10 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

10 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Baytarlar arasında çı kan şayanı dikkat münakaşa Bavtar Pertev Hikmet B. muallim Teyv- fik beyi vukufsuzlukla itham ediyor Pertev Hikmet deyin verdiği izahat Pertev Hikmet B. Şehrimiz askeri hayvan bas- tanesi mütehassısı Pertev Hik- met B. ile paytar mektebi mua- Üimlerinden Tevfik B. arasında bir hayvan hastalığı dolayısile bir münakaşa başlamıştır. Bu hususta Pertev Hikmet beyle görüşen bir muharririmize muma- ileyh şu izahatı vermiştir: — Iktisat vekâleti (onamına beheri vasati 1500 liraya damız- hık aygırlar getiriliyor. Ahırlarımız müsait olmadığı için bunları has- tanemize müsafir ettik, Ben askeri baytarım. - Tabii bu hayvanlarla sivil -baytarlar meşgul olacaktır. Fakat bunların arasında sari gurun hastalığı çıktı. Bunları tedaviye kimse yanaşmadığından ilk müda- vatı ben yaptım. Aradan yedi gün geçtikten sonra hayvanların teda- visine iktisat vekâletince memur edilen mülkiye baytar mektebi Hariciye müderris muavini Tev- fik bey geldi. Kendisi operatör olduğu için emrazı sariye ve bun- lara tatbik edilen usüller hak- kında kendisine malümat ver- dim, Ben seraterapi ve şimyate- rapiyi birden tatbik ediyordum. Tevfik bey ise seraterapiye ihan- mıyormuş. Aradan © iki gün geçtikten ....... 4.0005 sonra bu zat biz hastanede yok- ken gelerek urumlu hayvanı em: râzı sariye noktai nazarından hiç bir tedbiri ihtiyatı yapmadan Fa- tih belediye hayvan hastanesine kaldırmış. Eğer beygir ciheti as- keriyeye ait olsaydı, tabiatile Tevfik bey hastaneden değil aygırı hatta kılını bile götüre- mezdi. Kendilerinin yapmış ol dukları fenni, idari hataları saya- rak askeri “tıp baytari, ve bel. ki “baytari,, mecmualarına cevap vermelerini istedim. Mesele bundan ibarettir. Mü- derris Salih Zeki bey meselesine i gelince; Mumaileyh, mesele iktı- sat vekâletine aksettikten sonra hayvanların tedavisine memur edilmiş değildir. daha bidayette Tevfik bey birlikte gelmişti. Eğer iktisat vekâleti bu me seleyi duymuş olsaydı, tabiatile emrâzı sariye ve dahiliye için böyle iki hariciye mütehassısı değil, muhakkak bir dahiliye ve sariye mütebassısı gönderirdi. Bugün her şeyden evvel ihtı- sas ve bilgiye ihtiyacimiz vardır. Unvanları büyük adamlar şube lerinin haricinde işlere karışır- larsa ekseriya mahçüp kahırlar. | Ve namlarının büyüklüğü nisbe- tinde de küçülürler, Tevfik bey o hayvanı götürdüğü zaman has- tahanemize İsmet paşanın kısrak- larile yedi konkor hipek hayva- mgrumlu olarak gelmiş, tedavi altına alınmıştı. Onlar ellerindeki © hayvanı kırk bir günde tedavi etmişler- dir. Ben tatbik ettiğim tedavi sayesinde 7 havyanı 20,25 gün- de iyileştirdim. Onlarda olduğu gibi vefiyata da sebebiyet verme- dim Bu misal tedavi yolsuzluğu- nun hangi tarafta olduğunu isbat eder, « VAKIT çin tefrikası 3O adli ve No a KATİL DEĞİL Yazan: $. $, Van Daya Hat; — Bu askerler hep böyle, diye söy“ Nakleden: Ömer Fehmi dersiniz? Dedi, — Buraya getirin. Tendi, muharebe onları adam ti Öldürmeğe alıştırdı. Bugün bundan aba ve verdikten a rr dota arko kan nokta takibe) — Sende kal Dinle belki memur ettiğimiz Filipsin “yüzbaşı sa) aydalı olur! Dedi, at sekizde evine “döndü! © sesidir. ; Leander Pafif, insanda müfrit a yeniden bir İYİ sraatvelmalı. birzüppe tesirini bırakıyordu. Ağır ahaza istiyeceğim Hat. Filips.adımlarla bize doğru ilerledi. İn- silim o ir. Eksik malümat ala-|ce uzun bacakları, bunların üstün. bilir Ve tahkikat yaptığını söy“İde oldukça hürmetli bir göğdesi iyor. Bu adamı tekrar gm üre > sz e la Yy inayet gecesi saat yarım-İranmıştı. İnce ve yumuşak bıyıkla- dille anlaşılırsa iyi birİrındaki büküklüğün bkyük bir iti- İp ucu ele geçirmiş olüruz na mahsulü olduğu anlaşılıyordu. Hat mr yy a ai -İbir pal , yi erisinde — İş'e bizzat ben meşgil . yapılmış #por ayakkapları yaral tağım dedi. Bu gece oraya g Markamı müfrit bir nezaketle derim bekçiyi | bir sıkıştırayım selâmladı. Bir koltuğa oturdu. Al yam, , Falki;yalan söylemiştir. tın çerçeveli tek gözlüğünü. sildi. Bu mükâmele biterken bir gar-| Müddei umumiyi melânkolik bir Eğilerek: bakışla sözdü. İlk sözür bi r f klaştı. ü Ma maşapzi: YE 7 — Ne fena, ne yeis verici —M. Pfip geldii Ne emre- Doğan çocuklar Kız,erkekten fazla mı? Dr. Kadri Raşit Pş., “Vaziyet bizde kat'iyet- le tesbit olunamaz; Ço“ çuk niçin kız, niçin er- kek ölür? Bu'da tıbben halledilmemiştir ,, diyor. istanbulda “on . zamanlarda "oğan çocuklardan çoğunun kız olduğu, erkek çocuk tevellü- datının azaldığı zeminindeki bazı neşriyat üzerine © bir muharririmiz İÜ dün“ bilhassa © çocuk hastalık- larını (o tedavi ile meşgul olan mütehassıs dok- ” torlarimızdan Kadri Raşit Pş. yı ziyaret etmiş, mütalealarını öğrenmek istemiş- tir. Kadri Raşit Pç., bu tenakus, tezayüt bahsini şöyle demiştir: — Bu husustani' neşriyatı gör“ Dr Kadri: Reşt Pİ hususu hakiki vaziyete uygun bir şekilde tesbite henüz imkân bulunamadığı kanaatindeyim. Çünkü doğduktan senelerce sonra nüfusa kaydolan olunan çocuklarımız 4x. değildir. Bu arada yaşamıyanlar da vardır. Bu itibarla istatistik rakamlarına da “istinat edilse, bu, hakiki vaziyet hakkında tam bir fikir veremez. Kat'iyet ifede edemez. P$., Fransada her doğan ço- cuğun hemen nüfusa kaydi mecbaüriyeti bulunduğundan, aksi balde gün geçtikçe miktarı ço- ğalan külliyetli . para cezası alındığından : bahsederek, ikinci suale karşı şu izahatı vermiştir: — Doğan çocuk niçin kız, niçin erkek olur? Bu, halledilmiş ildir. Se- beplerini bilmiyoruz. Bilmeyince de tâbii bir şey söylenemez. mcak, bu bence bir mesele değildir. Bir sene kız çocuk, erkek çocuktan fazla doğar, ertesi sene aksi görülür ve me- selâ on sene zarfında tevazün hasıl olur, Aradaki s:neler zar- fında nisbetler farklı olabilir. Bu, her memlekette aşağı yukarı böyledir. Doktor. şeker hastalığına uğ” riyan kadınların çocukları kiz olduğuna dair mevcut bir naza” riyeyi zikretmiş,: bu bahiste de hadise! demek oldu. Markam: > — Sizi maktule rapteden bağ- İların kuvvetini ve çokluğunu bili- İyorum, dedi. Böyle bir zamanda gelmeniz ricasında bulunduğum için müteessirim. Teşrif buyurdu- Zunuzdan dolayı bilhassa arzı te- şekkür ederim. M. Pafif çenapları elleri ile baş- tan savma 'bir hareket yaptılar, sonra adalete muavenet için yorul- manın büyük bir zevk olduğunu beyan buyurdular ve “e, şimdi ne sormak istiyorsunuz. Haydi çabuk olun!,, der gibi tılar. Markam derhal başladı: — Kumandan Benson maktu- lün ahvali hususiyesinden bahse- derken sizin bu hususta bize fayda- kı malümat verebileceğinizi söyle- mişti, — Evet doğru. Biz biribirimizi çok severdik. Onun vefatı haberi ile ne kadar müteessir: olduğumu anlıyamazsımız. Bu sirada şehirde bulunmadiğıma ömrüm oldukça te- essüf edeceğim. Vans soğuk bir tavurla: — Bulunsa idiniz her halde iyi olurdu, dedi. Fakat kim bilir belki mühim işleriniz vardı. Her halde mazur görülebilirsiniz. — Ben kendi kendimi mazur görmüyorum. Faciadan bir gün ev- medim. Fakat, ben bizde bu İ -......................... e RE ğin e. | rasyon talebesi Güzel — san'atlar Oakademisi dekorasyon ve elişleri talebe- sinin eserlerin den bir kaçının fotoğrafları son zamanlarda Al“ manyada açılan bir sanayii ne- fise sergisine gönderilmiş; büyük bir rağ- bet ve takdir kazanmıştır. İf Almanyada Darmsolat şeh- rinde omeşhu profesör Alek- sander Koh şe çok meşhur metmüasına bu eserlerin fotoğ- raflarını koymuş ve bunlara dair birde makale yazmıştır. Bu makalenin Bazı parçalarını aşağıya derc ediyoruz: « Bundan iki.,sene “evvel Vi- yana güzel sân'atlar mektebi hocalarından ,profesör Erih Ve- ber Istanbul güzel san'atlar aka- demisine çağrı ir, Mali z e akademi- de mevcut resim, heykeltraşi, ve mimari kısımlarına bir de şu sözleri ilâve etmiştir: — Mamafih, buda tabii bir kat'iyet ifade etmez. Bnndan başka, ettiğini farzetsek bile, şeker hastalıklı kadınlar fazladır, gibi bir iddia ortaya atamayız. Böyle bir iddia ortaya atmak elimizde kiç bir “delil Profesör Esi H. , F, Veber için vel Ketskile mek maksadile.... Biçare Benson de benimle beraber gelmek iste- mişti. Sonra işi çok diye vazgeçti Ahb öyle olacağını bilseydim: “onu zorla götürmez miydim hiç? — Tenezzüh uzun sürdü mü? — Hayır. Araba kırıldı, ben de geri döndüm. Hat bahse karıştı: —5 Hangi yoldan gitmiştiniz? | Pafif, gözlüğünü tekrar düzelt- ti, İsteksiz ve biraz da müstehzi cevap verdi: — Gidilmesi mutat olon yoldan. Mösyö Snat-. .. Şey... Mösyö Hat! Eğer. Ketikile “gitmek niyetinde iseniz size matbu bir sehber satın! almanızı tavsiye ederim. Markam: — Mösyö Pafif, dedi. Bensonun düşmanları var mıydı, dersiniz? #w Hayir; kini bir cinayet irti. kâp edecek kadar fazla hiç bir düşmanı yoktu. — B usözünüzle benim sualime müsbet cevap vermiş oluyorsunuz. Biraz daha vazih söylemez misi- niz? | — Mösyö Markam, sualiniz be-| ni tereddüde düşüren «mühim bir! meseleye temas ediyor; Fakat ne olursa olsun söyliyeceğim.. Böyle VAKIT 10 Ağustos 1330 »— Türk çocuklarının bir Alman sergisinde beğenilen eserleri Güzel San'atlar Akademisi elişleri ve deko- nasıl yetişiyor ? Almanyada beğenilen eserler : Kevser ve Saadet Hiların yastıkları dekorasyon kısmı ilâvesi idi. Veber diyor ki: — Tamamile boş' bir atelye İve üç talebe ile işe başladım. , Evvelâ reklam, afiş, ve tabela, saniyen moda ve mensucat tez- yinatı 'atelyeleri tesis edildi. Viyanada meşhur » san'atkâr Madam “Emi Svaybruk,, un ya- mada bir çok sene çalışmış olan müavinim moda ve mensucat tezyinatı san'atkârı madam Fini Nukun bilgisi ve çalışkanlığı bu muvaffakıyette büyük bir amil olmuştur. Bügün bu kısım iki ihzari sınıf ile seranik kısmı dahil olduğü halde dört (atelyeden mürekkeptir. Aynızamanda pro- fesör Vinterin idaresinde bir de dahili mimari kısmı tesis edilmiştir. Türk talebe ile daha ilk te- maslarında * kendilerinin böyük bir istidat sahibi olduklarını fa- kat bilgilerinin gâyet az oldu- ğunu , gördüm. Az zaman için- de: talebem - büyük bir - varlık göstermiye başladı. Bugün onlarla çalışmak be nim için bir zevktir. Diğer taraftan akademi müdü- rü Namık Ismail Beyin bu atel yelere göstermekte olduğu alâ- ka ve yardim muvaffakiyetle çalışmamız çok tesirli olmakta- dır. Türk gençlerinin muktedir hocalar idaresinde bir iki sene- lik bir tahsildön sonra meydana getirdiği eserler bunların istik- balde yaratacakları şahesetlerin müjdecisidir. >... Idın düşkünü idi. Pafif durdu. Sözlerinin icabı kadâr ehemmiyetle dinlenip din- lenmediğine baktı. Sonra devam eti: — Haubu ki, onda. kadınları cezbedecek hiç bir şey yoktu. Noks- sanını kendisi de bilmez değildi. Bilmem ahvali hususiyesini bu des rece teşrih etmek doğru mudur? Fakat bir kere başladım değilmi? Ekseriya kadınlarla sizin ve benim yapacağımız işlere girişir, kurnaz ca tuzaklar kurar ve nihayet men- faatine uygun neticeyi elde ederdi. —'Bu kadınlar içinde tanıdığı- nız varmı ? — Hayır yok, fakat bunlardan biri ile alâkası olan bir erkek tanı- yorum. Bahseylediğim bu adam, Bensonu tehdit bile etti. Hadise kalabalık bir şahit huzurunda geç- tiği icin bunları ben söylemesem bile siz'nasıl' olsa duyataksır — Tabii tabii devam edin, Möz- İyö Pafif, İzahatımız çok | kıymetli, teşekkür ederim. — Sahne bir toplantı esnasında geçti, — Kimdi bu adam? — İsmimi? Bumu . saklamak, Benson ile olan dostluğumüz . nas mına bir cinayettir. Bu adam yüz“ lârm... İven Benson... Nasrl| söylemeli, biraz. .. Bir parça ka- başı Lekoltur, Mösyö Markar!

Bu sayıdan diğer sayfalar: