31 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

31 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Harikulâde Aş ve Bincara Romanı No.18 no.18 Kadınlara Hâkim EE eleaf O pazar günü, mektepte ancak izinsizler kalmıştı. Anneleri veya aileleri olmıyanları da, bir hemşi- re, sokağa çıkarmış, hava (güzel olduğu için Hürriyeti ebediye te- pesine götürmüştü. Küçük Jeneviyev biraz rahat sız olduğu için, yatakhanede ka İp yatmasına müsaade edilmişti. Müzakereci olan matmazel Luiz ise, o gün izinli olduğu halde çık mamış, yakmlaşan imtihanlar mü nasebe:e de, Jeneviyev'i çalıştır- mak behanesile onun yanında kal: mıştı, Matmazel Luiz, elinde bir ta rih kitabı, Napolyonun muhare - belerine ait bir bahsi okuyordu. Yatakhanenin açık bırakılan pen- ceesinden, içeriye bol bir güneş giriyordu. Matmazel Luiz, genç kızın ya- tağının başına oturmuştu. Birden * bire tarih kitabi kapatarak kızın altın sarısı saçlarını hafifçe okşa- dı ve: — Jeneviyev, dedi, hiç hayatı- | nızda aşk nedir düşündünüz mü? Genç kız, iri gözlerini hayretle açtı. Önce bu sualin manasını an- lamıyor gibi oldu. Nihayet uzun bir süküttan sonra cevap verdi: — Hayır... Matmazel! Matmazel Luiz, başını önüne iğerek hafif bir sesle itiraf etti; — Ben, sizin (o yaşmızdayken aşkın ne olduğunu öğrenmiştim. Ve ilâve etti: Pendelton, hüviyetini belli etme» den genç kızla arkadaş olur, sevi- şirler. Matmazel Judy, hamisini bir kere uzaktan, o da duvara ak- seden gölgesinden görmüş ve onu bir örümceğe benzetmiştir. Onun | için kendisine yazdığı mektuplar- | da ona “Örümcek dede,, diye hi- tap eder. Genç kızın tanımadığı, fakat ihtiyar bir adam zannettiği hamisine olan bağlılığı, | fazileti, genç arkadaşma karşı temiz sev- gisi ve neticede hâmi ile âşıkın ay- ni adam olduğunu anlayınca duy- duğu büyük sevinç, bu eserde pek canlı olarak gösterilmiştir. Daddy lang - legs'in filmi de yapılmış ve geçen yıl şehrimizde de gösteril - mişti, Türkçede roman olarâk ki- tap halinde de çıkmış olan “Ö - rümcek dede,, nin ingilizcede ti- yatrosu da vardır. Üsküdar Amerikan kız lisesi nin on birinci smıf talebesi, bu hafta, sınıfın senelik müsameresin de bu piyesi temsil ettiler. Bu mektep müsameresinin san'at sa - yıfasında mevzuu bahsedilmesinin sebebi, bu temsilin her hangi bir mektep temsili mahiyetinden baş- ka bir şekilde, yüksek ve cidden sana'tkârane bir şekilde oluşudur. Üsküdar Amerikan kız lisesi son sınıf talebesi, İngiliz edebiy - yatı muallimleri Miss Fleçır'la be- raber bu temsili hazırlamak için iki ay meşgul olmuşlardır. Bunun neticesi olarak eser, denilebilir ki !I —... Ne güzeldi bilseniz.. Müzakerecinin yüzü gerilmiş ii. Gözlerinde derin bir hüzün o - iları sık srk kapanıp açılıyordu. | Jeneviyev şaşırmış, ona bakı - i yordu. O gün gelene kadar ken- disine bu husüsta hiçbir şeyden bahsetmemiş olan müzakereci matmazele ne oluyordu?, Şimdi, Matmazel Luiz, sanki rüyada sayrklıyor gibi mırıldanı - yordu: — Ne güzeldi ah.. Beni ilk ku- cakladığı zamanı — hatırlıyorum.. Büyük, çiçekler ve güneş dolu bir bahçedeydik.. Bir kuyu (başında yan yana oturmuştuk. Jeneviyev o zamanlar ben de senin gibiydim, hiçbir şey bilmiyordum... Birden - bire yanıma yaklaştı. Başlarımız biribirine dokunuyordu.. Sonra ne oldu?, Bilmiyorum.. Fakat bir an içinde kendimi onun kollarında buldum.. Ah.. Jeneviyev.. Bilsen bu ne ilâhi bir şeydi.. bilsen.. Jeneviyev gayet sakin bir sesle onun sözünü kesti: — Matmazel, zannedersem Napolyonun imparator ilân edil- diği günü anlatıyordunuz. Müzakereci, birdenbire kendi - ne geldi. Acı acı: — Görüyorum ki, dedi, sözle- rim sizi alâkadar etmiyor. Ve asabi bir hareketle kitabı açtı. Jeneviyev yalvaran bir ses - le: — Oh... dedi, matmazel!... Kat'iyyen sizi incitmek isteme - dim.. Yalnız itiraf edeyim ki; 857. lerinizden biraz. biraz sıkıldımı.. — Niçin? Öyle zannediyorum ki sizin duyamıyacağınız münase- betsiz bir şey söylemedim. — 0... hayır matmazel. hayır.. — O halde niçin yüzünüz böy- le bozuldu? Bir şey mi oldunuz.. söyleyiniz bana.. — Şey.. Bilmem ki nasıl söyli- yeyim.. Bu sözleri duymakla hem maddi hem de manevi bir ıstırap İ duyuyorum. Bu sözler ruhuma bir karanlık çökeltiyor.. Bir.. kimbilir benim için “Ne ideal kız?,, dersi- niz, değil mi?. — Hiç de değil. Devam edi - niz.. devam ediniz. — ..Bir,ne bileyim ben, bu sözler sinirlerimi burkuyor gibi o- luyor. Hattâ, en samimi, en temiz alâkalar bende fena bir aksülâmel yapıyor.. Meselâ.. daha pek kü - çükken, babam akşamları eve ge- lince annemi öperken, ben, başı mı çevirir ve bu hissi duyardım.. Matmazel Luiz gülümsedi: — Ne temiz bir ruhunuz var! Dedi. Jeneviyev bir koluyla gözlerini kapatarak: — Gördünüz mü, diye hınçkır- mıya başladı, benimle eğleniyor - sunuz. Matmazel Luiz, tekrar onun / saçlarını okşadı ve tatlı bir sesle onu teselli etti: — Çocuk!... Bu kadar fazla he- hemen hemen suflörsüz, fakat hiç | yecanlı olmayınız.. Hem biliyor aksamadan, tabii bir şekilde oy- nanmıştır. Genç hami rolünü ya » pan Bercuhi Hanımla (bilhassa matmazel Judy rolünü yapan Kli- anti Papini Hanım pek hisli, içli &ynamışlardır. Öteki rollerde Ve- dia, Mutena, Zarife, Mehpare, Be- raet, Mükerrem, Nıvart, Erazmi - ya, Anjel, Sona, Evyeniya, Bercu- musunuz.. Sizi ne kadar iyi anlı yorum. Ben de sizin gibi olduğu - mu söylersem bana inâanınız. Ve şayet demin, hayatımın bir parça- sını sizin önünüzde söyledimse, bunda gizlenecek hiç bir şey ol - madığı içindi. Zira, çocukluk ar « kadaşımla aramızdaki bu yegâne deraguş, gayet temiz ve saf ola * i kunuyor, uzun kirpikli göz kapak: | Vecihi fabrikasında Bir himmet Hükümetin bu fabrikaya muallim ve malzeme vererek yardımı Tek başıma Kalamışta bir tay- İ yare fabrikası ve mektebi tesis €- den tayyareci Vecihi Bey orada memlekete sivil tayyarecilik vü- cuda getirmiye himmet etmekle- dir. Bir kaç genç buradan tayya- reci olarak çıkmıştır. Bugün otuz talebe burada tayyareciliğin ilmi ve nazariyesini öğrenmektedir. Hükümet bu zatın himmetini takdir ederek müessesesine (o yar- dıma karar vermiş, muallim kad- rosunu genişletmiştir. e Hükümet Vecihi Beyin mektebine meteo- loji muallimi olarak hava rasatla- rı mütehassısı Salâhaddin B.i uçuş fenni tedrisatma da Ekrem Beyi tayin etmiştir. seye tayyare ve maİzeme vererek te yardımmı genişletmektedir. Bugün elinde dört tayyaresi olan Vecihi müessesösi fabrikasında Z sisteminde iki tayyare daha yapıl- maktadır. Evlenme Darülfünun Edebiyat Fakülte- si mezunlarından Hayrünnisa Ha- nımla Kayseri lisesi müdürü Yu- nus Kâzım Beyin âkitleri dün Kayseride yapılmıştır. Tebrik ve saadet temenni ederiz. Lal Behzadın jübilesi Bu gece, Tepebaşı tiyatrosun da, Behzat Hakinin sahneye inti - sabmın 25 inci yıldönümü tes'it edilecek. Sahne arkadaşları, bu jübile için zengin bir proğram hazırla - mışlardır. Münir Nurettin Bey konser verecek, Karagöz, orta o - yunu, meraki ve “üç saat, in en güzel parçaları oynanacaktır. Bu jübileye istirak etmek için, Bulgar artistleri, (o Bulgaristanın muhtelif şehirlerindeki O tiyatro delegeleri şehrimize gelmişlerdir. Bu san'atkârlar da, bu gece, şarkı söyliyecekler, raksedeceklerdir. San'ankâr Behzat için San'atkâr Behzat Beyin 25 in. MISYONERLER O e EN Müslümanları nasıl hris- tiyanettiler veediyorlar? Maharrirleri Muhittin Abdurrahman ve Mecdut Sait ruz. Bu çocuklar şahsiyetlerinden uzaklaştırılmışlardır. Her biri bir Amerikalı protestan olmaktadır. Ayni mecmuanın 1926 kânunu- j seni tarihli, nüshasının dördüncü ! sayıfasımda Vasâington Msiyonet meclisinin senelik içtimaında Tür- | Bunlar sade bir (protestan değil, kiyede hıristiyanlık propaganda -| ayni zamanda birer misyonerdir- sının memnu olduğunu, buna mu-| ler de.,, İ Yukarıdaki yazı bu hususta €- hükümeti şarki Afrikadaki müs «| limizde mevcut yegâne vesika de- temlekesi için misyoner istediği ve | ğildir. o Yakın Şark Kolejleri ce- gönderileceği vadedildiği halde ! miyetinin -929 — 1930 tarihini halâ gönderilemediği düşünülerek | taşıyan ve cemiyete merbut mek- müsait bir zamanm gelmesine ka- | teplerin senelik raporlarını ihtiva dar Türkiyede misyoner masrafla- | eden Boroşürün mukaddimesinde kabil otuz senedenberi ki m Hükümet müesse- | rmı yüzde elli tenzille bu meba - liğin şarki Afrikada sarfına karar verildiği söylenmektedir. Türki - hakkındaki karara yapılan itiraz | misyoner mektebi mezunlarının milli mektep mezunlarından fark- k olduklarını tekrar ve izah eder mahiyettedir. “İkincisi, kararda Türkiyede “misyonerlerimiz tarafından hiris tiyanlık tedrisi için kapmın kapa- Lı olduğuna dair bir ima ( vardır. Türkiyede misyonerlerin eski usul ler üzerinde çalışamadıkları doğru olmakla beraber o memleket aha- lisi için hıristiyanlığa takarrüp ka- pılarımın açık olmadığı kat'iyyen asılsızdır. Buradaki tecrübeli mis- yonerler müslümanlara taşımıya kudretleri olamıyacak kadar hı- ristiyanlık yükliyebileceklerinden emindirler. Mekteplerde İncil 6 - külamamak've hiristiyan âyinleri yapamamakla beraber İsadan mülhem hayatlar talebeler üzerin- de tesir yapmak ve onu tatbik et- tirmek hususunda namütenahi fı- i satlara maliktirler. Bu talebeler « den her zamankinden daha fazla bir yekânun Türk olduğu ve evle- rinin misyonerlere açık bulundu - ğuna göre elimizdeki fırsat o nis- pette büyüktür. i “Yeni hükümet, dinle dünya iş- | lerini ayırmıştır. Bu hal, hulül et: i mesi imkânsız değilse bile, pek zor | olan şahıslara sokulmamıza mâni bulunan engelleri kırmıştır. Derin İ mülâhaza ve istizahlar talebeleri ci yıldönümünü Evimizde de tes'it | Mesih hakkında tefekküre sevket- elmek için bugün saat (16,5) da | mektedir. Ihtimal bu karara bir İ Halkevi merkezinde Refik Ahmet | Türk tarafmdan Türkiye misyo - am teraimlan «Beledi ah'ık nerleri için istemiyerek yep ol | hayatı hakkında bir konferans ve duğu yüksek methiisena Emler bunu takiben bir konser verile. | rini tekrarlamaktan daha iyi bir cektir, Konferans ve Konser ser- mukabelede bulunamayız: Bu besttir. Herkes gelebilir. #özler misyonerlerin mükerreren izah ettikleri şeyleri en beliğ bir surette ifade etmektedir: Tıbbi müsamereler Gülhane tıbbi müsamerelerin “Misyonerlerin muvaffakıyet - ikincisine 2 Nisan 933 pazar günü | lerinin en büyük sırrı sevgidir. On- | saat beşte Gülhane konferans sa” | lar misülle başlarlar, İlonunda başlanacaktır. o Bütün meslekdaşların teşrifleri rica olu- nur, al mn iş ank | gandaları çok meş'um (o reticeler çok uzaklara gidiyordu. Size şu: | verir. Hıristiyanlık esaslarını asla nu da söyliyeyim ki, ben de tıpkı | haykıramazlar, Hatta dinden bile sizin gibi tamamen ve bütün ma - | bahsetmezler. Fakat duruşları, ha nasile İekesizim... İ reketleri, tavırları, fakirlere yar - — Sahi mi?. i dımları, iyiliği sevmeleri, zavallı - Müzakereci başıyla tasdik etti |lara inayetlerile, dinlerinin bü- yüklüğünü göstermeye çalışırlar. kaideye va: tırlar. Müsbetten mücerrede doğ- ru giderler, ve işte bu nevi propa- ve: — Şimdi, dedi, Napolyon 'ne | Bu güzelliklerle teshir edilen ma - | Gülhane bahçesi medhalinde A- ayrıca şu sözler vardır: i İ “Şarklı talebeye tahsil esna * İsında Amerikan mefküreleri aşı « lamak ve Amerikadakilere Ak - deniz ahalisinin ruh ve arzularını öğretmek suretile cemiyet bir çok milletlerin daha iyi anlaşmalarına yardım etmekte ve Amerikan mefküreciliğini ifadesine bir va « sıta olmaktadır.,, i Acaba misyonerler bu mesai « lerinde ne suretle muvaffak olu « yorlar?. Bu suale mezun bulun * duğumuz mektepte faaliyetlerini tetkik etmekle cevap vermiye ça « İsşalım: İ Bu mektepte müthiş bir bey - nelmilelcilik ve kozmopolitlik propoğandası pek açık bir tarzda yapılır. İlk önce en kuvvetli isti- natları olan harbin mazeretlerin- den bahsedilir. Yer yüzündeki bütün fecaatlerin harpten doğdu- ğu söylenir, Bunun üzerine harbi doğuran âmiller araştırılır ve bu âmillerin en başmda milliyetper - verlik zikrolunur. Bu suretle ta- lebede milliyetperverliğin ve mil- liyetin dünya için çok muzir ol- duğu kanaati hâkim olmıya baş“ lar, i İ Esasen beynelmilelcilik ve hr * ristiyanlık biribirinden ayrılmaz addedilmiştir. 1926 tarihini ta « şıyan ve Şimali Amerika (ecnebi misyonerliği konferansı tarafın « dan neşredilen Education For Peace isimli kitabın ellinci sayıfa- sında hıristiyanlık ve beynelmilel« ciliğin ayni şey olduğu beynelmi- lelciliğin ruh ve menşe itibarile hıristiyan olduğu ve hakiki bir hı ristiyanm beynelmilelci olması lâ“ zım geldiği tasrih edilmiş ve uzun izahata girişilmiştir. İlk bakışta hiç bir zararı yokmuş, bilâkis fay- dası varmış gibi görünen bu telâk- ki ve propağandalar işte bu ci- etten Türk gençliği için çok mu- İ zir olmaktadır. Ve gene ilk bakiş- ita pek zararı sezilmediği içindir ki, bu adamlar, hiç bir şey gizle- meksizin, propağandalarmda ga- yet serbest ve açık hareket eder- ler. Onların nazarında bir millet efradını biribirine bağlıyan ma nevi bağların hiç bir kıymeti yok- tur, (Devamı var) Fotoğraf dersi Istanbul Halkevi Reisliğinden* Halkevi fotoğraf bilgisini art- tırmak için evimizin Güzel San'at- lar şubesinde (pratik fotoğraf), dersi açılacaktır. Ders parasızdır. İstiyenlerin yazılmak üzere her gün saat (17) ile (20) arasında hi, Polimniya ve Valantin Hanım- | rak kalmıştı, ve o, iki gün sonra «lar muvaffakıyet göstermişlerdir. | benden tamamen ayrılıyor, uzak, | yapmış, ona bakalım! i (Devamı var) sum Türk çocuklarının adedinin | layköşkündeki müdürlüğüne mü“ daimi bir surette arltığını görüyo- racaatları..

Bu sayıdan diğer sayfalar: