30 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

30 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gençliği dün kimler yetiştirdi. Bugün kimler DR ke ei örn “wn, tahsil gençliği tahsil ......, e area eaEANEAeeBaraMEAMANNE BAKANA SAA KANA sasananAA AAA FUMPAN eo oRA dama Gençlerle İstanbul Halkevi temsil şubesinden Hilmi Bey diyor ki : —E Haydi çocuklar saat © altıya iyor, Dansına başlıya- . haniya kızlar nerede? nin nbul Halkevi temsil şubesi - G Müsamere salonu. Bir çok genç le buraya gidip geliyorlar, bağı oda rejisörleri var. Darül - Mağ Yili M. Kemal Bey hiç dur - ri an söylüyor, sağa sola emirler Yorlar, Hepsi de faal, çalışkan | ha €r... Ben bile gençlerin bu | w lerini gördükçe gençleşeceğim; arla Minaj, aşık atacağım geliyor. Of Paula bu bahisleri bir kenara bı « M Kemal Bey çok titiz bir reji- Mal fak bir jest veya mimiği ih | de #tmiyor, Her bir meclis üzerin Kamaegierce uğraşıyor.. (Halkevi M, — subesi gençleri başlarında knğaz al Bey gibi bir rejisör bu- | hay, Sundan iftihar © etmeliler; | biraz gururlanmalıdırlar, ler büyük salonun orasında a küme küme rol ezberli- Bir tarafta Saniye Hanım, tanki 57 Şakir Bey, Niyazi Bey > Birbirlerine tamamen dar - ışlar gibi arkalarını dönmüş - deki değ *es, ne bir nefes ellerin- u veri ezberliyor. Öbür taraf Met B i Bey, Handan hanım, Hik- teti; gi başbaşa vermişler hara- > yi bahis üzerinde konuşuyor line, iy ediyorlar, bana ge- lükaş ilmi Beyle bir kenarda mü- Yapmağa hazırlanıyorum. Di — Demek mutadınız olan sual -| niz, #eld; öyle siz vermek sırası bana i? büp Yorlaş a €di ve biraz düşündükten son- sür, sahne hayatma karşı pek kü | Yük bandiğ sinin gün geçtikçe bütün | vak e hükmeden ilâhi bir kuv mu görüyor; ve bunun yetiştiriyor On sene evel ilk İ piyesindeki Tevfik rolü ile çıktım. Gençler için faydalı bilgiler — Akdenizi tayyare ile ilk aşış Akdenizi aşan tayyareci Garo yazıyor 1909 da Manş, 1913 de Akde- İniz, 1919 da Atlas Okyanusu tay- yareyle aşıldı. 23 eylül 1913 te Roland Garros bir uçuşta Fransayı Afrikaya bir- leştirdi. Böylece bu yolda hayatını kay beden mülâzım Rague'ın rüyası hakikat olmuştu, Bu gayeyi güden her kahraman şu müthiş mukadde- rata katlanmıya mahkümdu: Aşmak veya mahvolmak. Bunun için Garo bana tasav - vurlarını söyleyince büyük bir ü - züntüye kapıldım. Fakat o daima sükünetle ve metodik bir şekilde Bugün ilk tabsli iği Baş başa cazibesinden bir dakika uzak kal- mağa tahammül edemiyorum. İşte bugün uyumak, gıda almak gibi ihtiyaç haline gelen bu haya - ta ben 928 senesinde bir mektep temsilinde oynadığım Taş parçası Uzun bir fasıladan sonra Aksaray gençler birliğine girdim. Ve niha - yet 932 denberi tam bir istikrar ile pek büyük faaliyet göstermekte o- lan Halkevj temsil şubesinin ilk | müdavimlerinden bulunmak şe - seyahate hazırlanıyor, hiç bir şeyi tesadüfe bırakmıyordu. Saint Raphailden uçtuğu za - man muvaffakıyetinden emindi. Maamafih az kalsın seyahati fena bir şekilde neticelenecekti. Çün - kü: Sekiz saatten az bir zamanda, en süratli yolcu vapurlarının 30 - 31 saatte katettiği bir mesafeyi 760 kilometreyi katedip Bizerete yakınlarında yere indiğinde, an - cak beş litre kadar benzini kalmış tı ve direksiyonda ufak bir hata muhakkak bir ölüm dememekti. Parise avdetinde Garo Liyon ga rında yalnız 12 dostu tarafından karşılandı. Tren Parise varırken muzaffer pilot seyahat ihtisasatını yazdığı kocaman iki sayıfa kâğıdı bana u- zatıyordu. İşte meşhur uçuşun hikâyesi: Güzel bir havada Sen Refael- den saat beşi elli geçe hareket et- tim. Yedi buçuk saatlik benzinim vardı. Müstakim istikametinde o - PN tor (Celâl Tahsin) Beyin trajedi refine nail oldum. Bilhassa şuna nazarı dikkatinizi celbederim ki: | İstanbul Halkevi temsil şubesi, bü İtün vilâyetlerimiz temsil şube, bir» | ve edebiyat tarihi isimli eserlerini edinmelerini bilhassa tavsiye ede- rim, Arkadaşlarımdan bilhassa, Sa - ! bilgileri öğretlmektedr. Temenni | lik ve mahfellerinden çok esaslı ça | di, Cezmi, Şükrü, Hadi, Ekrem, lışan bir şube değil Türkiyede ilk | Hikmet, Niyazi, Şinasi, Reşat, Nu defa tesekkül eden bir tiyatro aka rullah, Baha Beylerle Samiye, Han demisidir diyebilirim !. dan, Şükriye Hanımları takdir e - Başımızda bulunan kıymeti üs - derim, tadımız doktor Celâl Tahsin ve M. | Lâkin, profesyonellerden sahne- Kemal Beylerin bizlere san'at zev | de sahneyi dolduran; ve rejisörlü- kini aşıladıkları bu müessesede ti- | ğü ile kalemlere san'at kudret ve zevkini veren biricik Muhsinimi - İzin, dünya tiyatro yenilklerini sa- | niyesi saniyesine takip den ve gün olunur ki: genç cümhuriyet hükü - | den güne bu san'atın en incelikle- metimiz herhalde yakım bir atide | rine nüfuz eden üstadım M. Ke- , yatronun bütün unsur ve esasini teşkil eden nazari ve ameli bütün iken duymağa başladığım bü- is açacağı tiyatro akademisine şube- mizin ana hatlarını esas ittihaz et- sin; ehlinin ve bizzat bu san'atla uğraşanların fikirlerini alsın. Yok- sa misali unutulmıyacak kadar ya- kın olan bir akıbeti her teşebbüs için pek acı bir surette hissetmek muhakkaktır. ".. Amatör ve profesyonel tefrik et- meden hepsini severim. Çünkü; | hislerde birlik sevgiyi icap ettirir. | Yalnız amatör arkadaşlara sevdik leri san'atın anasır ve kaidelerini ğreterek bazı mânasız hâdiselere meydan vermemelerini temin icin (M. Kemal) Beyin tiyatro İsimli | eserini, yakında çıkacak olan dok- mal, İ, Galip, Vasfi Riza, Behzat Beylerle Neyireneyir ve Bedia Ha- nımların hayranıyım. »..”. Memleketimizdeki operet haya tı hakkında bugünlerde iyi ve müs bet cereyanlar vardır. Şimdiye ka- dar gördüğümüz operetlerde bir muvaffakıyet ve terakki eserleri - dir. Keza memleketimizde film sa nayiinin az bir zaman içinde inki- şaf ettiğini ve memulün fevkinde i- yi neticeler verdiğini iftiharla gö- güslerimiz kabararak görüyoruz. Esasen Türkün kuvvet ve kudreti neye ulaşmak ister de ulaşamaz veya ulaşmakta gecikir!... Melih Nazmi İ Gençler Cümhuriyet bayramını ateşli bir surette kutluluyorlar 7 — VAKIT 30 B. tesrin 1933 mw , Gençlik Cümhuriyet Bayramını içten gelen ateşle kutlulayor, Mek tep izcileri kafile kafile Ankaraya gittiler, Büyük geçit resminde ora- da bulunacaklardır. Resimlerimiz Ankaraya giden İzci gruplarmdan Kadıköy lisesi ile İstiklâl lisesi izcilerini göster * mektedir. PPP PPP PPPPPRRE LARA KİLL ALL RAİL R RL RET PPPeeePeee lan 800 kilometrelik yolumu 6,5 saatte katedebilmek için müsait ve hafif esen bir rüzgâra güveniyor - dum. Kalkacağım esnada kolum - daki saati 12 ye getirdim. Eğer 4,5 saatte Cagliariye varabilirsem benzin almak için inecek aksi halde hiç merhalesiz yoluma de - vam edecektim. Azimetimden bir çeyrek sonra Korsikayı vazıhan gördüm. Çabucak 1500 metre yükseldiğim- den sislerin arasından görünüyor - du. Takriben bir buçuk saatten be- ri yoldaydım, soğuktan © uyuşmuş ve uyukluyordum. Tam o esnada kuru bir gürültüyle uyandım. Motör az bir müddet 's in şiddet- le sarsıldı ve kaputumun ucunda ufak bir delik belirdi. İhtimal mo- törün bir parçası kırılmış ve buhar kuvvetiyle fırlıyarak (okaputumu delmişti. Makine her ne kadar bir saat an muyazenesini kaybettiyse de| alçalmadı. Gene eskisi gibi uçu - yordu. Solumda bırakmıya niyet etti - ğim ve benden yüz kilometre ka - dar mesafede olan arazi beni da - yanılmaz bir şekilde çekiyordu. Bu esnada tayyarenin alçalmama sından kuvvet aldığımdan ve sal- lantılara da alıştığımdan tekrar yola koyuldum. Fakat bu yüzden hiç ümit etmediğim halde epey va kit kaybetmiştim. Netice fena idi. Rüzgürda yardım etmiyordu. Ken- di kendime Kagliyaride yere in* mesem diye düşündüm ve bu fikir bana uzun zaman musallat oldu. Sardonya adasının üzerinden geçmek hayli zahmetli ve güç ol - du. Oldukça yüksek olan dağlar - dan muba'if hava dalgaları geli - yor ve saatte 120 kilometre giden! motürümle ancak IM kilometre yapabilivordem, o Nihavet. isle Genclere fava-hı bilgiler 2 Kanlivari, Son dakika: 4,5 saatte kat'etmem icap eden bir mesafeyi bes saatten biraz faz- is bir zamanda kat'etmistim. Ma - töre 25 Titre benzin ltzımdı. Fakat bu sarfiyat havanın tazyikına gö - re azalır, çoğalır, bundan başka te bahhuratı da hesaba katmak lâ - zım. Kısaca daha iki buçuk saat - lik benzin lâzım.. Ah bulamazsam, Size burada açıkça anlatabil - mek ve hulâsa etmek için zahmet çektiğim fikirler o esnada tam bir vuzuhla geldiler. Oraya inmek pek abesti, “Artık yalnız birşey düşü- nüyordum. Benzinimi iktısat et - mek.. 2500 metreye yükseldim ve sar mm asgariye indirdim. Ben bulutların üzerindeydim. Kızgın bir güneş de gözlerimin içinde. Bir saat müddetle ne arkamda Sardon yayı, ne önümde Afrikayı gördüm. Hatta deniz bile bulutların ara - sından yer yer gözüküyordu. Mükemmel bir pus'am © vardı. —Audemars— Paris - Berlin yo - lunda koyu bir sis arasında reh — berlik eden pusla — fakat bunu ida kullanmıyorum. Güneşe doğru ilerliyordum. Ne ferdeyim? Ne oluyor? İlerliyor mu- yum? Yoksa yolumu kesen, istika- metimi tebdil eden muhalif ve fe- İna rüzgârlar arasında mıyım? Bir sey bilmiyordum. Kötü endişeler mukadderatımı değiştiremiyeceği halde gene, mü- nasebetsiz bulmama rağmen sükü- net bulmıya çalışıyordum. Motö - rün bir parçası kırılmıştı. Fakat beş saate yakın bir zamandır doğ- ru dürüst çalıştığına göre lüzum - suz bir parça olmalıydı. Sallanma lara gelince; on'ara da alışılıyor - du. Bütün bunlar bir arıza vermi- yordu. Muhtelif rüzgârlar ise? Ne İden müsait rüzgâr olmasın? Bunu İdüşünmek faydasız! Benzine gel- lince yükselmekle pek az tasarruf edebileceğim. Her halde önümdeki zamanlar iyi geçmiyecek. Mazmafih ancak bir saat kadar vaktim var. Cünkü haznede daha simdiden yirmi litre benzin kaldr. Bu kadarı da kâfi. Neredeyse toprağı göreceğim mu“ hakkak... Assa hâ'a bir şev göremi vorum. Fekat. evet, surada, bulut- ların arasındaki su delikte o kadar (Lâtfen sayıtayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: