31 Ağustos 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

31 Ağustos 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 —-4— VAKIT 31 Azure 1970 Türk hanımlarına tarziye Fransız edibi Pol Jeraldi badem şe- keri meselesini tavzih ediyor Kadınlık mefharetine mektup Meşhur Fransız edibi Pol Je- raldi memleketimize gelip git- tikten sonra İllüstrasyon mec- munsında bir makale neşret- mişti, Başlıca kısımlarını o za- man terceme ve neşretmiş ol Cuğumuz bu yazısında Pol Jeraldi | İstanbulda tanıdığı genç bir Türk (o hanımı- nın saat dokuzdan evvel evine girmek istemediğini kendisine söylediğini yazıyor, “Türk ha- nımları bu saatlere kadar s0- kakta ne yaparlar ? ,, sualine de: — Hacıbekire gidip badem şekeri yerler, yabut kuvaföre gidip berberlerile sohbet eder- ler! Cevabını aldığını söylüyordu. Fransız edibi “kendisine bu cevabı veren ve “sultanların en &- güzeli kadar güzel, olan bu Türk hanımının kadınlığın mef- bareti,, manasına gelen garip bir iş taşıdığını da ilâve etmekte i. M. Po! Jeraldi izzet Melih Beyin refikası Fahrünnisa Ha- »ımdan bahsetmekte idi. O za- man şshrimiz kadınlık âleminde bir hayli dedikoduyu mucip olan bu makale üzerine İzzet Melih B., M. Pol Jeraldiye bir mektup yazmış ve kendisinden dikkate şayan bir cevap almıştır. Pol Jeraldinin bu mektubu Türk hanımları hakkında istihfaf ve tehzili ihtiva eden ilk yazısından bir rücu mahiyetindedir. Izzet Melih Bey “mubterem Üstat ve dostum ,, hitabile böş- hyan mektubunda eserlerini be- ğendiği ve kendisini edebiyat yolunda teşçi ettiği için Fransız edibine teşekkür edip “ebedi roman ,, namını vermek istediği yeni bir esere çalıştığını haber verdikten sonra diyor ki: “iNüstrasyon'daki makaleniz bu: rada bir çok hücumlara ve tef- sirlere meydan açtı. Türk mat- buatı, Yunanlılara karşı mufrit muhabbetiniz,, ve Türkiye hak- kındaki ibtiyatkâr ve soğukça intibalarmızdan dolayı sizi tahtie etti. Hatta, gazeteler, makale- nizde bahsettiğiniz hanımın (ka- dınlığın mefhareti namındaki ha- mımın) resmini bastılar, ve size © söyliyecek daha ciddi şeyler bu- lamadığından dolayı onu tenkit ettiler... Mevzuu bahis hanım da, bizzat, çok mütehayyir ve fev- kalâde gayrı memnun oldu. Size şunları söylemem için beni tevkil" etti; “M. Pol jeraldi ile, “Hacı Bekirin fıstıklarından ve kuvaför muhaverelerinden daha çok zikre şayan mevzular üzerinde konuş- © muştuk. Kendisine, bu meyanda, sadece, saat yedi ile sekiz ara- sında akşam vaktini hüzün verici addettiğimi söylemiştim. Türk kadınının geçirdiği büyük içtimai inkilâbı ve Piyer Lotinin köhne kahramanlarından beri hu- Sule gelen terakkileri hiç şüphe- siz anlamış olan M. Pol jeraldi, malâmatlı ve asri bir Türk ba- © mmından, satbi ve boş bir mah- ük gibi bahsetmemeli idi, Esa- © cen, Hacı Bekire gidip fıstık ye- nek, mavakaa da mutabık de- — fildir., aziz üstat, bilâlüzum matbuat hücumuna mâruz kal maktan çok canı sıkılmış olan “Kadınlık mefhareti,, nin dos- tane ve zannederim haklı şikâ- yetleri bunlardır.,, M. Pol Jeraldi, Izzet Melih Beye © gönderdiği O mektupta diyor ki: “Az'z dostum, Illustrasyondaki bu fıkıa, bir tayyare kazasının bikâyesinden başka bir şey değildir. Bu hikâyeye hava yol- cusu hafızamda hareket eden bazı irtisamları ilâve etim ve bittabi, bunlar arasında en taze- lerini, en hafiflerini seçtim; en ciddilerini değil. Eğer, hakikaten Türkiyeden bahsetmek vazifesini kendime vermiş olsaydım, ondan başka türlü, daha uzun, ve başka tarz- da bahsederdim. Istanbulu tessürlârle dolu ola- rak terkettim. Orada tattığım zevkleri kime burçlu oldüğumu biliyorum. Sizde geçirdiğim lâtif gece- leri, ve Mam İzzet Melihin ince ve zarif sohbetlerini hiç unut- miyacağım. Kendilerinin ismi beni gaşyetmişti, çünkü bu is- miri hoş şarkvariliği, Hanımefen- dinin o kadar zengin, zarif ve moderen zekâsile tezat teşkil ediyordu. şöyle hülâsa edilir. Türkiyeyi çok çabuk “gördüm” 've daha uzun müddet kalmak hususunda kat'i niyetim var. Madam Izzet Melih B; beni, hürmetle meşbu takdirkârları addetmek şerefile mübahi etsinler, İlâh.,, Mısır Kralıçasının " babası öldü Taymis gazetesinde okundu- ğuna- göre Mısır “kıralıçasının babası Abdül Rahim Sabri paşa vefat etmiştir. Sabri paşa; Mı sırda mubtelif nezaretlerli deruh- te etmiştir. vE sağ ln Mısır baş vekiline sui kast Son posta ile gelen Londra gazeteleri Mısır baş vekili Sitkı paşanın bir sui kasltan kurtul- duğunu haber vermektedir, Sıtkı paşayı öldürmeğe teşebbüs eden Sudanlı bir hademedir. Sudanlı hademe, baş vekilin Iskenderiyeden Kahireye gider- ken bindiği trene girmiş, ona yakın bir yerde fırsat kollâmağa başlamıştır. Bir aralık Sıtkı paşanın adami bir Sudanlı görmüş, onu, tren- deki lokanta garsonlarından sa- narak paşanın yemeğini getir- mesini söylemiş, Sudanlı yerin- den kımıldamak için kendisinden şüphe edilerek taharri - edilmiş, Üzerinde büyük bir bıçak bulun- muştur. Hademenin hüviyeti tahkik edilmiş, onun Asvan eşrafından birinin oğlu olduğu anlaşılmış isede tahkıkatın © tamikine lüzum görülmüştür. Yeni bir 'ügat | öççemiz, Osmanlıcı iken de eski tabiriyle: “ ihti- caca salih,, lügatlardan mahrumdu. Ortada üstüste konulsa adam boyunu geçen cilt yığınları yok değildi. Fakat bütün bü kitap- larda dilin köklerini, lâhikaları- nı, eklerini araştıran bir müşa- bede adesesi kullanılmamıştı. Sonra, bunların büyük ku- surlarından biri de kelimeleri sade başlangıçlarına göre geli- şi güzel e toplamalarıdır.. Hangi- sini isterseniz açınız, hemen her sayıfasına iki, hatta üç asırlık san'at ve fikir yazılarında varlığı geçmiyen ölmüş kelimeler gö- rürsünüz. Halbuki lügat kitapla” rı kelime mezarlığı değildir. Gerçi dillerin tekâmülünü gös- teren bazı eserlerde dil müste- hâselerine rasgelinir, amma bu kitapların gayesi başkadır. Bu gibi eserler, dillerin zaman için- de temsil ettikleri kelimelerin nasıl değiştiklerini, hangi ibtiyaç- lara cevap verdiklerini ve niha- FEDAYİLERİ Beri E Zeydunu Öldürmek istiyenler Vardı İki fedayi Zeydunun çadırına doğru yürüdü ve bi- risi kamasile çadırda bir delik açtı — 7121 — Emir Zeydun bu gece bedesile| Fakat çadırın içine girilse de İ : il rin sui kastinden kurtulursa bul'vaziyet çok tehlikeli idi. En kö mektup ona erkenden gönderile-|cük hareket neticesinde dişardaki Za muhafızlar içeriye girer ve onlari ği ül ilerininiParça parça ederlerdi. Iki fedayj yeri Şeyi Gülel ameline iştribir müddet tevikkef cttler. Belki rak etmiş, bahçe o akşam gene müt kumandan uyuyordu. Fakat Zeydu» hiş bir sefahet manzarasına şahit sabahı bekliyordu. Esrarkeşler t8* olmuştu. Her ağacın dibinde halı: rafından her dakika bir hareket | lara serilen dailerin ve fedayilerin|, .11, lenebilirdi. O için burada başlarında fettan kızlar duruyor. uyumak caiz değildi Bir aral l Sönen onların kolları arnsma düşür Zeydan dışarıya çıkmış, ve bir tar yor ve onların kör hırsları tatminikım teftişlerde bulunmuştu. İk; Jediyorlardı. fedayi bu fırsatı ganimet bildiler, Zeydunu öldürmek üzere hare-|Çadırin altından bir yer açtılar ve ket eden iki fedayi mühim bir ma- içine girdiler. Onların hedefi Zey" cera geçiriyorlardı. Böwlar kaydi ürüne sürühe|dunu her ne bahasına olursa olsun ilerlemişler ve karargâha varmiş-) öldürmekti. lardı. Nöbetçilerin hepsi uyanıktı.| o Onların buradan sağ kurtulma” İki fedayi karanlıktan istifade ede-|ları ihtimali çok zajfti. Iki fedayi yet o ihtiyaçların hangi devirler- de cemiyet tarafından hissedildi- ğini göstermek için yazılır. Bu lisaniyatın ayrı bir kolu sayıla- bilir. Lügat kitapları ise yaşıyan, kullanılan kelimeleri toplar. Şim- diye kadar, söylediğimiz şekilde bir lügat göremedik. İçlerinde sahibine çok emek çektirmiş, büyük yorgunluklar vermiş olan- ları da ver, Fakat bunlarda da bep o eski kusur göze çarpar. Sonra doğrusunu İsterseniz bah- settiğimiz şekildeki eserler, tek rek adım adım tanıdıkları bu saha- dan süzülerek içeri girmek için bir yol aramışlar ve nihayet muvaffak olmuşlardı. Fakat Zeydun ordusun- da kat'i bir inzibat tesis etmiş, or- dudaki bütün ariflerin yani onbaşı ve çavuşların (askerlerini “gayet iyi tanımalarını, yabancı hiç bir kimsenin orduya. sokulmamasını temin için her tedbiri (o almıştı. Zeydun Şeyhul Cebel Sinan ile mülâkatından sonra esrarkeşlerin her halde ye's saikasile bir ha- zabitlerini toplamış, kafadan çıkacak, . bir kişinin İnanla arasında geçen muhavere- kudretine ramolacak şeyler de- yi anlatmış, (o esrârkeşlerin son ğildir. derece ye's — içinde : olduklarını, Onları; ancak ilim heyetleri yapar. onun için şahsi sui kastlarla orduyu meşgul etmek istiyecek- Biz dil inkilâbma yeni girdi- ğimiz için bepsini birden ba- şarmamıza, imkân yoktur. Him- metlerin birbirlerini tamamlama- sını (o beklemek (mecburiyetin- deyiz. Meselâ, işte harf değişmesin- denberi iki löğat çıktı. Bunla- nn ilkinde acelenin izleri * görü- ür. Yabancı kelimelerin cezir- leri müştaklariyle beraber kulla- nılmıştır. Bir dil için buteh- likeli bir yoldur. Benim burada bahsetmek istediğim eser Mitat Sadullahın bir seneden fazla geceli gündüzlü bir - himmetle hazırladığı lügat kitabıdır. Kütüpanelerimizde lügat na- mına me varsa, hepsini tahkik ettikten sonra işe girişen bu irfan yoldaşım, O kendisinden evvelkilerin kusurlarına düşme miye çalışmış ve imkân nisbe- tinde kelime, müstehase temiz- liği yapmıştır. Yeni himmet sa- hipleri onun tamamlıyamadığı noktalar (o üstünde . çalışırlarsa memleket kütüpanesi kendilerine minnettar olur. Mitat Sadullâh, - davasız, gu- rursuz sâyinin mahsulü ile ifti- hara bak kazanmıştır. Kendisi- ni imrenerek tebrik ederiz. Seyyah a Türk Tarihi Gazimizin eseri yakında ikmal ediliyor Reisicühur Hz. leri tarafından lerini, buna meydan vermemek için nöbetçilerin ve ariflerin son derece müteyakkız odavranmala- rmı tenbih etmiş, ondan sonra çadırına 'çekitmişti.. İki fedayinin çok iyi tanıdıkları Obu sahada wüşkülâta uğramalarınn o sebebi bu idi. Buna rağmen iki fedayi bir karış yer bulur bulmaz ka- ranlıktan (istifade ederek içer; girmişler ve bir kenarda yere kapanarak etrafı (o kollamışlardı. Karanlık bu iki mücrimi saklıyor- du. Bunlar ilerliye ilerliye bir çadı- rın yanına Varmışlar, çadırın boş olduğun görerek içine girmişlerdi. Burada uzun bir müddet kalmak doğru olamazdı. Her halde ça: dırın sahibi olan zabit buraya gelecekti. Iki fedayiden biri etrafı yoklamış bir torba içinde bulduğu elbiseyi sırtına geçirmişti. Bu ordu. zabitlerinden birinin| elbisesi idi. Öteki fedayinin sır-| tında esasen bir asker elbisesi vardı. İki fedayi bu hal © üzere çadırdan çıkarak etrafı “kollamış- lar, sükünet için ilerlemişlerdi. Kırk elli adem ölede büyük bir çadir vardı, Emir oZeydun her halde burada idi. Faköt ça dırın önünde iki muhafız duru- yordu. Iki fedayi çadırın arkasına doğru yol alarak çadıra yaklaş- tıkları zaman yere yatmışlar, bir kaç dakika sonra bunlar çadırın arkasına giz'enmişlerdi. £ Çadırın içinde ses yoktu. Fedayilerin biri telif edilmekte olan Türk tarihi İkamasının ucu ile çadırda bir de- bir haftaya kadar bitmiş olacak“ İlik açtı. İçerde bir kandil yanıyor tır. Bu mühim ve kıymetli “eser İve bir zırbh. adam oturuyor. 600 sayıfa kadardır. u. Bu bizzat Emir Zeydundu. çadırda yanan kandili söndürmüşler ve beklemişlerdi. Dışardaki muba” fızlar ışığın söndüğüne dikkat et” i li, Bir kaç dakika sonra Zeydan dönmüş, ve içeri girmiş, ışığı yak” mak için seslenmeden evvel çadr- rın içinde bir hareket sezmiş v€ hemen dışarı çıkmıştı. Zeydunun kılıcı elinde idi. Mubafızlara çadırı ihata etmelerini ve içinden çıkacak ber insanı öldürmelerini emrede8 Zeydun bir meşale istemiş ve biz” i-İzat çadıra girmişti. Iki, fedayi ek lerinde kamalarla duruyorlardı.Zey- dun “bunların derhal tevkiflerini emretmiş, iki fedayi mezbuhane bir mukavemetten sonra testim ol* muşlar, elleri ve ayakları bağlı olarak onun huzuruna getirmişler” di. Zeydun sordu. — Sizi kim gonderdi?... — Muazzam Şeyhul Cebel Si- nan... — Ne için geldiniz?.. — Seni öldürmek için. Zeydun bunların sabaha kadar hepsini emretti ve sabahı bekledi Zaten günün doğmasına bir şey kalmamıştı. Gün doğuyordu. Ze/dun Cebel Şeyhinden cevap beklemeğe lüzum görmiyerek twubasarayı ilerletmeğ? karar verdi. Fakat bu sırada kelenin kapıs! açılmış, ve içinden beyaz bayraklı bir elçi heyeti çıkmıştı. Zeydun elçileri kabul etti ve onların getirdikleri mektubu adr Mektup yüksek sesle okundu. (Bitmedi) İranın sam'at eserleri Iondrada seşiiir edil. cek Iran şahı, Londrada açılacak Iran sergisine sarayındabulunat en kiymetli san'al eserlerini gön“ dermeğe muvafakat etmiştir. Bu eşyanın mühim bir kısmı Tahrandan tâyyarelerle Filistin sahiline getirilecek, ondan sonr8 şiddetli bir muhafaza altında Londraya götürülecektir. Bunlar L ondada gelecek sene“ nin ilk ayında tehir olunrcak» ondan sonra lekrar “irana isd8 edilecektiz. ünl

Bu sayıdan diğer sayfalar: