunu da ilâve edelim ki, “Anri Mişo,, şairdir, fakat eserleri hep mevzun değildir. Esasen vezin bugünkü şiir için olsa olsa her- hahgi bir şekilden ibarettir, kafiye gibi Anri Mişo ferdiyetçi bir şair- , eserlerinde marazi hem de yane bir heyecan vardır. — Bundan , şiirlerinden bazı- | Jarı, Mİ ve beraber İransizcada olmıyan, fakat her fransızca bilenin anlıyacağı yap- | ma kelimelerle yazılmıştır. Meselâ K,, ita abo- ne olunuz e . seyyahat intibaların; “Ecuador,, ve “gui İe Proprietes,, isimli iki M. Anri Miçe ve maharrırimiz Fikret adil biddeti, elemi ifade eden bazı mırıldanmalar vardır ki lisanda yoktur, fakat fertler yarı talâf- fuz ederler. Anri Mişo bu sesleri a kelimeleştirmiş ve şiirler yaz- mış, nazari dikkati celbet- miştir. “Söy- lemek (o veya söylememek » bu tarz için Anri o Mişo'ya düstur olabilir. Kendisi hak- kında daha a- çık bir fikir verebilmek için buraya bir şi- irini aynen tercüme o edi- yorum; Felâket içinde istirahat ! Feldhef, benim süyük çifeım, Felâ et, otur ;öyl, Dhlen, Dinlenslim br az sen ve den, Dinler, Ben bulan teer'be ettin, ismat eftin. fen s*nn harabenim. Eerim büyük #yaramn, benim bmanım, benim ocığum, Benim a'tır mağara, Benin istikbalim, benm asıl anrem, benimi ütkür, | Çıbanın içinde, #üshatır ipcade, isik» rahim içinse, Cerahat yö'eğinde, Cerahat böbeğin ie. 5 Anri Mişa * Hava pek sıcak olduğundan , konuşabilmek için ,serince bir | yer aradık. Fakat bu zahme- timiz boşuna imiş, çünkü mükâ- lememiz derhal hararetlendi. Bir adamı anlamak için baş- kalarından konuşturmak çok iyi | bir usul. Ben Anri Mişo ile yeni tanışıyordum; bu şairin fikirlerini öğrenmek için başka bir şairder, büyük Valeri'den bahsi açtım. — O, dedi, biz “ otuzunu geç- memişler ,, için Valeri, «omojen» değildir. Bir defa Valeri 50:55 yaşındadır. O, « harpten evvel » havasını teneffüs etti OValeri, | Mallarme'yi duymuştu, ona hay- ran O'muştu. Fakat © zaman yazmadı, bekledi, fen tahsilini ilerletti. a geldi, « harpten sonra » nesli yetişti, yeni bir hava yarattı, umumi yaennşlik sayıklamaları arasın. | arça parça hakikatler Gilede O zaman Valeri yazmıya baş- ladı. Iki ve üç neslin zamanını Yaşamış olan şair, eski bir mey- veye yeni ve merkezileştirilmiş usare vererek bizde büyük ve hayran bir rahatsizlik uyan- dardı. Mamafi onun halis şiir mazariyesi eksiktir. Çünkü o halis bir harpten evvel, ve halis bir harpten sonra edebiyatı yapmadı. ye için halis odur ki hiç mse Mallarme, Beder” e vali gok borçludur. Hatta zannederim kio, harpten evvelde yazmak is- mişti ; fakat Mallarme'nin yanın- oda aym şeyi yapacaktı. i Bunun için bekledi. 30 il i ra yazdı. Benim kaleleri hayran oluşum bu harikulâde bekl n diri Çünkü hakikaten ia) kıymeti olan bir kimsenin bu # Şairler yurdu açıldı | Deyli telgrafın Paris muhabiri yazıyor: Fransa şairleri eserle- rinin okunmadığından şikâyet edebilirler. Fakat kendilerine ehemmiyet (e verilmediğini iddia edemezler. Çünkü bundan böyle tam manasile bir yurt sahibi ol- muşlardır. Bu yeni şairler (oyurdu henüz açılmıştır . Onun açılabilmesi, bütün servetini bu maksada has- reden M. Emil Blemonun him- metile mümkün olmuştur. Mon- martr civarında olan bu yurt, ayni zamanda mücelifler ve Pi- yes muharrirleri cemiyetinin de merkezidir. Bundan böyle bu muazzam binanın ikinci katı, şairlerin il- ! ticagâhı olacaktır. Acaba şairler bu yeni yurtta ne yapacaklar ve nasıl bir vazi- fe ifa edecekler? Bu henüz an- laşılmamıştır. kudar beklemesi hayrete değer. Yalnız ben siz şarklıların ta- mamen garplı “Kapalı - hermetigue,, şair olan Valeri'yi sevmenizi anlamıyorum. —Kimbilir, belki de böyle oldu- | ğu için... Fransada romanın ka- zanmış olduğu fevkalâde rağbet, şiir üzerinde tesir yapmış gibi görünüyor. — Hayır. Yalnız roman, bir nevi ticari meta gibi satılıyor. Kitabı satmak için yapılan teş- kilât, reklâm, tamamile ticaridir. Bu itibarla göze en çok roman görünüyor. Halbuki şiir son ' zamanda olduğu kadar hiç bir zaman rağbet görmemişti. Ve, bir şairle bir römüandi arasındaki 1 fark, bir romancı ile bir tiyatro müellifi arasındaki fark kadardır. Hiç biri, öteki olamaz. — Fakat hem şair bem roman- cı olan pek çok... — Evet, böyleleri vardır, ve hem şair hem romancı olan en Da Knut Hamsun- ur. Pol Moranda... Bir de “Süpe- rviyel,, . Bence Valeriden sonra o gelir. Süperviyelin uzun müd- i det Amerikada bulunuşu onu Fransız tesrinden kurtardı, ge- niş bir görüşe sahip etti. Onun bu gün Frausız edebiyatında yüksek ve nadir bir yeri vardır. Bence o, halis şiire Valeriden daha yakındır, onda daha “ tan- nan bir tabıilik,, var... — Tercih ettiğiniz şairlerden.. — Leon Pol Farg. Maks Ja- kop, Aragon.. Bir de Kafka (1) isminde geçenlerde ölen çok kiymetli bırisi.. Bu genç fevka- lâde marazi bir haleti ruhiyede idi. Kendisini “ Karafatma , ya tahavvül etmiş zannetti. Şüphesiz bu bir vehimdi. Kafka annesini çok sevdiği için, kendisinin ka- | rafatmalaştığını ondan saklamak | ister, azap duyar, kıvranırdı. Bu | ıstıraplarını anlattı, vazdı. Çok güzel şeyler.. Nihayet iyileşmedi, öldü, — Biz burada bunlardan ha- | berdar değiliz. — Tabii. Hariçte bulunan bir | kimse, Paristen iki sene geri | demektir, Pariste bulunan bir kimse, düşünen Paristen bir sene * geridir, ve düşünen Pariste ya- | şıyan bir kimse de yaratan Pa- risten 6 ay geridir. e Yaratan Patis.. bizzat Paristir.. Fikret Adil (17 Kafka'nın ve Ani Mişo'nun son gelen “Bifur, mecmuasında birer” yazıları varsır, ve katoik bir | 3 gavralar— Yuşa, ayağı Abı he Bin bir direği, Yerebatanı, Kariye camisini, (o Topkapı sarayındakı Harem dairesi gibi Yuşa tepesini de görmemiştim. Ne zaman Boğazın üst tarafla- rna gecip bu yüksek tepeyi görsem içimde kendi kendimi ayıplıyan bir tabassür uyanırdı. Meğerse, kader bu seyahati saçlarıma ak düşmeden nasip etmiyecekmiş. Bir çadır altında beş, altı sakin gece geçirdiğim İstanbul Erkek lisesi kampının arkasında- ki dağı tırmani verdiniz ve yer yer katır tırnaklarile söslenen bu yamacı döndünüz mü hemen Müderris Ismail Hakki OBey- den sekiz, dokuz misil fazla uzun boylu olan muhayyel pey- gamberin mezarına varılıyor. Günlerden cuma (olduğu için | | larla, otorduğu müddet zarfında peçelerini kapalı tutan kadın- larla dolu idi. Burada bir tek eğlence vasıtası, vardır: Salınçak çocuk sallanıyor, genç kız sal- lanıyor, orta yaşlı, hatta ihtiyar kadın sallanıyor. Zavallı dallar zayıf ve şişman vücutların ağır- lığı üstünde çatırdıyarak neler çekiyorlardı.. mezarı, mustatii bir bahçenin içindedir. e Girmek istediğimiz anlaşılınca. küçük bir çocuk bu “bahçenin kapısını açtı, girdik. Bu mustatil bahçenin orta ye- rinde boyu on sekiz yirmi met- teye yakın bir mezar vardı. Ba- şında ve ayak tarafında iki üs- tüvane taş dıkili ve üzerinde dallarına renk renk, çeşit çeşit paçavralar (o bağlanmış ağaçlar sıralanmış. Paçavraları görünce birden- bire hatırıma dışanda bağdaş kurup bir kâse yoğurt yiyen ihtiyarla yüzünün peçesini aç- madan temiz hava alan genç kadın geldi. Yuşanın boyu hakkında bir di- yeceğim yok, fakat eni bu uzun kameti o tutmıyordu. Bu uzun mezarın etrafını dolanırken aklı- ma meşhur hikâye geldi. Hani yalancı adam; — Ben onun enini boyuna uyduracaktır. ama, bırakmadılar! demiş, Acaba yuşaya bukadar uzun bir boy tasavvur edenler neden o boyla mütenasip bir en uyduramadılar, Eminim ki bu muhayyel pey- gamberin zamanında bir Selim Sırrı Bey o bulunsaydı, mutlaka kendisini şişmanlatmağa kalkar ve Doktor Osman Şevki Bey de verirdi. Ha'k ne garip şeylere inan- i yor. Birisi diyordu ki; Hazreti Yuşa bu tepede oturur, oradan ayaklarını aşağıya uza- “tıp denizde yıkarımış ! * — Halbuki biz bu tepeye bir sa- alte tırmanmıştık. Türbe diyarının etrafında baş- © şim sordu: — Buraya * cenazeleri İ İ | sini okudum: VAKIT 5 Katır tırnaklerile süslenen tepe — Buraya kimler ge- lir ? — On sekiz metro boy — Eni boyunu tutmıyor — O vekitler bir Selim Sırrı Bey olsaydı — Dallarda ps- nı nesil yıkermış ? — Acı at suyu bu tepe beyaz sakallı ağa baba- * Merhum peygamber Yuşaın | bu hareket aleyhinde bir takrir | İ etmek Oüzere Aydın meb'usu | Mazhar Beyin (8 ka kabirlerde var. Bir arkada- | Salâhaddin ve Pendik bakteriyo- e nasil ! teşekkül eden heyet konferansa gelirmişler ? Ben bu sunle ce- | iştirak ve ayni zamanda Rusyada wap vermek için taşlardan biri- ! tetkikat yapacak ve bir buçul. Temmuz 1930 Fransada Yuşanın mezarını ziyaret Yazan : Zoplu İğne Bu taşın altında vere göz- ini az sularına ve Rume- e im dikerek ebediyet uykusuna dalan ölü, bir kadındı. itabesinden (anlaşılıyordu ki “Hazreti Yuşa, yi ziyarete ge- lirken tepeye 15 dakika kala düşüp ölmüş, buraya gömülmüş- tü, Bu tepeden aşığı inerken tam yarı yolda bir çinar altında akıp giden “Abı hayat,, ismin- deki acı suyu da içtik. Bunu içmek uzun senelerden beri Yuşa ziyaretinin terkolunmıyan an'an- larından biri imiş! Teptu, İlay, Ekseriyet olmadığı için kongre aktedemediler Dün sabah diş tabipleri cemi- yeti altı aylık mutat içtimamı yapacaktı . iv Ekseriyet temin edilemediği için içtima on beş gün sonraya bırakıldı . , Bu içtima hakkında cemiyet reisi Hayri Bey şunları söyledi: « Nizamnamenin bir çok kısımlarının o değişmesi lâzım geliyor. o Heyti idare tadilâtı yapı. Heyeti umumiyeye arzedecek- tir. reisleri aylık olarak al- dığımız ücreti azaltarak senede iki defa tahsil deceğiz. Mecmuayı belimi ücret ii ndereceğiz Cemiyet bina- m er haline koyarak gece ve gündüz açık bulundu- racağız. Bu suretle azamız bura- da sık, sık o toplanacakları gibi kitüpanemizden de istifade ede ceklerdir. On beş gün sonraki içtimada iki mübim mesele görüşülecek- tir. Bunları söylemek zamanı daha gelmemiştir. » Baytari kongre Murahhaslarımız z dün gitti Moskovada açılacak olan zirai ve baytari konleransa iştirak vi riyasetindeki heyet dün vapurla Odesaya itmiştir. Mardin meb'usu Ali Rıza, Dr. loğ.hanesi müdürü Şefik Beylerden ay sonra dönecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: