8 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

8 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 — VAKMT 8 Eylül Hlududurnuza s # 1930 okulmuşlarken. © Selim Memduhla Alı İlmi, ellerin- deki beyannamelerle yakay ele verdiler:! o(- Şimdi bu hainlerden birillaleptsidiğeri Antak- e yada ikamete memur edilmistir Ankara, 6 (Vakıt) — Merkezi © Halepte olan Hoybon Kürt ce- 'miyeti azaları faaliyetlerine de- vam etmektedirler. Son zaman- lardaki büyük muvaffakiyetsizlik ” bu serserileri nevmit etmişsede © gene faaliyetten geri durmamış- — lardır. Cemiyetin kâtibi umumisi © Memduh Selim Halebe giderek Mevlân zade Rifatla görüşmüş ve bazı beyannameler tabettirip | Türkiye hududu civarına yaklaş- mış ve bu beyannameleri Türk | köyleri arasında neşretmek iste- mişsede Fransız mevki kuman- > danı meseleden haberdar olmuş » ve bu hainleri yakalıyarak mel- anetlerini icradan' menetmiş, iki- “ sinide Halebe göndermiştir Bu- © mun Üzerine Mevlân zade Rifat © Halepte, Memduh Salim Antak- yada ikamete memur edilmişler İkiside 24 saatte bir defa Bransız kumandanını ziyaretle et mahallini değiştirmedik- isbata mecbur edilmekte- Hoybon cemiyetine. Antakyada — Ali Hilmi ile Mahmut İsminde o bir çerkes genci dahil bulun- — maktadır. Fransız idaresi bu a- * damları bir taraftan Türkiye — aleyhine faaliyette bulunmaktan menerken diğer taraftanda ter- fileri cihetini asla ihmal etme- ç mektedir. Memduh Selim Ar- > İrkya lisesinde yüksek bir maaş” , İn felsefe muallimi bulunmakta- VAK:T in tefrikası: 78 Mahmut M. Puaznti dır. Ali Hilmi Edebiyat, Mah- mut da Tarih muallimidir. Mek- tebin dahiliye müdürü M. Bo- zanti de bu üç serseriye muza” herret etmekten geri kalmamâak- tadır. a Bütün Antakya halkı bu üç mleunun bilhassa Memduh Seli- min mektepte muallim bulunma» ! sından, hatta Antakyada ikamet etmesinden şiddetle Müteessirdir, Mütenaddit defalar memleket- ten tart ve ihracı icin mahalli kükümete müracatlar yapılmış- sa da hiçir te'siri olmamıştır. Bunun üzerine Memduh Selim, geçenlerde cumumhaneden çıkar- i ken halk tarafından temiz bir ! dayak faslı, ondan sonra olle- kantada ve kahvede birkaç defa tekerrür etmiş, Hoybun cemiye- “tinin umumi kâtipliğini yapan bü adi: mahlük, artık evinden çıkmaz bir hale gelmiştir. Halk bununla da Kalmıyarak hükümeti ikaz kastile duvarlara şu (O beyannameyi &yapıştırmış- lardır: “Ana vatandaki Türk kar- deşlerimizi taciz eden beş on yobaz kürt çetesine bütün mev- cudiyetile yardım eden Mem- duh Selimin vücudü Antakya Türkleri için büyük bir züldür. Eğer hükümet memleket dahi- linde iğtişaş çıkmasını istemi- yorsa bu muzur adamı Antak- HİS MUHARRIRI: SELAHATTİN ENİS k Kaç kereler Rüştü, elindeki kazmayı bırakarak ağlıyan ba- z” a Efendi!... Demek istemişti... - Hiç olmazsa sen çocuğunun ölü- “ sünü kendi gözlerinin önünde © gömüyorsun;: Ve bu toprak üş- © İlinde, çocuğunun içinde yattiğı “bir mezara maliksin... İstediğin , gün, buraya gelebilir, bu toprak “ tümseğini bir çiçek bahçesi ha- “line getirerek küçük ölünün ru- 'hunu şadeder, üzerine bir sandık “ yaptınp birtaş dikerek o taş üstüne kabili ifade olan acılarını azar ve burasını kendin için © bir ziyaretgâh yapabilirsin. Fakat ben... Düşün Efendi ya ben... ki bu toprak üstünde her nseği çocuğumun mezarı bili- orum ve her tümsek önüde | “ durarak: « Oğlum buradamısın?» y “soruyorum. Ve en acısı şu hiçbirinden tek bir cevap Düşünüyordu: : Bu babanın ağlıyan gözü bir İ gün dinecek, ıztırabın uçlarım aşağıya doğru çektiği dudakla- rın kenarında bir hafiften baş- yan bir tebessüm, günlerden sonra bir kahkaha halini alacak ve şu dakidada bu mezar ba- şında ağlıyan insan, birgün ce- miyetin hayi huyu içinde herkese ve diğer insanlara benziyecekti. Yaşıyan her rasgeldiği çocuk önünde nasıl kendi çocuğunu düşünüyorsa, toprağa inen ber çocuk tabutu önünde de kendi çocuğunun ölümünü düşünecekti: Herkes mezarlığı terkettiği hal i de Rüştü, bir müddet yorgun, hemen oracıktaki selvilerden bi- risine sırtını vererek oturdu. Cemaat, çoktan mezarlığı terketmişti. Kendisi küçük ölü- nün mezarile karşı karşıya idi. Kulakları müthiş bir hassasiyet * ve intibah içinde toprağı dinli- Birinci tertip kupon- lara iştirak edenlere 1 — Adreslerinizi 20 eylüle kadar * Vakıt idarehanesinde müssbaka me- murluğuna, birdiriniz. 2 — Kuponlarınızı Yanınızda mu- bafaza ediniz (1) 3 — Taşra karileri kuponlarını İs- tanbulda emin oldukları bir kimseye göndermelidirler. Bu Zat onlan ye- rine kur'ayı çekecekür. 4 — Kur'a şu suretle olacaktır. 20 eylüle kadar adresini “Vakıt müsabaka memurluğuna, bildirenler bilâhare ilân olunacak günlerde idarehanede bizzar |! elleri ile kur'a çekecekler ve çekilen kor'ada çıkacak hediye kendilerine he- men takdim edilecektir. Kur'a çekme- den mukaddem-45 kuponun memu- ra tevdii şartür. Tül sanmerali kepon yerine iki at numaralı kupon ibraz edilecektir. Cemiyeti Kahvecilerin Sui istimali Kahveciler cemiyetinde vaki suiistimal tahkikatı yapılmış ve ticaret müdüriyetince iktisat ve- kâletine bildirilmişti. Vekâlet bu tahkikatı muvafık bularak idare heyetinin mahkemeye verilmesini emretmiştir. Ayni zamanda bu suiistimalden dolayı sabık mu- rakıp Ali beyin de idare heyetile beraber mahkemeye verilmesi bildirildiği haber alınmıştır. Tahmil ve tahliyeciler Bugün tahmil ve tabliye cemiyeti Azalari toplanarak ida- re heyetini intihap edeceklerdir. Kayıkçiların içtimaı Dün kayıkçılar cemiyeti umu- yacak bir şekilde, kerbaneden çı- karken görülüp dayak atılan, komşu bir devlet için bu türlü mel'anetlerle karışık hareketleri sabit olan bu adamın nasıl olupda hâlâ muallimlikten azledilmemesi brik arasında hayretle telâkki deillmektedir. yor, yer altından gelecek hafi bir ses bekliyordu. Biraz evel kendi elile yükse- len toprak tümseği, etrafa bir toprak rayibası neşrederek tene- kelerle üzerine dökülen bütün suyu içmişti, Daha ileride irili ufaklı bir sürü toprak tümsekleri, bir sürü mezar taşları hazin bir imtidat içinde ilerliyordu. Bunlardan kimisi otları ayık- lanmış, üzerlerine çiçekler ekil miş olduğu halde, bir çoklarını baldıranlar, ısırganlar bürümüştü. üzerlerini baldıran ve ısırganla- nn bürüdüğü mezarlar, otları ayıklanıp östlerine çiçekler eki- len mezarlardan daha fazla idi. Buda gösteriyordu ki, arkasından okadar gözyaşları dökülen ölüler, en çok sevdikleri tarafından bu topraklara tevdi edildikten sonra bati bir nisyan içinde unutulup gidiyorlardı. ; Bir mezarın birçiçek babçesi haline gelmesi için servet ve saman sahibi olmıya lüzum yoktu. Netekim , işte kendisinden on adım ileride olan şu mezar. ufak 7 T — —— o TELGRAFLAR C. Hüsnü B. İsviçre hükümeti mu- vafakat cevabı verdi Ankara, 7 (A.A) — İsviçre federal meclisi Camal Hüsnü i Beyin Bem elçiliğine tayinine İ memnuniyetle muvafakat etmiştir. Bir meslektaş i “Babalık,, gazetesi sa- i o hibi vefatetti Konya, 7 (A.A) — Konyanın biricik gazetesi “Babalık,, gaze- tesinin sahibi imtiyazı ve ajansı- mızn Konya muhabiri Mazhar Bey dün kendisine yapılan ame- liyatı müteakip vefat etmiştir. Merhum 720 senedir çıkardığı güzetesile memlekete birçok hiz- metler etmiş ve milli mücadele- de fedakârane çalışmıştır. Gaze- tenin devamı intişarı temin olun- muştur. İzmir hadiseleri ve Balıkesir halkı Balıkesir, 7 ( Vakıt) — izmir hadiseleri burada çok derin te- essür uyandırdı. Memleketi kur- taran Gazinin Fırkasına karşı halkın saffetini sui istimal eden- ler hakkında pek hassas olan Balıkesir halkı nefret izhar et- miştir. Burada adedi bir kaç kişi olan propagandacıları balk şiddetle karşılamıştır. Buraya geleceği rivayet olunan Fethi Beyin maküs bir tezahür tahmin edilebilir, Rus tayyareleri Ankara, 7 (AA) — Sovyet tayyareleri yarın sabah (saat altıda şebrimizden müfarakat edecekler ve mukarrer seyahat- lerine devam eyliyeceklerdir. İzmirde Üzüm ve İncir İzmir, 6 (A.A) — bugün 17 kuroş ile 48 kuruş arasında 2647 çuval Üzüm ve 90 kuruştan 92 kuruşa kadar 36 çu- val İncir satılmıştir. Kost yere indi Curtissfield, 6 (A.A) — Tayyareci Costes saat 15.12 de yere İnmiştir. “ bir memurun zevcesinin kabri idi ki muhteşem ve müzeyyen değil, fakat küçük parmaklığı bir bahçe kadar matruh ve çiçekli idi. Kendisi bu adamın adını bilmiyor, fakat kendisini tanıyordu. Haftanın muayyen bir günün- de buraya gelir, bu mezarın üstünü düzeltir, otlarını ayıklar- dı. Sonra ileride (o muhteşem mermer yığınları vardı ki, san- dukalarında çöküntüler £ görü- lüyor, mezar taşlarına doğru yükselen otlar, bu taşyığını altında yatan ölünün kim ol duğunu gözden saklıyordu. Sonra Rüştünün bayali bu noktada fazla tevakkuf oedemi- yerek yeni gömülen küçük ölü- nün mezarın içine giriyordu. Ölünün üzerine toprakların örtülmesile beraber (tahtelârz tekevvün etmiş aç bir haşerat âleminin ve bizzat açolan top- rağın taze inen ölüye karı olan bücum ve savletini düşünüyor, ve bu başelerin ölüyü muhat olan tabuta saldırışlarını, onu kemirişlerin, bu hücum ve mü- * Kuyvetle Fıkar: Olmamalıydı! Fethi Bey İzmirde. Gazinin kuman dastle kılıçlarını sığıran ve atları Şah” lanan Türk ordusunun kurtardığı gü zel İzmir halkından bir kısmı Türkiyö nin bur ilk açık alınlı ve yüksek ruhlu muzhalifini alkışlıyor, takdir ederi Yalniz, İhracat mevsiminin şu en hara” retli demlerinde esasen ana baba günü olan İzmir iskelesinde Fethi Beyi kar- şılıyan kalabalık içinden « hiç şüphesiz İlzmürle alâkası olmıyan - bir kısmının memleket nizam ve kanununu, intizam ve asayişini korumağa memur olanlar4 külhanbeyce saldırışları bizi teessilr” den teessüre düşürdü. Her halde ÜÇ polisin denize itildiğini duyduğu ve bir taraftan «Yaşasın cümhuriyet!» diye bağırırken, bir taraftan da o yaşayacak cümhuriyet nizamlarının çiğnendiğini İduyunca Fethi Bey bizim kadar tee sür duymuştur. İyi niyetlerle, vatan sevgisile gönül” lerde coşan heyecan daima mukaddes” İtir. Heyecana düşen vatandaş konu$” maz, bağırır; yürümez, koşar; gözleri sulanmaz, hüngür hüngür ağlayabilir. İHatla o kadar coşabilir ki coşkunluk” la karşıladığı liderin elbisesini parçf parça edebilir. Lâkin parçalıyamayı” cağı, yırlamıyacağı bibr şey vardır: Cümhuriyetin koyduğu kantınlarla ni zamlar. Uzun yıllardanberi kalbimizde v€ dilimizde mukaddes bir kelime gibi yaşıyan İzmir, bu mukaddes iki heci böyle bir kabahatin işlendiğini hiköy€ eden bir telgrafın üzerinde olmamali idi. ... Canı burnuna gelen... Fethi Bey, Izmir palâsın balkonun” dan halka hitap ederken bir ihtiyar br gırmış: «— Senin Için canumuzı fedaya haz” rız, çünkü canumz burnumuza geldi? Zavallı ihtiyar, bir tren süratile ye" niliğe, terakkiye koşan inkilâp Türki yeni “ebürunlerita gelen» canlarını f€ da edecek senin gibi bunakladrân"kur bar istemiyor. O, genç çocuklarından, iman bülün gençlerinden bir çok fedakârları kur” ban etmek pahasına hapat ve istiklö buldu. Sakaryadan İzmire kadar sıre” lanan dağ yamaçlarını, ırmak kenar" larını süsliyen kitabesiz mezarlarda Kimler ebediyet uykusuna dalmıştır? Tarih değişir ve kordon boylarında yabancılar kaçışırken sen neredeydin. cünin neredeydi? . — a m Arjantinde ihtilâl başladı Buenos Ayres, 6 (A.A) — Arjantin'de ihtilal çıkmışcır. Ordu ve donanma ihi- hâle re İltihak etmişt savele karşısında ölünün aczi mutlak içinde hareketsiz duru şunu tasavvur ediyor, o v€ bir an kendisini ölmüş oldu- ğu halde toprağın içinde hiss” ediyor, ve gövsü üstünde ağır bir toprak yığınının boğucu tazyik ve sikletini duyuyordu. * Numan Ağanın hastaneye nakli mühim bir mesele olmuştu. Has talığı evelâ bir bronşit olarak başlamış, sonra zatürreye çevir- mişti , Numan Ağa kendini doktorâ göstermemekte ısrar ediyordu- Çünkü iş, kendisini doktors göstermekle bitmiyecekti. Kenm- disine gelecek doktor, Beşiktaş belediye mevki doktoru olduğu için vizite parası vermiyecekti. Fakat bu doktorlar olur fena adamlar değillerdi. Nabzı bir dinleyiş, dili bir muayeneden sonra ceplerindeki (ocüzdandat çektikleri kâğıt üstüne iki, ÜÇ kelime çiziştireceklerdi. Bunun adı reçete idi Reçeteyi almak” e insan şifa bulsaydı, ne âlâ ıdı, (Bitmedi) — .. ' I

Bu sayıdan diğer sayfalar: