13 Temmuz 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

13 Temmuz 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

:—- 2 — VAKIT 13 Temmuz seyin H. az konuşuyor yavaş yavaş! söyliyordu. Devam etti; — Evet Sfendim dektiloluk zevkli bir şeydir. Rekor kırmak en çok hoşlandığım bir spordur. Kolay yazmak fazla çalışmak bir istidat mes'elesidir. Çalışa- bilmek için en eyi makine kulla- nıiması kolay olan makinedir. Te- ferrüatı güçlükle idare edilen bir makine insanı yorar. Makineyi kullanan insan makineyi kullan» mak için ne kadar az zihin sarfe- derse o kadar kolay yazı yazar ve enerjisini o kadar tasarrufla kul- lanmış olur, Daktilo müsabakamızda üçün- cü olan Mukaddes H. Fransız mek tebinde ve Erenköy Kız Lisesinde tahsil görmüştür. Mukaddes H. A- meli Hayat mektebinde Türkçe daktilo dersi almıştır. Suallerimize $u cevabı verdi: — Müsabakaya girdiğim za- man çok heyecan duyuyordum. Fa- kat bu heyecanım kazanmak ümi- dile değildi: İ — İyi bir daktilo olmak için, * nasıl çalışmalı? | — İlk günden itibaren on par- makla yazı yazmağa çalışmalıdır. Daktilo klavyeye değil yalnız kop-| yaya bakmalıdır. | Besice en eyi makine tertibatı kolay ve tuşları hafif olan maki-! nedir. Makinenin çabuk çabuk bo- zulması daktilonun cesaretini kr-! rar, i Daktilo müsabakamızda ha- kem heyeti azasından ticaret mek- tebi daktilo muallimi Hamit B. müsabakamız hakkında şunları söylemiştir: — Dünya rekoruna nazaran Türkiye daktilo © şampiyonunun verdiği rekor ehemmiyetlidir. Gerçi dünya daktilo 1929 şam- piyonluğu bir saat sürmüştür. Dünya şampiyonu bu bir sâat için- de dakikada 132 kelime yani (5 vuruş bir kelime addedildiği için) 660 vuruş yapmıştır. Bizim daktilo sampiyonu bir dakikada (280) vu- ruş yapmıştır. Aradaki fark (380)! Yuruştur. Ayni zamanda müddeti! dejhazarı dikkate almak lâzımdır. Bu daktilo müsabakası mühim bir) netice oldu. Kaideye riayet eden daktilolarm sür'ati temin etmeleri. ediha H. on parmağını kâmilen İlandı ve muvaffak o. 4. Hal- buki Mediha Hanımın makinesin-| de klavyesi itibarile bazı harfleri iki kere vurmak lâzım geliyordu. İkinci olan Fatma Hüseyin H. da kaideye muvafık olarak çalıştı. On parmağile yazdı. Usule uygun! çalışanlar kazandılar. Bu müsabaka bir sür'at müsa- bakası idi. Mukavemet müsabaka- sı değildi. Ayni zamanda İ bu müsabaka! ilktir ve muvaffakiyetle neticelen-| Jurnal Doryan refikimizde dak-|zahirede yüzde 36 tenzilat vardır. miştir. Müsubakaya arzu ettikliri halde dahil olamı,anlara . gelin:e bunda ne bizim ne de daktiloların! kabahati vardır. Asil kabahat memlekette klavye mes'elesinini iğ Karısı hamil sancıları içinde olan adam, içeri girdi. Doktor sormadan o, heyecanla anlatı: yordu: Karısının vakti gelmiş, sancısı tutmuştu, Zaman kaybetmemek in derhal buraya koşmuştu. oktoru kızdırmamak için ebe hanımı aramışsa da bulamadığını söylemeği ketmetti ve doktorun gururunu okşamak için: — Evel Allah.. dedi. Sizin yüksek hazakatinizle bu iş teh- İlikesizce geçecektir. Doktor, lâkaydane omuzlarını kaldırdı ve muhatabının sözünü kesti. Mukaddemeye lüzum gör- meksizin: adli — Gelirim.. fakat.. dedi.. ma- ye evin yakındır; 150 Jiranı ii İmüsabakaları Nevyork'ta 1930 Dün akşam Yalovayı teşrif ettiler Gazi Hz. dün akşam saat beşte saraydan hareket etmiş- ler ve Yalovayı (şereflendir mişlerdir. halledilmiş olmamasındadır. — Kat'i neticeyi ne zaman ve- receksiniz ?. — Hataları Fransa mekanografi ve istenografi sindikası tarafından azırlanan “Barem,, e nazarn tas- hih ediyoruz. Kat'i neticeyi çar- şamba günü vereceğiz. Fransızca refiklerimiz İstanl al refikimiz: Türkiye'de güzellik müsabakasından sonra ilk defa olarak bir daktilo müsabaka- si icra edilmiştir. Bu müsabakalar Avrupa ve Amerika'da kolayca anlaşılacak ticari bir ehemmiyeti haizdirler. Ticaret âlemine fevka» lâde lâzım olan bir sınıf memuru tekâmül ettirir ve yazıhanelerde mesai usulünü tanzime yardım © der. Türkiye'de yeni harflerin ka- bulü üzerine ticari o müessesatın dairelerinde cezri bir tebeddül hu- sule gelmiştir. Amerika'da daktilo “Nord- son Stv-.,,da yapılır ve buna bin- lerse m.sabik iştirak eder. 1910 dan 1929 a kadar elde edilen sür” jat gittikçe ziyadeleşerek dakikada 87 kelimeden 140 kelimeye kadar çıkmıştır. dedikten sonra müsaba- kanın nasıl geçtiğini tasvir ediyor Ve Böylece Türkiye'de yapılan ilk daktila müsabakasında şampiyon dakikada 85kelime yazmağa mu- vaffak olmuştur ki bu hakikaten şayanı takdir bir muvaffakiyettir.,, hükmünü veriyor. Refikimizin müsabakaya bu! satırlarile gösterdiği alâkadan do-! layı memnun ve müteşekkiriz. Yal- nız bu kadar faydalı olduğu. ; tes- lim edilen bir şeyi tertip eden mü- essesenin adı yazılmamış. Bu eda ye tafsilata tek bir kelime i- lave edebilir, fakat bunu tertip eden gazetemiz olduğuna göre bu ilave istihkak kazanılmamış bir meslektaşlık cemilesinden fazla bir olmazdı. stanbul refikimiz ayni nüsha- da Türk gramerine dair mülakat ve malümatı naklettiği halde bu- nun da “Vkıt,, tan alındığını yaz- mağa lüzum görmiyor. Yapı şeyler ve yazılan yazıların aidiye- tini zikretmek için onların mut- ilaka fena, şüpheli, mes'uliyeti mu cip şeyler olmasını beklemek itiya- dına Hasbal en eski garpli ga- zetesi olsun mağlüp görünmemeli. Bu satırları bir günde iki hâdise gör düğümüz için yazıyoruz, mazur görsün. tilo müsabakası hakkında sitayiş- kâr bir lisan kullanmakta ve taf- silat vermektedir. Bilvesile hakkı- mızda gösterdiği teveccühe teşek- kürler ederiz. h DİÂAALIE MUHARRIRI: SELAHATTİN ENİS alırım.. bu paranın 100 lirasını hemen verirsin, 50 sini de bir hafta sonra ödemek üzere bir senet imzalarsın.. tanıdığım bir adam olmadığın için senet al- mak mecburiyetindeyim..... Muhatabı heyecan içinde hay- kırdı; — 150 lira mı?.. Doktor Bey 150 lira mı?.. Doğru söyleyiniz, siz mi yanlış dediniz, yoksa ben mi yanlış anladım?... — Parayı çok mu buldun? — Ben ufak bir memurum, alnımın teri ile para kazanır bir insanım. Bir doğum için 150 li- rayı bir tahtada sayacak kimse- lerden değilim. Bir doğum en fazla sizin yarım yabut bir saa- tinizi işgal edecek. Atina sefirimiz İtilâfname hakkında Yu- nan hariciye nazirile konuştu Atina, 11 (A,A) — M. Miba- lâkopulos, uzun uzadıya Türk- Yunan itilâfının musaddak nüs- halarının teatisi hakkında Enis Beyle görüşmüştür. Enis Bey, kendisine (O muhadenet O misakı hakkındaki mukabil Türk proje- sini tevdi etmiştir. Bundan sonra, M. Mihalako- pulos, Bulgar elçisini kabul et- miş ve elçi kendisine Bulgar- Yunan meseleleri hakkındaki Bulgar moktai nazarını İzah eylemiştir. Atina, 12 (Apo) — Türk se- firi Enis B. dün Yunan hariciye nazırile uzun bir mülâkatta bu- lunmuştur, Enis B. Türk-Yunan itilâfının mu-! saddak nüshalarının ademi teatisi, İstanbuldaki devlet matbaasında tab'ının henüz ikmal edilmeme” sinden ileri geldiğini ve maama- fih musaddak suretin gelmek Üzere bulunduğunu beyan et- miştir, z Enis B, Tevkif Rüştü B. na- mma Yunan hariciye nazırmi | Ankarayı Ziyarete davet etmiş, M. Mihalakopulos da teşrin'ev- velde M. Venizelosla birlikte | Ankarayı ziyaret edeceği ceva- bını vermiştir. Atina, 12 (Apo) — Yunan hükümeti bahri programını tat- bikten iki sene sonra teslim edilmek üzere iki açık deniz mubhribi ısmarlamağa karar ver miştir, e Tenzilât Un ve zahire tarifesinde Dün Devlet Demiryolları İda. resinden yapılan bir tebliğde Ve- killer Heyetinin 26 temmuzdan muteber olmak üzere Devlet De- miryolları'nda nakledilecek zahire ve un tarifesinde yeni tenzilata ka- rar verdiği bildirilmektedir; Buna nazaran Anadolu — Bağdat hat- tında 1000 kilometredeki bir istas- yondan Haydarpaşa'ya (gidecek | VAKIT | Tabiişlerinizi yapar. | Ve sonra doktorun merhame- tini tahrike lüzum gördü: — Acıyınız.. Karım sanclar içinde kıvranıyor. Biraz daha merhametli olünüz, doktor bey.. Dokter, karşısındaki adama kızdı: — vi yaparken bana mı sordun? Diye huşunetle cevap verdi ve ilâve etti: — Cebinde bir doğum için | doktora verecek 150 lira parası olmıyan bir erkek karısile yattığı zaman daha ibtiyatlı olursa hem kendileri gece yarıları sokak s0- kak dolaşmış olmaz, hem de biz | gece yarıları tatlı uykumuzdan rahatsız edilmiş bulunmayız. Karısı hamil sancısı çeken a- dam, çok müteheyyiç olduğu için doktorun son gözlerindeki istiskali farketmedi, ricarına de- vam etti: — Düşününüz, doktor bey.. Şu dakikada iki canın hayatı mevzuübahs.. Bana ve “karıma | Memleket haberleri j 9 yaşında Bir delikanlı daha! Sıtmaya yakalanarak tedavi için İzmir memleket hatanesine getirilen Uşşaklı dokuz yaşında Rıza isminde bir hareketleri neticesi kati celbetmiş ve neticesinde tam bir erkek ar- zusu taşıyan, bir delikanlı oldu- ğu anlaşılmıştır. Bu çocuk deli- kanli, köyünde birçok kadınlarla seviştiğini söylemiştir. izmirde hastalık devam ediyor Izmirden yazıldığına nazaran Karşıyakanın birkaç köyünde çikan sıtma mücadele netice- sinde haya azalmış ise de buna muabil Tepecik, Sinekli, Halka- pmar , Altındağ köyünde has- talık fazlalaşmıştır. Bir kedın kendine sataşan erkeği yaraladı nazarı dik- muayenesi Izmirde Seniye isminde bir kadın, yolda kendisine tecavüz eden bir erkeğe tokatla muka- bele etmiş ve bir dükkândan eline geçirdiği kunduracı biçağı ile erköği sol kalçasından yars- lanmıştır. Işten el çektiri en memurlar Gelen hususi haberlere naza- ran Adana hususi muhasebe mü- dürü Merzuk, Kayseri belediye reisi Muhittin, İzmir posta tek graf başmüdürü Enver beylere görülen lüzum üzerine işten el gektirilmiştir, Haklarında yapılan tahkikat devam etmektedir. Kay- ! seri mahkemesi başkâtibi Sey- fettin B. de tevkif edilmiştir. Bir Rus kadının davası İzmir refiklerimizin o birisinde okuduğumuza göre Rus teba- asından Bucada mukim bir ecne- bi bir Türk kadını ile münase- bet te'sis ederek beraber yaşa- mıya başladığından Rusyadan birlikte getirdiği zevcesi ile üç çocuğunu ( terketmiştir. Bunun İ üzerine kadın mahkemeye müra caat etmiştir. Meclis reisimiz B. M, M. Reisi Kâzım Pş. Hz. | dün dairelerinde istirahat etmiş- lerdir, Paşa Hz. bir hafta sonra Yalovayı teşrif oedecekler ve orada bir müddet kalacaklardır, acımıyorsanız, hiç olmazsa ma“ | sum bir yavruya merhamet edi- niz, onu kurtarınız, doktor bey.. Gerçi ben, ufak bir kimseyim; fakat öyle zannettiğiniz gibi çiğ bir adam değilim. Elbette sizin emeğinize karşı ben de bir şey veririm. Yalnız o kadar parayı bulmaklığımın imkan yok, doktor i bey!.. Doktor, bu sözlere cevap ver- medi, Yalnız kapının yarı kapalı kanadını açtı: — Sen ebeye gitmen lâzım gelirken, yanlış yere bizim kapı- yı çalmışsın, dedi. Memlekette sürü sürü ebe hanımlar ne güne duruyor. Hemen onlardan birine koş. Bu ağır istiskal karşısında dok- torun muhatabının kapıdan çık- masile kapının şiddetle kapan- ması bir oldu. Adam, çok müteessir olmuştu. | Bir taraftan karısı sancılar çekiyor, canile uğraşıyor; diğer m » gocuk bazı | Lisanımız Stenoğrafiye çok elverişlidir Rekor bizde Mütahassıs #vram Bena- © roya B,; böyle söylüyor Ankaradaki stenografi kursu müdürü ticaret mektebi muallim- lerinden Avram Benaroya B., mezunen İstanbulda bulunmak- tadır. Benaro- |. ya B.,stenog- W rafi kursunun faaliyeti ve alı- nan neticeler hakkında bir muharriri mize şunları söyle- miştir: — B. M. Meclisinin za - ' bıtları bir bazi- randan itibar Avram BenaroyaB, ren tamamile stenografi usulile tutulmuş ve bu usulün tatbiki muvaffakıyetle neticelenmiştir. Şimdi mecliste beş stenograf (o çalışmaktadır. Eylülde sekiz genç daha daki- kada 250 hece üzerinden imtihan verecek, ( stenografların (o adedi artacaktır. Evvelce dakikada 250 ğ hece. üzerinden yazarak imtihan- © da kazananlar, şimdi daha ziyade alışmışlardır. Dakikada 300-350 hece kadar yazabiliyorlar. Fransada rekor, ancak daki- kada 280 heceye kadar çıkabil- miştir. Görülüyor ki bizde daha çabık, daha fazla yazılabiliyor. Bunun başlıca sebebi. Türkçenin stenografi usulü ile yazılmağa Fransız lisanından dabâ elverişli olmasıdır. Lisanımızın hüsüsiyeti, faik bir vazyet ihdas etmiş, bizde rekoru yükseltmiştir. Tarihi bir bina Mudanyada mütarekenin im- zalandığı bina bir müze baline konacaktır. Gençlik sayıfası Mektepli o okuyucularımıza pazar günleri vermekte oldu- ğumuz gençlik sayıfasını bum- dan sonra perşembe günleri haftalık (o ilâvemizle birlikte takdim edeceğiz. Pe Bu perşembe çıkacak genç- lik sayıfamız zengin mündere- | catıldır. i taraftan kendisinin izzeti nefsi ağır surette rencide edilmiş bu- lunıyordu. ww Doktorun kapısı önünde gâyri ihtiyari yüzünü göke kaldırdı. Acı ve bitkin bir sesle; || (| — Doktor.. Doktor. Senir değilse bile eğer Ye la» rının dilenci kapısında el açtık- larım görürüm, inşallah, doktor. dedi. dü : Kaldırımda bu muhavereyi. dinliyen Rüştü, yüzünü sü kak “ dıran zavallı adamın gözle a çenesine doğru ince bir yaş hattının” sokak lâmbasının aksile parlıyarak aktığını görüyordu. Beraberce sokak sokak gez- dikten sonra nihayet insaflı bir ebe ile karısı doğum Sancısı çeken adam, yanyana Teşvikiye yokuşuna çıkarlarken Rüştü, ha- yallerini kaybedene kadar onla- rın arkasından baktı. Sonra yor- gun adımlarla semtinin yolunu A ş ( Bitmedi )

Bu sayıdan diğer sayfalar: