8 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

8 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r ve daolüs "lenin li çaresi mesi için burac dokto.lara müderris, gibi m y hut mu birer ilmi van vermek yse bü ned ayı yapılmasın? Neden dolayı v çesine On para fazla xsizin Fakül- hastanelerin- ebassısları da se ilâve N abına şehir kazan- bunların mesai- na gösterilsin? Tp fakültesiyle şe- neleri arasında bu tarz- mesai temin ed ültesinin şimdiki nesini iki yüze n yatakların tahsisatımı bile tasarruf etmek 1 olaca undan başka asasen Tıp fa- yataklı geri k tır, hastanelerinde müderris ve m ç - - Biri Gurabada Te eri sü E st Kemal bey adesi Diş betind günden itibaren bu has son sınıf ta- Ötekilere lince, onlarada gelecek sene endilerine ilmi ünvan verilmek günderilebilir. rtiyle talebe kabul edip ede- cekleri sorulur, M lenlerin servislerine gene » telebe Bu suretle #lesi halledilmiş kil darülfünun sonra bi gönderi ir, a n ikümetçe kân yoktur. st Asım im Temsilleri yabul Belediyesi Darülbedayi saat Şehir Tiyatrosu irmnrrerant ti | pr ii hn il il LLM Ni İ İ mu Eninde Sonunda da: Rıza tiyatrosu pehzadabaşında tar. 1 rapılacaktır. ezde ekmeğe taç (olanlar kadardır. Kemalpaşa HUAâli rine 900 lira gönderilmiştir. Ya. Köylerde de tetkika Meri 60 k hm a un ve zeytin ) etin tetkiki « ılasaktır, Vali m bey oşazıyetle Urlada en rında ekmes! Ha adardırla k köyü ve vardır. âcı olan köylüler (o 1000 den te yüzer dirhem un dağılm; Yarın tevziat günüdür. l bütün artmaması için ayrı tedbir alınmakta, doktorlar, $sıhhiye memurla rilmektedir. Bura halkı dı «lar gibi borçların tecili. kredi ndile açılmasını İs ne 4 milyon okka üzüm ğmur y 'olkmığtz. sene Y n - bazı İzmirden müesseseler muhtaç. lara un göndermekledir Bu mıntakada nüfus başı - | Acuzenin AE EE AY Müellifi : Nizamettin Nazif Definesi arama Ressamı : Münif Fehim Zülütlü kulağını duvara dayadı #onuşulan a 1 biraz ras —25 İNCİ KISIM ÖLENLEİ O gün Ba hat edebi ; Müşterileriy ga eden bal alınmaz küfü sap akşama kadar işleri memişlerdi. İlâve edelim ki, sebilin karş ki fırının sahibi ve Mercan yol daki kahveciler, saraç, Beyazıda yas kın bir mahallenin bakkalı ve fırımcı.| sı da o gün dükkânlarını açmamışlar ve o günden sonra, bir daha meydana an a er savur başma gel « çıkmamışlardı, Dervişe gelince, o da galiba vâsı re İlâhi olmuştu ki teberi, ke ve tacıyla beraber göçüp gitmişti. — 26 INCI KISIM — HALİL PAŞANIN SUSL — YAHYA EFENDİNİN EVİN» | DEKİ HADİSE Seççadesi yerde serili duruyord bu İşin fiyakasıydı. Hatta üzerin de koca taneli bir de kehribar tespih Duvara dayalı bir sedefli rahle üs- tündeyse, açık bir Kelâmı kadim du. . Fakat şair Bakinin rivayeti. kaymal ma, ne ki Z, amı Halil paşa hazretleri, » lunur bir zındiktı. Zmdrk!., Hoş, bu kelime ağzından çıkmamştı ama; şair: — Siz onun seçendesine, rahlesine, tespihine, Kar'anma bakmayınız! derdi — O da bizdendir. Şu farkla ki Halil, din'le taassuba odasmı süsletir.| Halbuki (o kazaskerlerin, kadı ve| imamların hemen hepsi, şarap içen ve sli ender bu- Bakinin dünya zevkinden zerresini din uğu - runda feda etmiyen Bakiye zmdrk na- zarıyla bakarlardı. Ve mademki Baki Hal aşayı kendisine bensetiyordu. O halde kaymakam paşaya da pek âlâ zındık denilebilirdi.. Adam sen de. Denirmiş, denmez. miş bize ne? Muhakkak olan bir şey bü eşyanın karşısında, bir se. dir İ wle oturan Halil paşanm bu varsa, sabah epey düşünceli « İ Zülüflü bir iç oğlanmın getirdiği| kahveleri üstüste yuvarlıyor ve mut- tasıl sakalmı karıştırıyordu. Güneş henüz burnunu sesi Sokaklardan tek tük insan ve hayva sesleri geliyordu. Bilmem kaçıncı kahvenin fincanı - nı tepsiye bırakırken zülüflüye sordu: — Gelen giden var mı? — Dolu.. Beş kişi var. Hele o ka dın geldiği zaman tan yeri yeni yeni ağarıyordu. — Hayret. Demek ki mühim bir şey var. Herhalde. halde öyle olmalı. Nerede 0? — Her zamanki yerinde. Haremde, söyliyeceği Her » ; pencere. | den ışık giriyordu.. ! Oturduğu yerdeki pencerelerin per deleri sıkr sıkı kapalıydı. Birisini ha-| fifçe araladı. l Yirmi adım ötede Boğdağan keme- rinin cephesi göze çarpıyor — Amma da memleket be! homurdandı — Bir padişah öldü.. Ye- ri hâlâ boş duruyor. Belki iki gün içinde yirmi otuz şehzade satıra gide cek.. Şu anda cellât, şehrin her tara» fında seyyar bir kasap dükkânı gibi dolaşıyor, kimsenin umurunda değil Herkes uykusunda... Felsefesine deram edemedi. Kapı açılmış, zülüflü, vücudunda şekil ve hat namına hiç bir şey belli etmiyen ına yol —d yah carlı ve yaşmaklı bir kad vermişti: — Sen git! — dedi — Gel baka « lim Selma... Hayır ola! Sabah, sabah, Böyle erken. Hele çıkar bakalım bu cari sırtından... Kadm, bu emri derhal yerine ze- tirdi, Hemen yaşmağı başından, carı| arkasından attı. | — Hay yaşıyasın.. Selma her za - mankinden daha güzelsin bn sabah?.. Belma. Fakat biz bunu tanıyacas»! i, Kera- eden şu kızın var burada? her şeyin sırası SİNİZ. mız Selm tif 1ce vere çö- u, Ve işte güzel dudaklı yavaş açılıyor. , oturd ağzı yavaş mel © paşam... Söyliyecek» — Hem mühim, hem de biraz kor. kunç şeyler söyliyeceğim., paşanın yüzünde m dalgalandı: alaylı Keranın eline dik şen eğ tini © şkünleri, artık korkunç olmıya mı başladılar), — Bu sefer anlatacağım svvelkilere benzemiyecek paşa: şeyler, — Yani, çokça para istiyorsun de- gil mi? Genç kız bir lâhza, ürkek ürkek et- rafı gözetledi, sonra: — Hayır.. — dedi — Hoş. Para dn isterim ya.. Fakat daha ziyade em niyet lâzım bana... ki adamakıllı ke nuşabileyim.. — Söyle!, Burada tamamiyle em. niyettesin.. Kim geldi akşam baka « lum... — Evvelâ Samsuncu başının karr sı geldi — Haa şu, Demek Azize hâlâ ber- devam. Kimin için gelmişti. — Derviş paşa için. — Vay canma! Oda mâ at kaçta geldi. — Teraviden sonra. — Çok kaldı mı? rısından epey sonra çık- tı ama... Ama o gidecekti, valide sul tan mani oldu.. Bahis buraya gelince, alaylı alay» W konuşan Halil paşanın yüzü birden bire karıştı. Telâşla ayağa kalk: — Ne diyorsun? — dedi — Ne işi yar Keranın evinde onun. Selma da ayağa kalkmıştı. Ağsmu kaymakamın kulağa yaklaşrd — Yeni padisah Mani £ —Ne diyorsun? iŞ Ve birdenbire parmağını dudakla» rına dayıyarak: — Sus! — dedi — Zülüflünün girip çıktığı kapıya koş tu; hızla açıp aşağıya baktı; tekrar kapadı — Gel bakayım. odada konuşulmaz... Selmanm elinden tuttu. Böyle şeyler bu Bitişik o daya geçti Kapı ka defn dönd Bir iki da kat sonra dış kap n yavaş pandı. Anahtar kilitte iki kaldı. Fas gıcırda « dı, xa oda bo eri maksız 4 Tüflünün başı ihza geç ti geçmedi. bütün endamiyle iç oğ nı odadan içeriye dalıyerdi. Tepsisi 1, ve bir İğ gene elindeydi, hatta için- iki fincan da kahve vardı; ama, gür kirpikli, bitişik kaşlı göz» lerinde de bir şeyler vardı. Neler mi vardı? Hud'a sardı... Şeytanet vardı.. verdi. de şimdi ve desise Parmaklarının ucuna basa basa bitişik odanın kapısına kadar gitti, Et rafı sis nazarlarla bakarak dı dinlemiye baş mü kafasını duvara day ladı: Heyecan İçine . Nefesini kes » mişti, en ufak bir harekette bile bus lunmuyordu. Bazan konuşulan şeylerin bir kıs” mmmnı kaçırıyordu galiba ki, yüzünü bu ruşturuyor, kaşları çatılıyordu, Sarayda bir “Çıt, bile yoktu. Bir saniye... Üç saniye, beş dakik bu vazıyette kaldı. Sonra gene geldik ği gibi parma'larının uçlarma bas rak odadan çıktı, (Bümedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: