3 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

3 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

alman Faydalı bilgiler Jlesera müsamanne | len Çinde yüzer şehirler Kıt'alar arasında nakli. rinin her biri pek çok yalı temin eden büyük kalabalıktır. o Baz sa- Padışahla Veziri Istanbul erkek lisesin- den Husemettin Beye: Günderdiğiniz. bilmecelere teşek- kür ederiz. Vaktinde el sokak Ne. 56da ven Beye *Bu | bstzlam olmamak mielin ii © mamaafi bazı isimler | e menimzdeli kd ven © dannın size air #mahdmder. ler en e e ve irrep cumcz. Alıksmın teşek | mn Recep Turan ) e ; Kiral enik idi. e Fehmi İ : 8 z ; E 5 Abdülezi- zin Büncü edi yoktur. Size isti- fadeti bir Türk tarihi gönderiye Foz., Vasulünü bildiriniz. hi le ise me Mustafa Ke- siz benden daha as YE 5 Lugat gönderildi, i yemi Rami e ik lağım tekrar bildiriniz. Postada Kaptanpaşa zayi olmuş demektir. Lugat için beresi erin yon parasile Cİ kuruş gönder niz kafidir. ik sayı. as resime gönderi. Üsküder orta mekte- binden Doğan beyo; time. Arzı hürmet.! Vaktile ( eeniz iyi tanzim olunantştar. Vak» ile so 5 Binde nesredeceğiz. kakları — e Helil Hanıma ; da de- t a e m lapp &- ikkat © Gönderilen yazılarda üne ve bilmece balerin adresler vac len ve zah olmuyor. Bu cibete fevkaldde bil dikkat edilmesi ve adresin yalnız MED ç zarla değii ayni zamanda bilmece ve ara- halli üzerine yazılan köğrde veya baları İç yazılan yazının alt dankonnması ehemmiyetle rica olunur. Bilmece halledip tekdir vara. kası kazanan karilerimizin isim- lerini neşredemiyoruz. Çünkü yerimiz müsait değildir. Bunlar. dan, İstanbulu bulunanların tak. dir varakalarını pazar, salı, per- gembe günleri saat birden beşe kadar Vakut idarehanesinde mü- sabaka memurluğundan almalı nm rica ederiz. Taşra karileri- mizin takdir varakaları gönde rilmektedir. Ankara okuyucular- mızdan tekdir varakası kazanan» larin © varakalarım Namık Edip Beyden almaları icap eder. durdu - Fur uş, Gene böyle bir gün bir caddede dolaşırken önüne bir otomebil çıkmış. Memur bir borazan çalmış, otomobil durmuş; tesadüfen otomo- bilde memleketin kadı. ve valisi © varmış, otomobili durduran memura kadı fakat sür'ati intikal göster sere — Size hürmet efendim) Demi > Eyüp ortu M 119 A. Nurettin gey YE a YASAMA kunç hem pek bir bere peri ei ayara bukadar birbirine yaklaş- ması nadir len haller- dendir. sw Geçen Mayısta şark vi- lâyetleri ile Sivas ve El'a- ziz mıntakalarını tayyare ile gezdikten sonra Kon- yada yapılacak birinciliğe irak. için Mardinden ba- reket etmiştim. Yanımda makinist olarak en kıymet- tar geren Vecihi varı Mardinden hareketimizde bava gayet lâtifti, Mardin ile Konya arasındaki me- safeyi bir kaç saatte tay- yederek o gün akşama yenilik oOsokmağa karar vermiş ve daba bir kaç bafta evvelden Istanbula bir takım şeyler sipariş etmiştim, Bu eşyayı havi olan sandık da tayyare- mizin sepetine yerleştirilmiş bulunuyordu. o Mardinden hareketimizin ilk saati ga- yet boş geçti. Parlak bir neş ova etrafındaki tepele- ri okşiyordu. Ötede be- ride sürülerin küçük leke- cikler teşkil eltiğini görü- yorduk. Dicleye akan sula- nn vücuda (getirdikleri gümüş kurdeleler yer yü- zünü teller takınmış bir gelin başına benzetiyordu. Ara sıra toprak kümeleri, o mıntakanın köy- yordu. Biz mahalli maksuda çabuk varmak emeli ile sür'ati tezyint etmiştik. Sa- atte yüz yetmiş kilo- metreye kadar çıldığımızı makine işaret ediyiyordu. Torosların sırt- larmı o boyluyorduk. Bu havayı HİLE kaplamağa (o başladı. Az sonra şedit bir rüzgâr zu bur etti. Tayyarenin sür'a- tini kesti. Küçücük aletimiz. şiddetle sarsılmağa başladı. Yerden kalkan toprakların vücuda getirdiği taş du- man (tabakaları zemini görülmez bir hale soktu. Fırtına sahasından kurtul- mak için yükseldik, bir müddet bu suretle yol aldık. Nihayet rüzgâr biraz sökün bulunca aşağı tabakalara tekrar avdet ettik, Mamafi (fırına © ile cenkleşirken yolumuzdan im e? imizi ve cenup bududumuza fazla yaklaş” dığımızı hissetmiştim. Tak- riben Fırat ve Dicle ara- sındaki hali (o mıntakada idik. Yolumuza avdet etmek için şimali garbiye doğru tebdili istikamet © etmek lâzımdı. Ben istikameti islah ile uğraşırken maki- nenin garip bir gıcırtı nazarı dikkatimi celbetti, Müsmei elime alarak Veci- hiye sordum : — Makine nasıt.? Vecihi biraz süküttan sonra homurdandı : — Makinede sakatlık var, — Ne yapacağız.? geçirdim. Etrafında kum tepeleri bulunan düz bir ova, isz bir çöl. biraz araştırınca anladım. Biz Musul “aneze,, Araplarının bulunduğu mıntaka Üze- rinde idik, Seslendim ; —Biraz daha ilerlesekte sonra, . kadar yavaştı ki kanatlar rim iliyorduk. Tay- ye aşağı doğru dalıyor- .. Vaziyetini doğrulima- ğa İka yokta. Vecihi bağırdı: — Vay canma... inmek- ten başka çare yokl... Evet inmeğe mecburduk. : z ü5) Zemine yaklaşdığımız bir urada içine indiğimiz buf- reye şöyle bir göz gezdir- dim. Uzakta bir talım be- devi süvarilerin tayyarenin sukutunu görerek düştüğü tarafa doğru geldiklerini gördüm. Doğrusunu ister- seniz kalbim şiddetle çarp- mağa başladı. Aneze be- devilerinin eline düşmek türlü işkencelere düçar ol- mak demekti, Az sonra tenha bir vadiye indik. Tayyareye bir sakatlık ol- mamıştı. Vecihi asabiyetle motörü muayeneye koyul- du, Nihayet dedi ki: — Iki “buji,, sini de- Ziştirmek lâzim. Yapmak mümkün, fakat iki saat çalışmalıyım. Ve ilâve etti: gördün Evet görmüştüm. Aklım hep onlarda idi. Bizden oldukları mesafeyi hesa; hyarak ne kadar vakitte olduğumuz yere varacak- ların bulmağa çalışiyor- dum. Nihayet dedim ki: — Iki saat hem kısa bir müddet bem uzun bir zamandır. Ânezeler birçok saate kalmaz buradadırlar, Haydi elini biraz çabuk tut... Bakalım ne olacak... ihi meyus bir tavırla homurdandı : — Desene hapı yuttukı Bu fikir beni deli edi- yordu. Dımağım | Vecihi- nin ellerinden daha ser bir faaliyette idi. Yanımız da birer tüfenk ve fişenk- ler vardı Fakat gelenle- rip de hem silâhlı hem ka- labalık oldukları düşünü- lünce bundan ne faide olabilirdi? Eşyamızın üze- il im, Birden bire ey geldi. Söylediğim veçhile Kon- ya büyük Tayyare şenliği" ne iştirak için bir sandık eşya getirtmiştim. Bunların arasında ellerine fener ta- kılarak havada uçurulacak şişirme adamcıklarda var- dı. Bunlar şişirdikten son- “İ ra şenlik gecesi havaya ko- yuveretek ve böylece şen İiğe bir numara ilâve ede- cektim. Heman sandığın ka- pağını çıkarmağa koyu m. Vecihi hayretle sordut — Ne yapıyorsunuz? — Şimdi göreceksiniz! Siz hava tulumbanızı veri- niz, Tulumbayı aldım ve ba- na ahmak ahmak bakan Vecihiye projemi anlattım, Bağırdı: — Aşk olsun, bu dün- yada aklıma gelmezdi. O makineyi tamir eder- ken ben balon derisinden mamul adamcıkları birer il ordum. Az san- ra içi hava dolu (yirmi kadar adamcık tayyare- nin etrafına dizilmişlerdi Ellerine o uzaktan tüfeğe benzeyecek odunlar sıkıp tırmıştım. Zeminin arza” sından istifade ederek hep- sini yerleştirdikten sonra iki yüz adım kadar şarka baktım. Sanki tayyarenin yanında bir müfreze asker toplanmıştı, Bundan sonra

Bu sayıdan diğer sayfalar: